10 Ekim 2014 Cuma

Gökhan Töre rezaleti..

       Bu sitede yazma amacım iyi kötü bildiğim kadarı ile spor hukukuna ilişkin bilgilerimi görgülerimi paylaşmaktı. Hiç aklıma ceza hukukuna ilişkin bir şey yazacağım gelmemişti, bugüne kısmetmiş.

       Hakan Çalhanoğlu’nun milli takıma gelmemesi üzerine yeni bir haber gündeme geldi. Gökhan Töre’nin geçen sezon Hollanda maçı sonrası takım arkadaşı Hakan Çalhanoğlu'na silah çekme olayı… Allah Allah insan takım arkadaşına, hem de milli takım arkadaşına silah çeker mi? Ahlaki boyutunu zaten tartışmaya gerek yok. Tartışılabilecek bir yanı da yok. Ancak bunun bir de ceza hukukunu ilgilendiren bir boyutu var.

        Profesyonel oyuncuların kulüpleri ile milli takıma bakışları farklı olmalıdır. Normalde oynadıkları kulüplerde profesyonelliğin gereği olarak, daha maddi kaygılar güderek hareket edilebilir. Ancak milli takım hepsinden farklı, burada Milli duygular ile hareket edilir. Yani edilmesi gerekir. Arkadaşlık, dostluk, kardeşlik havası faklı hareket edilmelidir. Ancak Gökhan Töre bu şekilde hareket edemediği çok açıktır. Beşiktaş Galatasaray derbisinden sonra da bir gece kulübünde omuzundan silahla vurularak yaralanmıştı. Beşiktaş Kulübü de bir ceza vermedi ya neyse.

        Ahlaki boyutunu tartışmaya gerek duymadığımız bu olayın bir de ceza hukukunu ilgilendiren boyutu var. Gökhan Töre takım arkadaşını silahla tehdit ederek, Türk Ceza Kanunu madde 106'da yazılmış olan “tehdit” suçunu işlemiştir. Bu fiilin cezası da 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır. Söz konusu suçun cezalandırılması da mağdurun yani Hakan Çalhanoğlu’nun şikâyetine bağlıdır. Neyse, Hakan Çalhanoğlu bir büyüklük gösterip şikâyetçi olmamış. Bunun sonucu olarak da cezai bir işlem yapılamamıştır. Hakan Çalhanoğlu ’nun şikâyetçi olamaması da ne kadar doğrudur. O da başka bir tartışma konusudur. Vicdanı el vermedi herhalde.

        Olay basında anlatıldığı gibi bu kadar basit değil. Birkaç boyutu ile incelenmesi gerekli. İlk olarak Gökhan Töre silahı nasıl almış? 6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu’na göre taşıma ruhsatı ile silah alabilecek meslek grupları bellidir. Profesyonel Futbolculuk/Sporculuk bu mesleklerden biri değildir. Bu meslek gruplarına mensup olmadan taşıma ruhsatı almak ise ancak hayata kast olacak şekilde tehdit ihtimali olması halinde söz konusudur. Gökhan Töre’nin nasıl bir hayati tehlikesi var onu da anlamak mümkün değil. Belli ki, tanıdık vasıtasıyla alınmış bir ruhsat ve silah var. Burada silah ruhsatını her ne kadar anlatsak da basına yansıdığı kadarıyla silahın ruhsatlı mı ruhsatsız mı olduğunu da bilemiyoruz. Şayet ruhsatsız ise yapılacak cezai işlemler de değişecektir. İkinci olarak Milli takım kampında silahın işi ne? Herhalde Gökhan Töre kendi takım arkadaşlarından birinin canına kast edeceğini düşünüyordu.

        Konu Allahtan gündeme geldi ki, detaylara da vakıf oluyoruz. Oldukça da üzülüyoruz. Bu durumdan daha acı olan TFF Başkanı Yıldırım Demirören’in biz bu konuyu zaten biliyorduk demesidir. Bu da yetmedi Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim de konuya vakıf olduğunu, cezalandırmak amacı ile 7 maç boyunca Gökhan Töre’yi milli takıma çağırmadığını söyledi. Türk Ceza Kanunu’na göre 2-5 yıl arası hapis cezası olan bir olayın, TFF nazarında ceza denkliği, 7 Maç milli takıma çağırmamakmış. Yeterli bir yaptırım olduğuna inanılıyorsa daha da acı.

       Demirören ve Terim’in açıklaması başka bir boyut getirdi. Sorunlulukları bu kadar da az değil. Ceza yargılaması nazarında suçun işlendiğini bilip de bildirmemek de suçtur. TCK 283’üncü maddesi bu hususu düzenlemiştir. Suç işleyen bir kişiye araştırma, yakalanma, tutuklanma veya hükmün infazından kurtulması için imkân sağlayan kimse, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Yapılan açıklamalara bakacak olursak, o gün milli takım kampında olanlar hatta federasyon başkanı ve teknik direktörün bu olaydan haberi var. Ancak bu durumu yargıya taşımaktan ziyade örtbas etme yoluna gitmişlerdir.

       Ceza Yargılaması açısından olanlar bir yana ancak ahlaki boyutu bize Türk Milli takımının ne kadar aciz bir durumda olduğunu da gösterdi. Milli Takım kampına silah sokup, arkadaşına çekecek kadar ahlaki ve milli değerlerini yitirmiş bir oyuncuyu da oynatmak zorundaymışız. Ben sporcunun zeki, çevik aynı zamanda ahlaklısını severim demiş, ulu önder ATATÜRK. Milli Takım isterse hiçbir kupaya gidemesin, her turnuvada sonuncu olsun ama ahlaklı olsun!

Transfer Merkezi

Transfer, Röportaj, Araştırma, Analiz

www.TransferMerkez.com

3 yorum:

  1. maşallah adam olayın her şeyine hakim(!). bu kadar kesin bir dille yazmışken cezasını da açıklayaydı. bir de hukukçu diyor kendine. ne spordan ne de hukuktan tam anlamayan hukukçu değil de tabiri caizse hukuk teknisyeni olan biri için tabi başarılı yazı.

    YanıtlaSil
  2. Sayın avukat kişisi, Töre'nin silahla ilgisi yok. Silah varsa da orda bulunan 3. şahısta. Bu 1. Töre'nin Hakan ve Ömer'le münakaşası doğru, bu arkadaşlar Gökhan'ın kız arkadaşını Ömer aracılığıyla Hakan'a "ayarlamaya" çalışmış. Kimse demiyor ki bu adam bunlara neden böyle bir harekette bulundu. Hukuki bir cezası olmasa da arkadaşının sevgilisine göz koymanın bir cezası yok mudur? Bu nasıl bir ahlaksızlıktır? Bu 2. Töre'nin silahla bu adamları tehdit ettiğini kanıtlayamazsanız sizin ve bütün basının hukuki olarak cezası nedir? Bu da 3.

    YanıtlaSil
  3. Sayın Terim'in de vurguladığı ahlak konusu. Ey avukat senin nasıl bu insanın ahlakını sorgularsın? Sen kimsin de ahlakçılık bekçiliği yapıyorsun?

    YanıtlaSil