7 Kasım 2013 Perşembe

Röportaj: Alaettin Çiçek (Sivas 4 Eylül)

       Transfer Merkezi Dergisi'nin bugünkü konuğu Sivas 4 Eylül Belediyespor'un başarılı teknik direktörü Alaettin Çiçek. Bu sezon oynadığı 10 maçta sadece 5 gol yiyen Sivas 4 Eylül, Orduspor ve Altınordu ile birlikte profesyonel liglerin en az gol yiyen takımı. 20 yaş ortalaması ile ligin en genç takımlarından biri olmasına rağmen düşük bütçeyle genç yetenekleri bir araya toplayan Sivas ekibi, şu ana kadar sezonun flaş takımı olmayı başardı. Yazarımız Oğuzhan Arslan, Alaettin Hoca'yla Sivas 4 Eylül ve Türk futbolunu konuştu.

       Merhabalar hocam, alt liglerde sizi herkes başarılı bir hoca olarak tanıyor ancak sizin teknik direktörlüğün öncesinde futbol kariyeriniz de var. Futbola nasıl başladınız, hangi takımlarda oynadınız?
 
       Merhabalar. Futbola Serpil Hamdi Tüzün önderliğinde oluşan ''Beşiktaş Özkaynak Düzeni''nde başladım. Şimdiki gibi belirlenmiş yaş grupları olmasa da altyapıda tüm yaş gruplarında oynadıktan sonra Beşiktaş A Takımı'na yükseldim.Beşiktaş'ın 15 yıl sonra şampiyon olan kadrosunun genç oyuncularındandım. ''100.Yıl Forması"nda adı yazılı olan 700 oyuncudan biri olmanın onur ve gururunu taşıyorum. Beşiktaş'tan sonra Düzcespor'a transfer oldum .4 yıl Düzcespor'da oynadıktan sonra 1. Lig'e Eskişehirspor'a transfer oldum. Takım kaptanlığını da yapmış olmaktan gurur duyduğum Eskişehirspor'da da 4 yıl oynadım. Eskişehirspor'dan sonraki duraklarım ise 2 yıl Mudurnuspor, 3 yıl Nişantaşı, 1 yıl Beylerbeyi ve 1 yıl da Tepecik Fıratpenspor. TepecikFıratpenspor'dan sonra çok kısa bir süreliğine Alibeyköyspor'da amatör olarak oynayıp futbola oyuncu olarak noktayı koydum ve saha kenarına geçip teknik adamlığa başladım.

       Türk futbolunun başarılı teknik direktörlerinden birisiniz ancak Türk medyası alt liglere fazla yer vermediği için futbolseverler sizi yeterince tanımıyor. Bundan önceki teknik direktörlük serüveninizi okuyucularımıza anlatır mısınız?

        Düşünceleriniz için teşekkür ediyorum. Naçizane işini severek idealistçe yapmaya çalışan bir teknik adamım. Sanırım işin özünde bu yatıyor. Ben ve benim gibi ''Beşiktaş Özkaynak Düzeni''nde yetişen oyuncular, arkadaşlarım futbola başka bir boyuttan bakma anlayışı ile eğitildik. Futbol kültürünü en üst düzeyden alma şansına sahip olduk. Serpil Hamdi Tüzün önderliğindeki ''Beşiktaş Özkaynak Düzeni'' içinde Sanlı Sarıalioğlu, Adnan Dinçer, Yusuf Tunaoğlu, Dağut Şahin gibi hem Türk futbolu hem de Beşiktaş için çok önemli isimler tarafından Beşiktaş kültürü ve anlayışını almak emin olun çok önemli bir faktör. Bu açıdan kendimi gerçekten çok şanslı olarak sayıyorum. Orası bir okuldu, bir ekoldü.Biz orada sadece futbol oynamayı öğrenmedik.Biz orada dünya futbolunda nasıl yer ediniriz, nasıl çok daha başarılı oluruz anlayışını yaşama geçirme olanağını öğrendik. Bir Türk gencinin, fırsatlar verildiğinde iyi eğitilerek çok büyük başarılara imza atacağını öğrendik. Futbolculuk sürecinde de, teknik adamlık sürecinde de aynı ilkelerimi koruyarak devam ediyorum ve ne olursa olsun devam da edeceğim. İlk teknik adamlık deneyimim aslında daha henüz Beşiktaş'ın alt yapısında çok genç oyuncuyken başladı. Serpil Hoca bizleri seçmelerde organizasyon yapma ve oyuncu beğenme, analiz yapma, fikrini söyleme gibi konularda pratik yaptırarak eğitiyordu ya da yönlendiriyordu. Tohumlar aslında o dönemlerde atıldı diyebilirim. Futbolu bıraktıktan sonra Eyüp Şerefspor takımında küçük yaş grupları oyuncularına eğitmenlik yaparak başladım. Sonra Kasımpaşaspor alt yapısında 1 sezon çalıştım.Yeni sezonda profesyonel takımda yardımcı hoca olarak başladım ve 2 sezon çalıştım. Çok kısıtlı olanaklarla çok önemli işlere imza atmıştık. Ardından Beşiktaş-Gebzespor ''Kardeş Kulüp'' projesi ile Gebzespor'da yardımcı hoca olarak çalışmaya başladım. Aynı sezonun ilerleyen sürecinde teknik sorumlu olarak görevime devam ettim. Gebzespor'dan sonra 2004-2005 sezonunda Kasımpaşaspor'da yardımcı hoca olarak çalıştım. Takım o sezonu şampiyon olarak tamamlayıp 2. Lig'e yükseldi. 2005-2006 sezonunda Gebzespor'da yardımcı hoca olarak çalıştım ve o yılı da şampiyon olarak tamamladık. 2006-2007 sezonunda Gebzespor'da 2. Lig'de çok önemli işler yaptık ama sezonun sonunda ayrıldık. 2007-2008 sezonuna Gebzespor'da teknik direktör olarak başladım. Daha sonra Tepecikspor 1 yıl, Küçükçekmecespor'da 1 yıl çalıştım. Geçen sezonun son 8 haftasında göreve geldiğim Sivas Dört Eylül Belediyespor'da sezon sonu play-off oynama başarısını gösterdik ve şimdi yeni sezonda Sivas Dört Eylül Blediyespor'la çalışmaya devam ediyorum.

       Spor Toto 3. Lig ekiplerinden Sivas 4 Eylül Belediyespor'a transferiniz nasıl gerçekleşti. Bu transferin ayrıntılarını okuyucularımıza aktarır mısınız?

       Herhangi bir kulüpte çalışmadığım zamanlarda sürekli maçlar izlerim. Takımların, oyuncuların ve hatta teknik adamların durumlarını gözlemlerim. Yine böyle bir günde dostum Ali Karakaş'la tanıştık. Geçen sezon Sivas Dört Eylül Belediyespor'da bir kan değişikliği gündeme geldiğinde Başkanımız Ahmet Polat'a benim adımı önermiş. Ahmet Polat Başkan da beni Küçükçekmecespor'dan tanıyormuş. Adım önerilince olumlu bakmış ve gerisi malumunuz zaten.Yani Ali Karakaş'ın bu işte payı büyük oldu.

       Sivas 4 Eylül Belediyespor olarak  bu sezon Spor Toto 3. Lig'de üst sıralarının en büyük adaylarından birisiniz. Takımın şu anki durumu ve geleceğe dair düşüncelerinizi okuyucularımıza aktarır mısınız?

       Aslında bu yılki serüven biraz farklı gelişti. Sivas Dört Eylül Belediyespor daha önceki transfer politikasını değiştirerek işe başladı. 3. Lig için yüksek sayılabilecek maliyetlerle transfer yapma politikasını terkedip ,genç,dinamik, geleceği yakalamak isteyen oyunculardan oluşan bir kadro kurma düşüncesi ağır bastı.T abii bu işin riski var. Başlangıçta küme düşmeyelim yeter düşüncesi hakimdi. Çok geniş kapsamlı olmasa da genç oyunculara fırsat verme çalışmamız oldu. (Burada özellikle seçme demiyorum çünkü seçme biraz kötü olarak algılanıyor her nedense.) Sonra kendi A2 takımımızdan oyuncularla ön hazırlık dönemi geçirdik. Play-off oynayan kadromuzdan bir çok oyuncu ile yollarımızı ayırdık. Bu biraz ekonomik zorlama,biraz yaş kontenjanına takılma,biraz da bizim anlayışımıza uyan oyuncu profili yaratma çabası nedeniyle oldu. Sonuçta geçen yıldan 7 arkadaşımız bizimle devam ediyor.2 yaş kontenjanında olan arkadaşımız var.5 oyuncu arkadaşımız fırsat tanıma çalışmasından geldi. 2 oyuncu arkadaşımız Sivasspor A2 takımından aramıza katıldı ve 9 oyuncu da transfer edildi. Ekonomik anlamda rakamlar son derece düşük, hele hele grubumuzdaki rakiplerimizle kıyaslanınca neredeyse dörtte bir değerlerde bir bütçe ile bu işi ortaya çıkardık diyebilirim. Başlangıçta düşmeyelim ya da düşersiniz diyenler şimdi takımımızın performansı nedeniyle şampiyonluk konuşmak istiyorlar. Tabii bunlar bizden bağımsız düşünceler. Biz sezon planlamasını yaparken bu gelişmeyi zaten öngörüyorduk. 17-18. haftalarda performansımızın doruğa çıkacağını düşünüyorduk.Çok genç ve yeni bir kadro olmamızdan dolayı zamanı doğru kullanmak hedefimizdi. Oyun formatımızı her geçen hafta daha da geliştirerek hedefimize yaklaşmak istiyoruz. Amacımız genç arkadaşlarımızı futbol adına iyi ve doğru eğitip yönlendirmek,onlara doğru rehberlik yapmak. Eğitimli, idealist, coşkulu ve özgüveni yüksek oyuncular yetiştirmek amacındayız. Bunu başarabilirsek başarının da geleceğini biliyoruz.

Hocam, takım olarak düşük maaliyetli ve genç oyunculardan kurulu bir ekipsiniz ancak şu ana kadar çok başarılı bir performans gösteriyorsunuz. Türk futbolunda nadir bu durum hakkında neler diyebilirsiniz?

       Genel ilke olarak ,ekstrem oyuncular dışında (ki yeryüzünde bu oyuncular parmakla sayılacak kadar azdır) hiçbir oyuncunun diğer oyunculardan farkı yoktur düşüncesi ile yola çıkıyorum. Bu nedenle doğru organizasyon, planlama ve çalışma ile birşeylerin başarılabileceğini düşünüyorum. İşin özüoyuncuya güven, oyuncunun özgüveni ve tabii ki tereddütsüz yoğun ve çok çalışma. Biz bir aile ortamı oluşturduk. Oyuncular çalışmaya gelirken ayakları geriye gitmiyorsa birşeyler başarılmış demektir. Gerisi işin püf noktası, o ayrıntı da sır olarak bizde kalmalı diye düşünüyorum.

3. Lig'de neredeyse Süper Lig standartlarında bir futbol oynuyorsunuz. TV ekranlarında da bilgisi verilen önemli bir istatistiğe değinmek istiyorum. Türkiye liglerinin en az gol yiyen (5 gol) ve yaş ortalaması en düşük (20 yaş) takımı ünvanına sahipsiniz. Bu istatistik hakkında yorumlarınız nelerdir?

       Bizim geleneğimizde ya da bizim futbol kültürümüzde temel unsur çalışmaktır, çok çalışmaktır çalışmaktan kaçmamaktır. Kısaca çalışmak bizim için ibadettir. Oyuncularımızın antrenmanı sevmesini sağlıyoruz. Çalışma ile neleri yapabileceğini gösteriyoruz. Oyuncuları birşeylere inandırıyoruz. İnanan ve çok çalışan oyuncu ile herşeyi yapabilirsiniz. Aslında hedeflerimiz arasında en az gol yiyen takım olmak yoktu ama siz işinizi aşkla yapınca böyle sonuçlar da ortaya çıkabiliyor. Tabii ki bunlar işin tuzu biberi. İnsanın iştahını açıyor, çalışma şevkini artırıyor. Gurur verici.

Hocam, ilk yarı sonundaki sıra ve puan hedefiniz nedir?

       İşin doğrusu böyle bir hedefim yok. Ben olaya maç maç bakan birisiyim. Hafta sonu maçımı oynarım, Soyunma odasına girince o maç biter. Hemen odama geçer yeni haftanın planını, programını yaparım. Rakibimi incelerim, ders çalışırım. Bu kadar basit bakıyorum yani..

Biraz da Türk futbolu hakkında konuşalım isterseniz. Türk futbolu son yıllarda genel olarak bir düşüş içinde, sizce bu neden kaynaklanıyor? Çözüm için neler yapılabilir?
 
       Evet ne yazık ki futbolumuz gün geçtikçe eriyor. Ama umutsuz olmamalıyız sorun varsa mutlaka çözümü de vardır. Örneğin yeni bir Piontek bulabiliriz. Futbolumuzun yeniden yapılanmasına yardımcı olur. Şaka tabii ki.. Biz ülke olarak bu konuda medyanın son derece etkisinde kalıyoruz. Medya ortaya bir fikir atıyor (ki buna fikir demek için bin şahit lazım), sonra ortaya attığı fikre önce kendisi inanıyor. Aslında çözüm basit, eğitime ve yapılanmaya kesinlikle ağırlık vereceksiniz.ama.. ne olursa olsun buna süreklilik kazandıracaksınız. Bu iş yap-boz oyunu değil ki bir yenilgi ile herşey değişsin.. 3 yıl önce kendinizin gönderdiği teknik adamı bugün kurtarıcı olarak getiriyorsanız,siz zaten baştan herşeyi kaybetmişsiniz demektir. Bu ülke her başı sıkıştığında (!) Fatih Terim'e mi gidecek. Allah sağlık, sıhhat ve uzun ömür versin ama Fatih Hoca bir sorun yaşasa Türk futbolu biter mi? Kepenk mi indiririz yani? Nedir bu Allah aşkına.

       Öncelikle idareden başlamalıyız..Önce ''siyaset'' futbolun dışına çıkmalı, teknik adamları siyaset belirlememeli. Sonra teknik adamların ''çekirge'' misali bir oraya bir buraya sıçraması önlenmeli. Her teknik adam 1 futbol sezonu içinde sadece 1 sözleşme yapabilmeli.. Bu sözleşmede taraf olarak Maliye Bakanı, Çalışma Bakanı, Spor Bakanı ve TFF olmalı. Gerçek ve resmi sözleşme olmalı. Kulüpler böyle olunca en doğru teknik adama yöneleceklerdir. Ayrıca ''Süper (!)'' olduğu söylenen ligde sürekli çalışma şansı bulanlardan başkalarının da çalışma şansını ortaya çıkaracaktır. Yabancı oyuncu konusunda sıkı denetim yapılmalı ve yüksek kalitede ''kota'' konulmalı. Tüccar teknik adamlar değil, üretken teknik adamlar ön plana çıkarılmalı, desteklenmeli. Ülke baştan aşağı yetenekli oyuncular konusunda taranmalı (tabii yurt dışı da dahil olmak üzere), federasyonun eğitim dairesi uzun planlama ile geleceğe dönük çalışma içinde olmalı. Federasyonun içinde olup da eğitim dairesinde görev alan teknik adamlar, daha iyi bir teklif alır almaz hiçbir yere gidememeli. Gitmek isteyene çalışma izni verilmemeli. Ulusal takımlarda oyuncu para kazanmak için oynamamalı, yönetim de kazanılan bir maça saçma sapan primler vermemeli. Mutlaka ve mutlaka idealist ve karakterli teknik adamlar eğitim dairesinde uzun soluklu olmak üzere çalışmaya yönlendirilmeli..Emin olun biz kendimize de, başkalarına da fazlası ile yeteriz.

Hocam Spor Toto 3. Lig'de futbolculara yaş sınırı kuralı uygulanmakta. Bu uygulama hakkında düşüncelerinizi bizlere aktarır mısınız?

       Seçme ve seçilme, eşitlik ilkesine aykırı bir düzenleme. Son derece çağdışı bir anlayış. Siz ille de genç oyuncu oynasın diyebilirsiniz. Bunda bir sorun yok ama dayatırsanız sorun var demektir. Nasıl yapabilirsiniz bunu? Ekonomik olarak destek vererek olabilir. Mesela bir takımın yıllık planlama' içinde kadrosu 25 kişi olsa, siz kural koyucu olarak 2/3'sini 22 yaşın altında oyuncudan kurarsanız size 250.000 TL yardım yaparım diyebilirsiniz.Daha da ileri gidip maç kadronuzun 2/3'sini 22 yaşın altında oyuncudan oluşturursanız her maç başı 20.000 TL prim kazanırsınız diyebilirsiniz. Ekonomik değerleri yüksek olmayan kulüpler için cazip bir durum olabilir ve bunu tercih edebilirler.. Ama kulübün ekonomik değerleri yüksekse ve ben istediğim oyuncuyla oynarım diyorsa ona da yasak koyamazsınız, koymamalısınız. Ya da buna benzer önlemler olabilir diye düşünüyorum.

Spor Toto 3. Lig'de  bu sezon şampiyonluk ve play-off favorileriniz kimler?

       Bizim grup bu anlamda tam bir cadı kazanı.Çok sayıda iddialı ve iyi takımlar var. Ekonomik değerleri de hedefleri de büyük olan ve iyi yatırmlar yapan takımlar var. Bu konuda bir öngörüde bulunmak çok kolay değil. Ümraniyespor, Karagümrük, Derince Belediyespor, Kahramanmaraş Belediyespor, Tekirova Belediyespor, Bergama Belediyespor, Beylerbeyi, Kızılcabölükspor ve Akçaabat FK çok önemli yatırımlar yapan takımlar. Benim öncelikli adaylarım bunlar. Kendinizi saymıyor musunuz diye sorabilirsiniz. Biz yapı olarak iddialı olmayı severiz ama sezona başka hedefler ile başlayan bir takım olarak önceliğimizin ligde kalmak olduğu samimi olarak söylemeliyim.Eğer zamanı doğru ve iyi kullanabilirsek biz de adaylar arasında yer tutabiliriz diye düşünüyorum.

Sivas 4 Eylül Bld taraftarlarına iletmek istediğiniz bir mesaj var mı hocam?

       Taraftarlarımızın sayısı fazla değil, en azından maçlarımızı sıkı bir şekilde takip eden taraftar sayımız fazla değil. Bizim bir ilkemiz var; o da''Yola çıktığımızda yanımızda fazla kişi yoktur.Yanımızdaki kişi sayısını artıracak olanlar bizleriz. Eğer biz doğru adımlar atmaya devam edersek bu sayı artacaktır.'' Bu ilkeyi sonuna kadar yaşama geçirmek için çabamızı sürdüreceğiz.Umuyorum ki bizimle yürüyen kişi sayısı her hafta artarak büyüyecektir. Bizi izlemeye devam etsinler.

Benim gerçekleştirdiğim röportajlarda, sohbetlerde ve görüştüğüm oyunculardan aldığım yorumlarda Alaettin Çiçek ismi geçtiğinde futbol bilginiz ve oyuncularla olan ilişkileriniz hakkında olumlu yorumlarda bulunuyorlar. Alaettin Çiçek'i üst liglerde ne zaman göreceğiz?

       Her teknik adam daha iyi ortamlar, ligler ve takımlarda çalışmak ister ama bu bizlerin elinde değil ne yazık ki. Var olan statükoyu yıkmak kolay değil ama umutsuz değilim. Var olan zincirleri azmimiz ve inancımız ile kıracağımızı ümit ediyorum. Umarım herşey düşündüğümüz gibi gelişir ve en kısa sürede üst liglerde çalışma fırsatı buluruz.

Bu keyifli sohbet ve bize zaman ayırdığınız için teşekkürler. Son olarak sizin okuyucularımıza iletmek istediğiniz bir şey var mı?

       Bugün için fazla büyük gibi gözükmeyen Sivas Dört Eylül Belediyespor'u yakın gelecekte bir ''Ateş Topu''na dönüştürmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Futbolseverlerin bizi dikkatle izlemeye devam etmesini istiyorum.. Tüm Türk futbol camiasına ve bu büyük camiaya emeği geçen herkese saygılarımı sunuyorum..
Röportaj: Oğuzhan ARSLAN
Bu röportaj TransferMerkez.com tarafından yapılmıştır, tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
Transfer Merkezi

Transfer, Röportaj, Araştırma, Analiz

www.TransferMerkez.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder