24 Aralık 2013 Salı

Yapılanma Modelleri: Salzburg vs Kiev

       Yakın bir tarihte oynayacakları bir kupa müsabakası veya herhangi bir ortak gündemleri yok. Hiçbir benzerlik taşımayan ve ayrı istikametlerde yollarına devam eden iki takım var bugün masamda.

       Red Bull Salzburg ve Dinamo Kiev'den bahsediyorum. Son birkaç senedir yakından takip ettiğim iki takım. Tarzları çok farklı. Hangisi doğru diye birşey aramıyorum zira öyle birşey yok fakat yapılanma modeli olarak emsal teşkil ettiklerinden ilgimi çekti, belki sizlerin de ilgisini çeker.

       Red Bull büyük bir sermaye. Sportif faaliyetlere para yatırmaktan çekinmiyorlar. Fakat alışılagelmişin dışında, biraz farklı bir yatırım algıları var. Abramovich'i andıran bir müdahaleleri olmuyor yani branş ne olursa olsun, sistem oturtmak derdinde oluyorlar genelde, niyeti bozsalar yarışamayacakları bir sermaye yok esasen ve bundan dolayı sahip oldukları mantaliteyi takdir ediyorum.

       Formula'da da varlıklarını sürdürmekteler, takip edenler bilir. Hatta domine ediyorlar son birkaç yıldır. Orada da ilk müdahaleleri olayın teknik kısmına olmuştu. Gidip en şöhretli 2 pilota boş senet uzatmaktansa araçlarının aerodinamiklerini test etmişlerdi ilk iş olarak. Halihazırda en prestijli konuma gelmişken bile de devamlı test etmekteler yeni şeyleri, sürekli bir yenilenme kaygısıyla yol alıyorlar. Bu süreçte de 2 tane şöhretli pilot yarattılar nitekim.

       Futbol takımlarına dönelim, kadrolarını bir görselde göstererek üzerine konuşacağım oyuncuların yanına halis muhlis paint işi yıldızlar ekleyeyim.


JONATHAN SORIANO

Katalan
Espanyol altyapılı
Hacimli olmamasına rağmen akılalmaz derecede ağır, beli dönene kadar çay demleyip maçı izlemeye devam edebilirsiniz.
Pozisyon bilgisi ve sezgileriyle bir kariyer yapılandıracağa benzer
David Villa tarzında, önümüzdeki 5 yıl boyunca sezonda 10 golün altına düşeceğini zannetmiyorum.

Son 3 sezonunda
Barcelona B Takımı formasıyla
79 maçta 54 gol

JAKOB JANTSCHER

İki ayağı da aynı ve çok iyi
Duran top ustası
Çok estetik bir oyunu var, ortasaha maestrosu
Kazanma hırsı yok, eksik yönü olarak ekleyelim.
Defansif olarak boşvermiş bir tarzı yok her ne kadar maestroysa da
Yenilirken görünmez pek, iyi günün en iyisidir

ALAN

Takımın yıldızı
Raul veya yerli örnek olarak Ahmet Dursun, Cenk İşler tipinde santrafor
Top ayağına çok yakışıyor ama ayağı kırıldığından, üzerinde kalan korkaklığı hala atamadı
Çok yumuşaktır topla, iki ayağı da iyi ama solla şut denemez.
Fizikli (1.88cm 86kg) , yani ürkek oynayışını anlamak görsel olarak mümkün değil
Uzaktan şutları çok iyi.

PETER GULACSI

Liverpool'da tutunamadı da geldi. Tutunamadığı yer Liverpool olduğundan bahsini geçirmiş olayım.

VALON BERISHA

Benim futbol anlayışımda tapılası oyuncular klasmanındadır, Valon Berisha olduğu için değil
Çift yönlü ortasahanın ağababası
Mathieu Bodmer'e benzeteyim, Jeremy Toulalan'a benzeteyim
Schweinsteiger de olabilir ama o kadar iyi demek için değil tarzını kasten.
İki ayağı da aynı
Uzaktan mükemmel şutları var.
Frikik atabiliyor, takımları genel olarak topa iyi vuranlar topluluğu
Baskette olur ya Savunmacı Takım/Şutör Takım
Bunlar da "Şutör Takım"

HAVARD NIELSEN

€ 3.400.000 gibi afaki bir meblağa aldılar
İyi bir futbolcu olduğuna veya olacağına inanmıyorum.

ANDRE RAMALHO SILVA


İstikrar Abidesi, sakatlanmaz, cezalı duruma düşmez, her maça çıkar, önceki takımlarında da böyleydi.
Tarz olarak Club Brugge'den Anzhi'ye giden Joao Carlos'u andırıyor
Aynı zamanda Bayern'deki Dante'yi de.
Bir de hayatımda izlediğim en iyi defans Juan'ı andırır diyeyim, (Roma'daydı, şimdi Internacional'de emekliliğini bekliyor, Sezercik serilerindeki Çitlembik'e benzeyen)
Henüz bu oyuncular kadar iyi değil tabi ama tarzına istinaden örnekledim.
Tekmeye kafa sokmaktansa pozisyon alarak işini yapan stoperler kategorisinde yani. 
Bizim Semih Kaya ve Dany'nin kariyerleri boyunca idrak edemeyecekleri pozisyon alma bilgisi.

SADIO MANE

Toulouse'da bir sol bek vardı adı Türkiye'yle yazıldı çizildi, Cheick M'bengue
Ona benzer, o kadar fizikli değil ama ondan daha hızlı.
Sol koridor oyuncusu, komple koridor, bekten forvet arkasına kadar
Aklıma gelmişken, Fildişi'nde Siaka Tiene vardı, onu da çok andırıyor tarzı, birebir.
Ürkek değildir, cengaver bir oyunu var.

YORDY REYNA

€ 1.500.000 aldılar
Çok heyecan verici bir oyuncu, faydalı olmak için çabalar maç boyunca.
Defansif olarak çok şey vaat etmiyor ama çok gayretli, o nedenle hoş görülebilir.
Ekvador'daki çok beğendiğim Jefferson Montero'ya benzeteyim.
Farfan'ın 6-7 gömlek gerisi, henüz farfarmakta olanı.
Peru'nun her sezon çoğunluğu İspanya ligine giden kreasyonları olur, bu arkadaş
Avusturya'yı tercih etmiş.

VALENTINO LAZARO


Annesi Yunan, babası Angolalı, kendisi Avusturya doğumlu.
Ronaldinho hayranı ve tarzı da fazlasıyla andırıyor.
2012 Yaz Dönemi'nde Inter ile anlaştı.
Ailesinin şiddetli muhalefetinden dolayı transfer tamamlanamadı.
Benzeri Vincent Kompany'nin de başına gelmişti.
Ailelerin bir bildiği vardır belki.

DUSAN SVENTO

28 yaşına geldi ve yolu nasıl hala sol bek arafındaki ülkemize düşmedi şaşırıyorum.
Duran top ustası bir sol koridor oyuncusu.
Samimi söylüyorum üç büyükler seviyesinde dahi hiçbir şekilde sırıtmaz.
Büyük transferini daha yapmadı ve ben yapacağına inanıyorum.
En azından bir Genoa, Lokomotiv Moskova seviyesinde oynayacağı günü var.

Salzburg'u noktalamış olup Dinamo Kiev'e geçiyorum. Dinamo Kiev'deki oyuncuları bu şekilde merceklemektense daha yoruma dayalı gözlemlerimi paylaşayım, zira bir 7-8 oyuncu daha çok sıkıcı bir hal alabilir.





Yetiştirdikleri oyuncu olarak göze batan tek isim kaleci Maksym Koval ve nispeten Andriy Yarmolenko.

Koval
için tahmin ettiğim potansiyel ihraç değeri minimum € 10.000.000
Yarmolenko için ise € 37.500.000 civarı bir meblağ tahmin ediyorum.

Benim burada favori oyuncum Roman Bezus. Takip etmek isterseniz vaktinize değecektir.

Geriye kalan isimlere baktığımızda, hepsinin ortak noktası olarak "Parası neyse verdik aldık" kültürü göze batıyor.

Bu kadro, takım uyumunu sağladığı takdirde Şampiyonlar Ligi mümkün değilse bile Avrupa Ligi'ni çok rahat alabilecek bir kadro, ona diyecek lafım yok fakat Avrupa'nın merkezindeki ülkelerin olaya yaklaşımıyla Güney ve Doğu Avrupa kulüplerinin yaklaşımının ne kadar farklı olduğu da ayrı bir sosyopolitik inceleme unsuru.

Biz de bir Güney Avrupa ülkesi olarak harcadığı ile övünen kulüplere/kulüplerimize aşinayız. Opsiyonel olarak "maalesef" eklemiş olayım bu cümlemin sonuna. Ben bu durumdan hoşlanmayanlardanım.

Bu durumun kaynağına gündelik hayatınızda da rastlıyorsunuzdur, eğer böyle bir hassasiyetiniz varsa daha çok dikkatinizi çekiyordur, aldığı her elektroniğin fotoğrafını çekip altına fiyatını yazan insanlara bir tek ben şahit değilimdir, zannetmiyorum.

Alım gücü mühim birşey tabi fakat bütçenin distribüsyonunu da gözardı etmemek gerekli diye düşünüyorum. Çünkü herşeyin bir miyadı var, insanın bile, her zaman sunulana talep etmektense birşeyler sunup talebi görmek de ayrı bir haz olsa gerek.

Bu iki takımın muhtemel bir mücadelesinde hiçbir tarafı favori olarak görmüyorum. Bu da Salzburg'a çalan gönül telimi destekleyen bir unsur halihazırda. Kaldı ki kendini 5 sene içerisinde amorti eden yatırım iyi bir yatırımdır. Varsın Salzburg 5 sene boyunca Kiev'le karşılaşıp farklı skorlarla yenilsin, bence mühim değil. Karşılaşabilme halini tekerrür ettirebilmeleri büyük bir başarıdır. Çünkü birinin sermayesi beyin, haliyle el yapımı ve evladiyelik konumda, diğeri ise ağa yapımı ve gündelik, yani safi rüzgar.

Ayırdığım satırların da bağırdığı üzere bariz bir Salzburg eyyamı oldu lakin ne Avusturya'yla bir ilişiğim var ne de Salzburg'u kara kaşından, kara gözünden dolayı ön plana çıkartmıyorum. Afaki meblağda bir transfer yapsınlar üstlerini çizerim, tıpkı çocukluğumdan beri büyük sempati duyduğum Monaco'nun üstünü çizmek durumunda kaldığım gibi.

Böyle kulüplere sempati duyuyorsanız buna benzer Fransa'da Nancy, Auxerre, Valenciennes, St.Etienne, Rennes ve birçok benzer kulüp, İngiltere'de Derby County, Rusya'da da o kadar kocabaşın arasında tevazu içinde mücadelesini veren Kuban sempatinize değecek kulüpler olarak ilk aklıma gelenler.

İlgi alanı bazlı konularla haşır neşir olmaya devam ediyorum, ayırdığınız vakte değebilmesini umuyorum, sağlıcakla.

Hazırlayan: Yiğit Can ERTUNÇ
Transfer Merkezi

Transfer, Röportaj, Araştırma, Analiz

www.TransferMerkez.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder