26 Şubat 2015 Perşembe

Yeniden Doğuş: Sinan Kaloğlu

        Kariyeri başarı dolu bir futbolcu Sinan. Beşiktaş dahil ligimizde birçok takımda forma giyen Sinan, ayrıca yurtdışında Bochum ve Vitesse gibi takımlarda oynadı. Tecrübeli futbolcu yurt dışı macerasının ardından  2011/12 sezonunda Karabükspor formasını üstüne geçirerek ülkesine dönüş yaptı. Aynı sezon Antalyaspor formasını da giyen Sinan pek de başarılı olamadı. Bir sezon sonra o sene ligin yeni ekibi Elazığspor’a transfer olan Sinan, o takımda öyle bir ivme yakaladı ki, hem Elazığspor’un ligde kalmasında pay sahibi oldu, hem de kalitesini yeniden herkese gösterdi. O sezonu Elazığ’da başarılı bir şekilde bitiren Sinan’ın yeni durağı, yine yeni bir Süper Lig ekibi Kayseri Erciyesspor olacaktı.  Kayseri’de çok az forma şansı bulan Sinan, devre arasında PTT 1.Lig ekiplerinden Mersin İdmanyurdu’na imza attı ve 12 sene sonra bir alt lige dönmüş oldu.

        Mehmet Yıldız gibi bir golcünün olduğu takımda Sinan da transfer edildi. Herkesin beklentisi arttı haliyle. Hani bir tabir vardır ya ‘’Ölüsü bile yeter.’’ diye. Sinan için herkesin düşüncesi buydu. Sinan’ın iş yapamayacağı ihtimalini aklına getiren yoktu belki de. Sinan kilo almış, 90 dakikayı çıkaramıyordu. Zaten oyuna da hep yedekten giriyordu.  Mersin İdmanyurdu’na yarım sezonda skor anlamında hiçbir katkı sağlayamadı. Neyse Mersin İdmanyurdu play-offlara kaldı ve sonunda Süper Lig’e çıktı. Bu şampiyonluğun ardından Sinan için şahsi düşüncem artık futbolu bırakma zamanı geldiği yönündeydi. Geçen sezon gösterdiği performans bunu gösteriyordu. Sezon başında Sinan Kaloğlu, Mersin İdmanyurdu ile yeniden anlaşmaya vardı. Mersin İdmanyurdu taraftarları bu anlaşmaya tepkiliydi. Ne demek Sinan ile yola devam? Yürüyecek mecali olmayan Sinan, Süper Lig’de yedek forvet olacaktı ha…

        Başlığı da attığımız gibi ‘’Sinan yeniden doğdu.’’ Yazın kamp sürecini o kadar sağlam geçirmiş olmalı. Yoksa bunun bir mantıklı açıklaması yok. Kendine bakmış, çalışmış, didinmiş, kilolarından kurtulmuş. Yeni sezona Welliton-Futacs iki forvetiyle başlayan Mersin İdmanyurdu’nda Sinan’ın forma şansı bulma ihtimali yok derken, Sinan takımın ‘’Nöbetçi golcü’’sü oldu. Oyuna her girdiğinde oyun hareketleniyor, takımı hücumda rahatlatıyor, taraftarı heyecanlandırıyor. Gol pozisyonuna çokça giren Sinan, yeri geldiğinde sol açıkta da oynuyor. Geçen sene gösterdiği performansla ‘’Artık bıraksın bu işi’’ dedirten Sinan, gösterdiği performans ile taraftarın sevgilisi oldu. Toplamda sadece 416 dakika forma şansı bulan Sinan, 6 gol 1 asistlik performansıyla dikkatleri çekiyor. Performansının bu denli iyi olmasında takım arkadaşları ile olan uyumunun da etkisine değinmemiz sakıncalı olmaz. Geçtiğimiz hafta Çaykur Rizespor maçında Nakoulma’nın takımın attığı 4. golüne bakarsak Sinan Kaloğlu’nun oradaki asisti uyumun en büyük göstergesi.

        416 dakikayı 90 dakikalık maça vurduğumuzda 5 maç bile etmiyor. Bu durumda Sinan’ın maç başına düşen gol ortalamasının 1’in üstüne çıktığını görüyoruz. Matchstudy’nin istatistiklerine göre oynadığı sürede 41 defa gol girişiminde yer alan Sinan’ın, bu hesaba göre 10 dakikada bir gol girişiminde yer aldığını görüyoruz. Sinan’ın bir maçta aldığı en fazla dakika ise 58. Tam 90 dakika oynayamasa da gösterdiği performans ile takımını sırtlıyor. Ayrıca Sinan’ın bu sezon oynadığı maçlarda hiç kart görmemesi de bir başka ayrıntı.

        33 yaşındaki Sinan Kaloğlu azim etmiş, daha oynamak istiyor belli. Bir röportajında da vücudunun el verdiği kadar oynamak istediğini belirtmiş. Tecrübeli isme maşallah diyor, genç oyuncuların, kafada bitirmiş tecrübelilerin, onu örnek almasını önerip yazıyı sonlandırıyorum.

Hazırlayan: Hüseyin KARABACAK

        Kariyeri başarı dolu bir futbolcu Sinan. Beşiktaş dahil ligimizde birçok takımda forma giyen Sinan, ayrıca yurtdışında Bochum ve V...

Perşembe UEFA Avrupa Ligi Kuponları


25 Şubat 2015 Çarşamba

Oyuncu Raporu: Seyid Ahmet Han

        Seyid Ahmed Han, 7 Temmuz 1994'te Malatya'ın Battalgazi ilçesinde dünyaya geldi. Genç futbolcu henüz 12 yaşındayken yaşadığı ilçenin takımı olan Battalgazispor ile futbola başladı. Burada başarılı performanslar sergileyen Seyid'i 2008 yılında ise doğduğu şehrin büyük takımı Yeni Malatyaspor'un alt yapısı transfer etti.

        Yeni Malatya'da 3 sezon geçiren Seyid, 2011 yılında ise BAL takımlarından Orduzuspor'a transfer oldu. Ordu'da 10 ay geçiren ve başarılı oyunuyla beğenileri toplayan Seyid'i 2012 yılında ise Sivas 4 Eylül Belediyespor transfer etti. 3 sezondur Sivas'ta başarılı performanslar sergileyen oyuncu ön libero, sağ bek ve stoper mevkilerinde rahatlıkla oynayabiliyor. Sıklıkla ön liberoda kullanılan futbolcu, oyununun her iki yönünü de rahatlıkla oynayabilen bir isim. Şimdi bu futbolcunun güçlü ve zayıf yönlerine beraber bakalım.

Güçlü Yönleri
Oyunun iki yönünü de oynayabilmesi: Genç futbolcu, oyunun hem defansif hemde ofansif yönünü çok iyi bir şekilde oynayabiliyor. Defansta zaten sağ bek ve stoper mevkilerinde de rahatlıkla oynayabilen futbolcu, iki mücadeleler de ayakta kalıyor ve güçlü fiziği ile rakipleri yıldırıyor. Ofansif yönde ise ileriye iyi paslar atabilen futbolcu golleri ve asistleri ile de dikkat çekiyor. Oyuncu, uzaktan attığı ara paslarla ve ikinci bölgeye yolladığı isabetli kısa paslarla oyunun ofansif yönünde de çok başarılı.

Uzaktan şutlar: Seyid Ahmet'in uzaktan şutları çok iyi. Zaten Seyid Ahmet attığı 5 golün 3'ünü de uzaktan attı. Oyuncu 25-30 metre aralığında çok sert ve isabetli şutlar çıkartabiliyor. Kendini bu konuda biraz daha geliştirebilirse ilerde en büyük özelliklerinden biri de bu olur.


Oyunu geriden kurma beceresi: Genç orta saha, oyunu geriden iyi okuyabiliyor ve ileriye çok sağlam paslar çıkartabiliyor. Böylelikle atakları yönlendirerek oyunu geriden kurabiliyor. Seyid, ön liberoda oynamasına rağmen bir maestro gibi oyunu yönlendirebiliyor. Bu tarzıyla belki biraz abartı olacak ama oyuncuyu Selçuk İnan'a çok benzetiyorum.

Hırslı, agresif olması ve fiziği: Seyid Ahmet'in bir başka güzel özelliği de hırslı olması. Zira oyuncu rakiplerinden top kapmak için adeta savaşıyor. Agresif ve hırslı oyunuyla da rakibi rahatsız eden oyuncunun bu özelliği de çok iyi bir seviyede. Seyid Ahmet'in fiziği de çok iyi zaten oyuncu iki mücadelelerde bu özelliğini gösteriyor.

Pozisyon bilgisi ve ön sezisi: Seyid Ahmet'in bulunduğu mevki açısında belki de en önemli özelliği bu. Çünkü bir ön libero iyi bir pozisyonda yer alırsa top kapma işini de kolaylıkla yapabilir. Ön sezisi de çok iyi olan oyuncu karşısındaki rakibin hamlesini ve nereye gideceğini çok iyi kestirebiliyor.

Zayıf Yönleri
Tecrübe: Elbetteki 21 yaşında olan futbolcunun en zayıf yönü tecrübedir. Oyuncu her ne kadar 3. Lig'de oynasa da biraz daha tecrübeye ihtiyacı var. Seyid, bu tecrübesizliği de giderek üstünden atacaktır. Oyuncu son 2 sezonda 50 maça çıktı ve böyle sürekli oynarsa bu dönemi çabuk atlatabilir.

Heyecanlı oluşu: Oyuncunun belki de tecrübesizliğinden dolayı bu kötü özelliği dikkat çekiyor. Seyid, maç içerisinde çok çabuk heyecana kapılabiliyor ve gereksiz hamleler yapabiliyor. Kendini biraz daha kontrol etmeyi öğrenmesi gerek.

        Seyid Ahmed Han'ın genel özellikleri böyle. Oyuncunun güçlü yönleri zayıf yönlerini bastırır nitelikte. Zaten izleyen herkeste bunu çok rahat görebilir. Seyid Ahmet eğer bu istikrarlı ve başarılı oyununu devam ettirirse kendisini ilerde Süper Lig'de çok rahat izleyebiliriz. Seyid Ahmet özellikle hücuma verdiği katkılarla ön plana çıkıyor. Oyuncu ön libero olmasına rağmen 5 golle oynuyor. Seyid Ahmet'i isteyen bir çok PTT 1.Lig kulübü bulunuyor. Oyuncunun Sivas 4 Eylül Belediyespor'la 2018'a kadar sözleşmesi devam ediyor.

Hazırlayan: Uğur YILMAZ

        Seyid Ahmed Han, 7 Temmuz 1994 'te Malatya'ın Battalgazi ilçesinde dünyaya geldi. Genç futbolcu henüz 12 yaşındayken yaşad...

25.02.2015 İddaa Tahminleri

24 Şubat 2015 Salı

Maç Öncesi Analiz: Y.Malatyaspor-Ümraniyespor

        Şubat'ın son günlerini yaşadığımız bugünlerde Spor Toto 2. ve 3.Lig'de yarın ve bu hafta sonu zirveyi çok yakından ilgilendiren müsabakalarla futbolseverler gerçek bir şölen yaşayacak. Heyecan perdesi yarın Yeni Malatyaspor – Ümraniyespor müsabakasıyla açılıyor. Bizler de takımları elimizden geldiğince analiz etme gereği duyduk. Umarım keyif alırsınız.

YENİ MALATYASPOR
        Geçen sene yine Beyaz Grup'ta mücadele eden Kaplanlar, play-off'un ilk turunda Hatayspor'a boyun eğince umutlarını bu seneye erteledi. Geçen seneki kadrodan yalnızca 6 ismi tutan Doğu ekibi, kadroyu baştan aşağı yenileyip genel olarak PTT 1.Lig'de ilk 11'de forma giyen oyuncuları transfer ederek sezona başladı.

        Sezona Mustafa Uğur ile başlayan Malatya, Aralık ayında üst üste alınan Menemen ve Keçiörengücü yenilgileri nedeniyle Mustafa Uğur ile yollarını ayırıp Feyyaz Uçar ile anlaştı. Uçar ile şu ana kadar 4 galibiyet, 2 beraberlik ve 1 yenilgi alan sarı-kırmızılılar, maç fazlasıyla lider konumda bulunuyor.

        Malatyaspor iç sahada aldığı 8 galibiyet, 3 beraberlik ve 1 yenilgiyle ligin en başarılı evsahibi takımı konumunda. Ayrıca attıkları 41 golle ligin yine zirvesindeler. Yaş ortalaması 27 olan sarı-kırmızılılar, 3.9 milyon Euro'luk değeri ile ligin en pahalı kadrosuna sahip.

        Şu ana kadar oynadıkları 25 müsabakada 67 sarı, 7 kırmızı kart gördüler. Özellikle takımın deneyimli oyuncuları Ersin Veli ve Emre Toraman 9'ar sarıyla başı çekiyor. Onları 7 sarı kart ile bir diğer deneyimli oyuncu Serkan Çalık takip ediyor.

        Sezon başında Alanyaspor'dan alınan santrafor Aydın Çetin, 12 golle takımın en golcü oyuncusu konumunda. Gurbetçi oyuncu bu sezon ayrıca tüm müsabakalarda da forma giydi.

        Sol kanatta görev yapan Ramazan Kahya, orta saha İrfan Başaran ve kaleci Şener Özcan takımın istikrar abideleri; fakat Başaran sakatlığı nedeniyle yaklaşık 1 ay sahalardan uzak kalacak. Bu zorlu müsabakada ayrıca Samed Kartal ve Sadık Çiftpınar sakatlıkları nedeniyle forma giyemeyecek.


ÜMRANİYESPOR
        Geçen sene 3.Lig 1.Grup'ta 69 puanla rahat bir şekilde ipi göğüsleyen İstanbul ekibi, geçen sezonki kadrosundan 12 ismi tutarak sezona başladı. Ertelenen maçlar nedeniyle 2 maç eksiği bulunan kırmızı-beyazlılar, bu rağmen lider Malatya'nın yalnızca 2 puan gerisinde...

        İç sahada yenilgisi bulunmayan Anadolu Yakası ekibi, dış sahada aldığı 4 galibiyet 6 beraberlik ve 2 yenilgiyle averajla üçüncü sırada yer alıyor. Yaş ortalaması 25 olan Ümraniye, 2.6 milyon Euro ile ligin en pahalı ikinci ekibi konumunda. Son haftalarda alınan golsüz beraberlikler zirve yarışında yara almalarına sebep oldu. 14 golle ligin ligin en az gol yiyen ekibi olan Ümraniye, rakip fileleri 30 kez sarsabilmiş. Ayrıca kırmızı-beyazlılar oynadıkları 23 maçta 62 sarı ve 1 kırmızı kart gördü. Zaten o kırmızı kartı da ligin ilk yarısında 2-1 kazanılan Yeni Malatya randevusunda Mustafa Çakır görmüştü.

        2011'den beri takımın formasını giyen santrafor Özer Kutlu, 7 golle takımın gol yükünü çekiyor. Geçen seneki kadroda da yer alan orta saha Samet Asatekin de Kutlu'yu 6 golle izliyor. Bu sezon tüm müsabakalarda ilk 11'de yer alma başarısı gösteren sol kanat Bahadır Taşdelen de rakip fileleri 4 kez sarsmış durumda. Orta sahada görev yapan Ziya Şakar da tüm müsabakalarda forma giyen diğer oyuncu; yalnız gördüğü 10 sarı kart ile takımın en hırçını...


Hazırlayan: Erkan ADAY

        Şubat'ın son günlerini yaşadığımız bugünlerde Spor Toto 2. ve 3.Lig 'de yarın ve bu hafta sonu zirveyi çok yakından ilgile...

23 Şubat 2015 Pazartesi

Oyuncu Raporu: Abdülkerim Bardakçı

        1994 yılında Konya'da dünyaya gelen Abdülkerim, 2009 yılında ise doğduğu şehrin takımı olan Konyaspor'un alt yapısına transfer oldu. 2011-12 sezonunun başında ise Konyaspor'la profesyonel sözleşmeyi imzalayan genç stoper, Konyaspor'un mali krizlerle boğuştuğu o sezonda forma şansı buldu. Henüz 17 yaşındayken Bank Asya 1.Lig'de 19 maça çıkan ve başarılı performanslar sergileyen genç futbolcuya Milli Takım kapıları da açıldı. Genç oyuncu birçok alt yaş kategorisinde milli olmayı başardı. Abdülkerim, U-19 Milli Takımımızın Mersin'de düzenlenen Akdeniz Oyunları'nda ikinci olduğu kadronun vazgeçilmez oyuncusuydu.

        Genç oyuncu sonraki sezonlarda Konyaspor'da fazla forma şansı bulamadı. Sadece Konyaspor'un Süper Lig'e çıktığı ilk maçta Fenerbahçe karşısında boy gösteren genç stoper, daha sonra 2014'ün Ocak ayında Konya Anadolu Selçukspor'a kiralandı ve orada da sadece 6 kez forma şansı buldu. 2014-15 sezonunun başında ise Adana Demirspor'a kiralanan ve burada 27 maça çıkıp 2 gol atan Abdülkerim, gelecekte iyi bir stoper olabilme potansiyeline sahip. Şimdi bu genç stoperin artılarına ve eksilerine bakalım.

Güçlü Yönleri
Fiziği ve Hava Toplarındaki Hakimiyeti: Abdülkerim bir stoper oyuncusunun sahip olabileceği en ideal fiziğe sahip. 1.90 boyunda olan ve fit bir vücuda sahip olan genç stoper, bu boyunu özellikle hava toplarında çok olumlu kullanabiliyor. Çok iyi bir sıçrama yeteneği olan Abdülkerim, duran toplarda hem hücuma katkı sağlıyor hem de savunmada rakiplere geçit vermiyor. Hücumda güçlü fiziği kullanarak gol de atabilen oyuncunun, Beşiktaş maçında Atınç ve Ersan gibi uzun stoperlerin arasından iyi sıçrayıp gol atması bunun göstergesi zaten. Genç oyuncunun güçlü fiziği rakip forvet oyuncularının dengesini bozmayı sağlıyor. Abdülkerim ikili mücadeleler de yıkılmamayı başarıyor.

Zekası, Tekniği ve Ayağını İyi Kullanabilmesi: Ben stoper mevkisinde ayağını iyi kullanan futbolcuları çok severim. Oyuncu geride hem rakip atakları keserken ayağını da iyi kullanırsa, geriden hücuma paslar atarak atakları da biçimlendirebilir. Abdülkerim'in de bence en büyük artısı bu. Genç oyuncu solak ve sol ayağını çok iyi kullanıyor. Hatta ihtiyaç olduğunda sol bek bile oynayabiliyor. Genç oyuncu, beklerin koşu yoluna, ikinci ve üçüncü bölgeye çok rahat toplar yollayabiliyor. Bekler hücuma kalkarken nasıl ve nereye pas atacağını iyi bilen oyuncu hücum konusunda da zekasını iyi kullanıyor. Takımının kendi yarı alanında olan çoğu duran topu da Abdülkerim kullanıyor.

Arkasına Adam Kaçırmaması: Abülkerim stoper mevkisi için hızlı bir yapıya sahip yani ağır bir stoper değil. Bu hızlı yönünü ise defansın arkasına adam kaçırmama özelliğinde iyi kullanabiliyor. Abdülkerim aynı zaman da sol bekte de forma giyebiliyor ama sol bek için ağır, stoper için yeterli hızda bir oyuncu olduğu için stoper mevkisinde kullanılması daha ideal.

İlk Müdahalesi ve Hırsı: Abdülkerim'in ön sezisi de çok kuvvetli. Bu özellik oyuncunun ilk müdahalelerde de üstün olmasını sağlıyor. Mesela bir top daha rakibe gelmeden önce Abdülkerim rakibin hemen başında bitebiliyor ve müdahalesini yapabiliyor. Genç oyuncunun hırsı da göz dolduran özellikleri arasında. Mücadeleden kaçmıyor, sonuna kadar savaşıyor. Hatta çoğu maçta skora isyan eden oyuncu, hırsıyla birlikte hücum da bile pres yapabiliyor. 

Az Kart Görmesi: Abdülkerim her ne kadar hırslı olursa olsun az kart görüyor. Stoperler normalde biraz sertliğe kaçar ve olur olmaz yerlerde kart yer ama Abdülkerim bu tezi reddeden nitelikte bir istatistiğe sahip. Genç oyuncu bu sezon çıktığı 27 maçta toplam 3 sarı kart gördü.

Zayıf Yönleri
Pozisyon Bilgisi: Ülkemizin bu mevki için kanayan yaralarından biri olan bu durum bazen Abdülkerim'de de görülebiliyor. Özellikle ikinci Beşiktaş maçında kendi filelerini havalandırdığı pozisyonda bunu görebiliyoruz. Yanlış pozisyonda durması ve topu yanlış şekilde karşılaması gole sebebiyet vermişti.

Kendine Çok Güvenmesi: Bazı pozisyonlarda Abdülkerim kendine çok güveniyor. Genç futbolcunun bu özelliği her zaman sorun çıkarmasa da ilerde eksi olarak karnesine yansıyabilir. Genç futbolcunun bu özelliğinden vazgeçmesi kendi yararına olacaktır.

Zamanlama Problemi: Abdülkerim'in bu problemi de her zaman olmuyor sadece bu sezon birkaç defa oldu ve Alanya maçında da pahalıya mâl oldu. Topa vurma sırasında zamanlamasını iyi ayarlayamıyor ve topu ıska geçebiliyor.

Tecrübe: Abdülkerim henüz 20 yaşında ve tecrübe eksikliği bir hayli fazla. Abdülkerim'in tecrübeli stoper ve takım Kaptanı Yiğitcan Erdoğan ile birlikte oynadığı maçlarda hata yapma oranı düşüyor. Çünkü Abdülkerim-Yiğitcan ikilisi,  Ujfalusi-Semih ikilisine çok benziyor.  Nasıl Ujfalusi, Semih'e nerede durup nerede durmayacağını ve nasıl pozisyonları karşılayacağını öğrettiyse Yiğitcan da Abdülkerim'e bunları öğretiyor. Semih, Ujfalusi'siz maçlarda çok hata yaptı, Abdülkerim de Yiğitcan'ın olmadığı maçlarda hatalar yaptı. Yiğitcan'ın sakatlıktan çabuk dönmesi hem Abdülkerim için hem de Adana Demirspor için çok yararlı olacaktır.  

        Abülkerim bu derece artıları ve eksileri olan bir futbolcu ancak eksik yönleri kapatılmayacak gibi değil. Zaten bu eksileri de her zaman yapan bir profilde değil. Eğer bu eksileri üzerinde çalışırsa ve bunları kapatırsa ilerde çok çok iyi yerlere gelir. Eğer bu başarılı oyununu istikrarlı bir şekilde sürdürürse A Milli Takım'a kadar yükselebilir. Bana göre PTT 1.Lig'in en iyi genç stoperi. Bonservisi Konyaspor'da olan oyuncunun gelecek yıl Süper Lig'de boy göstereceğini tahmin ediyorum.

Hazırlayan: Uğur YILMAZ

        1994 yılında Konya'da dünyaya gelen Abdülkerim, 2009 yılında ise doğduğu şehrin takımı olan Konyaspor 'un alt yapısına tra...

18 Şubat 2015 Çarşamba

Spora Adanmış Hayatlar: Özden Taşğın

        İnsanların hayat gayeleri ve ömürlerini o uğurda harcadıkları şeyler vardır. Sporda bunlardan birisi elbette... Peki spor sayesinde hayatında büyük çapta değişiklik yaşamış insanlara; kol kanat germek, onları uçurumun kenarından çekip çıkartmanın verdiği mutluluk sanırım hiçbir kelimeyle ifade edilemez.

        Bu uğurda hayatını gençlerin spor yapmasına adayan Nevşehir Hacı Bektaş Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu Yardımcı Doçent Doktor Özden Taşğın ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Özden Hocam öncelikle sizi tanıyalım...
        1971 yılında Konya'nın Ereğli ilçesinde doğdum. Erzurumlu bir ailenin 8 çocuğundan ikincisiyim. İlköğretim ve Lise Eğitimini Ereğli'de tamamladıktan sonra, üniversite eğitimi için Gazi Üniversitesi Kastamonu Beden Eğitimi Yüksek Okulu'na gittim. Daha sonra ise Selçuk Üniversitesi'nde Karaman Beden Eğitimi Yüksek Okulu'nda ve şu anda da Hacı Bektaş Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktayım. Evliyim, 3 çocuk babasıyım.

Biraz da spor geçmişinizden ve yaptığınız kulüpleşme faaliyetlerinden bahseder misiniz?
        Sporla ortaokul döneminde Basketbol ve Atletizm ile tanıştım. Üniversite yıllarında ise amatör olarak antrenör olarak bazı spor branşlarında görev yaptım. Badminton sporunda ise sporculuk dönemi bittikten sonra Badminton Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi olarak Yunanistan ve İspanya'da ülkemi temsil ettim. Nevşehir Üniversitesi'ne 2010 yılında geldikten sonra Nevşehir Üniversitesi Spor Kulübü içerisindeki 14 branşı kulüpleştirdik.

        3 maçta 40 gol yiyen Futbol takımını 2.Amatör Küme ve 1.Amatör Küme'de şampiyon yaptık. 2.Lig Bayan Basketbol takımı kurarak bu yolda da ilerlemeye çalıştık. Amacımız Nevşehir Kalesi'nin altında bir çocuk kötü yola düşmeyecek ve bali çekmeyecek seviyeye gelene kadar uğraşacağız. Bunların tamamını yaparken çocuklarımızı nasıl sportif arenaya çekeriz birlikteliği, beraberliği nasıl öğretebiliriz gayesindeyiz.

Peki örnek sporcular yetişiyor mu? Alt yapı ne durumda?
        Nevşehir ulusal alanda bile sporcu yetiştirmekte zorlanıyor. Ama biz Şeyma isimli bir kızımızı 17 yaşında olmasına rağmen Yunanistan, İsviçre ve Hollanda'ya gönderdik. Amacımız Şeyma'nın diğer sporculara örnek olması ve kendini ifade edebilmesidir. Alt yapı konusuna gelince devlet üzerine düşeni yapmış mükemmel tesisler kurmuş. Alt yapılarda Futbol, Taekwando ve Güreş branşlarında dünya sıralamasına giriyoruz. Ama bunu üst kademelere taşıyamıyoruz. Bunun sebebi sadece alt yapı değil alt yapıyı aktif tutacak antrenörlere ihtiyacımız olmasının gerektiği. Antrenörlerin ödül yönetmeliğinde kendisini üst tarafa çekme çabası, ekonomik çıkarlar peşinde koşması, kısa vadede istenen başarıların çocuk yaştaki sporculara yaşının gerektirmediği şekilde antrenman temposuna tabi tutulması alt yapı çalışmalarının başarıya ulaşamamasındaki en önemli etken. Bunun için ödül yönetmeliğinin değiştirilmesi ve eğitim sisteminin değiştirilmesi gerekiyor. Saat 2'ye kadar ders çalışan öğrenciyi o saatten sonra da spor salonlarına Müzik Resim atölyelerine yönlendirmek gerekiyor. Spor Kültürünü topluma yüklememiz bu kavramı topluma benimsetmemiz gerekiyor.

Peki "spor toplumu" oluşturmak için ne yapılmalı sizce hocam, çözüm önerileriniz var mı?
        Yüksek Öğretim Kurulu, üniversitelerin bütçeleri oluşturulurken bütçenin yüzde 1'ini spora ayıracak ve en az 1 branşla kulüpleşecek maddesini koyduracak. Türkiye'de 181 tane üniversite olduğunu düşünürsek bu spor toplumu oluşturmamızda milat olacaktır. Nasıl mahallenin camisi varsa mahallenin okulu varsa mahallenin kulübünün de olması gerekiyor. Mahalleli o kulübe sahip çıkacak ki biz de bu şekilde spor toplumu oluşturmaya ortam hazırlayacağız. Ama malesef ki "test ve tost" toplumu oluşturuyoruz. Çocuklarımız eğitim sisteminin getirdiği düzenle ilerde Bel Fıtığı ve Boyun Fıtığı hastalıklarına yakalanacak. Gelecek yıllarda obeziteden daha fazla bu hastalıklar görülecek. Hareketsiz bir toplum yaratarak, bilgisayarda çocuklarımızı kaybediyoruz. Düşünemeyen bir gelecek hazırlıyoruz. Dribbling yapan çocuğun zeki olması lazım dribblingden sonra pas vermesi için ahlaklı olması lazım. Spor yaptırmayarak çocuklarımızı hem zekilikten hem de ahlaktan uzaklaştırıyoruz.

Sporcu bir toplum yaratmak için ailenin katkısı nedir?
        Milletimizin ana unsurunu oluşturan aile, hep çocuğunun en iyi üniversiteye gitmesini istiyor. Çocuk çocuk olmadan adam oluyor, çocuk olmadan kadın oluyor. Böyle olunca da çocuk 20 yaşında 30 yaşında çocukluğunu yaşıyor. Biz kendimizi tanımadan bir başkasını tanımaya çalışıyoruz. Kayak yapan bir sporcunun Konya Beden Eğitimi'nde okumasının anlamı nedir? Bu adam Sarıkamış'da okuyacak Uludağ'da okuyacak. Yüzme branşını seçen bir sporcunun Gazi Üniversitesi'nde ne işi var her şeyin yeri belli, kimse taşın altına elini koymuyor. Günlük ve bireysel düşünceler bizi ileri götüremeyecektir. Bu yapıyı kültür olarak toplumumuza benimsetmemiz lazım. Bir çocuk 9-10 yaşından itibaren spor yapıyorsa onu spora yönlendirmemiz lazım. Artık kahvede oturan adamın ben kalkıp gidip beden eğitimi okuyum dememesi lazım. Spor çıkışlı lise değil spor ilkokulu kurmamız lazım 16 yaşına gelmiş bir bireyi spora yönlendiremezsin.

Sizi teşvik eden, sizi bu uğurda savaşmaya devam ettiren şey nedir?
        15 yaşında bir kız çocuğumuzu Boks Kulübümüze aldık. Nevşehir'de bayanlarda Türkiye Şampiyonu oldu. Avrupa Derecesi yaptı ve söylediği söz "hocam siz bize sahip çıkmasaydınız ailemiz bizi evlendirirdi" oldu. Bizi ayakta tutan, çalışmalarımızda mihenk taşı olan ifade buydu. Gücümüz ve imkanlarımız yettiği sürece bu uğurda savaşmaya devam edeceğiz.

Röportaj: Harun YAPAR

        İnsanların hayat gayeleri ve ömürlerini o uğurda harcadıkları şeyler vardır. Sporda bunlardan birisi elbette... Peki spor sayesind...

Süper Lig'de Piyasa Değeri vs. Puan Durumu

17 Şubat 2015 Salı

Tadı Kaçan Şeker..

        Eskişehir 1.Amatör'de sezon, pazar günü 2 grupta oynanan toplam 5 müsabaka ile sona erdi. Ne ilginçtir ki, gruplarında şampiyonluklarını daha önce ilan eden İnönü Gençlikspor ile Çiftelerspor son hafta takipçileriyle karşılaştı. A Grubu ikincisi Kırmızıtoprak rakibini 8-2 gibi çarpıcı sonuçla yenerek play-off biletini kestirirken, rakibine de sezonun ilk yenilgisini tattırdı.

        B Grubu'nda ise Çiftelerspor kendi sahasında Şekerspor'u ağırladı. Sezonu yenilgisiz lider olarak tamamlamak için sahaya çıkan sarı-siyahlılar 14.dakikada Mehmet Emin ile öne geçti; ne var ki 34.dakikada Tamer (kaleci), 80.dakikada da Halit'in kırmızı kart görmesiyle sahada 9 kişi kalan Şekerspor, 82.dakikada Hasan ile beraberliği sağlasa da Odunpazarı'nın Çukurhisar'ı 3-0 yenmesiyle ligi 3.sırada tamamladı ve play-off'a kalamadı.

        Geçen sene Süper Amatör'den düşen Şekerspor, ligde oynadığı 12 maçta 26 puan toplamasına karşın ligin ilk iki haftasında aldığı yenilgilerin cezasını ödedi ve hayallerini önümüzdeki seneye erteledi.

        66 yıllık mazisiyle şehrin en eski kulüplerinden biri olan ve Eskişehir'i şu ana kadar profesyonel liglerde temsil eden 4 takımdan biri olan (Eskişehirspor, Demirspor ve ESKİ) Şekerspor, 2004-05 sezonundan bu yana amatör kümede mücadele ediyor. Yeşil-beyazlılar daha önceki yıllarda da bu tarz şanssızlıklar yaşamış. Ben de bu vesileyle Şekerspor'un geçmiş yıllarını araştırma gereği duydum.

2001-2002
        O dönem 3.Lig 5 gruptan oluşuyordu. Ligi ilk iki içinde tamamlayacaklar 2.Lig B'ye yükselecekti. 1987'den beri bu ligde mücadele eden, genel olarak orta sıralarda gezinen İç Anadolu ekibi tarihinde ilk defa 2.Lig heyecanı yaşıyordu.

        Ligin 31.haftasında Kilimli deplasmanında 2 puan bırakan yeşil-beyazlı ekip 32.haftada Tarsus İdman Yurdu'nu Umut Öz'ün golüyle Eskişehir'den puansız yolladığında puan durumu şu şekilde oluşuyordu:

        Ertesi hafta 4.sıradaki BUGSAŞ'a (o zamanki adıyla EGO) konuk olan Eskişehir ekibi, Metin Yıldırım'ın 90.dakikadaki penaltı golüyle 1-1'i kurtarıyordu. Son hafta ligde iddiası kalmayan Konya Ladinspor'u Metin Yıldırım ve Umut Öz'ün golleriyle 2-0 yenmesine karşın lig sonunda Zonguldakspor ve Tarsus İdman Yurdu'nun gerisinde kalmaktan kurtulamıyorlardı:

2002-2003
        Ertesi sene statü gereği çıkmak daha zordu; zira yalnızca grup lideri B Kategorisi'nde mücadele edecekti. Eskişehir Şekerspor yine 3.Grup'ta zirve mücadelesi veriyordu. 26.haftada Boluspor ile deplasmanda 2-2 berabere kalan yeşil-beyazlılar, çok kritik bir puan alıyordu. Daha sonraki hafta Afyon Şekerspor'u Yücel ve Gökhan'ın golleriyle evine puansız yolluyor ve puan durumu şu şekilde oluşuyordu:

        28.haftadaki Kayseri Elektrik maçını hükmen kazanan İç Anadolu ekibi için kalan 2 hafta kâbus gibi geçecekti: 29.haftada BUGSAŞ'ı ağırlayan yeşil-beyazlılar Eyüp'ün golüne Turgay'ın golüyle karşılık verip devreyi 1-1 tamamlasa da ikinci yarıda Ekrem,Gökmen ve Çetin'in gollerine engel olamayıp sahadan 4-1 yenik ayrılayacaktı.

        Aksarayspor da Boluspor'u 2-0 yenerek şampiyonluğunu ilan edecekti. Son hafta bir başka Ankara ekibi olan ASAŞ'a konuk olan yeşil-beyazlılar, prestij öteye geçmeyen bu mücadeleyi 5-1 kaybedecek ve lig sonunda puan tablosu şu şekilde oluşacaktı:

        Ertesi sene yine 3.Grup'talardı; fakat bu sefer grupta İstanbul ve Batı Karadeniz ekipleri vardı. 17 takımlı ligde sadece 17 puan toplayabilen ve ligin dibine demir atmaktan kurtulamayan yeşil-beyazlılar 17 yıllık profesyonel lig serüvenlerine nokta koyup amatör kümeye düşecekti.

2012-2013
        Şekerspor artık Süper Amatör'den Bölgesel Amatör Lig'e (BAL) çıkma hesapları yapıyordu. Ligin 15.haftasında Kırka Belediyespor'u tek golle geçen yeşil-beyazlılar, liderin yalnızca 3 puan gerisinden zirve takibini sürdürüyordu:

        Ertesi hafta Kırka Boraks ile final gibi maça çıkan Şeker, sahadan 3-1 yenik ayrılacak zirvenin tam 6 puan gerisine düşecekti. 17.haftada Çukurhisar'ı 2-1 yenseler de Kırka Boraks ve Anadolu Üniversitesi'nin puan kaybetmemesiyle BAL hayallerine nokta koyacaklardı. Ligin son haftasında ise Kırka Boraks-Anadolu Üniversitesi maçı 0-0 sonuçlanacak ve Kırka Boraks ligi şampiyon tamamlayacaktı: 

        Gelecek sezon da 1.Amatör'de mücadele edecek olan yeşil-beyazlılar mahkus talihini yenebilecek mi? Hep birlikte göreceğiz...

Hazırlayan: Erkan ADAY

        Eskişehir 1.Amatör 'de sezon, pazar günü 2 grupta oynanan toplam 5 müsabaka ile sona erdi. Ne ilginçtir ki, gruplarında şampiy...

Süper Lig Teknik Direktörleri'nin Son Maçları

          Süper Lig'in teknik direktörlerinin, Süper Lig'de oynadıkları son maçları merak ettiniz mi hiç? Ben ettim! Ve ortaya, aşağıdaki gibi bir tablo çıktı...

İsmail Kartal (Fenerbahçe)
        Zirve mücadelesi veren Fenerbahçe'nin, kendi formasını da giymiş olan teknik direktörü İsmail Kartal'ın Süper Lig'deki son maçı 16 Mayıs 1993'te Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda oynanan Fenerbahçe-Gençlerbirliği maçı olmuş. Bu maçı Gençlerbirliği 4-3 kazanırken, ev sahibi ekibi yıkan golü sonraki sezon sarı lacivertli formayı terletecek olan Kemalettin Şentürk atmış. İşin ilginç tarafı ise kırmızı siyahlı deplasman ekibinin iki golünü atan Hayrettin Aksoy'un da Fenerbahçe altyapısı çıkışlı oluşu... İsmail Kartal ise, bu maçtan sonra iki sezon Adanaspor formasını 1. Lig'de terletmesinin akabinde futbolu bırakmış.

Hamza Hamzaoğlu (Galatasaray)
        İsmail Kartal gibi, futbolcu olarak formasını giydiği takımın teknik direktörlüğünü yapan bir diğer isim de Hamza Hamzaoğlu. Hamzaoğlu'nun da Süper Lig'deki son maçı da Galatasaray'a karşı olmuş! 4 Mayıs 2002'de Ali Sami Yen Stadyumu'nda Galatasaray'ın 5-0 kazandığı Yimpaş Yozgatspor maçında deplasman ekibinin futbolcusu olan Hamzaoğlu, bu maç sonrasında önce Konyaspor'a, akabinde de 3. Lig'deki Beylerbeyi'ne transfer olmuş ve futbol hayatını Beylerbeyi'nde noktalamış. Yozgat ekibinde mevzubahis maçta forma giymiş olan bir diğer Galatasaraylı ise Cihat Arslan.

Şenol Güneş (Bursaspor)
        Türk futbolunun efsanevi isimlerinden, Bursaspor'un teknik direktörü Şenol Güneş'in son Süper Lig maçı ise tam 15 yıl formasını giydiği Trabzonspor'la, Hüseyin Avni Aker Stadyumu'nda oynanan Kocaelispor maçı! 10 Mayıs 1987'de oynanan ve 1-1 sona eren maçta yeşil siyahlı deplasman ekibi, yıllar sonra başkanlığını yapacak olan Orhan Görsen'in attığı golle 1 puanı kurtarıyor son dakikalarda!

Abdullah Avcı (Başakşehir)
        Artık teknik direktörlüğünü yaptığı Başakşehir'le iyice özdeşleşen Abdullah Avcı'nın Süper Lig'de forma giydiği son maç, 12 Şubat 1989'da oynanan Kahramanmaraşspor-Bursaspor maçı! Abdullah Avcı'nın formasını giydiği Maraş ekibi bu maçta 2-1 mağlup olurken, Abdullah Avcı da Rizespor'un yolunu tutacaktı. Sonrasında Kasımpaşa, İstanbulspor, Küçükçekmece ve Nişantaşı formalarını giyen Avcı 95-96 sezonunda profesyonel futbolculuk kariyerine nokta koydu.

Rıza Çalımbay (Mersin İdmanyurdu)
        Beşiktaş'ta futbola başlayan, Beşiktaş'ta futbolu bırakan Rıza Çalımbay'ın Süper Lig'de oynadığı son maç da kariyerine yakışır bir şekilde İnönü Stadyumu'nda olmuş. 11 Mayıs 1996'da Beşiktaş-Galatasaray maçıyla futbola da veda eden Çalımbay'ın takımı Beşiktaş, bu maçı 2-1 kaybetmiş.

Okan Buruk (Gaziantepspor)
        Teknik direktörlüğe yeni yeni alışan Okan Buruk'un Süper Lig'deki son maçı, şimdilerde rakip olarak gördüğü Başakşehir (o dönemki adıyla İBB) formasıyla, Kayserispor deplasmanında! 9 Mayıs 2010'da Kadir Has Stadyumu'nda oynanan ve 1-1 sona eren maç, Okan Buruk'un hem Süper Lig'deki hem de aktif futbolculuk hayatındaki son maçı oluyor...

Şota Arveladze (Kasımpaşa)
        Kayserispor tecrübesinin akabinde Kasımpaşa'nın teknik direktörlüğünü üstlenen Şota Arveladze'nin Süper Lig'de oynadığı son maç, 25 Mayıs 1997'de Avni Aker Stadyumu'nda oynanan Trabzonspor-Gaziantepspor karşılaşması! Ev sahibi ekip bu maçı 5-0 kazanırken maçın ilk golü de Şota'nın ayağından geliyor...

Sergen Yalçın (Sivasspor)
        Sivasspor'un çiçeği burnunda teknik direktörü Sergen Yalçın'ın Süper Lig'deki son maçı, 7 Mayıs 2006'da İnönü Stadı'nda oynanan ve deplasman ekibinin 90+3'te attığı golle şampiyon olduğu Beşiktaş-Galatasaray müsabakası...

Aykut Kocaman (Konyaspor)
        Teknik direktörlük kariyerinde 2005-06'da yönettiği Konyaspor'a bu sezon sürpriz bir şekilde dönüş yapan Aykut Kocaman'ın Süper Lig'de oynadığı son maç, 21  Mayıs 2000'de Ali Sami Yen'de oynanan ve 1-1 neticelenen Galatasaray-İstanbulspor maçı.

İrfan Buz (Gençlerbirliği)
        İrfan Buz'un, Süper Lig'de oynadığı ilk ve son maç 12 Mayıs 1991'de Ali Sami Yen Stadyumu'nda oynanan ve 1-1 sonuçlanan Sarıyer-Trabzonspor müsabakası!

Roberto Carlos (Akhisar Belediyespor)
        Tıpkı Şota gibi, ülkemizde iki farklı takımda teknik direktörlüğünü sürdüren Roberto Carlos'un Süper Lig'de oynadığı son maç 12 Aralık 2009'da Şükrü Saraçoğlu Stadyumu'nda oynanan ve ev sahibi ekibin 3-2 kazandığı Fenerbahçe-Ankaragücü maçı oldu!

Tolunay Kafkas (Karabükspor)
        Süper Lig'de oynadığı son maç ile profesyonel kariyerinde oynadığı son maçın aynı olduğu isimlerden birisi de Tolunay Kafkas! 15 Mart 2002'de İnönü Stadyumu'nda 2-2 biten Beşiktaş-Denizlispor maçı ile yeşil siyahlı formayı son kez terletmiş oluyor Tolunay Kafkas...

Mehmet Özdilek (Kayseri Erciyesspor)
        1988'den 2001'e kadar giydiği Beşiktaş formasıyla özdeşleşen Şifo Mehmet'in Süper Lig'deki ve profesyonel kariyerindeki son maçı da elbette Beşiktaş formasıyla oldu. 19 Mayıs 2001'de ev sahibi ekibin 5-1 kazandığı Beşiktaş-Siirt Jet Pa maçıyla futbol yaşantısını noktalayan Şifo Mehmet'in bu maçta bir de gol kaydettiğini belirtelim.

*** Resmi kayıtlara göre Şenol Güneş'in oynadığı son maç, 74. dakikasında yerini Hasan Vezir'e bıraktığı ve Trabzon kalesinde Alper Boğuşlu'nun olduğu Antalyaspor maçı! Bu konuda net bir bilgiye erişemediğim için bu ayrıntıyı not olarak düşmek istedim. (16.05.1987)


Hazırlayan: Alper KAYA

          Süper Lig'in teknik direktörlerinin, Süper Lig'de oynadıkları son maçları merak ettiniz mi hiç? Ben ettim! Ve ortaya, a...

14 Şubat 2015 Cumartesi

Futbolda Manejerlik Sistemi Değişiyor!


          FIFA, 1 Nisan 2015 tarihi itibariyle futboldaki "menajerlik" kavramını kaldırarak "arabuluculuk" sitemi getiriyor. Arabulucu'larda herhangi bir lisansa sahip olma şartı aranmayacak. Futbol kurumları ile ilişki içerisinde olan yetkili kişiler ile kötü ün sahibi olan şahıslar, "arabulucu" olarak görev yapamayacak.

          FIFA ile beraber Türkiye de yeni sisteme geçecek. Yeni düzenleme kapsamında varolan tüm menajer lisansları geçerliliğini kaybedecek. Ayrıca menajerler futbolcu transferinden eskisi gibi para kazanamayacak. Arabulucu"lara yapılan ödemeler, oyuncu ile kulüp arasında imzalanan sözleşmenin devamı süresince oyuncunun brüt kazancının ya da ödenen bonservis bedelinin %3'ünü aşamayacak.

        Oyuncular ve kulüpler yıllık olarak her Mart ayı sonuna kadar arabuluculuk hizmetleri ile ilgili bütün detayları tebliğ etmek zorunda olacak. Arabulucuların müdahil olacağı anlaşmazlıkların muhattabı ise FIFA olmayacak. Anlaşmazlıklarla "Oyuncu Durum Komitesi" ilgilenecek.

          FIFA, 1 Nisan 2015 tarihi itibariyle futboldaki " menajerlik " kavramını kaldırarak " arabuluculuk " site...

14.02.2015 İddaa Tahminleri

11 Şubat 2015 Çarşamba

TKB2L'de İlk Tur Maçlarının Ardından

        Türkiye Kadınlar Basketbol 2.Ligi'nde ilk tur maçları sona erdi. Toplam 34 takımın katıldığı ilk tur maçlarının ardından gruplarında ilk 6 sırayı alan 24 takım bir üst tura çıktı.

        İlk tur maçlarının ardından İstanbul BGD, Bursa Büykşehir Belediyesi, İstanbulgücü, Fenerbahçe Koleji, Dinçspor ve Yalova Vıp A Grubu'ndan; Mersin Basketbol, Yakın Doğu Üniversitesi, Mersin Kurtuluş, KRM Bakospor, Mersin Üniversitesi ve Meskispor B Grubu'ndan; Çankaya Üniversitesi, Nevşehir Hacı Bektaş Üniversitesi, Ted Ankara Kolejliler, Samsun Ses Okulları, Ferko Ilgaz ve Nevşehir Ghsim C Grubu'ndan; Urla Eda, Urla Belediyesi, Edremit Belediyesi Gürespor, Antalyanın Yıldızları Gençlik, Anadolu Üniversitesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi D Grubu'ndan 2.tura yükselen takımlar oldu.

        Ligin en fazla sayı üreten takımı, 1382 sayı ile Çankaya Üniversitesi olurken, potasında en fazla sayı gören takım 1459 sayı ile Niğde Türk Telekom oldu. Ligde en fazla sayı averajına sahip takım 684 sayı ile Yakın Doğu Üniversitesi olurken, -822 sayı averajı ile Niğde Türk Telekom bu kategoride son sırada yer aldı.

        İlk Tur maçlarının ardından ligde yenilgisiz tek takım İstanbul BGD olurken, Mepsan ve Sakarya Üniversitesi galibiyetle tanışamadı. Ligde ilk tur maçlarının ardından sayı krallığında Yakın Doğu Üniversitesi'nden Aisha Mohammed 26 sayı ortalaması ile birinci, Mersin Üniversitesi'nden Olana Staschuk 20,2 sayı ortalaması ile ikinci, Urla Belediyesi'nden Eyfel Karaoğlu 18,8 sayı ortalaması ile üçüncü oldu.

        Ribaund krallığında, 16,0 ribaund ortalaması ile Ses Okullar 55 Gençlik'ten Sümeyra Bayhan ilk sırada yer alırken, Aisha Mohammed 15,4 ribaund ortalaması ile ikinci, İstanbul Gücü'nden Toni La Che Young 14,7 ribaund ortalaması ile 3.sırada yer aldı.

        Asist krallığında ise Edremit Belediyesi Gürespor'dan Halime Uykan 7,9 asist ortalamasıyla birinci, Urla Eda'dan Deniz Boz 7,15 asist ile ikinci İstanbul BGD'den Gizem Yavuz 5,5 asist ortalaması ile 3.sırada yer aldı.

        Blok krallığında Toni La Che Young 3.00 blok ortalaması ile birinci, Edremit Belediyesi Gürespor'dan Selin Öztekin 1,80 ortalaması ile ikinci, Olena Staschuk 1,76 blok ortalaması ile 3.oldu.

        Türkiye Kadınlar Basketbol İkinci Ligi'nde 2. Tur grupları şu şekilde oluştu:
A Grubu: B.G.D., Yakın Doğu Üniversitesi, TED Ankara Kolejliler, Antalya’nın Yıldızları, MEÜSK, Yalova VIP.
B Grubu: MBK Nevşehir, HBVÜ Edremit Belediyesi Gürespor, Fenerbahçe Koleji, MESKİ Spor, Ferko Ilgaz Mountain Resort Kastamonu Basketbol.
C Grubu: Urla Edaspor, Bursa Büyükşehir Belediyespor, Mersin Kurtuluş, Ses Okulları 55 Gençlik, İzmir BŞB., Mudanya Belediyesi Dinçspor.
D Grubu: Çankaya Üniversitesi, Urla Belediye Gençlik, İstanbulgücü, KRM Bako Spor, Nevşehir GHSİM, Anadolu Üniversitesi.

Hazırlayan: Harun YAPAR

        Türkiye Kadınlar Basketbol 2.Ligi 'nde ilk tur maçları sona erdi. Toplam 34 takımın katıldığı ilk tur maçlarının ardından grup...

6 Şubat 2015 Cuma

İlginç Bir Hayat Hikayesi: Tangocu Maho

        1994 yılının 15 Aralık gününde, yaşamının devamında karşılaşacağı güçlüklere karşı gösterdiği mukavemet ve sergilediği hayatta kalma azmi ile futbolun enteresan hikayelerinden birine konu olacak Bayan Mahmud, Gana'nın başkenti Accra'ya yakın bir kenar mahalle olan Awoshie'de dünyaya gözlerini açmıştı.

        Babası, Gana'nın ikinci büyük şehri olan Kusasi'de sürdürdüğü aktif futbol kariyerini noktalandırdıktan sonra, eşi ve iki oğluyla birlikte ülkenin kuzeyindeki Bawku kasabasına yerleşmiş ve hayatına simyager olarak devam etmekteydi.

        Bayan ve kendisinden 1 buçuk yaş büyük biraderi Muntala, zamanlarının çoğunu arkadaşlarıyla sokakta top peşinde koşturarak geçirmekteydiler.

        "Bütün gün, ağabeyim ve arkadaşlarımla birlikte sokakta futbol oynardım, ayakkabılarımız veya kale direklerimiz yoktu ama mutlu olmak için ihtiyacımız olan herşeye sahiptik." diye anıyor o günleri.

        Gana'nın iki büyük aşireti olan Kusasi ve Mamprusi kabileleri arasında zaman zaman alevlenen bir iktidar çekişmesi süregelmekteydi, şiddetini her seferinde biraz daha arttıran dalgalar halinde yaşanmaya ve can almaya devam ediyordu.

        Mahmud Ailesi, Kusasi kabilesine mensuptu. Esasen, bu kabilenin hiçbir agresif ideali veya eylemi mevcut değildi ve belki de kabile haline gelme durumları, tamamen onları "öteki" olarak ilan eden Mamprusi kabilesinin saldırgan tutumlarına karşı oluşturdukları hayatta kalma reaksiyonundan ibaretti.

        "Mamprusiler, vücutlarındaki bir dövme ile ayırt edilebiliyorlardı. Eğer onlardan değilsen, ya anında öldürüleceksin ya da ölene kadar işkence göreceksin. O dövme, başkentte doğmuş olmanın bir çeşit mührüydü. Olmayanlardan nefret ediyorlardı. Biz de başkentte doğmadığımız için onlardan birine denk gelmekten çok korkuyorduk." diyor konuyla ilgili.

        2005 yılında, yine bütün gün sokakta futbol oynayıp evlerine döndüklerinde, hiç haketmedikleri bir görüntüyle karşılaştılar. Ebeveynleri vahşice katledilmişti. Biri 11, diğeri 12 yaşında olan bu iki küçük yavru, hiçbir yatırımları olmayan bu temelsiz, kendini beğenmiş, aşağılık ve uzatmadan özetlemek gerekirse, "ırkçı" mücadelenin ceremesini çeken taraftaydılar.

        2010 yılına kadar yetimhanede geçen 5 yılın ardından, Mamprusi'nin yine aktive olduğu haberiyle kasaba çalkalandığında, iki kardeş artık kaçma vaktinin geldiğine kanaat getirdi ve sonunu göremedikleri bir yola başkoydular.

        "Anne-babamızın ölümünü atlatmaya çalışırken Mamprusi bir kez daha saldırdı. Çok sayıda insanı öldürdüler ve ağabeyimle birlikte hareket etme fırsatı bile bulamadan son bir kez göz göze gelerek ardımıza bakmadan kaçtık, ayrı yollara, onu çok özlüyorum." diyor.

        Karşısına çıkan yardımsever bir nakliye kamyonu şoförü, onu Gana'nın güneyindeki liman bölgesi Cape Coast'a bıraktı. Orada birkaç gün geçirdi, sadece kaçmak istiyordu. Kaçmak ve korkmayacağı bir yerde sıfırdan başlamak. Cape Coast'ta geçirdiği sayılı günlerde birkaç arkadaş edindi, aslında arkadaş edinmeye elverişli bir psikolojik durumda da değildi, ihbar edilmekten ve ebeveynleriyle aynı kaderi paylaşmaktan endişe ediyordu.

Bayan Mahmud, geçtiğimiz günlerde futbolu bırakan efsane isim Riquelme ile.
        Orada tanıştığı bir çocuk, ona biraz manyok unu (yöresel bir bitkiden elde ediliyormuş) ve su verdi. Daha sonra bir kargo gemisine mülteci olarak binmesine yardımcı oldu. Nereye gittiğine dair en ufak bir fikri yoktu, sadece geminin Avrupa'ya doğru kalkacağını duymuştu ve aslında maceranın nerede son bulacağıyla ilgilenmiyordu bile, içinde bulunduğu konteynırdan sağ salim çıkmak yegane gayesiydi.

        Gemi, yolculuğu kulak misafiri olduğu üzere Avrupa'da değil, daha önce adını hiç duymadığı bir Güney Amerika ülkesi olan Arjantin'de noktalıyordu. Arjantin'de geçirdiği 3 yalnız günün ardından iki Senegalli'yle tanıştı. İngilizce konuşarak anlaşabildiler ve onlara hikayesini anlattı. Onu Flores şehrindeki mülteci sığınma evine götürdüler.

        Plaza Garay diye bir bölgede futbol oynuyorlardı. Bayan, ofansif ortasahaydı ve yetenekleri yadsınamaz bir seviyedeydi. Birkaç gün içinde Boca Juniors Scout'ı Ruben Garcia tarafından farkedildi ve Boca Juniors ile deneme idmanlarına çıkarıldı.

        "O çok iyi bir adam, eşi de, iki kızı da çok iyiler, onlar benim ailem gibi oldular, zamanımın çoğunu onlarla geçiriyorum." diyor Ruben Garcia ve ailesi için.

        Boca ile çıktığı denemelerde beğenildi ve konaklamak üzere Casa Amarilla tesislerine yerleştirildi. Şimdi Boca'dan ayda £200 kazandığı bir kulüp kontratı ve Nike ile yılda £2,700 kazandığı bir sponsorluk anlaşması mevcut.

        Arjantin pasaportunu da yeni elde etmiş, çiçeği burnunda tangocu, eskinin ofansif ortasahası, artık sağ beke devşirilmiş olan Ganalı Mahmud, bunları Gana'dayken hayal bile edemeyeceğini söylüyor.

        Ama hala Gana'nın pop müziğini, Arjantin'in tangosuna tercih ettiğini de samimiyetle ekliyor.

        Boca, onun ağabeyini bulmasına da yardım etti ve artık sosyal medya üzerinden sürekli olarak iletişim halindeler, ağabeyinin onun için çok önemli olduğunu söylüyor, bunu da kan bağı bulunan hayattaki tek kişi olması ile açıklıyor.

        Mahmud, hikayesiyle Arjantin'de büyük ilgi gördü ve açılan fan sayfalarıyla bir anda kahraman muamelesi görmeye başladı. Twitter'da da 10.200 takipçisi mevcut.

        Boca'nın Gençlik Gelişim Sorumlusu Jorge Raffo, Mahmud ile ilgili olarak "Tekniği, hızı ve atletizmi muazzam ama hava hakimiyeti ve taktiksel disiplin sağlaması konusunda çok zorlanıyoruz" diyor gülerek.

        Güney Amerika futbolu, Afrikalı yeteneklere çok fazla ihtiyaç duyan bir gen popülasyonuna ve kültürel mirasa sahip olmamasına rağmen Mahmud, Boca'daki ilk Afrikalı oyuncu değil, 1994-1997 yılları arasında Kamerunlu Alphonse Tchami 40 küsür maçta attığı 11 golle takıma destek olmuştu.

        Londra Olimpiyatları'nda sergilediği performansın ardından Gabonlu Franck Engonga da en son Boca'nın rezerv takımıyla birşeyler yapmaya çalışıyordu.

        Red Bull Salzburg ile akıllarda kalan Ugandalı Ibrahim Sekagya, Atletico Rafaela, Arsenal Sarandi ve Ferro Oeste formalarıyla Arjantin'de 6 yıl geçirmişti.

        Güney Afrikalı yaşayan efsane Doctor Khumalo da, 1995 yılında Ferro Oeste formasını giymişti.

        Nijeryalı Felix Orode, ne uzayıp ne kısalabildiği San Lorenzo ve Nueva Chicago tecrübelerinin ardından en son Primera C'de mücadele eden Lujan takımında oynuyordu.

        Mahmud'a, beklenen o can alıcı soru soruluyor bir gün, "Gana mı Arjantin mi?"

        "Gana" diyor ve akabinde,

        "Arjantin bana çok iyi davranıyor, sahip olduğum herşeyi, hayatımı bile bu ülkeye borçluyum, ama Gana benim evim, ben orada doğdum." diye ekliyor.

        Büyük futbolcu olabilir veya olamaz ama pozitif enerjisi, sempatik kişiliği, sergilediği yaşama umudu ve hayatta kalma azmi ile çoktan anne ve babasını gururlandıran bir evlat olduğu, su götürmez bir gerçek.

Kaynaklar: 1 | 2 | 3 | 4 | 5

Hazırlayan: Yiğit Can ERTUNÇ
Transfer Merkezi Başyazarı
Bu yazı TransferMerkez.com tarafından hazırlanmıştır, tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.

        1994 yılının 15 Aralık gününde, yaşamının devamında karşılaşacağı güçlüklere karşı gösterdiği mukavemet ve sergilediği hayatta ...

06.02.2015 İddaa Tahminleri