29 Eylül 2015 Salı

Transfer Merkezi 3 yaşında!

        2012'de çıktığımız yolda acısıyla tatlısıyla 3 seneyi geride bıraktık. Sizlerin de destekleriyle her geçen gün büyüyen Transfer Merkezi'nin kuruluş amacı Türk spor medyasına alternatif olmak ve yapılmayan şeyleri yapmaktı. Geçen bu 3 sene içerisinde çizgimizi korumaya, amatör ruhla profesyonel işler yapmaya çalıştık. Twitter'da 100 bin takipçiyi geçtik, belki çok daha büyük rakamlara da ulaşabilirdik ama bizim için güvenilir olmak popüler olmaktan daha önemliydi her zaman. Elimizden geldiğince alt liglere de amatör futbola da yer vermeye çalıştık. Zaman içinde ekibimize katılan yazar arkadaşlarımızın da katkılarıyla çok daha iyi noktalara geldik. Aylık futbol dergisi çıkardık, radyoda program yaptık, farklı projelerimizle sizlerle olduk. Transfer Merkezi (102 bin) sayfamızın yanı sıra Alt Ligler TR (27 bin), SporVine (48 bin), SporGram (18 bin), Basket Merkezi (11 bin), Spor Tarihi (11 bin) ve FutStats (8 bin) projelerimiz de önemli takipçi sayılarına ulaştı. Bu süreçte bizden desteğini esirgemeyen tüm takipçilerimize, katkılarından dolayı tüm yazarlarımıza, temsilcilerimize ve yanımızda olan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz.

        4. yılımızda da alternatif olmaya, çizgimizi bozmadan sizlerle olmaya devam edeceğiz. Geçtiğimiz dönemde sitemizin yazar kadrosunda yer alan ancak işlerinin/okullarının yoğunluğu ya da özel nedenlerden dolayı yeterince aktif olamayan bazı yazar arkadaşlarımız yeni yayın döneminde bizlerle olmayacaklar. Namet Ateş, Kaşif Yavaş, Orhun Alicikoğlu, Alper Kaya, Emin Örnek, Fethi Aytuna, Emrah Çetin, Muhammed Yasin Erkol yeni dönemde yazar kadrosunda değiller ama konuk yazar olarak yine yazılarıyla sitemizde yer alabilirler. Hepsine şimdiye kadar olan katkıları için teşekkür ediyoruz. Yeni dönemde Hüseyin Karabacak "Yazı İşleri Müdürü", Muhammed Ekti "Röportaj Sorumlusu", Uğur Yılmaz "PTT 1.Lig Sorumlusu" görevlerini de üstlenecek. Kocaeli temsilcimiz olan Bidar Yağmur Tarhan ve Kayseri temsilcimiz olan Memduh Borazan'a da aramıza hoşgeldin diyor, başarılar diliyoruz. Sitemizin güncel yazar, temsilci ve yönetici kadrosunu KÜNYE sayfamızdan görebilirsiniz. Güzel bir futbol sezonu olması dileğiyle... 

Çetin KUZU
TM Genel Yayın Yönetmeni

        2012 'de çıktığımız yolda acısıyla tatlısıyla 3 seneyi geride bıraktık . Sizlerin de destekleriyle her geçen gün büyüyen Trans...

28 Eylül 2015 Pazartesi

KKTC'de Futbol Sezonu Açıldı..

        Bir Kurban Bayramı daha geçip gitti; öncelikle herkesin geçmiş bayramını kutlarım. Türkiye'deki futbolseverler bayram dolayısıyla profesyonel liglerdeki mücadelelerle haftayı idare ettiler; amatörde ise yalnızca İstanbul, Kayseri ve Muş'ta maçlar oynandı.Yavru Vatan ise yurttaşlarına futbol keyfini bayramla birleştirmek istemiş olacak ki küşatı bu haftaya denk getirmiş.

        Aslına bakılırsa sezon öncesi bir takım sıkıntılar söz konusuydu; zira geçen sene play-out maçları sonucu küme düşen Serdarlı Gençlerbirliği, KTFF ile sorunlar yaşamış, federasyonu Yüksek İdare Mahkemesi'ne vermişti; bunun üzerine federasyon kırmızı-beyazlıları liglerden ihraç edip küme düşen Gençlikgücü'nü yeniden K-Pet 1.Lig'e aldı. Eylül ayında federasyon ile buzları eriten ve bu sezonki hakları dondurulan Gazimağusa temsilcisi gelecek sene aynı ligde mücadele edecek. Futbolcular ise başka takımlara kiralandı. K-Pet 2.Lig takımlarından Akıncılarspor ise Liglere Katılım Formunu ve Kulüp Tescil Taahhütnamesini, KTFF'ye ibraz etmediği için ligden ihraç oldu.

        Son derece sancılı bir sezon önü geçiren Yavru Vatan'da sezonun gol perdesini açmak ise K-Pet 1.Lig takımlarından Esentepe'de oynayan 29 yaşındaki deneyimli golcü Başak Tümkan'a nasip oldu.
Geçen hafta Mormenekşe Gençlerbirliği'ni uzatmada 1-0 yenerek Süper Kupa'yı da kazanan son şampiyon Yenicami Ağdelen, Cihangir deplasmanında İrfan ve İsmet'in gollerine engel olamayınca sahadan 2-1 yenik ayrıldı. Üstelik kırmızı-beyazlılar rakibini geçen senenin 20.haftasında 5-1'le hezimete uğratmıştı. O yenilgiden sonra siyah-beyazlılar lig ve kupa dahil üst üste 10 resmini maçını kazanıp 3 kupayla sezonu taçlandırmışlardı.

        Dar bütçesine karşın Doğan Türk Birliği, Küçük Kaymaklı ve Lefke'nin yapamadığını yapıp geçen sene ligi üçüncü kapatan ve kupada da final oynayan Mormenekşe Gençlerbirliği ise ligin yeni ekibi Limasol Türk Ocağı'nı deplasmanda 2-1 yenerek sezona iyi başlangıç yaptı.

        K-Pet 1.Lig'in iki iddialı takımı karşı karşıya getiren mücadelede Dumlupınar TSK, Baf Ülkü Yurdu'nu Soner Güneş'in son dakika golüyle 1-0 yendi. Hatrı sayılır bir taraftar topluluğun izlediği müsabakanın ilk devresi kısır geçse de ikinci devrede evsahibi sarı-kırmızılılar biraz olsun müsabakaya ağırlığını koyup üç puanın sahibi oldu.

        K-Pet 2.Lig'de ise ligin yeni ekipleri İskele Trabzonspor ve Alsancak Yeşilova rakiplerini farklı mağlup ederek ilk haftanın zirvesine kuruluverdiler. Üstelik her ikisi de yeni sezona yalnızca 1,5 aylık sürede hazırlanabildiler; zira Yükselme Ligi (K-Pet 2.Lig'den sonra gelen lig) maçları Ağustos ayında tamamlanabilmişti.

                                                            TOPLU SONUÇLAR
K-Pet Süper Lig                                                                       K-Pet 2.Lig
Bostancı Bağcıl 1-0 Lefke TSK                                       Ozanköy 1-2 Tatlısu
Yeni Boğaziçi 2-2 Doğan Türk Birliği                              Geçitkale 1-3 Türkmenköy
Küçük Kaymaklı 1-0 Mağusa Türk Gücü                         İskele Trabzon 2-0 Ortaköy
Türk Ocağı Limasol 1-2 Mormenekşe GB                       Alsancak Yeşilova 3-0 Boğaziçi
İskele Gençlerbirliği 0-0 Binatlı Yılmaz                           Çanakkale 2-2 Vadili
Çetinkaya TSK 5-1 Değirmenlik                                     Doğancı 1-3 Akova
Cihangir 2-1 Yenicami Ağdelen                                      Akıncılar E-E Maraş

K-Pet 1.Lig
Dumlupınar TSK 1-0 Baf Ülkü Yurdu
Gençlikgücü 2-2 Esentepe
Denizli 2-1 Lapta
Düzkaya 2-0 Göçmenköy
Hamitköy 3-0 Gönyeli
Karşıyaka Anamur 2-1 Görneç
Yalova 0-1 Girne Halk Evi

Hazırlayan: Erkan ADAY

        Bir Kurban Bayramı daha geçip gitti; öncelikle herkesin geçmiş bayramını kutlarım. Türkiye'deki futbolseverler bayram dolayısı...

27 Eylül 2015 Pazar

Jeremy Bentham’ın Beşiktaş’ı

        Faydacılığın kurucusu olarak bilinen Jeremy Bentham, 1748-1832 yılları arasında yaşayan bir İngiliz filozof ve hukukçudur. Bugün yine düşünce kalıplarımızı zorlayarak Beşiktaş’ın kadro tercihlerini Bentham’ın fayda analizi üzerinden okumayı deneyelim istedim. Bentham’ın faydacılığının temelinde “En Büyük Mutluluk İlkesi” yatar. Doğru olan en çok kişi için en büyük faydayı sağlayandır. Bu yaklaşım hukuk, siyaset gibi birçok alanda kendisine yer bulmuş, iktisatta maldan elde edilen faydadan, büyük şirketlerin yaptığı fayda-maliyet analizlerine kadar pek çok farklı alanda kullanılan analizler için önemli bir çıkış noktası olmuştur. Fayda analizine yöneltilen en büyük eleştirilerden biri,  faydanın ölçülebileceği tek bir birimin varlığını kabul etmesidir. Altında farklı dinamikler yatan binlerce farklı durum karşısında sabit bir birimin varlığını kabul etmek gerçekten de çok kullanışlı bir yöntem değildir ve işlevsel olmadığı zaman içerisinde farklı otoritelerce kabul görmüştür, yeni yaklaşım arayışları başlamıştır. Bu sebeple Beşiktaş’ın kadro analizini yaparken kendimize soyut bir birim yaratacağız ancak bunu istatistiklerle destekleyerek haklılığımızı ortaya koymaya çalışacağız.

        Futbolcuların kalite ve verimlerini ölçebileceğimiz bir birim olduğunu varsayalım. Çok iyi bilmekteyiz ki futbol kolektif bir oyundur ve bazı takımlar, üyelerinin kalitelerinin toplamından daha fazlasına sahiptir. Örnek verecek olursak, 100 birim kalitede olan çok iyi futbolculardan kurulu bir takım 11x100’den 1100 birim faydaya ulaşmışken, 50’şer birim kalitedeki futbolculardan kurulu bazı takımlar, 1100 birimlik takımdan çok daha başarılı olabilir, çünkü toplam kaliteden elde edilen fayda birimlerin kalite toplamından daha fazlasıdır. Ortaya konulan artı değer tam da bahsettiğimiz “takım” olgusudur. Bunun altında yatan etkenler şüphesiz kitaplar dolusu araştırmalara konu edilebilecek kadar büyük bir yelpazedir. Doğru yönetim, kadro planlaması, teknik heyet, birlikte oynama alışkanlığı gibi etkenleri örnek olarak sayabiliriz. Bazen elinizde 100 birim kalitede ve 50 birim kalitede 2 futbolcu vardır ve birbirinin alternatifidir. Bireyler üzerinden gidersek akılcı olan 100 birim kalitedeki oyuncuyu oynatmaktır. Ancak toplam kaliteden elde edilen faydadan söz edecek olursak eğer ki 50 birimlik oyuncuyu oynattığınızda altında yatan farklı dinamikler sonucu toplam faydanız daha çok artıyorsa, birey farkından kaybettiğiniz 50 birim kaliteyi gözetmemeli ve toplam faydayı düşünmelisiniz. Bentham’ın faydacılığı en çok kişi için en büyük faydayı sağlamayı amaçlıyorsa önemli olan bireyler değil toplam faydadır.

        Tahmin edenler olmuştur bu tartışmayı Olcay – Quaresma tercihi üzerinden devam ettirmeyi planlıyorum. Olcay Şahan ve Ricardo Quaresma’yı bireysel birim kalite üzerinden kıyaslayacak olursak, gerek kariyer verileri ile gerek bireysel ekstra yetenekleri ile Quaresma’nın Olcay Şahan’ın önünde olduğunu kabul etmemiz gerekir. Fakat takımın elde ettiği toplam faydayı gözeterek bir kıyaslama yaparsak, sonuçlar tam da yukarıda bahsettiğim gibi olacaktır.  Birim kalite tartışması kulağınıza soyut gibi gelebilir fakat takımın oyuncunun varlığından sağladığı toplam fayda konusunda daha somut verilerle destekleme şansımız var.

        Olcay Şahan’la başlayalım. Olcay Şahan, Beşiktaş’a geldiğinden beri Beşiktaş 107 lig karşılaşmasına çıkmış, Olcay bunların 103’ünde forma giymiş, 99’una ilk 11 başlamış. 29 gol atmış 17 asist yapmış.  Tüm bu verilerle birlikte Oğuzhan’la 4., Atiba ve Gökhan’la 3., Sosa ile 2. sezonunu geçiriyor. Birlikte oynama alışkanlığı bir futbol takımı için başarıya giden yolda en önemli unsurlardan birisi. Gelelim taraftarın sevgilisi Quaresma’ya, tüm yeteneklerinin yanı sıra ve takım oyunundan ziyade bireysel yetenekleri ile problem çözme çabası onu toplam fayda düşünüldüğünde bir adım geride bırakıyor.  İlk Beşiktaş macerasında dahi ne kadar başarılı olduğu tartışmalıyken, üzerinden geçen süreçte 3 yaş daha aldığını unutmamak gerekiyor. Oyun tarzı oldukça aktif, seri ve güçlü olmasını gerektirirken, olması gereken fizik yapısına henüz ulaşmadığı da açık. Quaresma yerine Olcay’ın tercih edilmesi gerektiğini düşünmeme sebep olan belki de en büyük sebebi ise en sona ayırdım. Beşiktaş FEDA (2012-2013) sezonundan beri bir şeyi ısrarla ve istikrarla iyi yapmaya devam ediyor. 2012-2013’te Olcay – Oğuzhan – Almeida – Holosko - Fernandes, 2013-2014’te Gökhan Töre’nin, 2014-2015’te Sosa ve Demba’nın eklenmesiyle birlikte alışkanlık haline getirdiği durumu şöyle açıklayabiliriz. Beşiktaş 2.bölgede kaptığı toplarla dikine çok hızlı ve çabuk hücum edebiliyor. 3. Bölgede ise yine aynı çabuklukla yapılan ekstra paslarla ceza sahasında çabuk çoğalarak skor üretebiliyor ve bunu belki de Türkiye’de yapan en iyi takım. Daha iddialı bir söylemle “iyi bir tarzı” bozmadan yıllardır sürdürmeyi başaran nadir ekiplerden birisi. Hatırlayın Samet Aybaba döneminde, Slaven Biliç döneminde hep benzer goller attı Beşiktaş, yakın tarihten örnek verecek olursak Mersin İdmanyurdu, Antep karşılaşmalarında attığı golleri düşünebiliriz. Hafızamızda yer edinen tüm bu karelerde Olcay hep var. Olcay bu sezonda hep vardı ama bu sezon bazı maçların bazı bölümlerinde bu alışkanlığı sürdüremedi Beşiktaş. Dakikalar üzerinden bunu incelemeye çalışalım.

Mersin İdman Yurdu - Beşiktaş
        Quaresma ilk 45 dakika sahada, bu sürede Beşiktaş Oğuzhan ve Olcay’ın asistleri ile Cenk’in golleri ile 2-1 üstün. Quaresma 2.yarı oyunda yok. Beşiktaş bu devrede ise tam 3 gol buluyor.İkinci yarı goller Cenk, Olcay ve Kerim’den geliyor. Oğuzhan yıldızlaşıyor.

Beşiktaş – Trabzonspor
        Quaresma ilk 11’de, 56’da yine futbol şımarığı bir vuruşla rüzgârın ve şansın yardımı ile topu ağlarla buluşturuyor, 4 dakika sonra ise oyundan atılıyor. Beşiktaş istediği oyunu sahaya yansıtamıyor. Mağlup oluyor.

Gaziantepspor – Beşiktaş
        Quaresma cezalı, skor 0-4. Goller Oğuzhan, Cenk, Olcay, Kerim

Beşiktaş – Başakşehir
        Quaresma yedek, dakika 63’te oyuna giriyor. Skor 2-0, goller Mario Gomez’den. Maç aynı skorla sona eriyor.

Gençlerbirliği – Beşiktaş
        Quaresma ilk 11’de, ilk 45 dakika Beşiktaş maç sonrası yerden yere vurulacak kadar etkisiz, hücum etmekte zorlanıyor. Quaresma oyundan devre arasında çıkıyor, Beşiktaş Gökhan Töre ile 1 gol buluyor ama sahaya ilk yarıdakinden çok daha etkili bir oyun koyuyor.

        Sayı ve dakikalardan sıkılanlar için kısa bir özet geçeyim, 5 maç ortalama 450 dakika. Quaresma yaklaşık 180 dakika sahada kalıyor bir golü kendisi atmak üzere Beşiktaş bu 180 dakikada 3 gol atıyor. Ortalama 60 dakikaya 1 gol. Kalan yaklaşık 270 dakikada ise Beşiktaş 10 gol buluyor. Ortalama 27 dakikaya 1 gol.  Rakamlar açık ve net şekilde ortada, Quaresma sahadayken Beşiktaş alışkanlık edindiği en tehlikeli silahı olan dikine, hızlı ve seri hücumlarını yapamıyor. Çünkü ayağında topu gereğinden fazla tutan bir oyuncu Quaresma değil çok daha büyük bir yıldız dahi olsa takımın bu özelliğini engeller. Quaresma’nın birim kalitesinden faydalanmak isterken takımın toplam faydasını düşürdüğünde ise, diğer oyuncularda sıradanlaşır. Takım olmanın getirdiği o “artı değer” ortadan kalkar.

        Yönetici olmayı taraftar olmaktan ayıran şey, profesyonel düşünebilmek, duygulardan arınmaktır. Rakiplerin yaptığı yıldız transferlerin ardından bir “yıldız” arayışına girerek, taraftarın baskısına dayanamayarak, Beşiktaş’ın oyun alışkanlıklarına hiç uymayan bir transfer yapılmıştır. Bu saatten sonra, oynasa da, oynamasa da “sorun” olacaktır. Bu değerlendirmeler Quaresma’nın kötü futbolcu olduğu iddiası değildir. Son zamanlarda Beşiktaş taraftarının arasında yaygınlaşan “rakipler oyuncusunu övmekten savunmaktan vazgeçmiyor biz sürekli eleştiriyoruz” anlayışına muhalif bir görüş de değildir. Quaresma’nın bireysel yetenek videolarını hala internet üzerinden izleyerek keyif alan bir Beşiktaşlı olarak; Quaresma transferinin yanlış olduğunu ve sahada olduğu sürelerde Beşiktaş’ın etkisizliğinin devam edeceğini düşünüyorum.

        Madem ki yola çıkış mottomuz “En Büyük Mutluluk İlkesi” idi. Beşiktaş takımının, taraftarının ve camiasının refahı toplam faydayı arttırmaktadır. Bunun yolu da her ne kadar takımın ve hatta belki de dünyanın en “yetenekli” bir-iki oyuncusundan biri olsa da Quaresma’nın varlığından değil maalesef ki yokluğundan geçmektedir.
“Faydayı maksimize etmek sadece bireyler için değil aynı zamanda karar vericiler için de bir ilkedir. Hükümetler karar verirken bir bütün olarak toplumun mutluluğunu maksimize edecek şeyi yapması gerekir. Peki toplum nedir? Bentham’a göre toplum onu oluşturan bireylerin toplamından oluşan yapay bir vücuttur. Bu sebeple karar verirken bireyler ve karar verenler kendilerine şu soruyu sormalıdır; Bu kararın tüm yararlarını toplar ve tüm zararlarını çıkarırsak, bu karar alternatif kararlardan daha fazla mutluluk yaratacak mıdır?“
Michael SANDEL / ADALET
Mutluluk Beşiktaş’ın başarılı olması ise, doğru kararı verirken gözetilmesi gereken de budur.

Yazar: Ahmet DUMLU

        Faydacılığın kurucusu olarak bilinen Jeremy Bentham , 1748-1832 yılları arasında yaşayan bir İngiliz filozof ve hukukçudur. Bugün ...

22 Eylül 2015 Salı

Araştırma: Müthiş Geri Dönüşler

        Rusya Premier Lig'in şampiyonluk adaylarından CSKA Moskova, Pazar günü konuğu olduğu Mordovia Saransk'ı 3-0 geriden gelip 6-4 mağlup ederek futbol tarihine yazılacak geri dönüşlerinden birine imza attı.

        Bu tarz müsabakalar nadir rastlansa da bizlere futbolun 90 dakika olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Futbolda son düdüğe kadar her şeyin olabileceğini göstermek amacıyla sizler için tarihin tozlu sayfalarına dalıp toplayabildiğim ganimetleri sergileme gereği duydum. Hangi müsabakanın daha efsane olduğu konusunda takdiri sizlere bırakıyorum.

BAYERN UERDINGEN – DYNAMO DRESDEN 
        O zamanlar Berlin duvarının ayırdığı iki ülkenin temsilcisi Kupa Galipler Kupası'nın çeyrek finalinde buluşuyordu. 5 Mart 1986 tarihinde Şark tarafında oynanan ilk maçı evsahibi Dresden, maçın ikinci yarısında bulduğu gollerle 2-0 alıyordu.

        Rövanşın ilk yarısında ise konuk sarı-siyahlıların 3-1'lik üstünlüğü bulunuyordu. Devre arasında Karl Heinz Feldkamp'ın futbolcularına "tamam,kupadan elendik; fakat en azından şerefimiz ve gururumuzla elenelim" demesi belki de mucizenin fitilini ateşliyordu. 58.dakikada Funkel (pen), 62'de Gudmundsson, 66'da Schäfer, 78'de Klinger, 79'de Funkel (pen) ve 87'de Schäfer'in attığı gollerle kırmızı-mavililer adeta destan yazıp sahadan 7-3 galip ayrılırken, tribündeki 22.000 seyirci adeta çılgına dönüyordu.

CHARLTON ATHLETIC – HUDDERSFIELD TOWN 
        1958 yılına merhaba demeye 10 gün kala iki takım soğuk ve kasvetli bir havada Division 2 mücadelesine çıkıyordu. Evsahibi Charlton'un savunmasında görev yapan kaptan Derek Ufton henüz 17. dakikada omzundan sakatlanıp oyun dışı kalıyordu. O zamanlar oyuncu değişikliğine izin verilmediğinden kırmızı-beyazlılar kalan 73 dakikayı 1 kişi eksik oynamak zorunda kaldılar.


        Bu durumu iyi değerlendiren Huddersfield, ilk yarıyı 2-0 önde kapatacak, 62.dakikaya da 5-1 önde girecekti. Maçı izleyen yaklaşık 12.500 seyircinin çoğu The Valley London'un çıkışına yöneliyordu ki; maçın son yarım saatinde Johnny Ryan ve Summer (5)'ın attığı gollerle Charlton, rakibini hem de 10 kişiyle 7-6 mağlup etmeyi başarıyordu.

MARSİLYA – MONTPELLIER
        1998-1999 sezonuna Maurice, Domoraud, Blanc ve Pires gibi isimleri alarak Leauge 1 için gayet iddialı bir kadro kuran Marsilya, sezona da 2'de 2 ile başlamış ve üstelik kalelerinde gol görmemişti; ne var ki Montpellier'in Fildişili santraforu İbrahima Bakayoko, mavi-beyazlı ekibin adeta kabusu oluyor ve ilk yarıyı Montpellier Robert, Sauze ve Bakayoko'nun (2) golleriyle 4-0 galip kapatırken, Stade Vélodrome'daki yaklaşık 56.000 seyirci adeta buz kesiyordu. İkinci yarıda ise sahada bambaşka bir Marsilya beliriyor ve mavi-beyazlılar Maurice, Dugary (2), Roy,Blanc'ın penaltısıyla maçı son yarım saatte 5-4'le çeviriyordu.

MOTHERWELL – HIBERNIAN
        O sezon ligi dördüncü ve beşinci sırada tamamlayan iki takım, şampiyonluk yolunda play-off'a kalmayı başarıyordu. Normal sezondaki maçlarda Hibernian rakibini deplasmanda 3-1, kendi evinde 2-0'lık sonuçlarla yenmeyi başarmıştı. 5 Mayıs 2010 akşamı oynanan randevunun son 25 dakikasına konuk yeşil-beyazlılar Colin (3), Stokes (2) ve Riordan'ın golleriyle 6-2 önde girerken, bordo-sarıya gönül verenler stadı birer birer terk ediyordu. 67'de O'Brien'ın direkten dönen şutunu Coke tamamlayacak, 72'de Hateley'in kullandığı serbest vuruş kimseye değmeden ağlara gidecek, 76'da O'Brien'ın kornerinde Sutton kafayla farkı bire indirecek, 90'da Sutton'ın uzaklaştırdığı topla buluşan Jutkiewicz Hanlon'a rağmen sol çaprazdan kaleci Smith'i avlayacak ve mücadele 6-6 gibi fantastik bir sonuçla bitecekti. Yediği son üç golde hatası bulunan kaleci Smith ise 85'te Jutkiewicz'in penaltısını kurtardı.

LEEDS UNITED – PRESTON NORTH END
        Bu mücadele öncesi konuk ekibin 8 maçta yalnızca 6 puanı vardı; 7 gole karşılık kalelerinde 15 gol görmüştü. Leeds'in ise 4 galibiyeti 2 beraberliği ve 2 yenilgisi bulunuyordu; son 2 maçta kalelerini gole kapatan sarı-mavililer bu mücaledeye favori olarak çıkıyorlardı.

         28 Eylül 2010 akşamı oynanan bu maçta 22.727 seyirci tribündeki yerini almıştı. Konuk takım 4.dakikada Parkin ile öne geçse de Becciho, Bruce ve Somma (2)'nın gollerine engel olamadı; 42.dakikada Parkin kendisinin ve takımının ikinci golünü atıp farkı ikiye indirdi ve ilk devreyi evsahibi Tavuskuşları 4-2 üstün tamamladı.

        54.dakikada Treacy'in doğrudan kaleye kullandığı köşe vuruşu Leedsli oyuncunun kafasına çarpınca fark 1'e indi. 58'de McCartney Coutts'ı düşürünce hakem penaltı noktasını gösterdi ve Davidson skoru dengeleyen golü attı. 64'te Davidson'un orta sahadan attığı uzun topla buluşan Parkin, markaja rağmen voleyi yapıştırıyor ve Beyazlar maçta ilk kez öne geçiyordu. Perdeyi ise 79.dakikada Jones'ın orta alandan ortaladığı topu Hume kafayla ağlara göndererek kapatacak ve ortaya inanılması güç bir sonuç çıkacaktı:  Leeds United 4-6 Preston North End

VFL BOCHUM – BAYERN MÜNIH
        Tarihler 18 Eylül 1976'yı gösteriyor ve tribünlerde 17.000 seyirci bu maçı takip ediyordu. Müsabakanın henüz 11. dakikasında evsahibi ekipten Flanke'nin yerine Ellbracht girdi; ne var ki mavi-beyazlıların Alman santrafor ilk yarıda Bayern ağlarını 2 kere havalandırmayı başarıyordu. İlk yarıyı 3-0 önde tamamlayan Bochum, 51.dakikada Pochstein ile farkı 4'e çıkardı; ardından Bayern sazı aldı ve Rummenige, Schwarzenbeck, Gerd Müller (1'i penaltıdan 2) ve Hoeness ile 5-4 öne geçiverdi. Trimhold skoru dengelese de 89'da Uli Hoeness son noktayı koyacak ve kırmızı-beyazlılar, 4-0'lık yenilgiden 6-5'lik zafere uzanacaktı.

ALTAY – GALATASARAY
        Profesyonelliğin henüz ülkemize gelmediği, 2.Dünya Savaşı'nın hüküm sürdüğü, yokluklar içinde geçen yıllardan kalma bir Milli Küme karşılaşması... O dönem 3 büyük ilde derece yapan 8 takım Milli Küme adı altında çift devreli Türkiye Şampiyonası'nda mücadele ediyordu. Ligin diğer takımları Fenerbahçe, Beşiktaş, Vefa, Altınordu, Gençlerbirliği ve Muhafızgücü idi.

         7 Nisan 1940 Pazar günü, güneş batmak üzereyken iki takım Alsancak'ın kömür tozlu sahasında kozlarını paylaşacaktı. İlk yarıyı Salahaddin, Süleyman ve Taylor Bülent'in golleriyle kapatan sarı-kırmızılılar, 58.dakikada Süleyman'ın golüyle 4-0 öne fırlayacaktı; ancak 11 dakika içinde Vahap Özaltay'ın ayağından 3, İlyas'ınkinden de 2 gol bulan Altay, karşılaşmayı 5-4 kazanacaktı. Maçtan sonra Vahap, Saim ve İlyas siyah-beyazlı taraftarların omuzları üzerinde kulüp binasına götürülecekti.


MERSİN İDMAN YURDU – SAMSUNSPOR
       Eğer makaleyi "Türk futbolundaki efsanevi geri dönüşler" şeklinde yazsaydık,bu müsabaka ilk 5'in içine rahatlıkla girerdi. 30 Kasım 2013 Cumartesi bir öğlen günüydü. PTT'de Play-off hesapları iki takım Tevfik Sırrı Gür Stadı'nın çimlerine ayak basıyordu. Konuk Karadeniz gibi maça fırtına gibi başlıyor Erdem ve Aminu (2)'nun golleriyle ilk 18 dakikada 3-0 öne fırlayıvermişti. Derken maçın daha dörtte birlik bölümü yeni tamamlanmıştı ki Akdeniz ekibi iki oyuncu birden değiştiriverdi ve ilk yarıda 5 oyuncu birden sarı kart gördü. İkinci yarıya başlarken, kırmızı-lacivertlilerin oyuncu değiştirme hakkı kalmamıştı. 57'den kornerden gelen topla kafayla yükselen Mehmet Yıldız farkı ikiye indirdi.71'de Mehmet'in kaleciden seken topunu Emrah tamamladı. Konuk ekip Musa ile farkı ikiye çıkarsa da Kırmızı Şeytanlar pes etmedi: 71'de Mehmet Yıldız sağdan bindirdi, Mahmut kafayla Emrah'a asist yaptı ve fark yeniden 1'e indi. 85'te Samsun ceza sahasına ortalanan topta Efe'nin kafa vuruşu direkten döndü; dönen topu Mehmet Yıldız ağlara yolluyordu: 4-4. Ve 90+4'te Lawal, rakibinden müthiş sıyrılıp ceza sahası dışından kalenin soluna topu ağlara yolluyor ve kırmızı-lacivertli taraftarlar, futbolcular sevinçten deliye dönüyordu: 5-4.

KARŞIYAKA – ADANA DEMİRSPOR
        PTT 1.Lig öyle bir lig ki, burada her an her şey olabilir. Bir bahar akşamı iki takım play-off ve ilk iki hesapları doğrultusunda İzmir Atatürk Stadı'nın yemyeşil örtüsünde puan mücadelesine çıkıyordu. Mavi Şimşekler; Artun, Beykan ve Abdülkerim ile bir anda 3-0 öne geçiyordu. Evsahibi Kaf-Kaf Umut (kk) ve Onur ile goller bulsa da Beykan, Akdeniz ekibini 4-2 öne taşıyacaktı. Derken yeşil-kırmızılı ekip rakibine kâbus gibi çöktü: 65'te Onur serbest vuruştan harika bir gol atacak, 69'da Yenal'ın ceza sahasına ortaladığı ve Kahe'nin dokunamadığı topa Mehmet Ayaz dokunacak, 75'te Onur'un ortasına Juninho röveşatayı yapıştıracak, 90'da Mehmet Sıddık'la verkaça giren Onur takımını iki farklı öne taşıyacaktı. 90+4'te Fatih Şen'in golü sonucu tayin etmekten öteye geçmeyecek ve Kaf-Kaf 3-0'dan geriden geldiği müsabakayı 6-5 kazanarak rakibine ilk iki yolunda büyük darbe vuracaktı.

ZEYTİNBURNUSPOR – GALATASARAY
        21 Mayıs 1995 akşamı iki takım "gazoz" diye tabir edilen müsabakaya çıkıyordu. Cim-Bom ligi üçüncü sırada tamamlamış, Türkiye Kupası'nı da Trabzonspor'a kaptırmıştı. Bir önceki hafta Gaziantepspor'a deplasmanda 3-1 yenilen Zeytinburnu'nun lige matematiksel olarak veda etmesi kesinleşmişti.

        Müsabaka Ali Sami Yen'de oynanmasına rağmen evsahibi Zeytinburnu idi. Dakikalar 24'ü gösterdiğinde lacivert-beyazlılar, Reha Kapsal (2) ve Kadri Sancak (pen)'ın golleriyle 3-0 öne geçivermişti. Saffet Sancaklı ilk devrenin son dakikasında farkı 2'ye indiren golü attı. Aynı Saffet, 53'te farkı 1'e indirecekti. Rahmetli Sedat Balkanlı 57'de kırmızı kart görse de sarı-kırmızı ekip son 20 dakikada Hakan Şükür (2), Kubilay, Tugay ve Saffet ile tam 5 gol bulacak ve sahadan 7-3 galip ayrılacaktı.

ÖZEL DOSYA (İzlemek isteyenler için)

Hazırlayan: Erkan ADAY

        Rusya Premier Lig'in şampiyonluk adaylarından CSKA Moskova , Pazar günü konuğu olduğu Mordovia Saransk' ı 3-0 geriden geli...

19 Eylül 2015 Cumartesi

Teknik Analiz: Takımların kapasitesini geçmiş belirler

        Futbolu izleyici olmaktan öte kurgulanmış senaryoların uygulama yeri olarak düşünmekteyiz. Her takım sahaya galip gelmek için çıkarken bir hedefi de yenilmemektir. Bu basitlikte devam edersek galibiyet veya mağlubiyetin belirleyicilerini de aynı basitlikte yakalayabilir miyiz?

        Öncelikle şunu belirtelim: analiz yapılırken genelde geçmişin devamı olarak gelecek görülmeye veya tahmin edilmeye çalışılmaktadır. Bu bakışa kesin olarak karşıyız. Geleceği geçmiş belirler ama devamlılık “düz bakışla” incelenmemelidir. Düz olmayan veya doğrusal olmayan bakış gereklidir. Her yazımızda bunu koruyacağız.

         Bunun, yüksek olasılıkla olabileceğini ortaya koyabilen çalışmalar vardır. Matematik ve istatistik yöntemlerle bunun mümkün olabileceğini 70'li yıllarda başlayan çalışmalarda görüyoruz. Burada ise bu modellerin ve çalışmaların basitleşmiş halini  uygulamalar üzerinden göstermeye çalışacağız.

        Uygulamalar da elbette futbol maçları olacaktır. Tüm sıcaklığıyla Galatasaray vakasını incelemeye alabiliriz. Bu yazıyı da Trabzonspor deplasmanı sonrasında yazmaktayız. Son 8 maçında 0.13 gol farkıyla maçları bitiren takım, son 26 maçında ise 0.46 gol farkıyla kazanmasına rağmen zorlu Trabzonspor deplasmanında son 8 dakikaya dek gol yemeden gidebilmiş ve “garip” görünen bir sonuçla galibiyeti yakalayabilmiştir.

        Diğer taraftan bakalım: son 16 maçında yükselen performans gösteren Trabzonspor 0.44 gol averajıyla sonuca gidiyordu. Son 8 maçında ise 0.75 gol farkıyla sonuca gidiyordu.

        Bu sayılar durumu ortaya koymaktadır: “ne oldu ?” sorusunun cevabını vermektedir. Çok kullanılan şekliyle “durum analizi” parçası olarak görülmelidir.

        Halbuki daha önemli 2 analiz vardır:
  • tahminsel analiz: ne olabilir?
  • reçetesel analiz:  olası gelişmelere göre ne yapmalıdır?
        Zamanla bu analizler üzerinden devam edeceğiz, bakışımızı ortaya dökerken durum analizinden çok az ama tahminsel analizden daha çok bahsedeceğiz. Reçetesel analize de gireceğiz ama benzer basitlikte kalmayı sürdüreceğiz. Karmaşıklaşırsa bu yazılara konu etmeyeceğiz.

        Geçmişte yaptığımız çalışmalardan da bahsedeceğiz ama yaklaşımımızı belirtmek isteriz, bundan sonrası için açıklayıcı olacaktır:
  • her takım canlı bir organizmadır
  • bu organizma geçmiş hareketlerinden kopuk değildir
  • bu organizmanın belli bir kapasitesi vardır
  • kapasiteyi belirleyen ise geçmişte alınan rakamsal sonuçların istikrar durumudur
  • bu  kapasiteyi 2 parametre ile açabiliriz:
  1. atılan gol
  2. yenilen gol ve bunlara bağlı olarak alınacak sonuç
Örnekleyelim;
        Bir takım sürekli maç kaybederken bunu daha az fark yiyerek yaparsa bu gelecekte galibiyete geçebileceğine işarettir. Tersi olarak da sürekli maç kazanırken bunu daha az fark yaparak yaparsa bu gelecekteki olası mağlubiyetlere işarettir.

        Elbette maçlar bu kadar basitlikte gelişmiyor, bitmiyor. Zamanla özel durumların getireceği olası gelişmelere de değineceğiz.

Sıcak sonuca dönersek:
        Galatasaray bu maça gelene dek son 12 maçta  1.58 gol yiyerek oynamıştı.  Son 8 maçta ise 1.25 gol yiyerek  oynamıştı. Rakamlar gol yiyebileceğini gösterirken nasıl oldu da Trabzonspor şutları gole dönüşemedi?

        Galatasaray cephesinden duruma bakalım: savunmasının kötü olabileceğini düşünsek de tabelaya bakarak görülemeyecek gerçekler de vardı. Geçmişle birlikte değerlendirince üst üste 4 maçta toplam 4 gol, yine üst üste 4 maçında sadece 1 gol yediği farklı dönemler oldu. Bir başka deyişle seri halde gol yememe veya az gol yiyebilme kapasitesi vardı. Bu kapasite kendini hep bol gol yediği dönemler sonrası yaşanmıştı. Bunu da kaçırmamak gerekir. Bu yüzdendir ki Trabzonspor bu gerçeğin analizini kaçırmıştı.

        Trabzonspor hücumundan durumuna bakalım: sonuçta maç 2 tarafın performansıyla uygulama bulur. Son 12 maçında 1.42 ortalamayla gol atan bir takım neden golü bulamadı ? Yine cevabı “organizma performans kapasitesi” üzerinden bakalım: son 8 maçında ise ortalama 1.5 gol atıyordu.  Bu “parlak” ortalamalara rağmen bazı gerçekler de şunu gösteriyordu: 4 maçlık seride toplamda 4 gol atabildiği (sadece 4 gol) gerçekleri de vardı. Yani bazı durumlarda ortalaması altında kalarak “istikrarsız görüntü” çizmişti.

        Özetlersek: Galatasaray savunması bu maça gelene dek kötü idi ama giderek istikrar kazanmaktaydı. Trabzonspor ise hücumu iyi iken, giderek istikrarsızlık göstermekte idi. Alınan sonucun sebebini oyunun içinde değil  geçmişte aramak ve maçı zihinde bu arayış içindeyken çözmek gerekir.

        Bu çözümlemeye geçildiğinde esas hedefin ne olduğu da esas gerçek olarak kendini gösterecektir.

Hazırlayan: Cem ŞENGEZER

        Futbolu izleyici olmaktan öte kurgulanmış senaryoların uygulama yeri olarak düşünmekteyiz. Her takım sahaya galip gelmek için çıka...

Ezeli Rekabet: Yeni Malatyaspor - Elazığspor

        PTT 1.Lig'in 5.haftasının kapanış mücadelesinde Yeni Malatyaspor ile Elazığspor pazar günü 19:30'da Malatya İnönü Stadı'nda karşı karşıya gelecek. İki takımın ligdeki amaçları farklı olsa da iki kent arasında yıllardan beri süregelen bir sosyo-kültürel bir rekabet olduğundan karşılaşmanın önemini bir hayli büyük.

        Ligin yeni ekiplerinden Yeni Malatyaspor, ilk 4 maçta 1 galibiyet 2 beraberlik 1 mağlubiyetle lige başladı. 5 puanlı Doğu kaplanı, 4 haftalık maratonda Gaziantep Büyükşehir Belediyespor ile birlikte ligin en az gol yiyen takımı konumunda. Bu gollerden birini ilk hafta mağlup olduğu 1461 Trabzon'dan, diğerini de ligdeki ilk galibiyetini aldığı Alanyaspor'dan yedi. Bizim liglerimizin ortak taktiği olan 4-2-3-1 ile sahaya dizilen Yeni Malatyaspor’un kalesinde 2 maçtır gösterdiği performansla taraftarın da beğenisini kazanan Ertaç Özbir var. Stoper tandeminde, Adanaspor formasıyla tanıdığımız ve Malatya’da 3. sezonunu yaşayan Koray Şanlı ismi gözümüze çarpıyor. Koray’ın partneri, Uruguaylı stoper Godoy da duran toplarda ileri çıkarak takımının golünü atabilecek isimlerden. Sağ bekte mücadeleci oyun yapısıyla Sadık Çiftpınar varken, solda ise ‘’Fahri Malatyalı’’ olan, artık ismini duyduğumuzda direkt aklımıza Malatya’nın geleceği oyuncu var, yani kaptan Ramazan Kahya. Yeni Malatyaspor savunmasıyla dikkat çekiyor. Maçın genelinde çok iyi işler yapan Doğu Anadolu ekibinin bu sezon kalesinde gördüğü gollerin amatör takımın bile yemeyeceği cinsten olması otoriteleri hayrete düşürüyor. Orta sahada Azad Filiz, Sunday Mba ve Azubuike var. Bu üçlü fazla savunma ağırlıklı bir oyun anlayışına sahip, sarı-kırmızılıların pozisyon bulmamasının nedenini biraz da buna bağlıyorum. Azubuike henüz 18 yaşında, oyununu olgunlaştırdıkça daha da iyi olabilecek bir oyuncu. Biraz güçsüz ama fazlasıyla mücadeleci. Takımın bir kanatında Akpabio, diğer kanatında Alex var. İki oyuncu da takıma katkılar sunabilecek oyuncular. Kaplanlar'ın en zayıf noktası forvet oldu; zira İskender Alın'ın lige kötü başlaması takımın elini kolunu bağlandı. Yedeklere baktığımızda şu anda tek isim Tuzlaspor’un genç golcüsü Yakup Alkan. Yakup bu ligde ilk defa forma giyecek, ne kadar iş yapabilir, orası soru işareti. Aydın Çetin’in de sakatlanması da sarı-kırmızılıların elini kolunu bağlayan bir diğer etmen.

        Malatya seyircisi tutkulu seyirci, takımını iç ve dış saha demeden destekleyen bir taraftar grubu. Hele hele bu karşılaşma Kaplanlar için bambaşka bir öneme sahip. Passolig dolayısıyla tribünlerde yer yer boşluklar oluşabilir; ama ben yine de tribünlerin dolacağını düşünüyorum; çünkü Malatya seyircisi, rakip Elazığ olunca ne Passolig dinler ne de başka bir şey. Elazığ taraftarı maça alınmayacak bu maçta. Bu, her sene yaşadığımız olaylardan birisi, maça gölge düşüren, can sıkan bir durum. İnşallah bu yasaklar en kısa zamanda kalkar. Zevkli bir maç bizleri bekliyor.


        Elazığspor, bu sezona beklentilerin üstünde bir giriş yaptı. İlk dört maçtan iki beraberlik iki galibiyet çıkaran bordo/beyazlı ekip, sezonun dişli ekiplerinden birisi olacağının sinyallerini vermeye başladı. Kariyerinde ilk kez birinci adam olma statüsüne erişen Bayram Bektaş, daha öncesinde Bülent Uygun ve Skibbe gibi tecrübeli ve başarılı hocalardan çok şey kapmışa benziyor. Bektaş'ın Elazığspor'u maçlara 4-2-3-1 sistemiyle çıkıyor. Bayram Hoca'nın elindeki en büyük kozu ise Serdar Özbayraktar. Deneyimli santrafor; takımın liderliğini, abiliğini ve gol yükünü sırtlıyor. Tecrübeli isim şu ana kadar çıktığı 4 karşılaşmada 5 gol attı. Serdar'ın yanı sıra Süper Lig deneyimi olan isimler de bulunuyor: Serdar Kulbilge, Tom, Cleyton, Kemal Tokak, Murat Akyüz. Bordo-beyazlıların deneyimli file bekçisi Serdar Kulbilge, zaman zaman ilginç goller yiyebiliyor.

        Takımın dikkat çeken diğer isimleri Tom ve Cleyton'ın deneyimleri ve yeteneklerini bordo-beyazlılara olumlu yansımış durumda: Tom sağ kanat mevkisinden yaptığı bindirmeler, sprintler ve sürekli zorlamalarla rakip beklere zor anlar yaşatıyor. Cleyton ise Kayserispor, D.Zagreb, Panathinaikos gibi takımlarda kariyer yapmış olan bir top cambazı. 32 yaşındaki Cleyton, skora da çok çabuk gidebilen bir isim ve bana göre bu futbolcuya bu lig hafif bile gelebilir. Takımın orta alanı ise iki Afrika kökenli futbolcuya emanet edilmiş: Segbefia ve Traore. Hem genç hem de enerji dolu isimler. Zaten siyahilerin genelde gücü ve hızı çok iyi oluyor; bu isim için de aynı şey söz konusu. Bu ikili orta sahadaki geniş alan oyununu oynayabilecek tempoya ve enerjiye sahipler. Traore için ayrı bir parantez açmak lazım; zira henüz 18 yaşında olan Malili orta saha, bu ligin en göze batan genç yeteneklerinden birisi olacak gibi.

        Gakgoşlar'ın yönetimini de tebrik etmek gerekiyor; çünkü PTT 1. Lig takımları genel itibariyle yabancı haklarını yaşlı ve deneyimli isimlerle doldururken, bordo-beyazlıların bu genci alması Türk futbolu içinde güzel bir durum.

        1980'li yıllarda adından sıkça söz ettiren,yaklaşık 10 sene önce UEFA Kupası'nda Basel'e ecel terleri döktüren mevcut Malatyaspor, daha sonraki süreçte yanlış yönetimlerin ceremesini çekerek mahalli lige kadar geriledi. Yaklaşık 25 milyon TL borcu bulunan sarı-kırmızılılardan umut kesilince kentin diğer takımı olan Malatya Belediyespor 2010'da bayrağı devralıp adını Yeni Malatyaspor olarak değiştirdi. Renkler de Malatyaspor'un ilk renkleri olan sarı-siyaha dönüştü; daha sonra sarı-kırmızıya geçiş yapıldı. Gakgoşlar ise kuruluşundan 1990'lı yıllara kadar 2. ve 3.Lig arasında gidip gelen takım hüviyetindeydi; içinde bulunduğumuz Milenyum çağında çıtayı yükseltmeyi başarıp Süper Lig görme şerefine de eriştiler.

        Hâlen genç bir kadroyla 1.Amatör'de mücadelesini sürdüren orijinal Malatyaspor ise eski başkanlar hakkında açılan "görevi kötüye kullanma" davalarıyla düzlüğe çıkmaya çalışıyor. Zaten mevcut borcun yaklaşık %80'i eski yöneticilere ait...

        Elazığspor, Malatyaspor ve Yeni Malatyaspor ile bugüne kadar deplasmanda 25 kez karşılaşmış; onlardan 6 galibiyet (5'i Malatyaspor'dan) ve 6 beraberlik (her ikisiden de üçer beraberlik) alabilmiş; Malatyaspor'a 12, Yeni Malatyaspor'a da 1 kez mağlup olmuşlar.

        Yeni Malatyaspor ile Elazığspor en son 5 Nisan 2009'da Elazığ Atatürk Stadı'nda karşılaşmış ve evsahibi ekip sahadan 1-0 galip ayrılmıştı.

        PTT 1.Lig'in 5.haftasının kapanış mücadelesinde Yeni Malatyaspor ile Elazığspor pazar günü 19:30'da Malatya İnönü Stadı...

17 Eylül 2015 Perşembe

Bu Maçlara Dikkat!

        Karpuz kabuğunun denize düştüğü mevsime veda ederken, amatör liglerin de başlamasıyla futbol heyecanı giderek artıyor. Hafta sonunuzun güzel geçmesi amacıyla sizlere Türkiye liglerinde bu hafta sonu oynanacak önemli mücadelelerden bir demet sunmayı tercih ettim; umarım keyif alırsınız.

Trabzonspor – Galatasaray
        Bu mücadelenin ehemmiyeti hakkında fazla konuşmaya gerek yok; zira futboldan hiç ama hiç anlamayan insan bile iki takımın her daim zirve adayı olduğunu size rahatlıkla söyler. Kaldı ki ulusal basında bu maçın analize rahatlıkla ulaşabilirsiniz.

        Kişisel görüşümü açıkça söylemek gerekirse iki takımın lig maçlarını izlemeye pek fırsat bulamadım; ancak Avrupa maçlarına baktığımda ikisi de ağır tempoda oynayan, bal yapamayan arı gibiler. Gerçi Süper Lig'de senelerden beri güzel futbol oynandığını söyleyemem. Ayrıca bazı basın kuruluşlarını da uyarmak istiyorum: Derbi, aynı kentin takımları arasındaki mücadeleye denir.

Yeni Malatyaspor – Elazığspor
        İki komşu vilayet arasında yıllardan beri süregelen sosya-kültürel bir rekabet söz konusu olduğundan, bu maçın önemi daha da değer kazanıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse sezon öncesi Elazığ'ın mali sıkıntılar içinde olacağını, bu nedenle düşmemeye oynayacağını tahmin etmiştim; fakat kadrolarını baştan aşağı yenileyip en azından iş yapabilecek takım kurmuşlar. Takımda zaman zaman uyum sorunu yaşanabiliyor; özellikle Giresunspor maçının ilk 30 dakikasında bunu rahatlıkla gördüm.

        Evsahibi ekip ise bu ligin iddialı ekipleriden biri olmamasına karşın 3 haftadan beri yenilmiyor. savunmasıyla dikkat çekiyor; lakin aynı şeyi hücum gücü açısından söylemek güç... Sarı-kırmızılı ekipte Aydın Çetin sakat, Çılgın Sedat'ın kardeşi Vedat'ın durumu da maç saatinde belli olacak. Bu zorlu müsabaka, pazar günü 19:30'da başlayacak, TRT Spor'dan naklen yayınlanacak.

Bandırmaspor – İstanbulspor
        Senelerden beri PTT 1.Lig hesapları yapıp son anda bir çuval inciri berbat etmeyi başaran (!) ve bu sezona yine aynı hesaplarla giren Ban-Ban, sezona 2-1'lik Kırklarelispor yenilgisiyle başlasa da geçen hafta kardeş takım Fethiyespor'u deplasmanda 3-1 yenip moral buldu. Başkanının vefat ettiği günlerde bu lige çıkmayı başaran ve ligin en genç kadrolarından birine sahip İstanbulspor ise sezona 2'de 2 ile girip gol yemeden zirveye kuruluverdi.

        Bordo-beyazlı taraftarlar bu sezon ilk kez takımlarını izleme fırsatı bulacaklar; zira ilk haftadaki Kırklareli randevusu seyircisiz oynanmıştı. Genel rekabete baktığımızda Boğalar'ın galibiyetlerde 6-3'lük üstünlüğü var. Bandırma'daki maçlarda evsahibi ekibin galibiyetlerde 2-1 üstün 3 maç da berabere sonuçlanmış.İki takım en son 9 Mayıs 1993'te Bayrampaşa'da karşılaşmış ve sarı-siyahlılar sahadan 2-0'lık galibiyetle ayrılmıştı.

        Bandırma dışında yaşayan futbolseveler, cumartesi günü 16:00'da başlayacak bu karşılaşmayı Egetürk TV'den canlı olarak izleyebilirler.

Manisaspor – Eyüpspor
        Geçen sene averajla PTT'ye veda eden Tarzanlar, ligin yeni ekibi olan Eyüp'ü kendi sahasında heyecanı içinde olacak; zira siyah-beyazlılar, 19 Mayıs Stadı'nın bakımda olması nedeniyle ilk haftadaki rakibi Kartalspor'u Turgutlu'da ağırlamak durumunda kalmıştı.

        Oldukça yüklü miktarda borcu olmasına karşın şehrin ileri gelenlerinin elini taşın altına koymasıyla güzel bir kadro kuran Tarzanlar, lige 2'de 2 başladı. Geçen sene yönetici,futbolcu ve taraftarın mükemmel uyumuyla 2.Lig'e geri dönmeyi başaran Eyüp de 2 maçta 4 puanı buluverdi. Bu maçın bir diğer özelliği de iki takımın tarihteki ilk randevusu olması... Cumartesi günkü bu mücadelenin başlama vuruşu 20:00'da...

Kuşadasıspor – Sökespor
        Bu sezon Bölgesel Amatör Lig 10.Grup'ta mücadele edecek olan iki ezeli rakip, ligin ilk haftasında karşı karşıya geliyor.

        Evsahibi Kuşadasıspor transfer döneminde Süleyman Görgün, Güneş Can Görgülü, Kadir Söylemez ve Jaba ile kadrosunu güçlendirirken; teknik direktörlük için sezon öncesi ilk olarak Gürkan Ferhatoğlu'yu, sonra Behiç Başatuğrul'u başa geçirmiş, fakat bu ikili ile yollarını ayırmak zorunda kaldı. Siyah-beyazlıların direksiyonuna son olarak, Aydınspor 1923'ten ikinci kez ayrılan Osman Aktar geçti. Aktar 2010-2011 sezonunda Aydınspor 1923'u 3.Lig'e taşımıştı.

        Konuk Sökespor ise Korhan Öztürk, Asror Gafurov, Bikoko gibi isimlere imza attırmayı başardı. Teknik direktörlüğe de Muğlaspor'a giden Tevfik Ata Tekin'in yerine Cevdet Çapar'ı getirdiler.
Kuşadası 2010-2011, Söke de 2012-2013 sezonunda Bölgesel Lig'de mücadele etmiş, ama Aydın takımları içinde en puanı toplayan ekipler olduğundan küme düşmüşlerdi. Siyah-beyazlılar 2001, kırmızı-lacivertliler de 1998'den beri profesyonel liglere hasret...

        Kuşadasıspor 28 Eylül 2014'te oynadığı ve 1-0 kaybettiği Merkez Yeniköy mücadelesinden sonraki 17 resmi maçı da kaybetmedi. Geçen senenin Süper Amatör şampiyonu Sökespor'dan 2 maçta 4 puan almasına karşın ligi ikinci sırada tamamlayan siyah-beyazlılar, bararj maçında İncirliova'yı Güray'ın son dakikada attığı golle 3-2 yenerek BAL'a yükselmişti.

        Sökespor ise geçen sene Süper Amatör'de 44 puan toplayarak şampiyon olmuş ve doğrudan BAL'a yükselmişti. 13 maçtır yenilmeyen kırmızı-lacivertliler ise son yenilgisini 26 Ekim 2014'te Kuşadasıspor'a deplasmanda 2-0 yenilerek almıştı. Ayrıca Söke, ligin son haftasında Merkez Yeniköy ile deplasmanda golsüz berabere kalıp ezeli rakibinin İncirliova ile baraj maçı yapmasını sağlamıştı. Hesaplarını 3.Lig üzerine kuran iki ezeli rakibin randevusu pazar günü 15:00'da Özer Türk Stadı'nda...


Gebzespor – Kocaelispor
        Son yıllarda yaşadıkları maddi darboğazlar yüzünden profesyonel liglerden kopan iki takım, 12.Grup'un ilk haftasında karşı karşıya...

        Evsahibi Menekşeler'de sezon öncesi İlker Çakır başkanlık koltuğunu devralmasıyla- kıpırdanma başladı diyebiliriz. Çakır ilk önce geçmiş dönemde mor-beyazlı ekipte forma giyen ve kulüpten alacağı olan futbolcuların borçlarını kısmen de olsa ödemeye başladı. Kulüp yaklaşık 15'e yakın futbolcu transfer etti. Geçen sene KKTC'de gol kralı olan Kasım Tağman da kadroya katılan oyunculardan...

        Kocaeli de en az rakibi kadar iddialı kadro kurmuş durumda. İki takım hazırlık maçında karşı karşıya gelmiş ve mücadele 1-1 sonuçlanmıştı. Şu anki durum itibariyle yeşil-siyahlıların mor-beyazlılara oranla kadrosu daha hazır gözüküyor. Son derece zor bir grupta mücadele edecek olan iki Körfez ekibinin randevusu pazar günü 15:00'da

Bozüyük Vitraspor - Bilecikspor
        Geçen sene Bölgesel Amatör Lig 9.Grup'u 13.sırada tamamlayarak doğrudan küme düşen Vitraspor, bu sene mücadele edeceği Bilecik 1.Amatör Küme'nin favorisi olarak gözüküyor. Konuk Bilecikspor da yeşil-beyazlılar kadar iddialı, ama geçmiş dönemden kalan borçlar biraz can sıkıyor.

        Geçtiğimiz sezon 1.Amatör'ün ilk 5 haftasında yalnızca 4 puan toplayan Bilecik, daha sonra roket gibi fırlayıp kalan 23 maçta 59 puan toplamış fakat şampiyon Bilecik İl Özel İdare'nin 4 puan gerisinde kalarak ligi 4.sırada tamamlamıştı. Kırmızı-beyazlılar bir nevi Altınordu'nun geçen senenin son 10 haftada sergilediği performansa benzer bir performansa imza attılar.

        Bilecikspor'un ezeli rakibi Bozüyükspor'un kapanmanın eşiğine gelip BAL'a ve 1.Amatör'e katılmaması ve Bozüyük'ün ligde iddialı tek takımının Vitra olması nedeniyle kırmızı-beyazlı taraftarlar bu mücadeleye bir hayli ilgi gösteriyor. Bozüyük İlçe Stadı'nda oynanacak bu mücadele saat 16:00'da başlayacak.

Görülmeye Değer Diğer Maçlar
Çayelispor – Ardeşenspor (15:00)
İslahiyespor – Elbistanspor (15:00)
İzmirspor – Muğlaspor (15:00)
Babaeskispor – Lüleburgazspor (15:00)
Utaş Uşakspor - Uşak Belediyespor (15:00)
Erdemlispor - Anamurspor (15:00

Hazırlayan: Erkan ADAY

        Karpuz kabuğunun denize düştüğü mevsime veda ederken, amatör liglerin de başlamasıyla futbol heyecanı giderek artıyor. Hafta sonun...

Rakip Analizi: Molde

        Şampiyonlar Ligi ön elemelerinde Ermeni temsilcisi Pyunik’i eledikten sonra Hırvat Dinamo Zagreb’e elenmesinin ardından, 1 buçuk yılda çıktığı 65 maçtan 42 galibiyet 12 beraberlik ve 11 mağlubiyet çıkartan ve geçtiğimiz sezonu Norveç Ligi’nin puan rekorunu egale ederek takımını şampiyon yapan hocaları Skullerud ile yolları 6 Ağustos itibariyle ayrıldı.

        Bunun ardından, 7 Ağustos’ta “Toparlayıcı Antrenör” kisvesinde göreve getirilen Erling Moe, takımıyla eşit güçte gördüğü rakiplerin karşısına net 2 forvetle 4-4-2 , favori olduğu veya rakibin favori olduğu maçlara da daha çok 4-5-1 gibi gözüken, ortasaha karakterli bir forveti savunma yerleşiminde orta sahanın içinde bulunduran bir düzenle sahaya yayılan bir hoca.

        Takımı ile 1’i kupa, 5’i lig ve 2‘si de Avrupa Ligi önelemesi olmak üzere 8 maça çıktı. Avrupa Ligi'nde Standard Liege karşısında aldığı içeride 2-0 ve dışarıda 3-1’lik skorlarla gruplara kalifiye oldu. Ligdeki karnesi ise 5 maçta 3 beraberlik ve 2 galibiyet. Ligdeki galibiyetlerin ikisi de deplasman galibiyeti, ligde 9 attı, 6 yedi. Çıktığı tek kupa maçı olan Viking maçında 3-0’lık bir mağlubiyetle ziyan oldular.

Oyuncu tercihleri ve bu oyuncuların ne yapabileceklerinden biraz bahsetmek gerekirse;
  • 18 yaşındaki forveti Sander Svendsen’i ne olursa olsun oynatmaya çalışıyor. Yedek bıraktığı tek tük maçlarda da muhakkak çok geçmeden oyuna dahil ediyor. Büyük potansiyel görüyor olsa gerek. Fenerbahçe aleyhine bir durum teşkil edeceğini düşünmüyorum, umarım oynatır.

  • Austria Wien’den satın alma opsiyonuyla kiraladıkları Ola Kamara takımın en etkili gol silahı. Çok muhtemelen satın alırlar. 21 lig maçında 11 golü ve 5 asisti var. Solak. Genellikle bir oyuncuya önlem için öneride bulunulurken “geniş alanda boş bırakmayın” denir fakat bu oyuncu için bunun tam tersini düşünüyorum. Önünde top sürebileceği, birkaç opsiyondan birini tercih edip uygulaması icap eden durumlarda genelde saçmalıyor. Yakınlarında didişebileceği birileri olmadıkça oyundan kopan bir yapıya sahip.  Sıkı marke edilmesine gerek yok. Mümkünse erken dakikalardan itibaren sert müdahalelerle oyuna küstürülmesi Fenerbahçe lehine olacaktır. İşini yakaladığı az fırsattan fayda sağlayarak değil de, kalitesizliğini örtbas edecek kadar aşırı gayret sarfedip, birşeyler yapacağı varsa ancak sürümden kazanarak yapabilen bir oyuncu. Birine benzetmek icap edecekse Shabani Nonda diyeyim.
  • Kanat oyuncuları Mohamed Elyounoussi, takımdan ve kompakt düzenden kopukluğu sık gözlemlenebilen, fakat öyle olmadığını göstermeye gayret ettiği anlarda da topla çok etkili işler yapabilip, skoru her an değiştirecek o kilit eyleme imza atabilecek kumaşa sahip, işin tamamen hücum tarafına engaje edilmiş büyük bir potansiyel. Organize savunmalar karşısında zaten kendi kendini imha edip oyundan düşen bu tarz demode oyuncuları hiç beğenmememe rağmen, yine de fazla geniş alan bırakmamak lazım.
  • Pakistan kökenli solak oyun kurucuları Etzaz Hussain, Manchester United altyapılıdır. Zaten Molde, Manchester United’ın Norveç’teki outlet’i gibidir. Alırlar, verirler. Aralarındaki köprü sanırım Solskjaer. Etzaz, United altyapısının, oyuncuları tespit edip bünyelerine dahil etme aşamasından sonra kıymet katıp pazarlayamadığı bir çok kaliteli isimden biridir. Paul Pogba, Ravel Morrison, Mats Daehli, Dong Fangzhuo, Bojan Djordjic gibi. Sakatlanıp çıktığına ender rastlanır, kendine dokundurmayı fazla sevmemesine rağmen yine de sertliğe davet eden, topla rakibin sinirini bozan durağanlıkta bir münasebeti vardır, kolay kart aldırır. Ara pas göreceği pas kanalları kapalı tutulduğu müddet pek bir şey yapamaz.
  • Muhtemelen Etzaz’ın yanında oynayacak olan Hindistan kökenli Harmeet Singh, kalifiye bir yancıdır. İki ayağını da aynı  etkide kullanır. Feyenoord’a €600.000’e pazarlanıp, tutunamayıp geri gelmiştir.  Hücum namına pek bir şey yapmaz. Orta sahanın eşik tutucusudur. Vazifesi %50 bertaraf etme, %50 de etken takım arkadaşlarına destek olmaktır diyebilirim.
        Bahsettiğim oyuncular dışında Premier Lig’e 3.5 milyon Euro’ya pazarlayıp, 1 sene sonra 2 milyona geri aldıkları Vegard Forren, uzun süre Beşiktaş'ın gündemini meşgul eden sağ bek Martin Linnes ve neden yedek olduğunu bir türlü anlayamadığım Ruben Gabrielsen de, kadro derinliklerine dahil, üzerine konuşulmayı hakeden önemli oyuncular.

        Net favorilere ters gelecek şeyler yapabilen takımlar vardır. Mesela Stoke City gibi çok kötü bir takım, üstün hava hakimiyeti ile psikolojik avantajı eline alacağı 20 dakikalık bir periyotta, paralize ettiği dev rakibine karşı 1-2 gol bulup, kalan 70 dakika boyunca da kalesini gole kapatabilir.

        Fakat Molde’nin, favoriyi rahatsız edecek, herhangi beklenmedik bir kapasiteye sahip olduğunu düşünmüyorum. Kuzey takımı olmasına rağmen istikrarlı bir hava hakimiyetinden bile bahsedebilmek güç. Ne yapmaya çalışıyorlarsa ancak o yollarla gol bulabilirler. Kestirilebilirliği yüksek, sağ gösteriyorsa sağ vurmaya, sol gösteriyorsa sol vurmaya çalışacak bir takım.

        İlk 35 dakikadan sonra Fenerbahçe’nin hükmedeceği bir oyun ve çok rahat olmayacaksa bile 1 veya 2 farklı Fenerbahçe galibiyeti bekliyorum.

Hazırlayan: Yiğit Can ERTUNÇ
Transfer Merkezi Başyazarı

        Şampiyonlar Ligi ön elemelerinde Ermeni temsilcisi Pyunik ’i eledikten sonra Hırvat Dinamo Zagreb ’e elenmesinin ardından, 1 buçu...

16 Eylül 2015 Çarşamba

Maç Ertesi: Galatasaray - Atletico Madrid


Maçla alakalı bazı anahtar kelimeler belirledim, onlar üzerine konuşmak istiyorum.

Jason Denayer
       
        Denayer göze hoş gelmiş, hocası da beğenmiş, pekala. Fakat bu göze hoş gelmek bir stoperin değerlendirilmesinde ne derece önem teşkil eder, hatta eder mi, stoperin primer görevi nedir, sekonder görevi nedir, o göz kimin/kimlerindir, hoş kimin/kimlerin görecesidir önce bunları düşünelim.

        Bir takımın gol atma amaçlı gösterdiği kollektif gayreti nihayete erdirecek bölgedeki kişiler kaç gol attığı ile değerlendirilir, ekseriyetle bu yükü takımların santrforları ve kanat forvetleri çeker. Takımdaki herkesten daha öncelikli olarak.

        Bir takımın gol yememe amaçlı gösterdiği kollektif gayrette de, aslan payı stoper, yani durdurucu olması amacıyla mesleğini icra eden, rakibin atağının sonlanacağı öngörülen bölgelere yerleştirilmiş oyunculardır.

        Futbola ait bir menkulun gelecek vaat etmesi sportif değil ekonomik bir kaygıdır. Bize ne Denayer'in gelecek vaadinden. Sahibi yapsın bu hesapları.
       
       Denayer’in takımı onun stoper oynadığı bölümde 2 gol yedi mi, evet. O zaman Denayer’in objektif olarak beğenilmesi mümkün değildir, subjektif olarak da göze hoş gelmesi gibi, bir profesyonel için en fazla “cila” niteliği taşıyabilecek bir yaftayla şişirilir. Asli görevini iyi yapmış olsa 2 gol yenmezdi.

        Yorum yapmıyorum. Oyunun matematiğini harflendirmeye çalışıyorum.

        Topuğunu katarak attığı çalım en fazla video paylaşım sitelerinde tıklanma değeri vaat eder. Futbol takımlarının bunlarla işi olmaz. O hareket Atletico’nun 1 veya 2 golünü sildi mi, zamanı geri aldı mı, hayır. O zaman savunma amaçlı istihdam edilen oyuncunun performans değerlendirmesinde pozitif teşkili yoktur. Fasa fisodur, arkadaş muhabbetidir.

        Mascherano gibi, Carvajal gibi adamlar hangi gün kimin gözüne hoş gelmişler, işin içindeki insanların tespitleri biraz mekanik olmalı diye düşünüyorum. Eğer bir stoperin kaç pas arası yapabileceğini, kaç top kapabileceğini, kaç hava mücadelesi girişiminde bulunup kaçını kazanacağını öngörebilecek bir izleme ekibin yoksa o zaman öngörüye değil, istatistiğe dayalı tayinler yapılmalıdır. Yani kaç pas arası yapmış, kaç top kapmış, ve benzeri bir filtrelemeyle. Bu da zaten istisnai durumlar hariç 23 yaş altı oyunculara yönlendirmez, bunları istikrarla birkaç sezondur icra eden, en az 24 yaşına gelmiş, oyunu artık eğitilerek değil, kümülatif maç tecrübesi kazanımıyla kariyeri sürmekte olan oyunculara yönlendirir.

        Göze hoş gelme kriteri, futbol mirası yaratamamış ülkelerin oyuncu tespitlerinde dayanak olabilir, Rusya, Türkiye gibi. Eğer kulüpler, bünyesindeki insanların göreceli ve öngörüye dayalı ahkamlarıyla yapılan tespitlere tamah edecekse, o tespit yapan birimlerini sorumluluk alabilen ve utanabilen insanlardan seçmesi faydalarına olur diye düşünüyorum. İyiyse “sayemde”, kötüyse “kısmet değilmiş” ile olmamalı bu iş.

Melo & Telles vs Carole & Jose
       
         Bu tam olarak maçın konusu değil fakat Melo ve Telles oyuna hükmeden, şekil veren oyunculardı. Her oyuncu satılır, hiç sorun değil fakat takım arkadaşları tarafından hükmedilmeye çalışılan oyuna destek verebilen, yine başkaları tarafından verilmiş şekle iyi durumda ayak uydurmaya, kötü durumda mukavemet göstermeye çalışan oyuncular, gidenlerin yerine gelmiş ise, gelen gideni aratır. Etken satıp, yeri edilgen ile doldurulmaz. Carole, Jose, Denayer sahadaki takım ölü eviyse yas, düğün eviyse tef tutarlar. Melo ve Telles ise, ne kadar iyi olduklarından bağımsız olarak o evin ne evi olacağıyla ilgili belirleyici rol üstlenen oyunculardı. Seyretmez, seyri belirlerdi.


Hamza Hamzaoğlu'nun Maç Sonu Açıklamaları
       
         Teknik direktörler, onlara hak görülmüş çalışma alanlarında, onlara tahammül edildiğinin ve bu tahammülün ne kadar süreceğini kendilerinin belirleyeceğinin farkında olmalılar. Layık görülerek görev alan insan, kulübü onurlandırmaz. Birliktelikleri boyunca kulüp onu onurlandırıyordur, o da bu şerefe nail olmaya çalışmalıdır.

        “Sistem” dedi, “İstikrar” dedi, çalışan işvereninden bunları talep edemez, işverenine bunları vaat eder. Eğer sen başarı ile giden bir sistemin emarelerini veriyorsan, istikrar senden talep edilir, hiçbirşey vaat etmezken istikrar talep etmek kulübe “ölü bir nikah kıyalım” dercesine aman dilenmektir. Yakışmadı.

        Çare bulması icap eden kişilerin olayları kötü değil, çok kötü değerlendiriyor olması, umut dahi besletmiyor. Atletico’yu daima istikrarlı bir kulüp sanması gafletine değinmek bile istemiyorum. Keşke fikir sahibi olmadan önce bilgi sahibi olabilsek, ki artık bilgiye ulaşmak çok kolay, hele ki işiniz bu ise zor dahi olsa peşinde olmak icap ederken.

        Ülkemiz yeteneği değil, özveriyi sevdiği sürece bunlar çok olağan, özveriye nitelik katmak ise, vaadiyle barınan değil de, aman dileyerek sığınan insanların yapabileceği türden işler değil. Sorumluluk almayan, ders çıkarmayan insanlar bir projenin parçası da olamazlar, öncülük de edemezler. Hallerinden her daim memnun bir halde, tanıdıkları insanlarla kurdukları organik düzenlerde, al takke ver külah hesabı hayatlarına devam ederler. Profesyonellik nasılsa başkasının yarınlara borcu olur, ona ne, kime ne...

Hazırlayan: Yiğit Can ERTUNÇ
Transfer Merkezi Başyazarı

Maçla alakalı bazı anahtar kelimeler belirledim, onlar üzerine konuşmak istiyorum. Jason Denayer                 Denayer göze hoş g...

13 Eylül 2015 Pazar

İnceleme: Medipol Başakşehir 2015-15

        Geçen sezon Başakşehir için rüya gibiydi. Her ne kadar bu ligin müdavimlerinden olsalar da geçen sezon Spor Toto Süper Ligi’nin  ‘’yeni’’ ekiplerindendi. Göreve gelen Abdullah Avcı, projelerinin olduğunu ve çok doğru transferler yapıldığını söylemişti. Bu yorumun ne kadar doğru olduğunu bize kanıtladılar. Volkan Babacan, Epureanu, Mossoro ve Semih Şentürk hamleleri en çok fayda sağlayanların başında geliyor. Sezonu ligin en az gol yiyen takımlardan birisi olarak bitirdiler ve bu çok büyük bir başarıdır. Bu başarının en büyük ödülü de sezon sonunda ligi 4. sırada bitirmek ve ilk kez Avrupa Ligi elemesine çıkmak oldu. Tecrübesizlik ve yetersizlik AZ Alkmaar karşısında Başakşehir’i kötü duruma soktu ve elenildi. Ligde de şuana kadar işler iyi gitmedi ama ben toparlanacaklarını düşünüyorum. Medipol Başakşehir analizimize başlayalım.

KALECİ
        Medipol Başakşehir’in geçen sezon çok iyi performans göstermesinde en büyük pay sahiplerinden birisi kaleci Volkan Babacan’dır. Volkan’ın gösterdiği performans ona Milli Takım kapılarını açtı. Muslera’dan sonra geçen sezonun en iyi kaleci performansını gösterdi desek abartmış olmayız herhalde. Fenerbahçe’den ayrılışından sonra Manisaspor’da kendine gelişi ve tam zamanında doğru takıma transfer olması Volkan için büyük şans. Bu şansı tamamen kendisi yarattı tabii. Sezona iyi başlayamadı ve ilk AZ Alkmaar maçında kırmızı kart ile oyun dışında kaldı. Bu moral bozukluğu lige de yansıdı ve performansı beklentilerin altında kaldı. Başakşehir’in genelde gösterdiği kötü performansta bu düşüşün nedenlerinden birisi. Takım toparlandıkça Volkan’da toparlanır ve geçen sezonki formuna kavuşur.

        Kaledeki diğer aday ise; Volkan gibi geçmişinde Manisaspor olan Ufuk Ceylan. Ufuk büyük umutlarla Galatasaray’a transfer edilmişti fakat bir türlü beklenileni veremedi ve kariyerinin düşüşüne engel olamadı. Başakşehir’de de Volkan’ı zorlaması çok zor. Kupa maçlarında veya sakatlık ve ceza durumlarında kaleye geçebilir.

SAVUNMA
                Geçen sezonun en az gol yiyen 2. takımı olan Başakşehir’de en önemli bölge defans bölgesiydi. EpureanuYalçın uyumu lige damga vurmuştu. İkili bu sezonda Başakşehir’in sigortası olması beklenirken; Epureanu sakatlandı ve ilk yarıyı kapattı. Fenerbahçe’den transfer edilen Bekir İrtegün, Yalçın Ayhan’ın stoper mevkisinde partneri olacaktır. Ben bu ikilinin yeterli olduğunu düşünüyorum fakat hızlı forvetlere karşı zorlanabileceklerini unutmayalım. Sezonun ilk maçlarında forma şansı bulan Gençer Cansev de forma rekabetinde bu isimleri zorlayacaktır. Sağ bekte ise geçen sezonun iyi isimlerinden birisi olan Uğur Uçar ilk tercih. Uğur Uçar, standardı belli olan ve bu sınırın üstüne çıkan fakat altına pek inmeyen bir oyuncu. 2006 yılında Galatasaray’da oynarken Konya deplasmanındaki talihsiz sakatlık olmasa bambaşka bir kariyeri olacağı kesin. Başakşehir’de gösterdiği performans ise yeniden toparlandığının en büyük göstergesi. Sağ bekte Uğur’u zorlayacak ilk isim Musa Muhammed. Nijerya Milli Takımı’nın alt yaş kategorilerinde gösterdiği performans ile bir dönem Beşiktaş’ında gündeminde olduğu söylenen Musa Muhammed, beklentilerin yüksek olduğu bir isim. Gelişimi ne yönde olacak göreceğiz. Diğer aday ise Cenk Ahmet Alkılıç.  Cenk Ahmet’in asıl mevkii hücum kanatı ama zorunlu kalındığında bu bölgede oynayabilir. Sol bek ise yine geçmişinde Galatasaray olan iki isim var. İlk tercih Ferhat Öztorun. Galatasaray ve Trabzonspor gibi takımlarda oynayan Ferhat, geçen sezon gösterdiği performansa ulaşmak isteyecektir. Ferhat’ın yedeği ise Alpaslan Erdem. Ligimizde birçok takımda oynayan Alpaslan, geçen sezondan daha fazla forma giymek isteyecektir ama bunun için çok çalışması gerekiyor.


ORTA SAHA
        Medipol Başakşehir, sezonun flaş transferlerinden birisini bu bölgeye yaptı. Bu isim Fenerbahçe ile yollarını ayıran Emre Belözoğlu. Emre Belözoğlu, yurt dışından gelen teklifleri reddedip Türkiye’de forma giymeye devam etmek istediğini söyledi. Emre, tecrübesiyle, tekniği ve oyun zekasıyla Başakşehir’e çok güç katacaktır. İyi yanlarının artıları olduğu gibi; agresifliğinin, oyundan erken düşmesinin olumsuz sonuçlarını da takımına yansıtacaktır. Emre’nin orta sahada partnerleri  Badji ve Mahmut olacak gibi duruyor. Badji, hırsı, gücü ve enerjisiyle takıma katkı sağlıyor. Mahmut Tekdemir ise özellikle geçen sezon gösterdiği performans ile herkesin beğenisini kazandı. ‘’Başakşehir’in Mehmet Topal’ı’’ lakabını alan Tekdemir, bu performansı sürdürecektir ve takımının vazgeçilmezi olmaya devam edecektir. Orta sahada geçen sezon iyi performans sergileyen bir diğer isim ise Sedat Ağçay. Tecrübeli oyuncu takımın ağabeyliğini ve orta sahanın sigortası görevini geçen sene iyi yapmıştı. Bu sezon forma şansı daha zor. Fırsat gelirse mutlaka iyi değerlendirmesi gerekiyor. Rotman da bu isimlerle forma yarışını kızıştıracaktır. 4-1-2-3 oynayan Başakşehir’in göbekte Mahmut-Badji- Emre ile oynayacağını düşünüyorum. Alternatif ise Mahmut- Emre – Mossoro.

        Mossoro takıma katılır katılmaz hem orta sahanın ortasında hem de ofansif orta sahada iyi performans gösterdi.  Kanatlarda ise senelerdir DokaVisca ikilisi var. Bu ikili sağ ve sol kanatı yine kimseye bırakmayacak gibi duruyor. Performansları iyi ve bu da Abdullah Avcı’nın elini rahatlatıyor. Özellikle Visca’nın dinamizmi Başakşehir’e çok katkı sağlıyor. Bu ikili kötü oynadığında ise Başakşehir çoğu zaman kitleniyor.  Bu isimlerin yedekleri Cenk Ahmet Alkılıç ve Enver Cenk Şahin.  Çaykur Rizespor ve Kayseri Erciyesspor’da gösterdiği performansı tekrarlamak isteyen Cenk Ahmet, diğer takımlarına göre daha fazla forma rekabetine kalacak. Bu yarışı kazanması için çok çalışması gerekiyor. Cenk Şahin ise beklentinin yüksek olduğu ve genç yaştan potansiyeli yüksek görülen bir isim. Bu sene patlama yapabilecek mi bunu göreceğiz.

FORVET
        Semih Şentürk’ten geçen sezon iyi verim alan Başakşehir, bu sezon Sokol Cikalleshi’yi de bu bölgeye transfer etti. Cikalleshi, ilk maçlarda beklenileni pek karşılayamadı. Yeni takım, yeni lig tabii uyum sorunu olacaktır. İlerleyen haftalarda göstereceği performans forvet hattını belirleyecek. Semih, sakatlık sorunu yaşamadığı her an takıma katkı sağlayacak ve ilk tercih olacaktır. Mehmet Batdal, pivot santrafor olarak Başakşehir’in hızlı kanat oyuncularını için şans yaratıp, pozisyona giriyor. Bu isimlere alternatif olarak Galatasaray’dan transfer edilen Hüseyin Altuğ Taş var. Özellikle kupa maçlarında genç oyuncu şans bulacaktır.

Çıkış yapması beklenen oyuncular
        Medipol Başakşehir’de her zaman takım oyunu ön planda olmuştur ve bireysel performanslara çok az ihtiyaç duyulmuştur. Doka,Visca ve Mahmut gibi isimler kalitelerini gösterdiği için bu sene beklenti içinde olduklarıma saymayacağım. Onlar belirli bir düzeye çıktılar ve bu performansın altına düşmezler. Benim çıkış beklediğim oyuncu Enver Cenk Şahin. Biliyorum senelerdir beklenti var herkes tarafından ama bu sene daha fazla şans bulacak ve iyi kullanacaktır diye düşünüyorum. Son tercih konusunda kendisini geliştirirse sezonun en büyük kazançlarından birisi olur.

        Rotasyonda şans bulmasını beklediğim Hüseyin Altuğ Taş ise diğer adayım. İki oyuncu da hem yaşları hem de potansiyelleri ile futbolseverleri heyecanlandırıyor. Umarım iki isim de beklenilen seviyeye ulaşır.

GENEL BAKIŞ
        Sezona kötü başlayan ve ilk Avrupa Ligi deneyiminde istediği performansı gösteremeyen Medipol Başakşehir, yavaş yavaş toparlanıp geçen sezonki performansına ulaşacaktır. Belki 4. bitiremezler ama en azından Abdullah Avcı’nın ekibi kolay yenilmeyen ve mücadeleyi bırakmayan takım olmaya geri dönecektir. Genel performanslarının artması için seri galibiyetler gerekiyor. O enerji elbet yakalanacak ve tekrardan Avrupa potası için mücadele edilecektir. Geçen sezon gösterilen üst düzey performans takıma moral mi verecek yoksa üzerlerine yüklenen sorumluluk mu olacak bunu göreceğiz. Başarılar dileyerek analizimizi sonlandırıyoruz, iyi okumalar.

Hazırlayan: Berkay KÜÇÜK

        Geçen sezon Başakşehir için rüya gibiydi. Her ne kadar bu ligin müdavimlerinden olsalar da geçen sezon Spor Toto Süper Ligi’nin  ‘...

12 Eylül 2015 Cumartesi

İnceleme: Gaziantepspor 2015-16

        Geçtiğimiz sezon genç teknik adam Okan Buruk ile sezona giren ve ligi 9. sırada bitiren Gaziantepspor, 2014-2015 sezonunun bitmesiyle Okan Buruk ile yollarını ayırdı. Takımın başına Eskişehirspor, Bursaspor gibi takımlarda yardımcı antrenörlük yapan, geçtiğimiz sezon kısa bir sürede olsa Kayserispor teknik direktörlüğünde görev almış Mutlu Topçu getirildi. Sezonu 3 Temmuz'da açan ve 2. etap kamp çalışmaları için 20 Temmuz'da Avusturya'ya giden Gaziantepspor burada 4 hazırlık maçı oynarak, 2 Ağustos'ta yurt dışı kampını tamamladı. Hazırlık maçlarında Norwich takımına 2-1 yenilirken, Konyaspor ve Al Ahli'yi 1-0, SV Hall'i 2-0 mağlup etmeyi başardı.

KALECİ
        Bu bölge için Galatasaray'dan Alperen Uysal'ı kiralayan Gaziantepspor, Eray Birnican'ı Kasımpaşa'ya gönderdi. Gaziantespor'da Zydrunas Karcemarskas gerçeği var. Gaziantepspor'da 6. sezonunna başladı. Bana göre ligimizin en iyi yabancı kalecileri arasında ve övgüyü hakediyor. Bazen yan toplarda hataları olmuyor değil fakat Gaziantepspor'un en çok güvendiği oyuncuların başında geliyor. Kalede yerinin garanti olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Zydrunas Karcemarskas ile forma rekabetine girecek isimler ise tecrübeli kaleci Bora Sevim ve genç isim Alperen Uysal.

SAVUNMA
        Bu bölge için Antalyaspor'dan Mehmet Sedef'i, Bayrampaşa'da oynayan eski futbolcusu Süleyman Özdamar'ı ve Benfica'dan Marcal'ı kadrosuna katarken, bazen taraftarını çileden çıkartan Gillas Binya'yı Elazığspor'a, Senol Can'ı ise Adana Demirspor'a gönderdi.

        Gaziantepspor'un stoper bölgesine baktığımızda Gbenga Arokoyo, Elyasa Süme (sağ bekte de oynamasına karşın stoper olarak kullanılıyor), Ognjen Vranjes ve Süleyman Özdamar var. Süleyman Özdamar hariç diğer 3 futbolcu da 3. hafta sonunda forma giyme şansı buldu. Kaptan Elyasa Süme son 2 maçtır cezası nedeniyle takımdaki yerini alamadı fakat cezasının bitimiyle yüksek ihtimalle takımdaki yerini alacak. Elyasa Süme'nin partneri ise Gbenga Arokoyo ve Ognjen Vranjes ikilisinden biri olacağını tahmin etmek zor değil. Gbenga Arokoyo istenilen, umulan performansı henüz sergileyebilmiş değil, Ognjen Vranjes ile sıkı bir rekabete girecekler. Bu bölge için stoper de oynayabilen sol bek Mehmet Sedef ve Süleyman Özdamar rotasyonu sağlayan isimler olacak.

        Sağ bek ve sol beke baktığımızda fazla alternatifin olmadığını görüyoruz. Benfica'dan kiralanan Marçal sol bek, Barış Yardımcı ise sağ bekte oynayacak. Sol bek için yedek Mehmet Sedef ancak sağ bekte başka isim yok. Barış Yardımcı'nın herhangi form düşüklüğü ve kadroda olmaması durumunda Elyasa Süme'yi bu mevkide kullanılabilir. Yeni transfer Marçal, henüz takıma yeni katılmasına rağmen Bursaspor maçında iyi performans göstermişti, takıma ligi alıştıkça performansı bir tık üste çıkarabilir, bunu da ekleyelim.

ORTA SAHA
        Gaziantepspor bu bölge için Boluspor'dan İsmail Haktan Odabaşı, Torpedo'dan Anton Putillo, Chapecoense'den Abuda ve Granada'dan Daniel Larsson'u kadrosuna katarken, geçen sezon kiraladığı Chico ve Joao Vitor ile yollarını ayırdı.

        Gaziantepspor'un merkez orta sahasına baktığımızda Abdülkadir Kayalı, Erdem Şen, Abuda, Muhammet İldiz gibi isimler var. Özellikle ben Erdem Şen ve Abuda konusunda hangisi tercih edeceğini merak ediyorum, son 2 hafta forma Abuda olsa bile, Abuda kapalı kutu bana göre. Görünen o ki Abdülkadir Kayalı ile birlikte merkez orta saha tandemini hangisi oluşturacak merak ediyorum. Muhammet İldiz ise rotasyonu sağlayacak futbolcu olacak.

        Gaziantepspor'un kanatlarına baktığımızda sayısal olarak bir fazlalık göze çarpıyor, sağ kanatta kadro dışı kalan daha sora affedilen Mustafa Durak, İsmail Haktan Odabaşı, genç futbolcu Müslüm Talşik ve hücumun her bölgesinde oynayabilen fakat Mutlu Topçu'nun sağ kanatta görev verdiği Daniel Larsson var. Sol kanatta ise Orkan Çınar, Ferhad Ayaz ve forvet olmasına karşın 3 maçta da sol kanatta kullanılan Demba Camara var. Sağ kanatta muhtemelen forma Daniel Larsson'da olacak. Henüz bekleneni verebilmiş değil zira geçen sezon takımıyla çok az maça çıktı ve henüz ligin başlarındayız, ilerleyen haftalarda takıma neler katabilecek görmek daha sağlıklı olacak. Sol kanatta ise şu ana kadar 20 yaşındaki Demba Camara kullanıldı, Orkan Çınar da süre aldığı dakikalarda iyi performans gösterdi ve ligde atılan tek golün asistini yaptı. Bu ikili arasında yaşanacak forma rekabeti haliyle Gaziantepspor'a yarayacak.

        Bir de orta saha ile forvet arasındaki köprüyü kuran forvet arkası / 10 numara oynayabilen Oğuzhan Türk ve yeni transfer Anton Putilo var. Oğuzhan Türk henüz süre alabilmiş değil ve işi zor, Anton Putilo ise daha önce Bundesliga deneyimi de yaşamış, gerektiğinde kanat olarak da kullanılabilen hücumda teknik direktörün elini güçlendiren bir opsiyon olarak yer alacak.

FORVET
        Bu bölge için Gaziantepspor'da Muhammet Demir gerçeği var, her zaman söylerim sakatlık yaşamasaydı şuan ya 3 büyüklerde ya da Avrupa'da izleyecektik kendisini. Zira bu transfer döneminde de adı epey 3 büyüklerle anılmıştı. Bu sezon da Gaziantepspor'un en etkili silahı olacak. Yine altyapı eğitimin Almanya'dan alan Emre Nefiz bu bölgede forma rekabetini yaratacak. Her ne kadar 10 numara pozisyonunda oynasa da Mutlu Topçu John Chibuike'yi forvet hattına yakın oynatmaya başladı. O da Gaziantepspor'un bu sezon çok şey beklediği isimler arasında. Bu bölgede herhangi bir sıkıntı yaşandığında Daniel Larsson ve Demba Camara da bu bölge de forma giyebilecek isimler.

Çıkış Yapması Beklenen İsim
        Orkan Çınar'ı rahatlıkla söyleyebilirim. Henüz 19 yaşında ve 3 maçta da süre almayı başardı. Yukarıda bahsettiğim gibi iyi performasn gösterdi ve takımının ligde attığı tek golün asistini yaptı. Sol bek ve sol kanat sağ kanat oynayabiliyor. Fakat Orkan Çınar'dan en iyi verimi almak istiyorsanız sol kanattta oynatmalısınız.

GENEL BAKIŞ
        Geçen sezon Gaziantepspor'u incelerken de aynı şeyi yazmıştım, kadroda bulunan bir çok futbolcu kendi mevkisi dışında başka mevkilerde de forma giyebiliyor, bu önemli bir detay. Şu an transfer dönemi kapalı ve Gaziantepspor'da birkaç noktada eksiklikler mevcut, bu eksiklikleri devre arasında transfer sezonuna kadar en minimuma indirmeyi çalışabilecek joker futbolcular var. Stoperler bazı maçlarda sıkıntı yaratabilir keza merkez orta sahalar da öyle. Gaziantepspor, devre arasına kadar bu sorunları takım içinde çözerse devre arası 2 veya 3 nokta transferle ikinci devreye çok daha iyi bir şekilde girebilir.

Hazırlayan: Muhammed EKTİ

        Geçtiğimiz sezon genç teknik adam Okan Buruk ile sezona giren ve ligi 9. sırada bitiren Gaziantepspor, 2014-2015 sezonunun bitmesi...

İnceleme: Boluspor 2015-16

        Boluspor 1.Lig'de 9. sezonuna başladı. Geride bıraktığı 8 sezonda 2 kez play-off'a kalan ama Süper Lig'e çıkamayan Boluspor, akıllarda genellikle orta sıraların takımı izlenimini bıraktı. Geride bıraktığımız sezonu 11 galibiyet, 11 beraberlik ve 12 mağlubiyet ile 44 puan toplayarak 10.sırada noktalamıştı. Geçtiğimiz sezonu Yılmaz Özen hoca ile bitiren ekip sezon sonunda önce Ümit Özat ile anlaşmıştı ancak daha sonra ne olduysa sezon başlamadan Ümit Özat ile yollarını ayırdı ve takımın başına Özcan Bizati getirildi. Şimdi Boluspor'un kadrosuna göz atalım.

KALECİ
        Boluspor'un kalesinde tecrübeli isim Soner Şahin dikkat çekiyor. Soner, son iki senede Samsunspor formasıyla play-off finalinden döndü. Soner bu ligin önemli kalecilerinden. Soner'in alternatifi ise Dardanelspor patentli Erdi Yokuşlu. Erdi geçen sezon da birkaç maçta forma şansı bulmuştu. 3. kaleci konumunda ise alt yapıdan çıkan Melih Ağa bulunuyor.

DEFANS
        Stoperde Luiz Henrique geçtiğimiz sezon çok sayıda penaltıya sebep olmuştu. Eski havasında olmadığını söylemek mümkün. Bir diğer isim Ramazan Sal yaşadığı sakatlıktan sonra eski günlerine dönme çabasında. Bu bölgede alternatifler ise genç futbolcular Emrecan Afacanoğlu ve alt yapıdan çıkan Mehmet Can Işık. Stoperde Luiz Henrique'nin sakarlıkları, Ramazan'ın ilerleyen haftalarda sakatlığın izlerini atamaması Boluspor'un başına sorun açabilir.  Sol bekte geçen sezon Elazığspor forması giyen Eren Aydın, sağ bekte ise geçtiğimiz sezon Antalyaspor'da oynayan Adem Alkaşi yer alıyor. Eren'in alternatifi olarak Cengiz Umut Meraş, Adem'in alternatifi olarak Fatih Turan kadroda bulunuyor. Boluspor'un beklerde sorun yaşayacağını düşünmüyorum.


ORTA SAHA
        Orta sahada ilk 11 için akla gelen ilk 2 isim Petr Janda ve Alican Karadağ. Janda teknik kapasitesi yüksek ve bu lig için iyi bir oyuncu. Alican'ın defansif özellikleri ön planda olmasına rağmen sezon içinde skora katkı yaparken de görebileceğimizi düşünüyorum. Bu iki oyuncuya alternatif olabilecek isimler ise Kubilay Aktaş, Halil İbrahim Can ve Emrullah Yıldırım. Ofansif orta saha olarak Kolombiyalı Sebastián Hernández Mejía ismi göze çarpıyor. Kanatlarda ise Anco Jansen ve Andaç Güleryüz mevcut isimler. Henri Belle de transfer edilmişti ancak lisansı çıkarılamadı. Takımla idmanlara çıkıyor ancak 2. yarıda forma giyecek sanırım. Burada Emre Kılınç'a ayrı bir yer açmak istiyorum. Emre hücumda kanatlarda ve forvet arkasında başarıyla oynayabilecek bir isim. Çok yetenekli, asist yapıyor, gol atıyor kısacası Boluspor'un bu sezonki en önemli kozu. Transfer dönemlerinde ismi Süper Lig takımlarıyla anılsa bile nasıl oluyorsa Boluspor'da kalıyor ancak Boluspor taraftarları bana kızabilir ama bana öyle geliyor ki bu Emre'nin Boluspor'daki son sezonu. Emre sezon sonunda Süper Lig'e gidecektir. Bunun zamanı geldi de geçiyor bile.

FORVET
        Boluspor bu bölgede çok önemli bir ismi kaybetti, Aleksandar Prijoviç. Geçen sezon üst düzey bir performans gösteren Prijoviç hatırı sayılır bir ücret karşılığında takımdan ayrıldı. Boluspor bu sezon onu arayabilir. Boluspor forvet pozisyonunda birçok isme sahip. Tevfik Köse, Noyan Öz, Tosain Ricketts, Edward Ofere ve Yusuf Emre Gültekin. Bakalım bu isimlerden hangisi veya hangileri takıma Prijoviç etkisi yapacak veya yapabilecek mi?

GENEL BAKIŞ
        Teknik direktör konusunda Özcan Bizati'nin Boluspor için iyi bir seçim olduğunu düşünmüyorum. Özcan Bizati bana göre bu lig seviyesinde bir hoca değil bunu Denizlispor performansında görmüştük. Boluspor'un kadrosunun ligde kalmak için yeterli olduğunu söyleyebiliriz ama üst sıralar için ideal kadroyu bulup istikrar sağlamaları gerekiyor. Zira kadroya bakıldığında kalabalık bir kadro yapısı göze çarpıyor. Yani Boluspor'dan bu sezonki beklentim daha önceki yıllarda olduğu gibi ligi yine orta sıralarda bitirmesi. Boluspor'a başarılar dilerim. Okuyan herkese teşekkürler.

        Boluspor 1.Lig'de 9. sezonuna başladı. Geride bıraktığı 8 sezonda 2 kez play-off'a kalan ama Süper Lig'e çıkamayan Bol...