31 Mayıs 2014 Cumartesi

31.05.2014 İddaa Tahminleri

Transfer Raporu

Bursaspor: Ankaragücü'nden 1995 doğumlu sol bek Emre Taşdemir ile anlaşma sağladı.
Swansea: Twente'nin genç golcüsü Luc Castaignos'u 6.5 milyon Pound'a transfer etti.
Kayseri Erciyesspor: Karabükspor'dan ayrılan İlhan Parlak'ı transfer etti.
Spartak Moskova: Basel'den ayrılan teknik direktör  Murat Yakın ile sözleşme imzaladı.
Balıkesirspor: Teknik direktör İsmail Ertekin ile 1+1 yıllığına yeniden anlaşma sağladı. Pazartesi günü resmi sözleşme imzalanacak.
Bursaspor: Sivasspor ile sözleşmesi biten Aydın Karabulut ile 2 yıllığına anlaştı.
Anadolu Efes: Valencia forması giyen Amerikalı pivot Justin Doellman’ı renklerine bağladı.
Bursaspor: Şenol Güneş ile prensip anlaşmasına vardıklarını resmi siteden açıkladı.
Torku Konyaspor: Teknik direktör Mesut Bakkal ile 1 yıllık sözleşme imzaladı.
Düzyurtspor: Darıca Gençlerbirliği'nin forvet oyuncusu Gökhan Erdol'u transfer etti.
Trabzonspor: Ajax'ın 1995 doğumlu golcüsü Serhat Çakmak ile her konuda anlaştı.
Gençlerbirliği: En son Manisaspor'u çalıştıran Kemal Özdeş ile 2 yıllığına anlaştı.
Mersin İdmanyurdu: Teknik direktör Rıza Çalımbay ile 2 yıllığına anlaşmaya vardı.
Bochum: Bursaspor ile sözleşmesi sona eren Stanislav Sestak'ı transfer ettiklerini açıkladı.
Batman Petrolspor: Teknik direktör Mehmet Şahan ile prensipte anlaştığını açıkladı.
Sparta Prag: Bu sezon Karşıyaka'nın kalesini koruyan David Bicik ile 1 yıllık sözleşme imzaladı.
Nancy: Elazığspor'da da forma giyen golcü Youssouf Hadji ile 1 yıllık sözleşme imzaladı.
Galatasaray: Selçuk İnan ve Burak Yılmaz ile 5 yıllığına yeniden anlaştı. İki oyuncu da 5 yıl için toplam 14 milyon Euro garanti para ve maç başına 10 bin Euro kazanacak.
Fenerbahçe: A2 takımının başarılı golcüsü Semih Ergül ile 3 yıllık sözleşme imzaladı.
Viktoria Plzen: Kayserispor forması giyen Ondrej Vanek ile 3 yıllık sözleşme imzaladı.
Samsunspor: Başkan Emin Kar, antrenör Hüseyin Kalpar ile yollarını ayırdıklarını açıkladı.
Batman Petrolspor: Teknik direktör Durmuş Ali Çolak'ın sözleşmesi karşılıklı fesh edildi.
Beşiktaş: Deniz Atalay, sözleşmesi biten Hugo Almeida ile yollarını ayırdıklarını açıkladı.
Juventus: Galatasaray'dan ayrılan Fildişili golcü Didier Drogba ile 1 yıllığına anlaştı.
Akhisar Belediyespor: Teknik direktörlük koltuğu için Mustafa Reşit Akçay ile anlaştı.
Beşiktaş: Gomis ile maaşta anlaştı. İmza ve menajerlik parasında anlaşılırsa imzalar atılacak.
Gaziantepspor: St.Pauli'nin 20 yaşındaki kalecisi Alkan Tunca ile 4 yıllık sözleşme imzaladı.
K.V. Oostende: Romelu Lukaku'nun kardeşi Jordan Lukaku ile sözleşme imzaladı.
Gaziantepspor: FSV Frankfurt forması giyen 19 yaşındaki Emre Nefiz ile 4 yıllık sözleşme imzaladı. Emre, sağ açık, sol açık ve forvet pozisyonlarda oynayabiliyor.
Barcelona: Yeni teknik direktörü Luis Enrique ile 2 yıllık resmi sözleşmeyi imzaladı.
Sivasspor: Aatif Chahechouhe ve Ziya Erdal'ın sözleşmelerini 2017 yılına kadar uzattı.
F.Karagümrük: İstanbulspor'dan 1994 doğumlu orta saha Furkan Gökçe Sürücü ile anlaştı.
Rubin Kazan: Barış Başdaş ile anlaşmaya vardı, bonservisi için Kasımpaşa ile görüşüyor.
Kasımpaşa: Hoffenheim'dan Türk asıllı golcü Eren Derdiyok'u 1 sezonluğuna kiraladı.
Gaziantepspor: Samsunspor'dan stoper Erdem Şen ile 3 yıllığına anlaşmaya vardı.
Fenerbahçe: Atletico Madrid'de kiralık olarak forma giyen Brezilyalı ofansif orta saha oyuncusu Diego Ribas ile görüşmelere başlandığını KAP'a bildirdi.
Kayseri Erciyesspor: Kiralık golcüsü Edinho'nun opsiyonunu kullanarak bonservisini aldı.
Eskişehirspor: Başarılı kalecisi Ruud Boffin ile 5 yıllık yeni sözleşme imzaladı.
Sivasspor: Ligin asist kralı Brezilyalı sağ bek Cicinho'nun sözleşmesini 2 yıl daha uzattı.
Beşiktaş: Chelsea'nin 20 yaşındaki Nijeryalı sağ beki Kenneth Omeruo ile ilgileniyor.
Denizlispor: Başarılı oyuncusu Barış Örücü, TFF'ye başvurarak 130 bin TL alacağının ödenmediği gerekçesiyle sözleşmesini fesh etti. Beşiktaş Barış ile ilgileniyor.
Ankaraspor: Keçiörengücü'nde bu sezon 26 golle liglerimizin en golcü oyuncusu olmayı başaran 1990 doğumlu forvet Yıldıray Koçal'ı transfer etti.
Ofspor: Orhangazispor'dan 1988 doğumlu sol bek Taner Yılmaz ile 2 yıllık sözleşme imzaladı.
Sivasspor: Fransa'nın Brest takımından orta saha Yaşar Günkaya takımla idmanlara çıkıyor.
Kasımpaşa: Porto'dan kiraladığı Andre Castro'nun bonservisini alıp 3 yıllık sözleşme imzaladı.
Ardeşenspor: BAL ekibi, eski Fenerbahçeli futbolcu Murat Hacıoğlu'nu transfer etti.
Sao Paulo: Palmeiras'ın forvet oyuncusu Alan Kardec ile 5 yıllık sözleşme imzaladı. Kardec için kulübüne 4.5 milyon Euro bonservis bedeli ödenecek.
Kasımpaşa: Gürcü teknik direktör Şota Arveladze'nin sözleşmesini 2017 yılına kadar uzattı.
Marsilya: Yeni teknik direktörü en son Athletic Bilbao'yu çalıştıran Marcelo Bielsa oldu.
Bayern Münih: Başarılı kalecisi Manuel Neuer ile sözleşmesini 2019 yılına kadar uzattı.
Lazio: Miroslav Klose'nin sözleşmesini uzattıklarını açıkladı. Muhtemelen 1+1 yıllık olacak. 
Akhisar Belediyespor: Hamza Hamzaoğlu seneye takımın başında olmayacağını açıkladı.
Eskişehirspor: PSV'nin 21 yaşındaki sol kanat oyuncusu Tufan Özbozkurt'u deneyecek.
Sivas 4 Eylül Belediyespor: Mehmet Murat Uçar'ın sözleşmesi karşılıklı fesh edildi.
Eskişehirspor: Kırıkhanspor'da forma giyen 19 yaşındaki sol kanat oyuncusu Semih Beyaz ve sağ kanat oyuncusu Muhammet Himmet Ertürk ile ilgileniyor.
Tavşanlı Linyitspor: Ersin Veli, Ali Kucik, Sakıp Aytaç, Hakan Çevik, Özgürcan Özcan, Emrah Dağ ve Mehmet Besler takımdan ayrıldı.

Bursaspor: Ankaragücü'nden 1995 doğumlu sol bek Emre Taşdemir ile anlaşma sağladı. Swansea: Twente'nin genç golcüsü Luc Castaig...

30 Mayıs 2014 Cuma

İnceleme: Teknik Direktör Performansları (2)

       Geçtiğimiz günlerde ilk bölümünü yayınladığımız "Teknik Direktör Performansları" yazı dizisinin ikinci bölümüyle karşınızdayız. Yazarımız Enes Yalıhüyük'ün Spor-Toto Süper Lig teknik direktörleri hakkındaki gözlem ve düşünceleri ile geride bıraktığımız sezondaki performansları;

10-) Uğur Tütüneker
       Uğur Tütüneker de bu yıl iki farklı takım çalıştıran hocalardan. Ve çalıştırdığı iki takımda da başarılı olması onu bu listede başarılı teknik adamlar sınıfına sokan en büyük etken hiç şüphesiz. Konyaspor‘da kendi kurduğu takım ile sezona başlayan Tütüneker, özellikle yerel medya ile arasında olan sorunlardan dolayı Konya‘dan ayrılmıştı. Daha sonra Çaykur Rizespor ‘un yolunu tutan tecrübeli teknik adam, uzun zamandır kazanamamış bir takım devralmasına rağmen hem aldığı sonuçlar hem de oynattığı futbol ile herkesin takdirini kazandı. 

9-) Hamza Hamzaoğlu  
       Hamza Hoca için taraflı tarafsız herkesin sevgilisi demek sanırım yanlış olmayacaktır. 3 sezonu aşkın bir süredir Akhisar Belediyespor‘un başında bulunan Hamza Hamzaoğlu, sanırım istikrarın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi bizlere. İki sezondur Süper Lig seviyesinde Akhisarspor ‘un göstermiş olduğu başarılı performansın baş mimarı olan Hamza Hoca‘ya tebriklerimi iletiyor ve Milli Takım macerasında başarılar diliyorum. Hamza Hoca‘nın Milli Takım tercihini soracak olursanız ise bence tamamıyla doğru bir karar. Akhisar Belediyespor‘da yapabilecekleri sınırlıydı ve yapabileceğinin en iyisini yaptı. Milli Takım görevinin ardından ne olur bilinmez ama bence ilk 5 sırayı zorlayan bütün takımların ilk tercihi olur Hamza Hoca.

8-) Hami Mandıralı
       Hami Mandıralı için en son yazacağımı en başta yazmak istiyorum. Umarım futbolculuk kariyeri kadar parlak bir teknik adamlık kariyeri olur.  Trabzonspor‘da oynamış, Trabzonspor‘da görev yapmış herkes “Trabzon çok farklı bir yerdir. Orada oynamak da çalışmak da çok zordur “ der. Hami Hoca da Avrupa Ligi hedefinden uzak, takım bütünlüğü bozulmuş bir takımın başına geçti . Ve açıkçası çok kısa bir sürede hem takım bütünlüğünü sağladı hem de Trabzonspor ‘u 4. yaptı.  Hami Mandıralı ‘nın Trabzonspor‘da kalıp kalmayacağı belli değilken ben Trabzonsporlu yöneticilere Ferguson‘u mu getireceksiniz diye sormak isterdim doğrusu. (Bu yazı hazırlandığı sırada Trabzonspor Hami hoca ile yollarını ayırmaya karar verdi)

7-) Okan Buruk
       Ligden düşmüş bir takımın hocasını listenin üst sıralarında görmek sizi şaşırtmış olabilir. Fakat ben Okan Buruk‘un ilk antrenörlük deneyiminin bulunduğu şartlara göre başarılı geçmiş olduğunu düşünüyorum. Sollied‘den bir enkaz devraldığını söylememiz sanırım yanlış olmayacaktır. Uzun süre kazanamamış, fazlasıyla özgüven eksikliği olan bir takımı bambaşka bir takım haline getiren Okan Buruk, çok uzun süre önce ligden kopması beklenen Elazığspor‘u son haftaya kadar yarışın içinde tuttu. Okan Hoca da gelecek sezon Süper Lig‘de bir takım çalıştıracaktır. Umarım Elazığspor‘da gösterdiği olağanüstü performansı kariyerinin her döneminde üstüne koyarak devam ettirir.

6-) Tolunay Kafkas
       Tolunay Kafkas‘ı  üç kelime ile anlatacak olursam sanırım ciddiyet, duruş ve disiplin kelimelerini seçerdim. Çalıştırdığı bütün takımlara kendi oyun anlayışını, kendi karakterini benimsetmiş olan Tolunay Kafkas bu sezon da Karabükspor‘da çok başarılı bir sezon geçirdi. İlk sezonunda Karabükspor‘a tam bir takım olgusu kazandıran Kafkas, kadrosunda yer verdiği çok sayıda genç oyuncuyla da kamuoyunun takdirini kazandı. Genç ama tecrübeli bir teknik direktör olan Tolunay Kafkas‘ın gelecek yıllarda çok büyük başarılara imza atacağına inanıyorum.

5-) Mehmet Özdilek
       Benim için sezonun ayakta alkışlanacak teknik direktörlerinden birisi Mehmet Özdilek. 8. haftada 4 puanı bulunan bir takımın başına geçip, o takıma düşme korkusu yaşatmayı bırakın Avrupa Ligi hedefi peşinden koşturuyorsanız şapkadan tavşan çıkarmışsınız demektir. Hem Antalyaspor‘da hem de Gençlerbirliği‘nde gösterdiği performansla ne kadar başarılı bir teknik direktör olduğunu gösteren Mehmet Özdilek için artık hedef takımlarında görev yapma zamanının geldiğini düşünüyorum.  Muhtemelen Mehmet Özdilek ‘in hayali Beşiktaş‘ı çalıştırmaktır ve ben bu hayalin gerçeğe dönüşmesi için çok kısa bir zaman kaldığını söyleyebilirim.

4-) Sergen Yalçın
       Sergen Yalçın‘ın bu sezonki performansı için sanırım ne desek az kalacaktır. Gaziantepspor‘un başında 15 maça çıkan Sergen Yalçın bu maçlarda 27 puanı hanesine yazdırmayı başardı. Gaziantepspor Sergen Hoca‘sız çıktığı geriye kalan 19 maçta ise sadece 10 puan toplayabildi. Sergen Yalçın ‘ın ne kadar zeki bir adam olduğunu sanırım söylemeye gerek yok. Futbolculuğu, yorumculuğu ve hatta jüri üyeliğinde gördüğümüz olağan üstü zekasını sahanın kenarındayken de görmek beni fazlasıyla mutlu etti. Sergen Yalçın gibi zeki ve yetenekli bir futbolcunun kötü bir antrenör olması beklenemezdi zaten. Ama açık söylemek gerekirse böylesine iyi bir başlangıçta beklemiyordum. Sergen Hoca‘nın gelecek 20 yıla damga vuracak bir teknik adam olacağına inanıyorum. Yolun açık olsun Sergen Yalçın.

3-) Roberto Carlos
       Birisi iyi futbolcudan teknik direktör olmaz diye bir söz uydurmuş ve işin garibi yıllarca bu söze herkes inanmış. Listemize bakacak olursanız, geçmişi başarılarla dolu birçok futbolcunun teknik direktör olarak listenin üst sıralarında görebilirsiniz. Tabii ki aralarında en iyisi, hatta kıyas bile kabul edemeyecek olanı Roberto Carlos'ta şimdi sıra. Öncelikle açık açık söylemem gerekirse ben Carlos‘un Sivas‘ta başarılı olamayacağını düşünüyordum. Sanırım Carlos‘a bir özür borçluyum. Carlos winner bir oyuncuydu. Ve ilk teknik direktörlük deneyiminde de winner bir takım yaratmaya çalıştı. Sürekli hücumu düşünen, katı savunma yapıp oyunu bozmayan, futbolun çirkinliklerine sığınmayan bir takım oluşturdu. Ve bunu antrenörlüğünün ilk senesinde hem de kendi coğrafyasından çok çok uzaklarda başardı. Üstelik bunların yanında Burhan gibi Aydın gibi birçok oyuncunun performansını üst düzeye çıkardı. Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi sol beki olan ve kariyerinde kıtalararası birçok kupa kazanmış olan Carlos‘un Sivasspor‘unu gelecek sezon Avrupa Lig’inde izlemek için sabırsızlanıyorum. Bu arada hem asist kralının hem de gol kralının Carlos‘un takımından çıkması bir tesadüf mü sizce?

2-) Hikmet Karaman      
       Hikmet Karaman‘ın Erciyesspor‘a imza attığını öğrendiğim an şaşkına döndüm açıkçası. Özellikle son yıllarda yaptığı çıkışla kendini dosta düşmana kanıtlamıştı Hikmet Hoca ve ben bu çıkışın ardından küme düşmesine kesin gözüyle bakılan Erciyes‘in başına geçmesini bir hayli yadırgamıştım doğrusu. Herkes "Kayserispor ve Antalyaspor kümede kalır ama Erciyesspor düştü artık, Hikmet Hoca ne yapsa kurtaramaz" dese de Hikmet Karaman inanmıştı bir kere. Son yıllarda gördüğüm en başarılı teknik direktör performanslarından biriydi hiç şüphesiz Hikmet Hoca‘nın bu sezonki performansı. Hikmet Hoca‘yı çok yakından takip eden, yıllardır çok beğenen biri olarak bu başarısının ardından inanılmaz bir mutluluk yaşadığımı da saklayamayacağım açıkçası. Sürekli araştıran, kendini geliştiren, Dünya‘nın her yerine gidip maç izleyen, her geçen gün bir şeyler öğrenmeye çalışan bir teknik adam Hikmet Karaman. Yani kısacası sizin anlayacağınız aslında Erciyesspor‘un bu yıl kümede kalması sadece Hikmet Karaman‘ın yarım sezonluk performansı ile açıklanamaz aslında. Bu işe başladığı ilk günden beri edindiği tüm bilgisini, birikimini koydu Hikmet Karaman ortaya. Sözü bu kadar uzattıktan sonra fark ettim ki daha Hikmet Karaman ile ilgili yazılacak çok şey var gerçekten. Neyse onları da özel bir Hikmet Karaman yazısında bir araya toplarız. Mesela gelecek sezon Erciyes ile devam etmeyişini ve özellikle Bursaspor günlerini. Özellikle Bursaspor diyorum çünkü… Neyse artık o da bir sonraki yazıya.

1-) Ersun Yanal
       Öncelikle şunu itiraf ederek başlamalıyım Ersun Yanal değerlendirmeme. Yazılarımı yakından takip edenler bilirler ki ben tam bir Ersun Yanal hayranıyımdır. Ve şunun bilinmesini isterim ki benim bu hayranlığım geçen sezonun başında yani Fenerbahçe‘nin başına geçmesiyle değil Gençlerbirliği ile ligin tozunu dumanına kattığı günlerde başladı. Ve ondan sonra Ersun Yanal‘ın gittiği bütün takımlar benim için ilgi odağı oldu. Hep ayrı bir gözle izledim o takımları ve tabii ki Ersun Yanal‘ı. Özellikle son 4-5 yıldır Ersun Yanal‘ın ne katıldığı bir basın toplantısını ne de bir televizyon programını kaçırmamışımdır. Duruşu, vizyonu, karakteri, kişiliği ve daha sayabileceğim bir çok özelliğiyle ülkemizde eşi benzeri olmayan bir teknik adam diyebilirim Ersun Yanal için. Sezon başı Fenerbahçe‘nin başına geçtiğinde, güzide spor yorumcularımız ve spor yazarlarımız "Ersun 8. Hafta gider, Ersun ikinci devre takımın başında olmaz, Ersun ‘un takımları ikinci yarı düşüşe geçer" derken ben gülerek onları izliyordum açıkçası. Ve biliyorum ki, Ersun Hoca da gülerek izliyordu. Çünkü tıpkı ben de onun gibi imza attığı andan itibaren biliyordum Fenerbahçe‘yi şampiyon yapacağını. Fenerbahçe taraftarlarına gelecek olursak Ersun Yanal‘ı çok zor kabullendiklerini gördüm uzaktan bakınca. Hatta hala kabullenmeyenlerin de olduğunu duyuyorum. Herkesin düşüncesine saygı duyuyorum, kimse kimseyi sevmek veya beğenmek zorunda değil ama bence takımlarının başında Ersun Yanal gibi bir hoca varken kıymetini bilmeliler. Sonuçta ligi domine eden ve rakiplerine bütün sezon boyunca bir an bile şampiyonluk hayalleri kurdurtmayan bir Fenerbahçe filmi izlediler. Ve bu filmin yönetmeninin Ersun Yanal olduğunu unutmamalılar.

Hazırlayan: Enes YALIHÜYÜK

       Geçtiğimiz günlerde ilk bölümünü yayınladığımız "Teknik Direktör Performansları" yazı dizisinin ikinci bölümüyle karşın...

1. Lig'e Son Bilet!

       Profesyonel liglerde son “şampiyon” 31 Mayıs'ta oynanacak olan maçta belli olacak. Çoğu taraftarın gönlünden geçen Ankaragücü-Göztepe finali gerçekleşmedi; hatta bu iki takımdan birisi bile play off finaline kalamadı.

       Diyarbakır BŞB’yi iki maçta da 1-0, Ankaragücü’nü ise 1-0 ve 3-2’lik skorlarla mağlup ederek adını play off finaline yazdıran Alanyaspor ile Yeni Malatyaspor’u 4-1 mağlup edip 1-0 mağlup olan, Göztepe’yi 2-0 yenen ve son maçta 3-1 yenilmesine rağmen finale yükselen Hatayspor karşı karşıya geliyor.

       Hatayspor, 2. Lig Beyaz Grup’ta 63 puan topladı ve grubunu 3. sırada bitirdi. 18 galibiyet, 9 beraberlik ve 7 mağlubiyet aldığı bu süreçte 50 gol atarken kalesinde 30 gol gördü. Grubunda en çok gol atan ve en çok gol yiyen üçüncü takım olarak hayli nötr bir görüntü çizen bordo beyazlılar; geçtiğimiz yıl da play off finali görmüş, Fethiyespor’a yenilmişti.

       Alanyaspor ise 2. Lig Kırmızı Grup’ta sezonu 2. sırada bitirdi. Topladığı 72 puanı 22 galibiyet, 6 beraberlik ve 6 mağlubiyetle elde etti. Attığı 76 golle de grubunun en çok gol atan ikinci takımı konumunda kapattı sezonu. Geçtiğimiz sezonlarda hep 35-45 puan çıtasında yer almış olan Alanyaspor’un bu sezonki yükselişi taktire şayan.

       Hatayspor’un en golcü oyuncuları 9 gollü Güney Atılgan, 7 gollü Ömer Bozan ve 6 gollü Gürhan Gürsoy. Hatayspor’u play-off serisinde sırtlayan golcüler ise üçer gollü İbrahim Taylan Uzunoğlu ve Halil Karataş oldu. Bu isimlerin yanı sıra Ömer Bozan da gol atma başarısı gösterdi. Halil Karataş ikisi penaltıdan üç gol attığı 4-1’lik Yeni Malatyaspor maçında yıldızlaştı.

       Alanyaspor’un golcüleri 15 gollü Emre Akbaba, 14 gollü Gökhan Kaba ve 12 gollü Aydın Çetin. Alanyaspor’da play off serisi boyunca Ankaragücü’ne dört gol atarak takımının finale yükselmesinde doğrudan pay sahibi olan Aydın Çetin parladı. Aydın haricinde Kerem Gülbahar ve Timuçin Aşçıgil de birer gol kaydetti.

       Bu iki takımın yapacağı karşılaşmada şüphesiz golcüler haricinde kalecilere de çok iş düşecek.

       30 yaşındaki, Of doğumlu Fatih Öztürk bu sezon Hatayspor kalesinde 17 maça çıktı. (Play off’larda 3, Türkiye Kupası’nda 2, ligde 12) Kalesinde 13 gol görürken, bu maçların yedisinde kalesinde gol görmedi. Finalde oynaması muhtemel diğer kalecisi Ömer Kısa ise play off’larda bir tek Yeni Malatya’yı 4-1 yendikleri maçta forma giydi. Ligde yedi maçta kalesini gole kapatan Ömer bu süreçte toplam 20 maçta forma giydi. (1 play off, 1 Türkiye Kupası, 16 lig maçı)

       Alanyaspor’un 29 yaşındaki Aydın doğumlu kalecisi Haydar Yılmaz ise dördü play off, 26 maçta forma şansı buldu. Bilhassa play off’larda kalesinde adeta devleşerek dört maçta sadece iki gol yedi. Ligin ilk yarısında 17 maçta da forma şansı bulan Yılmaz, bu maçlarda da sadece 14 gol yemişti. Play off finalinde oynama şansı çok yüksek.

       Birinci Lig’e son bileti kim alacak hiç belli olmaz; son yıllarda kağıt üzerinde favori olanların finalden eli boş döndüğünü çok gördük. Bu bağlamda bakıldığında Hatayspor’un şansı çok yüksek!

Hazırlayan: Alper KAYA

       Profesyonel liglerde son “şampiyon” 31 Mayıs 'ta oynanacak olan maçta belli olacak. Çoğu taraftarın gönlünden geçen Ankaragücü-...

30.05.2014 İddaa Tahminleri

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Adrian Ramos. Alternatif mi Halef mi?

       Adı bir süredir Borussia Dortmund’la geçen Kolombiyalı forvet Adrian Ramos, 2013-14 sezonu henüz sona ermeden resmen Sarı-siyah olmuştu. Yazarımız Kaşif Yavaş, 28 yaşındaki siyahi oyuncunun profilini, Lewandowski’nin yerini ne kadar doldurabileceğini ve Klopp’un seçiminin doğruluğunu eleştirdi.

Adrian Ramos kimdir?
       2003-2004 sezonunda ülkesi Kolombiya’da profesyonel olan Adrian Ramos, Avrupa futbolu ile Alman ekip Hertha Berlin’de tanıştı. Mavi-beyazlılarda 5. sezonunu geçiren 28 yaşındaki golcü futbolcu, 2 kez 2. lige düşen takımından ayrılmayı asla düşünmedi. Kolombiyalı forvet, Hertha Berlin ile toplamda 159 lig maçına çıkarken; bu maçlarda fileleri 58 kez havalandırdı ve 36 asist yaptı.

Lewandowski'den çok uzak değil
       Aktüel performansıyla dikkat çeken ve Bundesliga’da gol krallığında 5. sırada bulunan Adrian Ramos, sezonu 16 gol ve 8 asistle bitirdi. Siyahi forvet, bu sayılarla yerini aldığı Lewandowski’nin çok da uzağında kalmadı. Zira Bayern Münih'in çiçeği burnunda transferi, 20 golle Bundesliga'nın gol kralı olurken; 20 gol kaydetti ve 11 de asist yaptı.

Bundesliga'dan önce performansı nasıldı?
       Lewandowski’nin Almanya’ya gelmeden önceki profili, Ramos’un Hertha’ya gelmeden öncekine göre kat kat iyiydi. Polonyalı futbolcu, Lech Poznan formasıyla 28 lig maçında 18 gol ve 8 asist ile oynamıştı. Kolombiyalı’nın ise 11 maçta 4 gol 1 asisti bulunuyordu.

Ramos alternatif mi yoksa aranan kan mı?
       Lewandowski, Dortmund’a gelmeden önce Lech Poznan forması giydiği 2 sene boyunca 16 kez UEFA Kupası maçına çıktı ve 6 gol 2 asistle oynadı. Dortmund’daki Avrupa karnesiyse düşman çatlatan cinstendi. Zira Leh oyuncu, hem Sarı-siyahlı ekip hem de kendi adına önemli başarılara imza atmıştı.

       Lewandowski’nin halefi olarak takıma katılan ve geçtiğimiz haftalarda resmen duyurulan Adrian Ramos’un, ligde bu sezon gösterdiği performans takdire şayan oldu. Kolombiya’nın bağrından kopmuş gelmiş bir futbolcunun, 28 yaşından sonra Bundesliga gibi lokomotif bir ligde kaydettiği profil, oyuncunun değerine değer kattı. Bu değerin mükafatı ise Jurgen Klopp’tan geldi. Uzun bir süredir adı Dortmund kulübüyle anılan Ramos, Klopp’un ısrarlarıyla birlikte Sarı-siyah oldu.

Ramos'tan sonra gündemde 2 soru var
       Önümüzdeki yıldan itibaren Bayern Münih forması giyecek olan Lewandowski’nin yerine geçen Adrian Ramos’un transferiyle birlikte iki soru gündeme geldi. Bu sorular ise “Ramos'un alternatif mi, yoksa Lewa’nın halefi mi?” olacağıydı. “Klopp ne yaparsa, vardır bir bildiği” tavrı bir yana, bu oyuncunun ligde bir nevi “görev adamı” olduğunu söyleyebiliriz. Kolombiyalı forvet, bu sezon Hertha Berlin’in takım halinde kaydettiği 40 golün neredeyse yarısını tek başına attı. Mavi-beyazlılara 16 kez gol sevinci yaşatan yeni Sarı-siyah, yaptığı 8 asistle birlikte takımının kaydettiği gollerin %60'ında bizzat rol sahibi oldu.

Oyuncunun 2013-14 sezonundaki aktüel performansı:

Ramos'un kişisel becerileri ve özellikleri
       Ramos'un en büyük özelliği ara pasa hareketlenme becerisi. 18'in önünde ofsayttan ve rakipten öyle anlık kaçıyor ki, gelen pas ile kaleciyi karşısına alması kendisi için işten bile olmuyor. Oyuncu ayrıca ikili mücadelelerde, omuz omuza sürtüşmelerde rakibinin darbelerine rağmen ayakta kalarak son vuruşları yapmaktan da geri durmuyor. Hızı ve hızlanma süresi ideal olan Kolombiyalı, hava toplarında ise durdurulması güç bir biyonik görevi üstleniyor.

       Ancak yine de “Avrupa’da takıma neler katabilir?” sorusunun altı boş kalıyor. Zira Avrupa arenasında sadece 2009-10 sezonunda boy gösteren 28’lik Ramos’un, bu kategoride ne golü ne de asisti bulunuyor…

Hazırlayan: Kaşif YAVAŞ 

       Adı bir süredir Borussia Dortmund’la geçen Kolombiyalı forvet Adrian Ramos , 2013-14 sezonu henüz sona ermeden resmen Sarı-siyah ol...

Köşe Yazısı: Neden Mandıralı?

       Hami Mandıralı, takımın başına geçtiğinde futbol otoritelerinin ortak görüşü, Mandıralı’nın başarı için tecrübesiz ve yetersiz olduğu yönündeydi. Ancak Mandıralı, otoritelerin görüşünün aksine kendisinden beklenilenin üzerinde bir performans sergiledi. Durum böyle olunca gelecek sezona yeni bir teknik direktörle girmesi muhtemel Trabzonspor yönetimi, teknik direktör değişikliği üzerinde ihtilafa düştü. Trabzonspor’da görev süresinin kısa olacağı herkes tarafından düşünülen Hami Mandıralı’nın bir anda yeni sezonda takımın başında olması gereken isim olarak düşünülmesinin sebebi neydi?

       Akhisar hezimeti sonrası Hami Mandıralı göreve geldiğinde önünde, lig maratonunda hedeflerinin uzağında kalmış bir Trabzonspor vardı. Ancak Mandıralı, bu dönemde kendisine ve takımına güvendiğini sık sık belirterek, enkaz edebiyatı yapmaktan kaçındı. Torino’daki Juventus maçında takımın sergilediği iyi performans beklentileri arttırdı. Ancak takımın UEFA’ya veda etmesi, Fenerbahçe mağlubiyeti ve sonrasında kulübün alması muhtemel caza camia içinde huzursuzluk ortamı yarattı. Fakat Mandıralı, beklenenin aksine bu krizi aşıp, sadece bir hafta sonra UEFA potasındaki en ciddi rakibi olan Sivasspor’u iyi futbolla farklı mağlup etmeyi başardı. Bu galibiyet huzursuzluğun hakim olduğu camianın yeniden toparlanmasına ve sezonun en büyük sıkıntılarından biri olan deplasman kabusunun sonra ermesine neden oldu. Sivasspor galibiyetini, ilerleyen haftalarda alınan önemli puanlar ve oynanan iyi futbol takip etti. Mandıralı, enkaz halinde aldığı takımı, hükmen mağlup olunan Fenerbahçe maçı dışında sadece bir mağlubiyetle Avrupa Kupalarına taşımayı başardı.

       Mandıralı bu süreçte takım içi dengeleri koruyarak genç oyunculardan üst düzey verim almayı başardı. Aslında son yıllarda Trabzonspor’un en büyük sıkıntısı olan yabancı futbolcuların disiplinsiz tavırları Mandıralı’yı da zor durumda bıraktı. Ancak Mandıralı büyük bir kumar oynayarak takımın iki önemli oyuncusunu kadro dışı bıraktı ve yüksek beklentiler ile transfer edilen yıldız futbolcu Malouda’yı kötü performansı sebebiyle kulübede oturttu. Bu durumun doğuracağı başarısızlık Hami Hoca’yı koltuğundan edebilirdi. Ancak Hami Hoca için korkulan olmadı ve Mandıralı’nın kumarı tuttu. Bunun neticesinde Hami Hoca hem takım içindeki otoritesini arttırdı hem de formayı hak edenin alacağını göstererek genç oyuncuların iştahını kabarttı.

       Hami Hoca’nın devam edip etmeyeceğinin tartışıldığı bu dönemde, oyumu başarılı teknik adamın kalmasından yana kullanarak, gösterdiği performansla yeni sezonda da takımın başında kalmayı fazlasıyla hak ettiğini düşünüyorum.

       Hami Mandıralı, takımın başına geçtiğinde futbol otoritelerinin ortak görüşü, Mandıralı’nın başarı için tecrübesiz ve yetersiz oldu...

28.05.2014 İddaa Tahminleri

27 Mayıs 2014 Salı

Sporcu Sağlığı: Sporda Isınmanın Önemi

       Isınma, yapılacak olan antrenman veya yarışmaya başlamadan önceki hazırlık evresidir.

       Birincil olarak ısınmanın yapılması dolaşım sistemini hazırlamaktır. Beyinden gelen uyarıyla vücut ısısı yükselir. İç ısının dış ortama veya dış ortama iç ısının uyum sağlamasıyla terleme oluşur. İlk olarak genel ısınma yapıp daha sonra özel ısınmayla yapılacak olan antrenmana geçilmelidir.

       Genel ısınma branşa özgü olmayan dolaşım, iskelet, sinir ve kas sistemlerini hazırlamak olarak düşünülebilir. Özel ısınma ise branşa özgü olan ısınmadır. Genel ısınmaya örnek verilecek olursa kültür fizik hareketleri, özel ısınmaya örnek vermek gerekirse karşı karşıya pas yapmak, top sürmek gibi şeyler sayılabilir.

       Isınmanın iyi olması enerji sistemlerini daha olumlu kullanma, eklem hareketliliğini artırma,
motorik (kuvvet, sürat, dayanıklılık, esneklik, koordinasyon) özelliklerden daha fazla verim almamızı sağlar, performansı en üst düzeye çıkarır, sakatlıkları önler. İyi bir ısınma kasın daha hızlı kasılmasını sağlar, reaksiyonu olumlu etkiler.

       Fakat ülkemizde gerek antrenörler gerekse sporcular ısınmaya gereken önemi vermemektedir. Burada kişilerin eğitim düzeyi, yaşı, profesyonel anlayışı vb. gibi durumlar etkili olabilmektedir.

       Son olarak halı sahadaki kişilerin maç sonundaki konuşmalarına şahit olmuşunuzdur, ''Abi ya bir yarım saat daha olsa oynarım valla" İşte burada kilit nokta maça ısınmadan başlayıp maç yapmaktır. Antrenman veya yarışma sonunda mutlaka soğuma gerçekleştirilmeli. Gelecek yazımda görüşmek dileğiyle...

Hazırlayan: Hakan NERGİS
Sport Coach, Nutrition and Medical Sport Expert

       Isınma, yapılacak olan antrenman veya yarışmaya başlamadan önceki hazırlık evresidir.        Birincil olarak ısınmanın yapılması ...

Nostalji: Göztepe Efsanesi Halil Kiraz

       “Göztepe’nin simgesi olan şu tepenin eteklerinde doğup büyüdüm. Biraz ileride, deniz tarafında Halk Bankası vardı. Orada kasap dükkânımız vardı seneler boyunca. Orada kiracıydık, sonra yolun karşı tarafında dükkân aldık. Yani ben doğduğum gün Göztepeliydim.”

       Orhan Berent’le birlikte Güzelyalı’da, caddeye bakan evinde Halil Kiraz’la karşılıklı oturuyoruz.  O muazzam Göztepe takımının üyelerinden biri olan Halil Kiraz’la, herkesin bildiği adıyla “Bombacı Halil” ile sohbet ediyoruz. Sohbetimize eski fotoğraflar, onun ve Göztepe’nin başarılarını manşete taşıyan gazeteler eşlik ediyor.

       1944 senesinde Göztepe semtinde dünyaya gelen Halil Kiraz, Göztepe takımında nasıl futbol oynamaya başladığını şöyle anlatıyor: “Tepenin oralarda tarla gibi bir sahamız vardı. Arkadaşlarla orada maç yapardık, ben de golcüydüm. Bir gün baktık Göztepe takımı sezon açılışı için Susuzdede’ye dua etmeye geldi. Ben de onların arkasına takıldım, tarlaya kadar gittim. Karşılıklı maç yapacaklardı, bir kişi eksik kaldı. Bana, ‘Sarı, kalecilik yapar mısın?’ diye seslendiler. ‘Yaparım,’ dedim. Halbuki kalecilikle alakam yok benim. ‘Yok ben santrfor oynarım,’ diyebilir misin? Geçtim kaleye. Onlar da bana çok sert şut çekmediler. Oraya, buraya zıpladım. ‘Sarı senden çok iyi kaleci olur, yarın idmana gel, Abbas Göçmen hocayı gör, seni genç takımla idmana çıkarır,’ dediler. O gece heyecandan sabaha kadar uyuyamadım. Ertesi gün gittim idmana, sahada ufak tefek bir adam vardı. ‘Burada Abbas Göçmen varmış,’ dedim. ‘Ne yapacaksın onu?’ dedi. ‘Onu arıyorum,’ dedim. ‘O benim kerata,’ diye karşılık verdi. ‘Halil sen misin?’ diye sordu. Ben evet deyince, ‘İyi, hadi geç bakalım kaleye,’ dedi. Çift kaleden evvel ısınmak için şut atıyorlardı. Ben uçuyorum, bazılarını tutamıyorum. ‘Alil çık kaleden,’ dedi. Çıktım kaleden, yanına çağırdı. ‘Sana kim kalecisin dedi? Senden kaleci olmaz.’ Bunu duyunca ben üzüntüden ne diyeceğimi bilemedim. ‘Geç kale önüne, ortalanan toplara vur bakayım, göreyim seni,’ dedi. Ben birkaç şut çekince, ‘Bak ne güzel vuruyorsun toplara,’ diye bana cesaret verdi. Şut çekerken bana, ‘Şöyle vuracaksın, ayağının içinle vuracaksın,’ diye gösterdi ve yakından vurursam kalecilerin elini bile kaldırmaya fırsat bulamayacağını söyledi. Beni idmanlar bittikten sonra özel olarak devamlı çalıştırıyordu.”

İzmir Genç Karması formasıyla.
       Sert şutlarıyla ve çalışkanlığıyla göze batan genç oyuncu Göztepe genç takımına seçilir ve iki sene boyunca takım kaptanlığı yapar. “Adnan (Süvari) Abi’nin babası bizim kasap dükkânından çıkmazdı, her gün beraberdik. ‘Halil, Abbas seni çok seviyor, gözüne girmişsin, artık benim bir şey söylememe gerek yok,’ diyordu.” Genç oyunculara fırsat vermekten hiç çekinmeyen Adnan Süvari onu1961-62 sezonundan itibaren, yani henüz daha on yedi yaşındayken A takım kadrosuna alır. “On yedi yaşında Abbas Göçmen’in sayesinde Göztepe’de oynamaya başladım ve Adnan Süvari’nin sayesinde isim yaptım. Göztepe aşığı oldum. Takıma yeni girdiğim günlerde Karşıyaka’yla bir hazırlık maçı oynamıştık. Adnan Abi yeni bırakmıştı Karşıyaka’yı. Onları 5-0 yendik, iki golü ben attım. Moralim bayağı yükselmişti.”

       Söz Adnan Süvari’den açılınca Göztepe’nin başarısında onun rolünü soruyoruz. Bugün bile büyük bir saygı duyduğu belli olan hocasını anlatmaya başlıyor: “Adnan Abi 1961 senesinde Göztepe’nin başına geldi ve yaşlı futbolcuları takımdan uzaklaştırdı. Beni, Ali’yi, Nihat’ı takıma yerleştirdi. Hepimiz için on, belki on beş maç ısrar etti. Bir oyuncu elbette her maçta iyi oynayamaz, kötü maçları olur. Ben on yedi yaşındayken İstanbul Mithatpaşa’da Fenerbahçe maçına çıktım. Kalemizi şaşırdım. Karşımda Lefterler, Canlar, Basriler var. Hayran olduğum oyuncularla karşı karşıya oynuyorum. O kadar heyecanlıydım ki bir ara daldım onları seyrediyorum. Gürsel Abi, ‘Halil, Halil, oğlum sen maçtasın!’ diye seslendi. Böyle olaylara rağmen Adnan Abi bize her zaman güvendi. Maçtan önce ve sonra futbolu konuşmak istemezdi. ‘Ben şimdi size bir şey anlatsam beni duymazsınız,’ derdi. Kampta bir gün evvel, bir gün sonra konuşmazdı. Fakat o Fenerbahçe maçına çıkmak üzereyken bizim yanımıza geldi, ‘Çocuklar bugün gerekirse beş tane yiyin ama bir tane gol atın,’ dedi. ‘Zaman gelecek göreceksiniz, biz bunları burada yeneceğiz.’ Üç-beş yıl içinde bu dedikleri gerçekleşti. Neden? Çünkü aynı kadroyu devam ettirdi. O efsane takımı yaratan bana göre Adnan Abi’dir. Gürsel Abi topu bana atıyordu, ben heyecandan ayağımın altından kaçırıyordum. Gürsel Abi, ‘Hadi oğlum devam,’ derdi. Adnan Abi kenardan, ‘Hadi evlat, aferin,’ diye moral verirdi. Öyle davranmayıp azarlasa ben daha doğmadan bitmiştim. Rahmetli çok kaliteli bir insandı. İspanya’ya gittiğimizde havaalanında çeşitli ülkelerden gazeteciler etrafımızı sardı. İspanyol, İtalyan gazeteciler İngilizce soru sormaya çalıştı. Adnan Abi, ‘İngilizler şuraya, İspanyollar şuraya, İtalyanlar şuraya geçsin, hepinizle ayrı ayrı konuşacağım,’ diye onları ayırdı. Hepsiyle kendi dilinde konuştu. Hiçbir zaman hoca dedirtmezdi kendine, ağabey gibiydi; zaten bizim gibi Göztepe’nin eteğinde büyümüş bir ağabeyimizdi.”

1961 Kasım'ında Göztepe kadrosu (Ayaktakiler): Seracettin, Çağlayan, Kamil, Halil, Burhan, Sümer.
(Oturanlar): Hakkı, Abdürrahim, Gürsel, Sedat, Nevzat.
       Göztepe’deki ilk sezonunda sadece beş maçta yer almasına karşın ikinci sezonundan itibaren takımın değişmez oyuncusu olur. “Takımdaki esas yerim sol açıktı ama sağ bek sakatlandığı zaman ben oraya, Ceyhan sol açığa geçerdi. Fevzi mi sakat, Halil 9 numaraya, Ceyhan sol açığa. Nihat mı sakat, Halil sağ açığa. Kalede bile oynadım. Kaleci bile değiştirmenin yasak olduğu yıllarda bir maçta Ali sakatlanınca kaleye geçtim. Kısacası Göztepe’de bütün formaları giydim.”

       Bombacı Halil lakabını almasına sebep olan sert şutlarının doğuştan gelip gelmediğini sorduğumuzda bize verdiği cevap takımın o yıllardaki başarısının arkasında yatan nedenlerden birini de gösteriyor: “Toplara sert vurmam sadece Allah vergisi bir yetenek değil, çok çalışmayla elde edilmiş bir meziyetti. İdman biterdi, saat 5 veya 6 gibi akşam karanlığı çökerdi. Ona rağmen, rahmetli Ali kaleye geçerdi. O zaman üç-dört tane top vardı. Ali hava kararana kadar kaleden çıkmaz, çamurun içinde oradan oraya uçardı. O sayede kısa sürede A milli takıma gitti, Turgay Şeren’i kesti.  Ben ve Gürsel Abi yüz tane, iki yüz tane şut çekerdik. Hatta onunla iddiaya girerdik direğe kim vuracak diye. Sürekli şut çekerdik. O şekilde çok iyi şut çekmeye alıştık. Bugün takımlarda yirmi beş kişi aynı idmanı yapıyor. Özel idman yapan yok. Adnan Abi futbol antrenmanının yüzde sekseni maçtır derdi. Bir kaleye forveti, öbür kaleye müdafaayı alırdı. Forvet elemanlarına sürekli ortalar yaptırır, santrforlar kafaya çıkarlardı. Biz de sürekli yapılan ortalara şut çekerdik. Geçenlerde bir televizyon programında konuşmacılardan biri Hami’nin sert şutlarından bahsedince Erman Toroğlu, ‘Ben Bombacı Halil gibi topa vuran adam görmedim,’ dedi. Ama bu çalışmakla kazanıldı tabii.”

23 Kasım 1963'teki Fenerbahçe maçında Şeref Has'ın
yanından kafayla Şükrü Ersoy'a gol atıyor.
       Oyuncuların çok sevip saydıkları Adnan Süvari’yle ufak tefek anlaşmazlıkları olmuyor değildi. Fakat bunlar büyümeden çözümleniyordu. Halil Kiraz bu konuda bir anısını şöyle anlatıyor: “OFK Belgrad maçına gidecektik. Edirne’de özel bir maç yaparak hazırlanıyorduk. Adnan Abi maç sırasında beni eleştiren mahiyette bir şeyler söyledi, ben de, ‘Tamam abi ya!’ diye biraz sertçe cevap verdim. ‘Çık dışarı’ dedi. Çıktım ama her tarafım yaptığım hatadan dolayı zangır zangır titriyor. O zaman kulübün fazla parası olmadığından otobüsle gidiliyor deplasmana. Adnan Abi bana, ‘Sen Belgrad’a gelmiyorsun, geri gideceksin,’ dedi. Sonra gece oldu, bir baktım yönetici Muhittin Ekiz geldi. O da muhitimizin büyüğüydü. Malzemelerini hazırla, Belgrad’a sen de geleceksin, ama hemen git Adnan Abinden özür dile,’ dedi. ‘Gerekirse ayaklarına kapanırım,’ diye karşılık verdim. Hemen odasına çıktım. Kafasına buz torbası koymuş yatıyordu. ‘Gördün mü, senin yüzünden ne hale geldim,’ diye takıldı. Kalktı sarıldı bana, ben ağlamaya başladım. ‘Kerata, sensiz olmaz bu takım,’ dedi.”

Bir arkadaşının düğününde Metin Oktay'la birlikte.
       Başarılı olup sivrilen her oyuncu gibi onun da İstanbul takımlarından teklif alması kaçınılmazdır: “Bir ara Beşiktaş’la anlaşmak üzereydim. Hakkı Yeten başkan, Recep Adanır menajerdi. Fakat kulüp beni bırakmadı. Yanlış hatırlamıyorsam idarecilerimizden David Franko, ‘Halil’i verirsek arkası çorap söküğü gibi gelir; Gürsel’i, Nevzat’ı, Çağlayan’ı da alırlar, Göztepe biter,’ demiş. Bizden evvel çok güzel bir İzmirspor takımı vardı; Nedimler, Rahmiler, Güvenler filan. Sami Özok o takımdan yedi futbolcuyu üç büyüklere sattı ve kısa zamanda küme düştüler.”

       Göztepe ilk çıkışını 1967’de Türkiye Kupası finaline yükselerek yakalar. O sene kurayla kaybedilen final maçı Halil Kiraz’ın unutamadığı anılardan biri olur: “Türkiye Kupası finalini oynuyorduk Altay’la. Normal süre ve uzatma 2-2 berabere bitti. Yazı tura atışında kupayı kaybettik. Ama maçtan sonra Göztepeli seyircilerin bizi çağırıp bağrına basmasını, dakikalarca alkışlamasını hiç unutmuyorum.”

Atletico Madrid maçının ertesi günü Yeni Asır,
sayfanın yarısını penaltıdan attığı ilk gole ayırmış.
       Adını bütün Türkiye’nin duymasını sağlayan Atletico Madrid maçını anlattırıyoruz: “Maçın daha başlarında bir penaltı oldu. Gürsel Abi topu alacak, atışı yapacak diye düşünüyorum. Ceza sahası kenarına gideyim de top kaleciden geri dönerse vurabilirim diyorum. Fakat Gürsel Abi bana döndü, ‘Halil, git at penaltıyı,’ dedi. Alsancak Stadında 20 bin kişi var. Tellerin önünde oturan seyirciler bile var, her yer tıklım tıklım. O anda o 20 bin seyircinin hepsini omzumda hissettim. Çıt çıkmıyor sahada. O andan sonra atmam diyemezsin. Üç saniye içinde topu diktim, kendi kendime, ‘Ulan Halil, kaleyi tutturamazsan senin bombacılığına yazıklar olsun,’ diye söylendim. Kaleci sağa sola oynuyordu, yaradana sığınıp bir vurdum. Top kalecinin başının üstünden geçip ağları yırtarak dışarı çıktı, tribünlerde çıt yok. Hakem santrayı gösterince bütün stat ayağa kalktı. Sonra Gürsel Abi kafayla bir gol atıp durumu 2-0 yaptı."

Atletico Madrid'e attığı üçüncü gol.
Halit Kıvanç bağırıyor: San Roman,
Roma'ya kadar uçsan bu topu tutamazsın
       "Collar diye bir kaptanları vardı,  sol açık. Çok çabuk bir adamdı. İlk maçta bizim sağ bek K. Mehmet’i paçavra yaptı. Oysa Mehmet çok çabuk oynardı ve kuvvetli bir oyuncuydu ama sakatlandı. İzmir’deki maçtan önce Adnan Abi akşam beni çağırdı, ‘Yarın sağ bek oynayacaksın, en çok sana güveniyorum,’ dedi. Benim hayatımı değiştiren bir olaydı bu. Maç başladı, ben Collar’a iki tane girdim. Ne o Türkçe konuşmasını biliyor, ne ben İspanyolca. Bir şeyler homurdanıyor, ben buna bir giydirdim, taca attım yani adamı. O zaman kart uygulaması yok, hakem birkaç kez bana ihtarda bulundu. İkinci yarıda Collar kızdı, gidip hakemin yüzüne tükürdü. Hakem de onu dışarı attı. Artık maçın sonları yaklaşmıştı; sağ taraftan, açık tribünün oradan bir top aldım. Yanlış hatırlamıyorsam Luis Aragones çıktı karşıma. Onu bir çalımladım, baktım solunda top sıçrıyor. Yaradana sığınıp mermi gibi bir şut patlattım, top doksandan kaleye girdi. O zaman beni gören herkes anlatıyordu – Adana’da, Kayseri’de, Antalya’da, bütün Türkiye ayağa kalkmıştı senin attığın bu golle diyorlardı. O dönemde yabancılara karşı galip gelmemiz zordu, sanki savaş kazanmış gibi oluyorduk.”

       "Marsilya maçından evvel Adnan Abi yaptığı konuşmada, ‘Arkadaşlar bu Fransızlar bizi her zaman küçümser, milli maçlarda bile ikinci takımlarını yollarlar, yenerler ve giderler ama şimdi Türk futbolunun ne olduğunu şu Fransızlara gösterin,’ demişti. O maçta sol açık oynuyordum. Ertan çok güzel bir orta yapmıştı, ben gelişine kafayı koydum, 1-0 öne geçtik. İkinci yarı başında kaleciyle karşı karşıya kalınca çaktım şutu, 2-0 kazandık o maçı. Rövanşta 2-0 yenildik. Uzatmada sonuç değişmedi. O zaman penaltı atışları yoktu, yazı tura atıldı. Nihat gitti kuraya ve biz kazanınca Marsilya’yı eledik. Bizim oynadığımız dönemde Göztepe’nin kadrosunu bütün Türkiye ezbere sayardı. Üç büyüklerin kadrolarını saymaya kalksa kimse sayamaz. İşte Göztepe’nin başarısı burada yatıyordu. Bütün Türkiye’de bir Göztepe sevgisi oluşmuştu. Bu sevginin en büyük sebebi Avrupa takımlarına karşı başarılı olmamızdı. Yenilsek bile iyi oynayarak yeniliyorduk."

Bir ödül töreninde.
       Halil Kiraz’ın unutamadığı maçlardan biri de 1970’te Fenerbahçe’yi 3-1 yenerek kazandıkları Cumhurbaşkanlığı Kupası'ydı. “Maçtan önce bazı Fenerli ve Göztepeli oyuncuları televizyon programına çıkarmışlardı. Ziya Şengül, “Biz Fenerliyiz,” filan diye biraz mağrur konuştu ama Can Abi çok temkinliydi. ‘Göztepe son birkaç yılda çok büyük atılım yaptı. Bizi İstanbul’da da İzmir’de yeniyorlar. Bu maç bana göre ortada, favori yok. Onların kadrosu belki bizden daha iyi’ diye konuştu. Maçın daha başında Nedim’in golüyle 1-0 mağlup duruma düştük. Arkadan üç tane atıp kupayı aldık.”

       Birkaç sezon İstanbul takımlarını yenerek şampiyonluk potasına giren Göztepe’nin İzmir takımlarına kaybettiği puanlarla hedeften uzaklaşmasının sebebini sorduğumuzda şunları söylüyor: “Avrupa ve İstanbul takımlarına karşı oynarken yaşadığımız konsantrasyon İzmir takımlarıyla yaptığımız maçlara göre çok farklıydı. İddialı rakipleri yendiğimiz zaman daha farklı bir hava yaşıyorduk. Yüzden fazla gol attım ama bugün hâlâ Atletico Madrid’e attığım goller konuşuluyor.”

       Adnan Süvari’nin Göztepe’den ayrılması, Gürsel Aksel’in futbolu bırakması ardından Halil Kiraz da daha verimli olabileceği bir yaşta, 1970-71 sezonu sonunda Göztepe’den ayrılır. “Lisan öğrenmek, antrenörlük kursuna katılmak amacıyla Almanya’ya gittim. Fakat lisan öğrenemediğim gibi memleket hasreti de ağır bastı. Bir ara Özcan Arkoç beni ziyaret etti. Hamburg’un oyuncularından Hrubesch o sıralar sakatlanmış. Beni takıma almak istedi fakat ben Türkiye’ye döndüm. Göztepe kulübü bana hemen altyapı hocalığını verdi. Amatör takımı çalıştırdım. Sekiz sene bu şekilde çalıştım. A takıma iki kez hocalık yaptım. Sökespor’u Üçüncü Ligde şampiyon yaptım. Üçüncü Ligden düşmek üzere olan Selçuk Efesspor’un başına geçip ligde kalmasını sağladım. İzmir dışından çok teklifler geldi ama Ege dışına çıkmak istemedim. Futbol oynarken hangi mevkide ihtiyaç varsa oynamıştım, kulüpte de genel kaptanlık dahil ne görev verdilerse yaptım."
Yazar: Fethi AYTUNA

       “Göztepe’nin simgesi olan şu tepenin eteklerinde doğup büyüdüm. Biraz ileride, deniz tarafında Halk Bankası vardı. Orada kasap dükk...

27.05.2014 İddaa Tahminleri

26 Mayıs 2014 Pazartesi

Şehr-i Edebali

       "Eğer kendini başkalarıyla kıyaslayıp durursan, ya mutsuz ya da kendini beğenmiş olursun; çünkü senden daha iyi ya da daha kötü birileri her zaman olacaktır." Şeyh Edebali

       Osmanlı Devleti'nin ilk padişahı olan Osman Gazi'nin kayınbabası ve hocası Şeyh Edebali'nin yaşamının büyük bir bölümünü geçirdiği, il trafik kodu futboldaki oyuncu sayısına muadil olan Bilecik'te dün önemli bir müsabaka vardı.  2.Amatör A Grubu'nda oynadığı 6 müsabakada tabiri caizse tulum çıkaran Bilecikspor, 5 maçta 12 puanlı Küplüspor'u Edebali Stadı'nda konuk etti. Müsabaka aslında Sentetik Saha'da oynanacaktı; fakat her iki takımın kurmayları güvenlik nedeniyle karşılaşmanın merkez sahaya alınması için hafta içi ASKF'ye başvuruda bulumuştu.

       Ligin ilk yarısında zar zor yenebildiği Küplüspor karşısında karşısında bu sefer rahat bir oyun ortaya koyan Bilecikspor, rakibini Doğukan, Ertuğrul, Caner, Fatih'in (2; 1'i penatıldan) golleriyle 5-0 yenerek şampiyonluğunu ilan etti.

       2008'de profesyonel liglere mendil sallayan, 2011'den beri bu ligde binbir zorlukla mücadele eden ve kentin adını taşıyan Kırmızı Şimşekler'in kaderi, Bilecik aşığı Ankaralı Batuhan Çolak tarafından değişmişti. Çolak, kulubün 180.000 TL'lik borcunu ödeyip kulübü üstüne aldı ve ligin en iddialı takımı haline getirdi. 4 yıl aradan sonra 1.Amatör'e geri dönen Bilecikspor, normalden çok rahat bir şampiyonluk elde etti: Ligin ilk maçında Çatlıspor'un sahaya çıkmaması sonucu 3 puanı yorulmadan kesesine indiren kırmızı-beyazlılar, ertesi hafta Kürespor'u 8-0, sonraki hafta da Küplüspor'u 2-1 yendi. 4.haftada rakip Esnafspor'du;  fakat hakem hatalarına kurban gittiklerini iddia eden Esnafsporlular, ASKF Başkanı Nusret Tosun'u protesto etmek için ilk 3 dakika topa vurmadılar. Bunun üzerine hakem, Esnaf'ın takım kaptanıyla konuşup maçı tatil etti. Sonraki haftalarda Çatlıspor ve Kürespor, Kırmızı Şimşekler'in karşısına çıkmadı ve Bilecik bu sezonki 4.hükmen galibiyetini aldı.

       Kentin profesyonel liglerdeki tek takımı olan, son yıllarda yaşadığı mali krizi nedeniyle zor günler geçiren Bozüyükspor ise sezon öncesi Eskişehirspor'un pilot takımı olmuş ve kırmızı-siyahlılardan 9 oyuncuyu bedelsiz olarak kadrolarına katmışlardı. Fakat kırmızı-siyahlı yönetim, lacivert-beyazlıların üzerine düşen görevleri yerine getirmedikleri gerekçesiyle kulüple olan bağlarını kopardığını soğuk bir aralık ayında kamuoyuna duyurmuştu. Ligin ikinci yarısından itibaren ligden çekilme kararı alan ve Körfez FK maçına çıkamayan lacivert-beyazlıların yardımına başkan Cengiz Özkan'ın Bursalı iş adamı dostları yetişmesine karşın Bozüyük kalan müsabakalarına çıkmıştı çıkmasına da sonuç değişmedi ve Marmara ekibi 3.Lig'in yolunu tuttu. Haziran ayında  kongreye gidecek olan Bozüyük'te borç tutarının yaklaşık 8,5 Milyon TL olduğu iddia ediliyor.
       Bölgesel Lig'de mücadele eden bir başka Bozüyüklü Vitraspor ise İzmir, Balıkesir, Manisa  ve Kütahya takımlarının ağırlıkta olduğu 14 takımlı 8.Grup'u 12.sırada tamamlayıp baraj maçına kaldı. Edebali Stadı'ndaki olaylı müsabakada Bilecik şampiyonu Edebalispor'u Önder ve Şemsettin'in golleriyle 2-0 yenen yeşil-beyazlılar, lige tutunmayı başardı.

       Şampiyon Edebalispor'un olduğu 1.Amatör'de 14 takım mücadele etmiş ve Ertuğrulspor sezon öncesi ligden çekilmişti. Son 2 haftasına girilen 6 takımlı 2.Amatör B Grubu'nda ise Akpınar, Cihangazi ve Dodurga arasında kıyasa bir yarış söz konusu. Bu grupta Kurtköy sezon öncesi ligden çekilme kararı almıştı.

Hazırlayan: Erkan ADAY

       "Eğer kendini başkalarıyla kıyaslayıp durursan, ya mutsuz ya da kendini beğenmiş olursun; çünkü senden daha iyi ya da daha köt...

Röportaj: Tolga Şanbay

       Transfer Merkezi Dergisi'nin bugünkü konuğu Fenerbahçe U14 takımı Antrenörü Tolga Şanbay. Genç teknik adamla altyapıların durumunu ve Türk futbolunu konuştuk.

Merhabalar hocam, Transfer Merkezi okuyucularına kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
       1980 İzmit doğumluyum.  Kocaeli’nde büyüdüm ve futbola ilk olarak Kocaelispor alt yapısında başladım. Kocaelispor’da A takım düzeyine kadar yükseldikten sonra Fenerbahçe’ye transfer oldum. Kocaeli Üniversitesi Spor Akademisi'nden diplomamı aldıktan sonra Fenerbahçe kulübünün alt yapısında antrenörlük kariyerime başladım.

Futbolla ilk tanışmanız nasıl oldu?
       Babam da bir antrenör olduğundan dolayı futbola 7 yaşında futbol okulunda başladım. Ardından uzun yıllar forma giyeceğim Kocaelispor alt yapısına geçtim ve o günden beri hep futbolun içindeyim.

Türkiye’de alt yapıda birçok yetenek olmasına rağmen onların üst seviyeye çıkamadıklarını görüyoruz. Sizce ülkemiz bu yetenekleri ortaya çıkaracak seviyede antrenörlere sahip mi?
       Evet, bence sahip. Türkiye’deki alt yapılarda sayısız yetenekli genç olmasıyla birlikle aynı sayıda çok başarılı teknik adamlar da mevcut. Yöneticilerin daha fazla destek vermesiyle daha da iyi olacakları inanıyorum. 

Kocaeli’nin en mütevazi, en başarılı çalıştırıcılarından olan Vedat Şanbay’ın oğlusunuz. Bu sizin hayatınıza nasıl etki etti, meslek hayatınızda bir avantaj oldu mu?
       Benim için gurur verici, onur duyulacak bir şey. Kendimi de bu konuda, şanslı hissediyorum çünkü; futbol oynadığım dönemler de dahil, antrenör olduktan sonra da babamın düşünceleriyle, onun takımlarını izleyerek, onu gözlemleyerek büyüdüm. Bu benim için büyük bir avantaj ve onun öğrettiği yolda devam ediyorum.

4 senedir Fenerbahçe alt yapısında görev almaktasınız. Fenerbahçe alt yapısını diğer alt yapılardan ayıran başlıca özellikler neler?
       Alt yapı olarak gerçekten şanslı kulüplerden biriyiz ve gerçekten iyi bir kulüpte çalışıyoruz. Başımızda Şenol Çorlu hocamız var ve ona özellikle çok teşekkür ediyorum; bizim gibi genç teknik adamlara şans tanıdığı için. Özellikle son 4-5 senedir A takıma ve diğer profesyonel takımlara verdiğimiz oyuncular  var. Bu yüzden alt yapı olarak başarılı olduğumuzu düşünüyorum.

Ülkemizde alt yapılarda çok sayıda yetenek olmasına rağmen neden bu kadar az futbolcu A takımda forma giyiyor sizce?
       Bunun yavaş yavaş değişeceğini düşünüyorum, çünkü yöneticiler yavaş yavaş alt yapının önemini anlıyor. Bizler bunun farkındaydık ama diğer insanlar, yöneticiler yeni yeni anladılar. Böyle giderse önümüzdei yıllarda A takım düzeyinde daha çok oyuncunun forma giyeceği kanaatindeyim.  

Alt yapı hocalarının en önemli özelliklerinden biri de gözlem yeteneğidir. Alt yapılarda geleceğin yıldızı olabilir dediğiniz isimler var mı?
       Alt yapı hocaları olarak gözlemci ekibimiz olmadığından dolayı oyuncuları tek tek kendimiz izliyoruz. Türkiye’nin her bölgesine gidip, tek tek oyuncuları gözlemleyip raporlar oluşturuyoruz. Bizim alt yapımızda da çok başarılı oyuncular var. Son maçlarda A takımda forma giyen İbrahim Serdar, Muhammet Akarslan, geçtiğimiz günlerde profesyonel olan Semih Ergül ve Uygar gibi çok başarılı oyuncularımız var. Şans buldukları takdirde bizleri mahçup etmeyeceklerine inanıyorum.

Fenerbahçeli bir antrenör olarak "Metin Oktay Fair-Play Ödülü"nü almak nasıl bir duygu? Alt yaş gruplarında fair-playe dikkat etmek, böyle oyuncular yetiştirmek çok önemli değil mi?
       Fair-Play bizim için çok önemli bir konu. Biz burada sadece futbolcu değil aynı zamanda insan yetiştiriyoruz. Futbolcu olmanın en önemli şartlarından biri de fair-play çerçevesinde mücadele etmektir. Biz oyuncularımıza bunu aşılıyoruz. ve bundan ötürü bir de ödül aldık. Bu ödül hem benim hem oyuncularım için ayrı bir onur ve sorumluluk oldu. Ödülü verenlere de, bizi layık görenlere de teşekkür ediyorum.

Bir İzmitli olarak Kocaelispor ve kent futbolunun geleceğini nasıl görüyorsun?
       6 senedir buradayım. Kocaeli’nden çok fazla sayıda oyuncuyu Fenerbahçe’ye kazandırdık. Kocaeli göç alan bir şehir. Futbol potansiyeli de yüksek. Dolayısıyla sayısız yetenekli oyuncu çıkıyor. Umarım bu kötü gidişte Kocaelispor ve kent futbolu, bu  avantajı en iyi şekilde değerlendirir.

Yakın zamanda UEFA A Antrenörlük Lisansı aldınız. İlerisi için hedefleriniz neler? Profesyonel liglerde bir kulüp çalıştırmak ister misiniz?
       Hedefim Türk futboluna daha faydalı olabilmek. Tabii ki futbolculuk dönemimde, antrenörlük dönemimde; öğrendiğim tecrübelerimi, kazandığım deneyimlerimi Türk futboluna faydalı olacak şekilde aktarmak isterim. Alt yapı olsun, A takım olsun tek hedefim Türk futboluna katkı sağlamak.

Bu güzel söyleşi için teşekkürler. Son olarak sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı hocam?
       Öncelikle size teşekkür ederim, vaktinizi ayırdığınız için. Türkiye’de alt yapılarda gerçekten çok iyi oyuncular ve antrenörler var. Buna verilen değerler arttığı sürece başarıların da geleceğini düşünüyorum. Bu yolda ilerlendiğini görüyorum Türkiye’de. İnşallah meyvesini de yakın zamanda alırız. Bizler her zaman futbola hizmet etmeye hazırız.

Röportaj: Ümit ŞENGÜN
Bu röportaj TransferMerkez.com tarafından yapılmıştır, tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.

       Transfer Merkezi Dergisi 'nin bugünkü konuğu Fenerbahçe U14 takımı Antrenörü Tolga Şanbay . Genç teknik adamla altyapıların du...

26.05.2014 İddaa Tahminleri

23 Mayıs 2014 Cuma

Balıkesirspor'un Şampiyonluk Hikayesi

       Bir iki kelimeyle anlatılamayacak kadar yoğun duyguların yaşandığı Balıkesir şehrinin gözbebeği Balıkesirspor, 40 yıla yakın Süper Lig özlemini dindirmeyi başardı. Birçok insan için adeta tarihe tanıklık demek olan bu büyük başarıyla, yeni yetişen ve yetişmekte olan kırmızı-beyaz renklere gönül vermiş genç kuşağın kısa sürede dipten zirveye şaha kalkışına tanıklık etti. Balıkesirspor ülke genelinde yarattığı sempatiyle herkes tarafından sevilen bir takım haline geldi. Balıkesirspor 9 yıla sığdırdığı 4.şampiyonlukla beraber Türk futbolunda bir yerlere gelmeyi başardı. PTT 1.Lig'e çıktığı ilk sezonu bekleme durağı olarak kullanan kulüp, teknik direktör İsmail Ertekin'in deyişiyle kıt imkanlarıyla yapılabilecek en güzel işi çıkarttılar.

PTT 1.Lig'deki İlk Sezon
       2.Lig'de yine İsmail Ertekin önderliğinde 1.Lig'e yükselen takımın uzun yıllar sonra yer aldığı bu ligde ne yapacağı çok konuşuldu. Başta kaptan Muhammet Reis olmak üzere kadronun temel dinamiklerini bozmayan ve aynı yapı üzerinden bir kademe ritim arttıran teknik ekip sezon başında hem transferleri erken bitirdi, hem de sezon içinde yaşanan kriz dönemlerini başarıyla atlattı. Bu da Balıkesirspor'u mutlu sona ulaştıran önemli noktalar oldu.

       Sezon başında kurulan kadronun hedefinin ne olacağını futbolcular belirleyecek diyen İsmail Ertekin ligin ilk haftalarında temkinli konuşmayı fayda olarak gördü. 5'te 5 galibiyet ile başlanılan lig sonrası alınan Gaziantep BB yenilgisiyle bir düşüş süreci geçiren Balıkesirspor, belki de sezonun geneli itibariyle bakıldığında en sancılı süreci yaşayacağı periyoda girmişti. Balıkesirspor galibiyetler alsa da mağlubiyetler ve yaşanılan iç problemler de takımı zirve yarışında biraz etkilemişti. Yine de İsmail Ertekin ve ekibi bir yolunu bulup oluşan bu dokuya çok zarar vermeden tüm sıkıntıları başarıyla atlatıp ligin ilk yarısını bitirirken zirvenin çok uzağında kalmadılar.

       Balıkesirspor ligin ikinci yarısında Jabbie, Muğdat Çelik, Uğur Akdemir, Kerem Can Akyüz, Kingson gibi isimleri kadrosuna dahil ederken öyle başarılı transferler yaptı ki, nerede sıkıntı yaşadıysa o bölgedeki açıkların tek tek kapanması sağlandı. Fethiyespor ve Denizlispor maçlarında iki maçlık yaşanan sıkıntıların ardından gelen galibiyetler yine takımın dönemeçlerinden biri olmuş ve artık bu yarıda daha zor olan ligde güzel futboldan ziyade 1.lig'in yan anlamı olan mücadele gücü de ön plana fazlasıyla çıkmıştı. Balıkesirspor'un en iyi yapabildiği mücadele ve savunmadaki başarısı onu haftalar geçtikçe zirvede tutmasını sağlayan en büyük etken oldu. Öyle zor bir lig oluyordu ki fikstür avantajı elinde bulunan Balıkesirspor iç sahadaki Ankaraspor, Samsunspor, Orduspor gibi yarıştaki direkt rakiplerini yenememesine rağmen çok zarar görmedi. Ligde uzun bir süre ilk ikide yer alamayan Balıkesirspor'un 7 günlük süreçte oynadığı 3 maçta 7 puan çıkarması ve özellikle Mersin'i deplasmanda yenmesiyle beraber avantajı iyiden iyiye eline almaya başlamıştı. Karşıyaka deplasmanında umulmadık bir yenilgi alan kırmızı beyazlılar, rakibi Orduspor'a verdiği Süper Lig iplerini bir hafta sonra tekrar geri almayı başardı. Bu sefer İzmir'e giden Orduspor, Bucaspor'a 2-1 mağlup oldu ve ibre tekrar Balıkesirspor'a döndü. E-Bilet nedeniyle az seyirci önünde oynanan Manisaspor karşısında Muğdat'ın nefis golüyle zor da olsa kazanan takım, Kahramanmaraşspor deplasmanında ise ecel terleri döktü. 86.dakikaya kadar maçı 1-0 geride götüren kırmızı beyazlılar Burak Çalık başta olmak üzere müthiş bir geri dönüşe imza atıp unutulmaz maçlardan birini oynadılar ve maçı kısa sürede çevirip 2-1 galip gelmeyi başardılar. Böylece Balıkesir'deki kutlamalar 1 hafta önceden başlamış oldu.
       Balıkesirspor bir önceki hafta K.Maraş'ta aldığı galibiyetin yanında, Ankaraspor'un Orduspor'a 3-1 yenilerek devre dışı kalması ile son haftaya 1 puanın bile yeterli olacağı bir konumda İstanbul BB'yle karşılaştı. Tribündeki 16 bin taraftarı ile hep beraber zafere Lalawele ve ulu kaptanı Muhammet Reis ile koştu. Maç bitişinde ve sonunda, tribünlerde gerek saha içinde ve dışında yaşanılan sevinç görülmeye değerdi. Balıkesirspor yaklaşık 40 yıl sonra Süper Lig'e mehaba demişti.

Balıkesirspor'da Kriz Anları
       Balıkesirspor ligi ikinci bitirdi belki ama bu pek de kolay olmadı. Uzun maratonda bir çok sorunla uğraşan teknik ekip saha içi ve saha dışında bir hayli problemlere maruz kaldı.

Kaleci sıkıntısı
       Balıkesirspor'un saha içinde yaşadığı sıkıntıların başında kaleci geliyor. Sezona Ahmet Şahin ile başlayan kırmızı beyazlılar sezon bitene kadar Emrullah Şalk, Ertuğrul Furkan ve Richard Kingson olmak üzere sezonu 4 kaleciyle tamamlandı. Ahmet Şahin'in gönderilmesinin ardından son yıllarda pek forma şansı bulamamış Emrullah kaleye Adanaspor maçında geçmişti. Üstelik Balıkesirspor bu maçtan önce Ankaraspor ve Şanlıurfaspor maçlarını arka arkaya kaybetmiş ve sıkıntı yaşamaya başlamıştı. Adanaspor'u deplasmanda 3-2 yenen Balıkesirspor hem Emrullah'ın performansıyla sevinmiş hem de oluşması muhtemel, daha fazla büyüyebilecek bir krizin önüne set çekmişti. Emrullah'ın Manisaspor maçında sakatlanmasıyla bu sefer kale 3.adam olan Ertuğrul Furkan'a geçti. Ertuğrul Furkan, K.Maraş ve Türkiye Kupası'ndaki Galatasaray maçlarında kaleyi koruma şansı buldu. Uzun süren sakatlığı nedeniyle Emrullah'a alternatif Ganalı kaleci Richard Kingson devre arasında dahil oldu. Birden fazla kaleci değiştirmesine rağmen Balıkesirspor bu mevkiinin sorunlarını en az hasarla atlatmayı başardı.

Caner Krizi
       2.Lig'in şampiyon kadrosunda yer alan sağ bek Caner Arıcı gösterdiği performansla parmak ısırttı ve herkesin dikkatlerini üzerine çekmeyi başardı. Sezon sonunda sözleşmesi bitecek olması tekliflerin şimdiden gelmeye başlaması Caner'in kafasını bir hayli karıştırdı. Balıkesirspor'u çok sevmesine rağmen gelen teklifler ve istediği yüksek ücret nedeniyle kulüp başkanı ile arasında tartışmalara yol açan bir takım hoş olmayan olaylar yaşandı. Balıkesirspor daha transferi başka takıma gerçekleşmeden kadrosuna Uğur Akdemir'i kattı ve futbolcunun gideceği daha net bir şekilde açığa çıkmış oldu. En son Fethiyespor'la 1-1 biten maçta forma giyen Caner Arıcı daha sonra Ankaraspor'a transfer oldu. Balıkesirspor'da Caner'i aratmayan Uğur Akdemir gösterdiği performansla bu bölgede yaşanan krize de ilaç olmuştu.

Muğdat mucizesi
       Balıkesirspor'un takım oyununda gol yükünü çeken isimleri Muhammet Reis ve Karikari'ydi. Bu bütünlüğün içinde gol ayaklarını çalıştıran bu isimlerden Karikari yaşadığı sakatlık nedeniyle en son Boluspor karşısında forma giydikten sonra 12-13 hafta sahalardan uzak kaldı. Balıkesirspor'un devre arasında Nazilli Belediyespor'dan kattığı Muğdat Çelik ise maçın ikinci yarılarında forma giymeye başlamıştı. Okan Deniz'e de şans veren İsmail Ertekin'den formayı almayı başaran Muğdat Çelik, Boluspor deplasmanında gol pasını vererek herkesi mutlu etmiş ve daha sonra Samsunspor, Bucaspor, Ankaraspor maçlarındaki performansı ve golleriyle transfer dediğini işte böyle olur dedirtmişti. Balıkesirspor'un hücum anlamında yaşadığı sıkıntı da ben burdayım diyerek o da takımda dev gibi sivrilen boyu kısa ama yüreği büyük bu insan krizi çözümleyebilen başka bir oyuncu olarak sahnedeki yerini aldı.

3 stoperle geçen lig
       Balıkesirspor sezon başında 2.Lig şampiyonu kadrodan Rıza Efendioğlu ve Hasan Hatipoğlu'nun yanında transfer edilen Serhat Akyüz ve Murat Sözgelmez bu bölgenin adamlarıydılar. Sezon başında sıklıkla Rıza-Murat tandemi ile çıkan Balıkesirspor'da Serhat Akyüz birkaç maç forma şansı bulduğu maçların dışında sezonun ilk yarısı devam ederken Ahmet Şahin ile beraber kadro dışı kalmıştı. Balıkesirspor'da geriye kalan bu 3 oyuncu kart cezalısı olduklarında veya sakatlıklarından dolayı değişerek oynamaya devam ettiler. Hatta öyle zaman geldi ki yokluktan Murat Sözgelmez sağ bek, Hasan Hatipoğlu sol bek oynayarak bazı maçlardaki arkadaşlarının boşluklarını doldurmaya gayret ettiler. Sezon sonuna kadar bu 3 isimle giden kırmızı-beyazlılar da aynı anda 3 oyuncudan 2'sinin sakat veya cezalı olmamış olmaması büyük şanstı. Oyun içinde oluşan şartlardan dolayı çok az maçta ufak değişiklikler olsa da Balıkesirspor hiçbir maçında orta sahadan ya da başka defansif karakterli oyuncuları bozarak bu bölgeye 11'de sürerek başlatmadı. Balıkesirspor'da Rıza-Hasan'ın 2.ve 3.Lig görmeleri onların mücadele düzeylerini ve özellikle Rıza'nın hiçbir şekilde sakatlanmaması, sağlam ve güçlü oluşu Balıkesirspor'a çok şeyler kattı.

Bir şehrin özlemini dindirdiler.
       Bütün yaşananlarıyla beraber Süper Lig'e merhaba diyen Balıkesirspor'un en büyük destekçisi ise hiçbir maçta yalnız bırakmayan taraftarıydı. Takımlarıyla beraber üzüldüler, sevindiler ve teknik heyet kadar en az olan bitene onlar da kafa yordular. Balıkesirspor için yaratılan hava ve oluşturulan sinerji öyleydi ki sosyal medyada bile herkes nerde ne yapacağına uygun bir hareketle davranmaya ve kulübünü korumaya çalıştı. Yılların hasretiyle yanıp tutuşan yeni kuşak için ilk, eskiler için özlemle, hatırayla dolup taşan Balıkesir insanı şimdi durdurulamayan yeni Anadolu devi karşısında takımlarıyla gurur duyuyor. Yapılan kongrede mevcut başkan Tuna Aktürk, diğer aday Dr.Feyyaz Çiftçi'nin önünde yeniden başkan seçilmeyi başardı. Balıkesirspor'un nerdeyse yarım asır sonra merhaba dediği Süper Lig'de nasıl bir yol çizeceğini hep birlikte izleyip göreceğiz.

Hazırlayan: Onur DÜNDAR

       Bir iki kelimeyle anlatılamayacak kadar yoğun duyguların yaşandığı Balıkesir şehrinin gözbebeği Balıkesirspor, 40 yıla yakın Süper ...

23.05.2014 İddaa Tahminleri