20 Ekim 2012 Cumartesi

Başarılı Olmak Zorundasın: Aleksandar Duric

     Birçoklarının başarı sırları vardır. Ama bazıları için başarılı olmak zorunluluktur. Aleksandar Duric’in hikayesi sıradanlığın çok ötesinde..

Yazar: Cihat Akbel Kaynak: Hayatım Futbol

      “Amatör bir kulüpte kalecilik yaparken komşularım Damir ve Samir Vosanovic beni ‘Wave’ adında bir kayak kulübüne çağırdılar. İlk önce istemedim. Sonra, kulübe üye olana Adidas eşofman verildiğini söylediler. Hiç tereddüt etmeden kayak kulübüne kaydoldum.’’

     Doboj adında bir nehir şehrinde geçiriyor çocukluğunu Aleksandar Duric. Şehrin sporla arası çevre illere göre bir-iki tık önde. Hentbol ve karateden sonra 17 yaşında kalecilik yapmaya başlıyor uzun boyundan mütevellit. Arkadaş çevresinin yoğun ısrarlarına dayanamayan ‘Njama’ lakaplı Aleksandar, okuduğu otomobil meslek lisesi atölyesinden sürekli idmanlara kaçmaya başlar. Yüzme bilmediği için çalıştığı grubun espri malzemesi hâline gelen Duric, aynı sene içinde komşusu Damir Vosanovic’le birlikte Yugoslavya kano şampiyonu olur. Bu ekstra başarı sonrası 2 yıl boyunca postalla nöbet tutan Duric, tezkeresini alıp Doboj’a geri döner. Silah bırakmanın ertesinde 3 sene üstüste kanoda Yugoslavya şampiyonluğuna ulaşır.

     “Otomobil Meslek Lisesi’nde okumuştum. Herkes bir şeyleri söküp takıyordu. Yeni bir araba üretmeye çalışanlar bile vardı. Ben ise lastik dahi değiştiremiyordum.’’

     Aleksandar, Doboj’da herkes tarafından tanınan bir sporcu hâline gelmişti. Artık Yugoslavya adına yarışmaya başlıyordu. Paris’te düzenlenen dünya şampiyonasına Aleks’e Yugoslavya bayrağı eşlik ediyordu. Duric tam olarak millî sporcu olmuştu.

     “Kaleciydim, bir anda kendimi Paris’te buldum. O arayı çok iyi hatırlamıyorum. Askerlik de vardı.’’

     1992 yılı Duric’in hayatını altüst etmiştir. Barcelona Yaz Olimpiyatlarına hazırlanmak için Belgrad’ın yolunu tutar. Kamptayken Bosna Savaşı patlak verir. Duric, ailesinin de manevi desteğiyle mülteci sporcular kampına Macaristan’a, oradan da İsveç’e geçer. Belgrad’dan beraber yolculuğa çıktığı arkadaşları Zeljko Tipura ve Daniel-Dunis Sarajlic kısa süreli izni elde ederken İsveç devletinden, Aleksandar Duric sınırdışı ediliyordu. Doboj’daki Wave kayak kulübü başkanı Yusuf Makarevic devreye giriyor ve Duric’in Avrupa’da daha rahat ikamet etmesi için uygun şartlar oluşturuluyordu. Duric, Macaristan’a, Szeged’e geri dönerek karışık olan ülkesine gitmekten kurtuluyordu.

     “O sıralar kız arkadaşım Yusuf Makarevic’in kızıydı. Bana yardımcı oldu. Bayan Makarevic hakkında konuşacak bir şey yok. Zira karımı çok seviyorum ve ondan çocuklarım var. O sayfa çoktan kapandı benim için.”

     Macaristan’a geçtikten sonra spora dair umutlarını yitiren Duric’e iyi haber bağımsızlığını ilan eden Bosna Hersek Olimpiyat Komitesi’nden gelmişti.

     “Kendimi berbat hissediyordum. Bir iki tane insan tanıdığım şehirde çok kötü şartlarda paramın bitmesini bekliyordum. Aklıma yeni fikirler geliyordu ama ailemi ve Doboj’u özlüyordum. Bosna Hersek Olimpiyat Komitesi’nden 92’ Barcelona’ya katılıp katılmayacağımı soran bir mektup aldım. Tek şansım buydu. İstiyordum.”

     Bosna Hersek’ten olimpiyat için mektup alan Duric için işler iyice ilginçleşmeye başlıyordu. Zira mektup yollayan olimpiyat komitesi Aleksandar’ın Barcelona’ya nasıl gideceği hakkında bir çözüm üretememişti. Ne uçak bileti alacak para, ne de ortada bir kafile söz konusuydu. Son yazışmalar da cevapsız kalınca Duric kendi yöntemini uygulamak zorunda kaldı.

     “Szeged’den otostopla Slovenya’ya kadar gittim. Orada uçak bileti temin etme şansım oldu. Yol boyunca bana nereye gittiğimi soran araç sahiplerine ‘olimpiyatlara’ diye cevap verdiğim zaman gülmeye başlıyorlardı.’’

     Duric, Barcelona’ya varmıştı. Kanosu ve yarışmak için gerekli olan kıyafetlerden yoksun. Hiçbir şeyi yok. Ayrıca aylardır idman yapamamış vaziyette. Olimpiyat köyünde Bosna Hersek kâfilesine ulaşıyordu. Ama onların da durumu ortada. Ödünç kano ve kıyafetlerle ilk eleme turunu geçmesi başlı başına bir mucizeydi. İkinci turda ise grubunda sonuncu olarak turnuvaya veda etmesi çok da sürpriz olmuyordu.

     “Hiç unutmuyorum. Piste çıkıyorduk. Tüneldeyken ‘Bosna Hersek geliyor!’ anonsu yapıldı. Binlerce insan, 92’ yaz olimpiyatlarının en mütevazı takımını ayakta alkışlıyordu. Tüylerim diken diken olmuştu.”

     Alexandar, Szeged’e Macaristan’a geri dönüyordu. Hayatına yeni bir sayfa açmak için tekrar futbol oynamaya karar vermişti. Uzun boyluydu ve kaleci olmaktan sıkılmıştı. Profesyonel lig takımlarından Szeged LC’de denenmek üzere söz almıştı yöneticilerden. Onlara santrafor olduğunu söyledi. İlk deneme maçında arka arkaya ağları havalandırınca Szeged LC’nin sözleşmesini kapıyordu Aleksandar. Bu anlaşma ona Macaristan’da oturma izni de kazandırmıştı. Her şey iyiye gidiyor derken Duric’in hayatı tekrar alt üst olmaya başlıyordu.

     “Akşamüstüydü. Hayatımın en kötü haberini alıyordum. Uzun süre kendime gelemedim. Doboj’daki annem bir el bombası yüzünden hayatını kaybetmişti. Paramparça oldum.’’

Acı vatan Avustralya
     Eylül 1995’i gösteriyordu miladî takvim. Topraklar yavaş yavaş bölüşülmüştü. Yol parasını denkleştiren herkes göçmeye başlıyordu kanlı coğrafyadan. O sıralar Avustralya’ya fazla sayıda göç oldu. Alexandar da hayatına Avustralya’da devam etmek istiyordu. Sporcuydu ve sporculara uygulanan bir vize vardı Avustralya’da. Bu yolculuğunda annesinin ölümü de etkili oluyordu. Psikolojik olarak çok darbe almıştı ve uzaklaşması gerekiyordu eski hayatından. South Melbourne ile sözleşme imzaladı. Ayrıca 1 yıl kaldığı Avustralya’da vatandaşlık da elde etmişti.

     Sezon sonu Çin Ligi takımlarından Lokomotiv Shanshan’dan reddedilmeyecek bir teklif almıştı Duric. Kısa süren Çin macerasından sonra tekrar Avustralya’ya dönüyordu. Bu seferki durak ise West Adelaide’ydi. Okyanusya’da savaştan kaçan bir Yugoslavyalıdan bahsediliyordu. Duric adını kıt’a ve çevresine duyurmaya başlamıştı. Zira o sezonu 35 maç 20 gol gibi oldukça etkili bir performansla tamamlıyordu. Aynı sezon içerisinde yoga eğitmeni Natasha ile tanışıp evlenmesi yeni düzen adına atılmış somut adımlardı.

     1999 yılında Singapur takımlarından Tanjong Pagar United’a transfer oluyordu Aleksandar. Kısa süreli macerasında maç başına 1 gol istatistiği tutturan oyuncu tekrar Avustralya’ya dönmeye karar vermişti. Ailesi oradaydı ve sürekli seyahat hâlinde olmak onu yoruyordu.

     “Babamı kanserden kaybettiğimiz haberini aldım. Eşim ve çocuklarımla olmak istiyordum. Onlar Avustralya’daydı ve ben Singapur’da forma giyiyordum. O olaydan sonra tekrar Avustralya’ya dönmek istedim.’’

     2001’e kadar Avustralya kulüplerinde gollerine devam etti Duric. Singapur’da onu unutmamışlardı. Bu sefer Home United’dan geldi teklif. Oradan da Geylang United’a geçti. Ve gittiği ilk sezonda Hırvat santrafor Mirko Grabovac’la birlikte Geylang’ı uçurup ligin en tepesine taşıyorlardı.

     “Bana bazen Singapur’da ne işim olduğunu soruyorlar. Onlara sporun güzelliğinin de burada yattığını söylüyorum. Kabiliyet ve bilgi sahibi olduğunuzda her yer sizin evinizdir.’’

O artık bir Singapur efsanesi
     2005 yılına kadar Geylang formasıyla 126 maçta 148 gol gibi inanılmaz bir rakam yakalıyordu. Yeni bir teklif vardı. Singapur ordusunun takımı Singapur Armed Forces, S-League’nin en büyük takımı, 35 yaşına gelmiş Aleksandar Duric’i istiyordu. Sözleşme yapıldı. 2006 ve 2009 arası 4 sene boyunca Singapur Armed Forces ligi domine ediyordu. 4 şampiyonluk yaşayan ordu ekibinin yıldızı yaşlandıkça form tutan Aleksandar Duric’ti. Güçlü fiziği ve öldürücü son vuruşları ona 3 gol krallığı ve 129 maçta 157 gol sayısı gibi son derece güç bir istatistik getiriyordu. 2007 yılında Singapur Millî Takımı antrenörü Radojko Avramovic’in ısrarıyla hükümet tarafından vatandaşlık teklifi ediliyordu Duric’e.

     Kasım 2007 yılında açıklanan aday kadroda kendine yer bulan 37 yaşındaki Duric, yaşından dolayı çok fazla şans bulacağını düşünmüyordu. Ama işler daha farklı gelişmeye başlamıştı.

     “İlk maçım Tacikistan’a karşıydı. O gün belki sonradan girerim diye düşünüyordum. Ama antrenörümüz maçtan bir gün önce yanıma gelip ‘yarın sana ihtiyacım var’ dedi. Çok heyecanlıydım. Tacikistan’a 2 gol attım. Muhteşem bir duyguydu.’’

     Aleksandar Duric 47 millî maçta 25 gole adını yazdırdı. 2010 yılından beri Tampines Rovers’ta forma giyiyor. 42 yaşında ve hâlâ millî takıma seçiliyor. Dünyada faal oyuncular arasında en çok gol atan oyuncu durumunda. Resmî rakamlar olmasa da 500’den fazla gole imzasını atmış bir oyuncu. Futbolun hikâyesini tersten yazanlardan. Yılmayanlardan. Nesli tükenenlerden Duric. Farklı olanlardan.

     Adidas eşofmanla başlayan kano serüveni Singapur’da adını herkesin ezberlediği kaleciden bozma bir efsane santrafor yaratıyordu.

Gazeteci: Haklı olarak size hayatta başarıyı yakalamış biri diyebilir miyiz?
Aleksandar Duric: İstediğimden değil, ben mecburen başarılı oldum.
Transfer Merkezi

Transfer, Röportaj, Araştırma, Analiz

www.TransferMerkez.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder