29 Kasım 2014 Cumartesi
28 Kasım 2014 Cuma
Aradan 5 yıl geçecek, Nottingham'da yeryüzünde mücadele eden en eski profesyonel futbol kulübü olan ve çağdaş futbola yön verecek Notts County kurulacaktı. 30 Kasım 1872'de -bugün kriket sahası olarak kullanılan- Glasgow'daki Hamilton Crescent'da dünyanın ilk milli maçı oynanırken, Nottingham ekibinde forma giyen Ernest Greenlagh, İngiltere Milli Takımı'nın tarihteki ilk liberosu kayıtlara geçiyordu. O dönemde taktikler günümüzdeki gibi olmadığından savunma güvenliği ikinci plana atılıyordu; İskoçlar 2-2-6, İngilizler de 1-2-7 şeklinde maça çıkmışlardı. Dünyanın en eski ligi olan ve 1888-89'da faaliyete geçen "The Football League" de yer alan 12 takımdan biri olan Nottingham ekibi, sezonu 11.sırada tamamlayacaktı. O yıllarda düz beyaz,turuncu-siyah,mavi-kahverengi forma giyen Notts; 1890'dan itibaren klasik çubuklu siyah-beyaz forma giyecek ve Saksağanlar lakabını alacaktı.
1891'deki FA Cup çeyrek finalinde Stoke City karşısında Notts Countyli bir oyuncunun bariz bir şekilde gol çizgisinden topu elle çıkarmıştı. O zamanki kurallar gereği hakem çizgi üzerinden endirek serbest vuruş verdi; fakat ataktan sonuç alamayan "Çömlekçiler" sahadan 1-0 yenik ayrılacaktı. Bu olay, ertesi yıl penaltı kuralının doğmasını sağladı.
O maçtan sonra yarı finalde Sunderland'i eleyen siyah-beyazlı ekip, finalde Blackburn Rovers'a 3-1 kaybedeceklerdi. Üstelik Saksağanlar finalden 1 hafta önce rakibi ligde 7-1 yenmişti. 1897'de kurulan Juventus, 1903'e kadar rengi çok çabuk solan açık pembe forma giyiyordu ve daha kaliteli bir formaya ihtiyaç vardı; bunun üzerine kulübün yabancı üyelerinden biri olan John Savage'a İngiltere ile temasa geçmesi konusunda rica edilmişti. Savage'ın Nottigham'da yaşayan ve Notts County taraftarı olan arkadaşı da Savage'ı kırmamış ve siyah-beyaz çubuklu County formalarını Torino'ya göndermişti; böylece İtalyan devi günümüzdeki renklerine kavuşuyordu. Juventus ise Notts County'e olan vefa borcunu 2011'de "Juventus Arena"nın açılış maçına davet ederek ödeyecekti.
1892-93'te kurucularından biri olduğu 1.Division'a veda eden Saksağanlar, 1894'te yine bir ilki gerçekleştirecek; sırayla Burnley, Burton Wanderers, Nottingham Forest ve Blackburn Rovers'ı yenerek finalde Bolton Wanderers'a rakip olacaktı. Goodison Park'taki finalde James Logan (3) ve Arthur Watson golleriyle rakibini 4-1 yenen Nottingham ekibi, FA Cup'ı müzesine götüren ilk alt lig ekibi olacaktı.
Daha sonra yıllarda eski gücünü kaybeden Notts County genellikle Division 2 ve 3'te kendine yer edinecekti; ama 1947 tüm dünyayı şok eden bir olay olacak, İngilizler'in efsane forvetlerinden Tommy Lawton 20.000£ karşılığında Chelsea'den Division 3'te mücadele eden Notts County'e transfer olacaktı. 1951'e kadar siyah-beyazlı formayı giyen Lawton da 151 maçta 90 gole imzasını atarak kulüp tarihinin en golcü 4. oyuncusu olmayı başardı.
2009-10 sezonunda Kasper Schmeichel ve Sol Campbell'ı kadrosuna katıp Sven-Göran Eriksson'u futbol direktörü yapan siyah-beyazlılar, 4.kademeye denk gelen Divsion 2'de şampiyon oldular. 1910'dan bu yana iç saha maçlarını 20.000 kişilik Meadow Lane'de oynayan County, 2010-11'den beri mücadele ettikleri Division 1'da 6.sırada yer alıyor. Bugün kuruluşunun 152. yılını kutlayan siyah-beyazlılar, TSİ 21:45'te Sheffield United ile play-off açısından son derecce kritik bir puan mücadelesi yapacak.
Hiçbiri yokken "Saksağanlar" vardı... Orta Çağ ve öncesi çağlarda katılım sınırının olmadığı futbolun eşdeğeri kabul e...
İki takımın son 10 resmi maçına baktığımızda Liverpool'un sadece 3 maçının 2,5 altı bittiğini görüyoruz. Stoke City'de ise bu rakam 2. Her ne kadar ev sahibi Liverpool kağıt üzerinde favori görünsede bir sürpriz çıkma ihtimaline karşılık gol bahislerine yönelmeyi tavsiye ediyorum. Atıp yeme alışkanlığı olan iki takımın mücadelsinde üst seçeneği mantıklı olacaktır.
Özellikle evinde gol atmakta hiç zorlanmayan bir Atletico Madrid ve son iki haftayı gol yemeden kapatsada ligin en fazla gol yiyen takımlarından bir olan Deportivo'nun karşı karşıya geldiği mücadelede aklıma iki ihtimal geliyor. Biri ev sahibinin handikaplı galibiyeti, diğeri ise üst seçeneği. Ben tercihimi handikaplı ev sahibi galibiyetinden yana kullanacağım.
Hazırlayan: Serkan ÇOKAYDIN
182-A.Demirspor - Orduspor Deplasman ekibi Orduspor'da kriz ortamı bir türlü çözülemiyor. Her geçen hafta daha kötüye gi...
27 Kasım 2014 Perşembe
Allsvenskan’da Sezonun Dikkat Çeken Performansları
Artık onu sezonun en iyileri arasında yazmamız bir alışkanlık haline geldi. Attığı 8 gol ve yaptığı 6 asist ile Elfsborg’da iki kategoride de lider bir sağ bek. Aynı zamanda da kaptan. 2010 sezonundan bu yana geride kalan 5 sezonda sadece 1 lig maçını kaçıran bir oyuncudan bahsediyoruz. Bu 5 sezonda oynayabileceği maksimum 150 lig maçı vardı, 149’unda forma giymeyi başardı. Hücumcu bek seven hocaların mutlaka takımından görmek isteyeceği bir oyuncu Johan Larsson. Orjini de sağ öndü zaten ama zamanla beke evrilmek zorunda kaldı. E fena da değil hani bölgesinde. Savunma yönü çoğu hücumcu bek gibi sıkıntılı ama önde yaptıklarıyla bunu telafi ettiğini rahatlıkla görebiliyoruz. Milli takıma bir türlü davet almaması epey tartışılır oldu son dönemde. Transfer yapacak muhtemelen bu yıl, bekliyoruz.
Onu buraya yazmazsak olmazdı. Artık onu tanımayan kalmadı ama 2012’de Helsingborg’a geldiği günlerden bu yana yazıp çiziyoruz hakkında. Bize göre 3.Lig'e tekabül eden ligden geldi Helsingborg’a. Hem de o seviyenin en pahalı transfer ücretiyle ve gördük ki hakkını da verdi. Geçen sezon ligi 10 gol 3 asist ile tamamlayan Ganalı, bu sezon tavan yaptı performans olarak ve 17 gol 4 asist üretti. Hem de ligin son haftalarında farklı nedenlerle pek oynamamasına rağmen. Ne zaman transfer yapacak merakla bekliyoruz ancak görünüşe göre beklentilerin altında geliyor transfer teklifi. Meksika’ya gideceği sıkça konuşuluyor. Titi lakaplı, hız ustası Accam’ın transferi hem Helsingborg’un, hem de kendisinin işine gelir. Özellikleriyle alakalı pek bir şey yazmaya gerek yok zira artık herkes tanıyor onu.
Allsvenskan’da Sezonun Dikkat Çeken Performansları Geçtiğimiz günlerde birinci bölümünü yayınladığımız "Allsvenskan’da Se...
Merhabalar Welliton, bizlere futbola başlama öykünü ve kariyerini kısaca anlatır mısın?
Futbola doğduğum şehirde başladım. Daha sonra Ituano ve Sao Paulo takımlarında forma giydim. Profesyonel olarak ilk imzamı Goias takımında attım. Goias'ta ilk profesyonel maçına 17 yaşında çıktım. Orada başarılı bir performans sergilemiştim. Uzun seneler oynamadım fakat kısa süre iyi işler yaptım ve Rusya’ya, Spartak Moskova takımına transfer oldum.
21 yaşına geldiğinde pek çok Brezilyalı oyuncu gibi ülkenden ayrılıp Avrupa'ya transfer oldun. Ancak çok da popüler olmayan bir lige, Rusya'ya gittin. Bu tercihin sebebi neydi? Spartak Moskova’ya transfer olurken neler düşünmüştün?
Sebebi aslında çok basit, diğer kulüplerden daha fazla para verdi. Daha fazla para verdiği için Rusya benim için daha cazip geldi ve Rusya’ya Spartak Moskova’ya transfer oldum (Gülüşmeler)
Kariyerinin çıkış noktası belki de Moskova’da oldu. Oynadığın 6 sezon içersinde 2 kez Gol Krallığı da yaşadın. Bizlere Moskova yılların için neler anlatabilirsin?
Şampiyonlar Ligi'nde ve UEFA Kupası'nda oynama şansı yakaladım. Moskova çok güzel bir şehir. Benim için şehire adapte olmak biraz zaman aldı. Çünkü çok soğuk bir şehir, biz Brezilyalılar bu kadar soğuğa alışkın değiliz. Şehire adapte olduktan sonra Rusya’daki futbol ortamına da ısındım. Ortamı sevdiğimden dolayı iyi oynamaya başladım. 2 kez gol krallığı yaşadım ve birçok gol attım. Moskova benim için güzel anılarla dolu bir kariyer oldu diyebilirim .
Moskova’da oynarken 2011'de Rus milli takımının kalecisi Akinfeev'i sakatladın. Akınfeev’in elmacık kemiğini kırıldığı maçta büyük tepki gördün ve sana 6 maç ceza verildi. Dünya basınında da yer alan bu olayı bizlere anlatır mısın ?
Pozisyon gereği ikili mücadele sırasında olan bir hareketti. Ben kötü düştüm ve sakatlanmasına neden oldum. Kesinlikle kasti bir hareketim yoktu ve benim suçum değildi.
İlerleyen zamanlarda şu an ülkemizde Fenerbahçe forması giyen Emenike ile birlikte aynı takımda forma giydiniz. Emenike ile aranız nasıldı orada?
Spartak Moskova’da oynarken Emenike iyi arkadaşımdı, halen görüştüğüm bir insan. Her şeyden önce iyi birisi. Gayretli bir yapıya sahip, sürekli oynamaya çalışan, kaliteli bir golcü. Emenike ile Moskova’da güzel günlerimiz geçti.
Daha sonra ki senelerde ülkene Brezilya’ya döndün Sao Paulo ve Gremio takımlarına kiralandın ve Brezilya’dan da İspanya’ya Celta Vigo takımına imza attın. Bizlere bu dönemi anlatır mısın?
Moskova’dan ayrılıp Gremio ya transfer olduğumda Brezilya’da lig başlamıştı ve ben takımla kamp geçirememiştim, fiziki anlamda hazır değildim ve istenilen seviyeye gelemeyince başarısız bir sezon geçirdim. Daha sonra Sao Paulo takımına kiralandım. Sao Paulo’da hazırlık dönemi geçirmiştim ve kendi adıma iyi bir sezon oynadım. Hatta Sao Paulo, opsiyonu kullanarak beni Spartak Moskova’dan satın almak istedi fakat Moskova beni satmayıp Celta Vigo’ya kiraladı. Celta Vigo kariyerimde form düşüklüğümün sebebi teknik direktördü. Teknik direktör ile aynı frekansta konuşamadık. Bütün sene bana fiziki anlamda yetersiz olduğumu anlatıyordu. Sene boyunca hocayla aynı noktada buluşamadık. O yüzden İspanya'da işler istediğim gibi gitmedi.
Bu sezon başında ligimizin yeni takımlarından Mersin İdmanyurdu’na transferin gerçekleşti. Mersin İdmanyurdu’na transfer serüvenini senden dinleyelim. Mersin İdmanyurdu’nu seçmendeki faktörler neler oldu?
Türkiye’den başka kulüplerden de teklifler alıyordum. Mersin’e gelmem de Tita ve Vederson etkili oldular. Gelmeden önce ikisiyle de görüştüm. Onlar yıllardır Türkiye’de forma giyiyorlardı. Bana Türkiye’de futbolun zevkli ve heyecanlı olduğunu söylediler. Mersin'in de güzel bir şehir olduğunu öğrendim ve Mersin İdmanyurdu’na transfer oldum.
Lige sürpriz bir başlangıç yaptınız. Kendi adına ve takım adına bu başarılı başlangıcı bekliyor muydun?
Benim için bu başlangıç sürpriz olmadı. Çünkü teknik direktörümüz Rıza Çalımbay çok iyi bir antrenör. Takım olarak çok çalışıyoruz. Zaten benim oynadığım kulüpler her zaman kazanmayı isteyen kulüpler. Kendi adıma kazanmaya alışkınım, bu alışkanlığımı Mersin’de de devam ettiriyorum. Umarım haftalar geçtikçe daha başarılı işlere imza atarız.
Mersin şehrini, taraftarı ve camiayı nasıl buldun? Beklentilerinin üstünde diyebilir miyiz?
Aslında bekliyordum. Takımda çok güzel arkadaşlık ortamı var, herkes birbiriyle iyi bir şekilde anlaşabiliyor. Herkesin birbirine olan saygısı, desteği bizlerin iyi yerlere gelmesinde yardımcı oluyor. Şehir çok güzel, taraftarımız her maç bizleri destekliyorlar. Şu an her şey çok güzel.
Brezilyalı bir futbolcu olarak Brezilya’nın ev sahipliğini yaptığı Dünya Kupası hakkında neler düşünüyorsun?
Aslında milli takım hakkında düşünmüyorum. (Gülüşmeler ) Orada olmak isterdim ve ülkemi temsil etmek için elimden geleni yapardım.
Dünya ligleriyle karşılaştırırsak, beş büyük ligin yanında Türkiye'yi nereye koyabilirsin?
Türkiye ligi gerçekten zor bir lig ve kaliteli oyunculara sahip. Aslında İspanya ve İngiltere gibi ligler de zor fakat daha fazla izleyici kitlesi var. O tarz liglerde seyirciler ve sponsor açısından daha zengin. Karşılaştırırsam bunları söylemek daha doğru olur.
Peki, Brezilya ile ülkemizdeki futbol arasındaki benzerlikler ve farklılıklar neler sence?
Türkiye ligiyle Brezilya ligi çok farklı bence. Türkiye’de güce dayalı futbol oynanıyor. Brezilya’da biraz daha teknik ve ayağa dayalı futbol hakim. Benzerlik bakımından ise her iki ülkenin taraftarı da coşkulu ve her koşulda takımlarını destekliyorlar.
Bundan sonraki kariyerin için planların neler? Ülkemizde oynamaya devam mı edeceksin yoksa Brezilya’ya dönmeyi düşünüyor musun?
Şu anda sadece Mersin İdmanyurdu'na odaklanmış durumdayım. Burada başarılı bir sezon geçirmek ve çok gol atmak istiyorum. Daha sonra neler olacağını hep birlikte göreceğiz.
Bu keyifli sohbet ve bize zaman ayırdığın için teşekkürler. Son olarak senin okuyucularımıza iletmek istediğin bir şey var mı?
Asıl ben sizlere teşekkür ederim. Mersin taraftarının bizleri desteklemeye devam etmelerini istiyorum. Onların bizlere destekleri sürdükçe bizler kazanmaya devam edeceğiz. Sizlere de yayın hayatınızda başarılar diliyorum.
Transfer Merkezi dergisinin bugünkü konuğu, Mersin İdmanyurdu 'nun Brezilyalı golcüsü Welliton . Spartak Moskova forması ile...
26 Kasım 2014 Çarşamba
Birçok scout ekibinin izlemeye aldığı ve yakından takip ettiği Kramaric için Chelsea çok gizli ve özel bir plan dahilinde ilerliyordu. Ancak Tottenham'ın devreye girmesiyle işin rengi biraz değişti. Zira Tottenham ekibi ''Chelsea'de forma şansı bulmak için, Tothenham'da ise kaptan olmak için şans ararsın. Çünkü bizde forman zaten hazır olacak'' diyerek oyuncunun aklını bulandırdı.
Andrej Kramaric için Chelsea ve Tothenham'ı savaşa sürükledi demek az gelir; zira bu sezon harikalar yaratan yetenekli Hırvat'ın peşinde en az 20 Avrupa takımının olduğu biliniyor. Dinamo Zagreb altyapısında yetişen 23 yaşındaki santrafor, bu sezon geride kalan 14 lig maçında 21 gol 2 asistlik ortalama yakaladı.
Avrupa devlerini Kramaric'in peşine takan olay ise; Hırvat forvetin geçtiğimiz günlerdeki Lokomotiva mücadelesinde henüz ilk 63 dakika içerisinde 5 gol kaydetmesi oldu. Hırvat futbolunun yükselen yıldızı, ayrıca Avrupa Ligi'nde bu sezon 10 maça çıkarken; elde ettiği 6 gol 1 asistlik derecesiyle ''altın'' kumaşını ortaya serdi.
Öte yandan Kramaric, Avrupa Ligi'nde G Grubu'nda yer alan takımının Feyenoord'la yaptığı ilk maçta hat-trick yaparak Rijeka'yı 3-1'lik galibiyete tek başına taşımıştı. 23 yaşındaki savaş sebebi forvet, Rijeka formasıyla geçtiğimiz sezon ise 41 resmi maçta, 30 gol ve 4 asist yaparak göz doldurmuştu.
Avrupa'nın gözlerini üzerine çeken Andrej Kramaric'in milli takımda da 3 resmi maçta 2 golü bulunuyor. Mevcut değeri 5 Milyon Euro olan Kramaric, Ocak ayında transfer piyasasının bombasını patlatmaya şimdiden aday olmuş durumda...
Oyuncu Raporu
23 yaşındaki transfer gözdesinin başlıca karakteristik özelliği iki ayağını da etkili kullanabilmesi... Bitirici forvet, iki ayağının değil içini-dışını, yeri geldiğinde tabanını dahi estetik dokunuşlarla kullanabiliyor. 1,80'lik santraforun lugatında ''kale sahası'' diye bir tabir bulunmuyor; zira oyuncu 22-23 metreden yaptığı isabetli şutlarla raket etkisi yaratıyor. Bu da kendine olan öz güvenini ve dolayısıyla Avrupa ekolünü kanında taşıdığını ortaya koyuyor. Oldukça iyi tanıdığımız Jardel ve Hakan Şükür karışımı, beklenmeyen zamanlarda kafa topu çıkışlarıyla arkadaşlarının kötü orta ve şutlarını dahi gole çeviren Andrej'in, ara ara sol çaprazdan içeri katedip kalıplaşmış ''Henry plaselerini" yaşattığı anlar da olmuyor değil...
Avrupa'yı Savaşa Sürükleyen Forvet Chelsea , HNK Rijeka 'nın yırtıcı forveti Andrej Kramaric 'i Ocak'ta kadrosun...
24 Eylül 1993'te Ovacık'ta dünyaya gelen Musa, futbola 2004 yılında Zeytinburnu takımlarından Damlaspor'da başlıyor ve 5 yıl kadar burada amatör olarak futbol hayatını devam ettiriyordu. Daha sonra 2009 yılında Damlaspor'daki hocalarının desteğini alarak Galatasaray'ın seçmelerine giden genç oyuncu, seçmelerdeki performansıyla futbol hayatındaki ilk transferini amatör de olsa Galatasaray'a yapmış oluyordu. Daha sonra 2012 yılının Şubat ayında yine amatör olarak Tavşanlı Linyitspor'a transfer olan Musa, geçtiğimiz sezonun başında ise profesyonelliğe adım atmıştı. Profesyonel olarak ilk resmi maçına, yaklaşık 1 sene önce Gaziantep BŞB.Spor'a karşı kaptan Mehmet Besler'in yerine 81. dakikada oyuna dahil olarak çıkmıştı. 1.Lig'de oynadığı maçlarla az da olsa olgunluk kazanan Musa Dolu, bu sezon Linyitspor formasıyla şu ana kadar 12 karşılaşmada görev aldı ve bu karşılaşmaların sadece 1'inde sonradan dahil oldu.
Öğrenmeye açık bir bek oyuncusu olan Musa Dolu'nun buralara kadar gelmesinde, ilk 11'de kendine yer bulmasında en büyük etkenin hırsı ve çalışma azmi olarak görüyorum. Savunma anlamında gayet başarılı olan oyuncunun hücum anlamında bindirmeleri ise ideal bir bek oyuncusu için yeterli seviyede. Oyuncunun beğendiğim özellikleri arasında kolay çalım yememesi ve çalım yese bile peşini bırakmaması ilk sıradaki yerini alıyor. Ayrıca Musa, stoperlere yardım konusunda da oldukça başarılı. Bunun en büyük örneğini ise Linyitspor'un Tokatspor ile oynadığı maçta çizgiden çıkardığı topla Linyitspor'un 1 puan almasında büyük rol alarak gösteriyordu. Her geçen gün ve her oynadığı maçtan sonra giderek daha iyi olmaya başlayan oyuncunun başarıya ulaşması için oyundaki süresinin çok önemli bir etken olarak görüyorum.
Musa'nın en büyük dezavantajı tecrübe eksikliğinden kaynaklanıyor. Bu eksiklikle doğru orantılı olarak pas akışında ve birebir adam geçmede kendine güvenmiyor. Ama bu güvende maç sayısı arttıkça kendine gelmeye başlıyor. Daha önce belirttiğim hızlı bindirmelerinin sonucu geri dönüşlerde yavaş kalıyor. Aslında kendisi hücuma katkı yapmayı seviyor ama belki hocasının doğrultusunda belki de kendi öz güven eksikliğinden ilk önceliğini savunmaya veriyor. Kısa boyunun dezavantajı olarak da hava toplarında ekstra bir güç harcamasına sebep oluyor. İkili mücadelelerde güçsüz kalma sorununu da hızını iyi kullanarak kapatabileciğini düşünüyorum.
Geçtiğimiz sezon Kırmızı-Siyahlı takımın alt yapısında gösterdiği performans ile birkaç arkadaşıyla birlikte kulüp menajeri Abdullah Duran tarafından 5 yıllık sözleşme imzalatılan Musa'nın 2018 yılına kadar sözleşmesi devam ediyor. Transfer durumuna gelecek olursak Tavşanlı Linyitspor'un maddi durumunu göz önüne aldığımız takdirde bonservisiyle ilgili bir sorun çıkacağını sanmıyorum. Linyitspor yönetimi Musa'yı bırakmak ister mi, istemez mi bırakıp borçlarını ödemeyi mi düşünür onu bilemeyiz tabii ki ama takım oyununun daha ön planda olan bir takımda kendine şans bulursa gelişimine büyük katkı sağlar. Linyitsporlu taraftarlar alt yapıdan çıktığı için Ömürcan ve Gökhan'a değer verdiği gibi Musa, Soner, Veli gibi gençlere de büyük önem veriyor. Gençler de bu değere layık olmak için kapasiteleri doğrultusunda ellerinden geleni yapmaya çalışıyor.
Kendi izlenimlerimizi aktardığımız bu yazıda haklı ve ya haksız çıktığımız yerler muhakkak olacaktır. Ömürcan yazımızda yanılmadık ama sonuçta bu işin eğitimini almış insanlar değiliz, sadece izlenimlerimizi aktarmaya çalışıyoruz. Her şey Musa Dolu'nun elinde, umarım Musa da kendine inanan ve güvenen insanları mahçup etmez ve iyi yerlere gelir.
Tavşanlı Linyitspor'un alt yapıs, bir Altınordu, bir Bucaspor kadar çalışmasa da son 2 sezonda A Takıma çıkardığı futbolcular v...
Haftanın Formsuzu: Orduspor
Haftanın Yıldızı: Adana Demirspor Taraftarı
Kayserispor 2-0 Albimo Alanyaspor
Milli takım maçları nedeniyle verilen bir haftalık aradan sonra yeniden başlayan lig, oynanan maçlar sonunda onuncu haftada, lider...
25 Kasım 2014 Salı
BAL 2.Grup'ta Beşikdüzüspor'dan Erkan Kahraman ve Serhat Ardahanspor'dan Hakkı Tosun'un 8 golü var. Hakkı Tosun geçen sezon oynadığı Etimesgut Belediyespor'da 14 maçta 2 gol atmıştı.
BAL 3.Grup'ta Kilis Belediyespor'lu Mehmet Türk'ün 7 golü var. Geçen sezon Erzin Belediyespor ile 13 gol atan oyuncu başarılı performansını bu senede devam ettiriyor.
BAL 4.Grup'ta Kozan Belediyespor'lu Uğur Dalmış'ın 9 maçta 7 golü var.Geçen sezon yine aynı ekipte oynayan oyuncu 26 maçta 4 gol atabilmişti.
BAL 5.Grup'ta ise gol krallığı çekişmeli geçen gruplardan; Bartın forması giyen Toma Tabatzade 7 gol ile takımının en golcü ismi. Toma Tabatzade geçen sezon oynadığı Niğde Belediyespor'un 3.Lig'e çıkmasında büyük katkısı olmuştu. Kastamonusporlu Samet Sami Bank ve Gökhan Şanlıtürk'ün de 7 golü bulunuyor. Bu ikili Kastamonuspor'un liglerde en çok gol atma sebebinin başrolleri konumunda. Son olarak "Gabira" lakaplı Kıbrıslı oyuncu Mustafa Yaşınses'in 8 asisti de dikkatlerden kaçmıyor.
BAL 6.Grup'ta ise Kırıkkalesporlu Ufuk Koç 7 golle grubun en çok gol atan oyuncusu. Onu takip eden oyuncular ise Zara Belediyespor'dan Mustafa Akkuş ve Mikail Baydır'ın 6 golü bulunuyor. Mikail Baydır 95 doğumlu, Sivas A2 takımından gelen yetenekli bir oyuncu. Takımının şu an lider olmasında çok büyük katkıları var, bazı maçlarda tek başına 3 puan alması ve yetenekleriyle gözlerden kaçmayan bir isim.
BAL 7.Grup'ta ise Muğlaspor'dan Kadir Söylemez, Konyaaltı Belediyespor'dan Burak Kömürcü ve Sarayköyspor'dan Bilal Türkoğlu'nun 7 golü var. Burak Kömürcü profesyonel bir oyuncu ve kariyerinde ilk defa bölgesel amatör ligde oynuyor. Maç başına 1.17 gol istatistiği ile Kadir Söylemez en göze çarpan isim.
BAL 8.Grup'ta ise Manisa BŞB'li Oğuzhan Türkmen ve Somaspor'lu Ersin Aksaç 6 golle grubun golcü isimleri
BAL 9.Grup'ta ise tam bir kapışma var. Mudanyaspor'dan Ali Şentürk, Elmasbahçeler'den Sinan Yıldırım, Çayırova'dan İshak Kurt ve Yenibosna'dan Oğulcan Erdul'un 5 golü var.
BAL 10.Grup'ta Kütahyaspor'da 3.sezonunu geçiren Derviş Hüseyin Güner bu sezon oynadığı 8 maçta 7 gol attı. Geçen sezon oynadığı 18 maçta 7 gol atan oyuncu şimdiden bu başarıyı yakalamış durumda. Grubun diğer bir golcüsü ise Eskişehir Demirspor'dan Ömer Ankaralıgil'in tam 7 golü var. Ömer Ankaralıgil geçen sezon Kütahyaspor'da 18 maça çıkmış ve gol atamamıştı.
BAL 11.Grup'ta ise Tekirdağspor'lu Birol Öztürk'ün 9 golü bulunuyor. Turkiye Kupası'nda da 5 gol atan oyuncu toplamda 14 gol atarak başarılı bir istatistik yakalamış durumda.
BAL 1.Grup 'ta Mardinsporlu Kemal Tosun ve Tatvan Gençlerbirliği forması giyen Güven Güneri 'nin 6 golü bulunuyor. Kemal T...
Haftanın en önemli karşılaşmasında Yenicami Ağdelen ile Yeni Boğaziçi Doğan, Lefkoşe Atatürk Stadı'nda karşı karşıya geldi: Esin Sonay ile öne geçen Ağdelen'e Yeni Boğaziçi yıldız golcüsü Ndoye ile karşılık verince karşılaşma 1-1 sona erdi. Siyah-beyazlı ekip bu sezon ilk kez puan kaybederken, başkentten puanla ayrılan Doğan da üçüncü sıradaki yerini korudu.
Aldığı seri yenilgilerle zirveden bir hayli uzaklaşan Doğan Türk Birliği,bunun acısını 4-1'lik Mağusa Türk Gücü galibiyetiyle çıkardı. Ligde 5 maçtır kazanamayan Mağusa ise üst üste 3.yenilgisini alarak play-out hattına geriledi. Alt sıraları yakından ilgilendiren karşılaşmada Çetinkaya Türk Spor, ligde henüz galibiyeti bulunmayan Gönyelispor'u 5-1 ile sürüklase ederek üst üste ikinci galibiyetini aldı.
Zirveyi ve play-off hattını yakından ilgilendiren Esentepe-Binatlı, Türk Ocağı Limasol-Göçmenköy ve Denizli-Hamitköy müsabakaları başladıkları gibi sona erdi. Cumartesi günü oynanan ve alt sıraları ilgilendiren müsabakada Gençlik Gücü, Mustafa İnanç'ın 90.dakikada attığı golle renktaşı Görneç Kültür'ü 1-0 yenerek 55 gün aradan sonra galibiyetle tanıştı. Rakibiyle olan puanı farkını ikiye indiren yeşil-beyazlı ekip, en son 28 Eylül'de Akıncılar'ı 2-0 yenmişti.
25 puanla lider bulunan Girne Halk Evi ile 20 puanla ikinci sırada yer alan Baf Ülkü Yurdu, bu hafta rakiplerini farklı mağlup etti. Alt sıraları yakından ilgilendiren mücadelelerde ise Ortaköyspor Akovaspor'u 4-0, Maraş Gençlikspor da Gaziköyspor'u 3-1 yendi.
1.Lig'de uygulanan statünün aynısı bu ligde de uygulanıyor: Normal sezonu İlk iki sırada tamamlayanlar 1.Lig'e doğrudan yükselirken, 3. ile 6.sırada tamamlayanlar da play-off'a kalıyor. Play-off'u lider tamamlayan 1.Lig'e çıkan üçüncü ve son takım oluyor. 9 ile 12.sırada yer alanlar ise play-out'a gidiyor ve oradan da bir takım daha lige veda ediyor; 13. ve 14.sıradakiler ise doğrudan küme düşüyor.
K-Pet Süper Lig İlk kez 2001'de Brezilya'da ortaya çıkan,daha sonra uluslararası resmi turnuvalarda ve birçok ligde de ku...
24 Kasım 2014 Pazartesi
2.Grup'ta Aydınspor'un kaderi yine son maça kalmıştı; ancak Efeler bu kez rakip sahada Menemen karşısındaydı. Bu kritik karşılaşma öncesi rakibinden iki puanda geride olan Efeler, Zihni Aydın'ın 52. dakikadaki golüne yanıt veremeyince tarihinde ilk defa amatöre düştü.
3.Grup'ta mali açıdan darboğazda olan Uşakspor, 18 kademe maçının tümünü kaybetti; yediği 80 gole yalnızca 6 golle yanıt verebildi. Deplasmana gidecek parayı bile bulamayan ve transfer yasağı yüzünden altyapı oyuncularıyla oynayan Aşigolar, klasman maçları öncesi ligden çekilme kararı aldı.
Düzcespor ve Aksarayspor ligden düşecek son takım olmamak için ter döküyordu. Bu iki takım 3 Mayıs 2009 tarihinde Düzce 18 Temmuz'da final gibi maça çıktı. Evsahibi Kırmızı-lacivertliler Samet'in 15.dakikadaki golüyle maçı 1-0 alarak rakibinin 1 puan önüne geçti ve kalan 3 maçı da alıp ligde kalmayı başardı; Aksarayspor ise 25 yıllık profesyonel lig macerasına nokta koymak zorunda kaldı.
4.Grup'ta Erzincanspor, Ünyespor ile lige tutunma mücadelesi veriyordu. 18'i kademe, 14'ü klasman grubunda olmak üzere toplam 32 haftalık maratonda iki takım 37 puan topladı; fakat ligde kalan ekibi averaj belirledi. Ünye ile sezon boyunca oynadıkları 4 maçta yalnızca 1 galibiyet çıkarabilen Boğalar, bunun cezasını küme düşerek ödedi.
Çeyrek asırlık macereya nokta koyan Aksarayspor tarihin tozlu sayfalarındaki yerini alırken, Aksaray Karadenizspor bayrağı devralan ekip oluyordu. 2009-10'da 1.Amatör'de şampiyon olup BAL'a çıkan Orta Anadolu ekibi, 2010-11 sezonu öncesi yapılan kongrede adını "68 Yeni Aksarayspor" olarak değiştirdi. İki seneden beri 3.Lig'de mücadele eden siyah-beyazlılar, kümede kalma mücadelesi veriyor.
Yaklaşık 2 milyon TL'yi bulan borçları yüzünden Uşakspor'dan umut kesildi; kulüp Temmuz 2010'da fesh oldu. Uşak Belediyespor, artık "Yeni Uşakspor" idi. BAL'ın kuruluşundan beri bu ligde mücadele eden Belediyespor da sezon öncesi "Uşak Sportif" adını aldı. Kırmızı-siyahlılar, bu sezon mücadele ettikleri BAL 7.Grup'ta şampiyonluk kovalıyor.
Erzincanspor ise -2011-12 sezonu hariç- BAL'daki mücadelesine devam etti; hâttâ basında "mum ışığında oynuyorlar" şeklinde haberleri bile çıktı. Geçen sene doğrudan düşmekten son anda kurtulan kırmızı-siyahlılar, 13 Şubat Gençlikspor ile oynayacakları play-out maçına da çıkmadılar. İddialara göre 13 Şubat ve Erzincan birleşip "Yeni Erzincanspor" olarak BAL'da yola devam edecekti; fakat Boğalar'ın başkanı Kenan Bektaş, 3.Lig'deki Refahiyespor'a as başkan olunca bu sefer Refahiye ile Erzincan'ın birleşme ihtimali doğdu ve 13 Şubat'tan vazgeçildi. Amma ve lâkin mevcut birleşme de yalan olunca Erzincanspor borçlarıyla kaderine terk edilen kent takımları kervanına katıldı.
Önceki sene play-off'a kalmayı başaran İzmirspor, 2.Grup'ta zor günler geçiriyordu. Ligin son haftasında Şimşekler iddiası kalmayan Nazillispor'a, Tekirovaspor da ligden düşmesi kesinleşen Muğlaspor'a konuk oluyordu. Bu hayati müsabakalar öncesi Antalya ekibinin genel averajda +4 üstünlüğü bulunuyordu. Muğlaspor üsüne düşen görevi yapıp rakibiyle 1-1 berabere kalmıştı; lâkin İzmirspor Nazilli'de kendisi kümede tutacak golü bulamıyor, 0-0'lık beraberlikle tarihinde ilk defa amatöre düşüyordu.
3.Grup'ta ise Düzcespor yine düşmemek için çırpınıyordu. Son hafta bay olan Batı Karadeniz ekibi, ligdeki son maçında Ankara Demirspor'a Cebeci'de konuk oluyordu. Barış'ın golüne Furkan penaltısıyla cevap veren kırmızı-lacivertliler, bitime 5 dakika kala Harun Sürücü'nün golüyle yıkılıyor, 6 puanlık mücadeleyi 2-1 kaybedip BAL'a düşüyordu.
Düzcespor BAL'ın ilk sezonunda 2 puan farkla Ümraniyespor'u 3.Lig'i uğurladı. Ertesi sene baraj maçına kalan Karadeniz ekibinin başına sonraki yıllarda Akçakocaspor bela oldu: 2012'deki baraj maçını sarı-yeşilliler 1-0 alınca Düzce küme düştü; sonraki sene iki takım yine baraj maçında karşı karşıya geldi ve Akçakoca bu sefer penaltılarla güldü. Geçen sene Süper Amatör'de yine açık ara şampiyon olan kırmızı-lacivertliler, baraj maçında yine aynı rakiple karşı karşıya geldi: 8 sarı ve 3 kırmızı kartın çıktığı mücadeleyi 2-0 kazanan Düzce şeytanın bacağını kırdılar. Bu sezon BAL 10.Grup'ta mücadele eden Karadeniz ekibi zirveye oynuyor.
Bir dönem ülkemizi UEFA Kupası'nda temsil eden, özellikle 1980'lerde yıldızı parlayan Malatyaspor, ağır borç batağı yüzünden transfer yasağı engeline takılmıştı. Yaş ortalaması 19 olan bir kadroyla 1.Grup'ta mücadele eden sarı-kırmızılılar, 34 maçta 1 galibiyet 7 beraberlik aldı. Son 3 maçına çıkmayan Kaplanlar'ın 3 puanı da silince ligi 7 puanla tamamladı.
Aynı gruptaki bir diğer kent takımı olan Kırşehirspor da kötü gidişe dur diyemeyince ligin 20.haftasında Tarık Yurttaş'ın yerine Şenol Yılmaz'ı teknik patronluğa getirdi; ancak Yılmaz da patronluk koltuğunda yalnızca 10 hafta oturabildi. Son 3 müsabakaya Mehmet Ali Honca idaresinde çıkan yeşil-beyazlılar, ligden düşmekten kurtulamadı. 2.Grup'ta Ispartaspor, 3.Grup'ta da Yalovaspor kentlerini profesyonel liglerde öksüz bırakan diğer takımlar oldu.
Malatyaspor ise 1.Amatör'e kadar geriledi; böylece sarı-kırmızılılar, 4 senede 4 kez düşmenin üzüntüsünü yaşadı. Geçen sene play-out son maçında Yeni Balabanspor'u 2-0 yenerek kümede kalabildiler. Kulübün kurtulabilmesi adına, eski başkanlarından Mustafa Korkmaz döneminde "Dernek Kanununa muhalefet ve görevi kötüye kullanma" iddiasıyla eski başkanlara kamu davası açılmış; 4 Temmuz'daki duruşmada Hikmet Tanrıverdi 3 yıl 2 ay, Haşim Karadağ da 8 yıl 4 ay hapis cezası almıştı. Tanrıverdi ve Karadağ'ın başkanlık yaptığı dönemlere ilişkin zararın 16 milyon TL olduğu ve söz konusu zararın da tahsil edileceği karar metninde yer almıştı. 129 yöneticinin yargılandığı davada 17 yönetici daha hapis cezası almış, diğer 110 yönetici beraat etmişti.
Ispartaspor da 2011-12 sezonuna oldukça kötü girmiş, Şevket Savlu'nun kulübü devralmasıyla gözle görülür bir toplarlanma yaşasalar da il statüsü azizliğine uğrayıp doğrudan 1.Amatör'e düştü. Bir sene aradan sonra BAL'a geri dönen yeşil-pembeliler, yalnızca 7 puan toplayabildi. Akdeniz ekibi sezon öncesi 1.Amatör'de fikstüre girmesine karşın ligden çekildi. 3.Lig'den düştükten sonra inişli çıkışlı bir grafik çizen Yalovaspor, bu sene Süper Amatör'de mücadele ediyor.
Transfer yasağıyla uğraşan 1.Grup ekibi Kırıkkalespor, ligin son haftasına kadar direnişini sürdü; fakat son 4 maçını kaybedince sondan dördüncü basamaktan kurtulamayıp kuruluşundan bu yana mücadele ettiği profesyonel liglere elveda dedi. 2.Grup'un 37.haftasında Oyak Renault lig ikincisi Keçiörengücü'nü, Arsin de şampiyon Nazilli'yi deplasmanda alt edince Karsspor beyaz bayrağı çeken ekip oldu.
Önceki sene Salim Pancar'ın desteğiyle iddialı bir takım olan Afyonkarahisarspor, bir ara lider olduğu ligin 28.haftasında iç sahada Sivas 4 Eylül'e karşısında 2 puan bırakınca taraftar teknik heyet ve takımı protesto etti ve ipler koptu. Bu protestolara sinirlenen Pancar, sezon öncesi takımdan tümüyle desteğini çekince Ege ekibi uçuruma yuvarlanmaktan kurtulamadı.
Siyasi rantın acısını yaşayan, otopark gelirleri gibi gelirleri elinden alınan Çorumspor mali krize girer ve sezon öncesi transfer yasağına takılır; doğal olarak da iflas bayrağını çok erken çeker. 3.Lig'in yeniden kurulduğu 1984-85 senesinden beri bu ligde mücadele eden Kastamonuspor da son haftaya kadar dirense de Siirtspor'un 1 puan gerisinde kalarak Beşikdüzü ve Çorum'un arasına katılıp Bölgesel'e yol alır. Üstelik kırmızı-siyahlılar 3.Lig'de mücadele eden 54 takımın 39'undan daha fazla gol atmıştı.
Bir ara Süper Lig ve Bank Asya 1.Lig'de de mücadele eden iki Güneydoğu ekibi Diyarbakırspor ve Mardinspor sezona transfer yasağı engeliyle girer. Aynı grupta mücadele eden iki ekip ilginçtir ki, Maltepe deplasmanlarına gidecek parayı bulamadığından puan silme cezası aldı; İstanbul ekibi de yorulmadan 6 puanı cebine indirdi. Diyarbakırspor, ayrıca Kocaeli'ye de gidemez ve ceza puanı 6'ya çıkar; böylece yeşil-kırmızılılar ligi 8 puanla tamamlar. Önceki yıllarda Süleyman Bölünmez'in desteğini çekmesiyle bir anda sahipsiz kalan Mardinspor yaş ortalaması 19 olan bir kadroyla mücadele eder ve 34 maçta attıkları 2 gole karşılık kalelerinde tam 150 gol görürler; ligi de -3 puanla tamamladılar.
29 yıl boyunca ara vermeden 3.Lig'de mücadele ederek bu alanda rekor kıran Kastamonuspor geçtiğimiz sene pek parlak sezon geçiremez ve ligi sondan ikinci sıradan tamamlayarak 1.Amatör'e düşer. Bunun üzerine BAL'daki diğer Kastamonu ekibi Tosya Belediyespor, temmuz ayında yapılan olağanüstü kongrede isim haklarıyla birlikte Kastamonuspor'a devredildi ve yeni takımın adı Kastamonuspor 1966 oldu.
Çorumspor ise Bölgesel Lig'de de tutunamayıp 1.Amatör'e düştü; bu sezon genç bir kadroyla savaşım veren kırmızı-siyahlılarda işler yine yolunda gitmiyor...
1.Grup'ta Siirtspor ve Belediye Bingölspor kaderlerine terk edilmiş, ligin ikinci yarısındaki müsabakalara çıkamamışlardı. Bu ikiliden sonra ligden düşen son takım Adıyamanspor olacaktı.
2.Grup'ta transfer yasaklı bir diğer kent takımı olan Sakaryaspor da altyapı oyuncularıyla onur mücadelesi veriyor ve ikili averajla da olsa lige tutuyordu.
Ve 3.Grup... Türk futboluna bir dönem damgasını vuran, 3 İstanbul devinin de korkulu rüyası olan Kocaelispor, sezon öncesi en önemli gol silahı Doğan Karakuş'u Altınordu'ya kaptırınca Bölgesel'e düşmekten kurtulamadı. Körfez'e de iki kırmızı-siyahlı ekip eşlik edecekti: Yozgatspor ve Bafraspor.
Bölgesel Lig 3.Grup'ta mücadele eden Adıyamanspor ise adeta Spor Loto takımı kimliğine bürünmüş durumda... 2000-02 yılları arasında Süper Lig'de de mücadele eden ve 30 yıllık profesyonel lig macerasına nokta koyan Yozgatspor ise Bölgesel Lig 6.Grup'ta geçen sene son maçta 3.Lig'i kaçıran Zara'nın ardından ikinci sırada yer alıyor.
2002'de çıkan "belediye başkanlarının profesyonel kulüp başkanı olma yasağı" yasası yüzünden Sefa Sirmen'in koltuğu bırakması sonucu tepetaklak olan Kocaelispor, sonraki yönetimlerin de yanlışları yüzünden borcunun katmerleşmesi sonucu transfer yapamaz hâle geldi ve FIFA'dan da puan silme cezası aldı; hâtta kentin bir diğer profesyonel takımı Körfez FK'ya "Yeni Kocaelispor" elbisesi tasarlansa da Orhan Görsen'in başkanlığında eski futbolculardan oluşan yönetim, kulübün kapısına kilit vurulmasını son anda önledi. Şu an BAL 11.Grup'ta zirve yarışı yapan yeşil-siyahlı ekip, yardım kampanyaları, kombine, lisanslı ürün satışları ve torba yasanın getirdiği bir takım avantajlarla mucizeye imza atmaya çalışıyor. Kocaelispor'un taraftar gurubu Hodri Meydan ve vefakar taraftarları hem iç saha hem deplasman maçlarında takımlarını hiç yalnız bırakmıyor.
İlk bölümünü geçtiğimiz günlerde yayınladığımız "Veda Buseleri" yazı dizisinin ikinci bölümüyle karşınızdayız. İşte son ...