17 Temmuz 2013 Çarşamba

Röportaj: İlyas Kahraman

     Galatasaray'ın altyapısında yetişen ve uzun yıllar Anadolu'da top oynayan eski futbolcu, yeni teknik adam İlyas Kahraman ile Pelin Koç'un yaptığı röportajı hep birlikte okuyalım..

Sohbetimize önce PTT 1. Lig'den başlayalım; geçen sezon ligimizi takip ettiniz mi? Sürpriz gördüğünüz veya sizi hayal kırıklığına uğratan bir takım var mıydı? 

     Geçtiğimiz sezon başında Kasımpaşa'da görev yaparken PTT 1. Lig takımlarını çok fazla takip edemedim, ancak fırsat buldukça maçları izliyordum. Beğendim takımlar, beğendiğim oyuncular vardı. Konyaspor sezon başında kötü gidiyordu ancak Uğur Tütüneker geldiğinde orda işlerin yolunda gideceğini tahmin etmiştim. Uğur hocayı yakından tanıdığım için kafasındaki düşünceleri az çok biliyorum. Şampiyonluk olmasa bile play-off oynayacaklarını düşünüyordum. Play-off'a kaldıklarında da Süper Lig'e çıkmaları benim için sürpriz olmadı.

     Hayal kırıklığına uğradığım takım Adanaspor'du. Benim oynadığım dönemlerde averajla Süper Lig'e çıkmayı kaybetmiştik. O sezon oturmuş bir kadrosu vardı takımın, bir sezon sonra yine Süper Lig'i zorladı fakat o güzel kadroyu kullanamadı Adanaspor. Bir türlü işler yolunda gitmiyor takımda. Adanaspor'un Süper Lig'e geleceğini hep umut ettim.

Bu sezon neler olur peki? Bir fikriniz var mı?

     PTT 1. Lig'de genel olarak gördüğüm şu; her sezonun sürpriz bir takımı oluyor. Daha bunu söylemek için erken tabii ki. İzlediğim kadarıyla Ankaraspor'da güzel şeyler oluyor. Osman Özköylü, geçmişte çalıştığı oyuncularını toparlıyor. Elazığspor ve Kayseri Erciyesspor'da yaptıklarını Ankaraspor'da da yapacak gibi duruyor.

     İstanbul Büyükşehir Belediyespor ve Samsunspor'un transferlerini de iyi buldum. Boluspor'dan ümidim var. Orda oynadığım zamanlardan biliyorum yönetimsel sıkıntıları olan bir camia fakat her sezon ligin en iyi kadrolarından birine sahiptir. Yönetimsel sıkıntıları atlattıkları taktirde onları da bu yarışın içinde görüyorum. Tesisleri ve statları iyi durumda, küçük bir iki takviyeyle Süper Lig'e hazır bir takım.

PTT 1. Lig'de özellikle izlediğiniz genç oyuncular var mıydı? Sizce gelecekte kendinden söz ettirecek oyuncular kimler?

     Bucaspor'un altyapısından çıkan oyuncuları çok beğeniyorum. Özellikle 1-2 isim söylemem gerekirse Bucaspor'da Taylan Antalyalı ve Konyaspor'da Ömer Ali Şahiner'i çok beğeniyorum. Genel olarak altyapılarda gençlerin önünün açılması lazım, Süper Lig’de birçok kulüpde altyapıdan çıkan oyunculara gerekli önem verilmiyor. Yabancı sayısı azalmadıkça aşağıdan gelen oyuncuların şansı çok az olur maalesef. Türkiye genelinde birçok kulübün genel sorunu bu. Fakat Bucaspor bu işi çok iyi yapıyor bir akademisi var ve kendi oyuncusunu kendisi yetiştiriyor.

     Futbolcuda öncelikle iş ahlakı olmalıdır. Sporcu olmanın gerektirdiği gibi yaşamalıdır; beslenmesine, uykusuna, özel yaşantısına dikkat etmelidir. Bunları sağlayan futbolcu takımına büyük katkı sağlar. Futbol bir takım oyunudur şahsi başarılar takımın bütününe yansır. Örnek olarak da Bülent Ertuğrul’u söyleyebilirim. Yıllarca birlikte oynadık hala da çok iyi arkadaşız. Belki okuduğunda bana kızacak ama yetenekleri kısıtlı olmasına rağmen inanılmaz derecede işine saygı duyan, çalışkan bir futbolcu. 35 yaşına gelmiş ve hala işini aynı hırs ve ciddiyetle yapabiliyor. İşte Bülent gibi kendini işine adamış, futbolu çok seven ve çalışkan futbolcular başarılı oluyor. Özel yaşantısını iyi anlamda futbola yansıtmış futbolcuların bir tanesi de Okan Buruk'tur. Maç kaybedince ağlayan bir adamdı. İdmanlarda, maçlarda hep çok çalışırdı.

 Size şöyle özel bir soru sormak istiyorum; hem futbolculuk hem de teknik adamlık dönemlerinizde "iyikileriniz" ve "keşkeleriniz" var mı?

     Hata olarak nitelendiremem ama Galatasaray'da oynadığım dönemde "keşke" dediğim şeyler var. Altyapısında yetiştiğim bir takımda, yetenekli 1-2 oyuncu arasında gösteriliyordum. Profesyonel yaşamı biraz erken öğrenebilseydim belki hayatımdaki her şey farklı olabilirdi. Daha sonra Anadolu takımlarında oynamaya başladığımda anladım hatalarımı. Bu benim için iyi bir şeydi aslında, neyin ne olduğunu anladım ve bu bilinç benim uzun süre Süper Lig'de top oynamamı sağladı.

Peki, teknik direktör olmaya nasıl karar verdiniz?

     Futbolu bıraktıktan sonra bir altı ay uzak kaldım bu camiadan. O ayrılıkta içimden futbol sevgisinin asla geçmeyeceğini ve o çim kokusunu bile çok özlediğimi fark ettim. Futboldan ayrı olarak kardeşimle ticaret yapıyoruz ama futbolsuz bir hayat düşünemiyorum. Elinizde 20-25 tane oyuncu var ve onlar senin ağzından çıkan bir söze bakıyor, onlara bir şeyler kazandırabilmek, tecrübelerimi aktarabilmek farklı ve tarifsiz bir heyecan.

Teknik direktörlük yaptığınız dönemde "gerçek bir yetenek" diyebileceğiniz bir oyuncuyla çalıştınız mı?

     Eyüpspor’da çalışırken orda genç bir oyuncum vardı, Mehmet Tosun. Ben ona çok şans vermiştim, yetenekli bir çocuktu. Kasımpaşa altyapısından yetişmişti. Şanssız bir sakatlık yaşadı, sakatlanmamış olsaydı bugün bir takımda başlasam ilk alacağım oyuncu o olurdu. Karakteriyle, çalışmasıyla ve maç içindeki mücadelesiyle kaliteli bir oyuncu profiline sahipti. 19 yaşında oynattım onu, çok güvendim ve ona olan güvenimi hiçbir zaman boşa çıkarmadı. 19 yaşına rağmen olgunlukla oynadı.

Son zamanlarda çok gündemde olan bir olay var; futbolda yaş sınırlaması. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bu olay Türk futbolunu nasıl etkiliyor?  

     Genç oyuncuların oynadıkları takımlarda kendilerine örnek alacakları, tecrübe edinecekleri abilerinin olması gerektiğini düşünüyorum. Genç oyuncunun hem idmanlarda kendini geliştirmesi hem de saha içinde heyecanını yatıştırabilmesi açısından tecrübeli isimlerde bir arada oynamalıdır. Benim Adanaspor’da oynadığım dönemde genç oyuncular ve tecrübeli oyuncular arasında çok güzel bir diyalog vardı.

U-19 ve U-20 Milli takım maçlarımızı izlediniz. Milli takımlarımızı yeterli buldunuz mu?

     Atletik, fizik gücü yüksek, sistemi oturmuş ve o oturttuğu sisteme tamamen bağlı kalmış rakiplerle mücadele edince Milli takımımızın eksikleri ortaya çıkmaya başladı. Buna da örnek olarak Fransa maçını gösterebiliriz. Beceriden ziyade sistemine bağlı oynayan takımların daha başarılı olabilecekleri kanısındayım. Biz bir türlü bunu oturtamıyoruz. Çok yetenekli oyuncularımız var ancak fizik gücü ve mantalite açısından hala çok gerideyiz. ikili mücadelelerde bizim oyuncularımız çabuk kademe yiyorlar.

Eski bir futbolcu gözüyle değil de yeni bir hoca gözüyle sizce herhangi bir takımda başarının sırrı neye bağlıdır?

     Bana göre; yönetim, teknik adam ve futbolcu uyumu en önemli şarttır. Takımların mali gücü de önemli bir unsur. Oyuncu alacağı paraya kafayı takmamalı, odaklandığı tek şey; futbol olmalıdır. Taraftar ve takımın yerel basınına da büyük iş düşüyor bu doğrultuda. Takımın menfaatleri doğrultusunda birlik beraberlik içinde hareket edilmelidir. Takımda sorun çıkaran futbolcular, yönetimden anlamayan yöneticiler takımlarda olmamalıdır. Şöyle bir örnekle açıklayabilirim; Adanaspor'da oynadığım dönemde genç oyuncular ve biz çok güzel bir uyum yakalamıştık. Takımda arkadaşlık çok iyiydi, yönetimin teknik direktör ve hocaya olan güveni tamdı. O yıl Süper Lig'e çıkamadık, averajla Bucaspor'a kaybettik ama bu başarımız tesadüf değildi. Bizim arkadaşlığımız ve insanların bize olan güveniyle çok güzel işler başardık.

Takımsal başarı açısından düşünceleriniz böyle peki, futbolcunun şahsi başarısı neye bağlıdır? Örnek gösterebileceğiniz isimler var mı? Teknik direktör olarak beğendiğiniz kendinize örnek aldığınız kimler var?

     Tartışmazsız Fatih Terim'in adını söyleyeceğim önce. Onunla birlikte çalışma fırsatımda oldu, futbol mantelitesiyle ve oyuna müdahaleleriyle cidden örnek alınası bir teknik adam. Oynattığı oyun tarzı benim de hep yapmak istediğimle aynı, önde savunma. Futbolculuk dönemimde de bu oyun tarzını çok seviyordum. Rakibi kendi yarı alanı içinde tutup, orda baskı kurup oyunu kendi lehimize çevirme. Bugün dünya futboluna baktığımız zaman çoğu büyük takım bu taktiği benimseyerek iyi işler yapıyor. Fatih hocadan başka, rahmetli Tevfik Lav ve Erdoğan Arıca'yı çok severdim. Yılmaz Vural'ın oyun anlayışını severim, onun da önde oynamayı, baskı kurmayı seven bir oyun anlayışı vardır. Uzun top oynattırmaz hatta uzun top atan defans oyuncularına kızar. Sonra Mehmet Özdilek ile Malatyaspor'da çalıştım onu da çok beğenirim.

Sizce teknik direktörlükte futbolculuktan gelenler mi daha başarılı olurlar? diğerleri mi?

     Öncelikle futbolculuktan gelsin ya da gelmesin herkes bu işin eğitimini alıyor. Ama futboldan gelen teknik adamların şöyle bir artısı oluyor; futbolcu psikolojisinden biraz daha iyi anlıyorlar, oyuncunun nerede nasıl tepki verebileceğini biliyor. Her şeyden önce futbolculara mental destek verilmesi şart.

2 tane oğlunuz var, onların da sizin gibi futbolcu olmasını ister misiniz?

     Büyük oğlum basketbol oynamayı seçti ama küçük oğlumdan çok umutluyum. Zaten 5-6 yaşlarında belli eder futbola yeteneği olan çocuklar kendini. Küçük oğlumun bu konuda çok yetenekli olduğunu düşünüyorum. Eğer futbolcu olmak isterse her zaman arkasında olacağım.

Röportaj: Pelin KOÇ
Bu röportaj TransferMerkez.com tarafından yapılmıştır, tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
Transfer Merkezi

Transfer, Röportaj, Araştırma, Analiz

www.TransferMerkez.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder