22 Şubat 2017 Çarşamba

Röportaj: Hüseyin Eroğlu (Altınordu)


          Transfer Merkezi'nin bugünkü konuğu Altınordu'nun başarılı teknik direktörü Hüseyin Eroğlu. 2012 yılında göreve başladığı Altınordu'da 3.Lig ve 2.Lig şampiyonlukları da yaşatan Hüseyin Eroğlu'nun takımıyla 2019'a kadar sözleşmesi var. Liglerimizde görmeye pek alışık olmadığımız bu teknik adam istikrarı ve uzun vadeli planlamada Altınordu projesinin futbol aklı başrolü oynuyor tabi ki. İsterseniz lafı daha fazla uzatmadan keyifli röportajımıza geçelim.

Altınordu projesinin başına getirilme sürecini dinleyerek röportajımıza başlayalım.
4,5 yıl oldu, bunun öncesi de var elbette. Başkanımız Seyit Mehmet Özkan ile 2007’nin Ocak ayında çalışmaya başladık. Altyapıda bütün kategorilerde görev yaptım,  bu dönemde birçok başarı elde ettik. Özellikle futbolcuların gelişimine ekibimizle birlikte katkı sağladım. Bu sürecin A Takım süreci de vardı. Bucaspor’da 5-5.5 yıl beraber çalıştıktan sonra aynı ekip Altınordu’da da birlikte çalışmaya başladık. Bu kez görevim teknik sorumluluktu.  Başkan Özkan, bize güvendiğini ve başarılı olacağımızı hep belirtmişti. Çalışmaya başladık, üst üste 3.Lig ve 2.Lig şampiyonluğu yaşadık. O zamanlar bu süreçte zorluklar yaşandı mı? Yaşandı,  ama bu zorlukların hep beraber üstesinden geldik. Bu projenin başlangıcından şu ana kadar olan süreyi de iyi bir şekilde getiriyoruz.

Altınordu’nun başına geçtiğiniz andan bu ana dek koyulan hedefler ve ulaşılan başarılar hakkında bir değerlendirme yapmak gerekirse neler söylemek istersiniz?
5 yılın içindeyiz, kolay olmadı bazı şeyler. Baktığınız zaman çabuk geçmiş gibi gözüküyor. Ama gerçekten kulüp anlamında, tesis anlamında, başarı anlamında ve Türk gençliğine hizmet anlamında çok önemli bir aşama kaydettik. Bu aşama sürekli devam ediyor ve biz de çıtayı hep yüksekte tutmaya çalışıyoruz. Geçen sene iki tane oyuncumuzun önemli kulüplere transfer olması bu sistemin ne kadar başarılı bir şekilde yürüdüğünü gösteriyor. Daha önceki yıllar 3.Lig ve 2.Lig’de şampiyonluklar yaşadık ama bu dönemlerde altyapımızdan oyuncular çok görev almıyordu. Asıl olan kendi öz kaynağına verdiğin değer; onların gelişimi, onların Türk futboluna bir şekilde kazandırılması anlamında kulüp misyonu ve vizyonu açısından bizim için son derece önemliydi. Biz  Çağlar Söyüncü ve Cengiz Ünder ile çıtayı yükselttik. Bu iki oyuncumuzda bizi en iyi şekilde temsil ediyor. Ne kadar doğru çalıştığımızın aslında bir göstergesi bu. Hem yarışıp hem yetiştirmeye çalışıyoruz, bu süreç kolay işlemiyor elbette. Özellikle ligin zorluk derecesinin yüksek olması nedeniyle bizde futbolcularımızı bu lige adapte etme anlamında bir sürece ihtiyacımız var. Bu süreci en iyi şekilde geçirmeyi planlıyoruz. Önümüzdeki 2-3 yıl içinde zaten bu hedefe yavaş yavaş ulaşmış olacağız. Kendi açımdan A Takımın başarısı tabi ki önemli ama diğer bütün meslek okulumuzun, U19 takımımızın gelişimi de bizim için çok önemli. Sürekli onun takibini yapmaya çalışıyorum. Bir futbolcumuza 20 yaşında değil de 17 yaşında A Takım seviyesini yakalatabiliyorsak bizim için başarı bu demektir.


Altınordu ciddi anlamda iyi bir ekibe sahip, ekip olarak çalışma prensibiniz nasıl?
Evet, çok ciddi bir ekibe sahibiz, bizim içinde istikrar çok önemli. Yardımcım Ufuk Kahraman, kaleci antrenörümüz Atilla Küçüktaka, performans antrenörümüz Sezgin Takmaz, analiz antrenörümüz Volkan Çırak, scout ekibimiz Cüneyt Yis ve Umut Bayan. Gerçekten iyi bir ekibiz ve uzun yıllardır birlikteyiz. Başarılı olmak için sadece çalışmak yetmiyor, gelişmek ve birbirine inanmak önemli. Doğru kulüpteyiz ve sürekli kendimizi geliştiriyoruz. Avrupa’nın oynadığı modern futbolu, ülkemiz futboluyla birleştirmek zorundayız. Oradan alacağımız gelişim kriterleri bizim için çok önemli. Avrupa futbolu ülkemiz futbolunun çok önünde, biz de Türk futbolunu geliştirme anlamında yoğun çalışıyoruz. Tabi ki önce kendi kulübümüzde bu başarıya ulaşmak zorundayız. Biz doğru ve planlı çalıştığımız için başarılar geldi. Yabancısız oynuyoruz ama futbolun doğrularını yaptığınız sürece bu dezavantajı ortadan kaldırıyoruz. Futbolun takım oyunu olduğuna inanıyoruz, sürekli futbolcularımızı geliştirmeye çalışıyoruz. Bireysel performanslarını arttırıp bunu takım performansıyla birleştirilmesi anlamında yoğun çaba harcıyoruz. Bu anlamda sağlanan olanakları en iyi biçimde kullanmaya çalışıyoruz.

Altınordu oldukça iyi bir o kadarda ilgi çekici olan “İyi birey, iyi vatandaş , iyi futbolcu” mottosu hakkında neler söylemek istersiniz?
Altınordu’muzun bu önemli bir sloganı. Futbolcu bir şekilde olunuyor ama bunun yanında iyi birey ve iyi vatandaş olmak da gerekli. A Takımımız için birçok futbolcumuzun emeği geçmiştir ve bu isimler hep örnek olmuştur. Altyapımızda futbolculuğun yanında birey ve vatandaş olarak iyi olmaları en önemli kriterlerimizden biri. Zaten bu 3 oluşum olmadığı zaman bence futbol anlamında da başarılı olunmuyor. Günümüz ülke futboluna baktığımız zaman futbol adına olmaması gereken şeyler ortaya çıkıyor. Mesela hakemi ve rakibi kandırmak, seyirciyi yanlış yönlendirmek gibi. Kazanmak için her şeyin mubah olduğunu bir ortam var. Bizim için bu sloganda geçen 3 husus çok önemli, bunun için meslek okulumuzda, U19 takımımızda sürekli eğitici çalışmalar, sosyal faaliyetler uygulanıyor. Bu slogan bizim prensibimiz, bunu sürekli devam ettireceğiz. Bu 3 kriter başarıya giden yolda en önemli noktalardan birisi.

Özkaynak modeli hakkında düşüncelerinizi de almak gerekirse neler söylemek istersiniz?
Ülkemizde sürekli olarak altyapı olarak kullanılır, biz Altınordu Futbol Meslek Okulu olarak kullanıyoruz. Ülke futbolunun kurtuluşunun bu olduğunu düşünüyorum. Özellikle Süper Lig ve 1. Lig’de o kadar çok para harcanıyor ki hepsi günü kurtarma amaçlı. Günlük yaşayan bir ülkeyiz. Ülke olarak genç nüfusa sahibiz ama bunu kullanamıyoruz. Biz bu anlamda örnek gösterilen bir kulübümüz belki ama kimse yapalım diye uğraşmıyor. Sürekli transfer ile işin gitmesi çok zor, birçok kulübün özkaynağa yönelmesi kulüplerin ve Türk futbolunun kurtuluşu anlamına geliyor. Bu anlamda önemli yatırımlar yapılması lazım, özellikle bazı noktalarda federasyonun şart koşması gerek. Türk gençliğine güvenmek, eğitimlerine önem vermek ve eğiticilerin eğitilmesini sağlamak çok önemli. Benim mesela 2008’de başlayan bir antrenör sürecim var. Belki eğitimler iyi oluyor ama bunu sürekli kontrol etmek ve takip etmek çok daha önemli. Antrenörlerin doğru eğitilmesi futbolcunun gelişimine büyük katkı sağlayacaktır. Özkaynağa yapılacak yatırımlar gelecekte Türk futbolunun ses getireceği anlamına gelebilir. Bu anlamda Altınordu’nun yatırımlarını düşünürseniz biz buna öncülük ediyoruz diyebiliriz.


Altınordu özkaynak projesinin şimdilik iki önemli meyvesi var. Çağlar Söyüncü ve Cengiz Ünder. Onların hikayesini ve performansını dinleyelim birde.
Cengiz ile 10 yıl, Çağlar ile 8 yıl evveli var. Bir önceki sene A Takım forması giymeye başladılar. Gelişimleri altyapıda sürekli doğru eğitim ile devam etti. A Takıma çıktıktan sonra doğru eğitimin 2 güzel örneği oldular. Biz de onlara şans vermekle gelişimlerine katkı sağladık. Biri Bundesliga’da sürekli oynuyor, diğeri Süper Lig’de şampiyonluk mücadelesi veren bir ekibin önemli bir parçası. Ben transfer süreçlerinde dahi uluslararası oyuncu olabileceklerini söyledim. Çağlar ve Cengiz bizim ekolün öncüleri ve kardeşlerine büyük bir örnek. İleride inşallah Milli Takımımızın değişilmez oyuncusu olacaklar ve Avrupa’nın önemli kulüplerinde görevlerine devam edecekler.

Sezon başından bu ana dek hem takımın hem de ligin bir değerlendirmesini almak gerekirse neler söylemek istersiniz?
Bizim bu ligde 3. sezonumuz. Bu sezonki hedefimiz ilk 6’ya girip buradan Süper Lig’e yükselmek. Sezon başında yaptığımız planlamalarda birçok oyuncumuz ayrılmıştı ve transfer yapmamız gerekiyordu. Bu anlamda bize uygun olması nedeniyle çok geniş bir oyuncu havuzuna sahip değiliz. Yaptığımız transferler bize katkı sağlama anlamında bütçemiz ile doğru orantılıydı. Biz belirlediğimiz bütçe oranında transfer yapıyoruz. Bu şekilde lige girdik ve 2 senenin ardından insanların beklentileri fazlaydı ama her sene yaşadığımız sıkıntı gibi lige iyi başlayamadık ve daha sonra biraz toparlandık hatta bir dönem 4. sıraya yükseldik. Bu süreçten sonra kadro derinliği konusunda sıkıntı yaşadık ve ilk yarıyı orta sıralarda tamamladık. Bundan sonraki hedefimiz ilk 6’da olmak.

Lige gelirsek oldukça zor bir ligde mücadele ediyoruz. Yabancı sayısının fazla olması,  kulüpler maddi anlamda sıkıntı yaşasa da transfere büyük bütçe ayırması, bazı kulüplerin transfer yasağını kaldırması takımların gücünü arttırdı. Bizde 8-9 oyuncuyla yollarımızı ayırdık ve eksiklerimiz doğrultusunda takviyelerimizi yaptık. İki haftadır kazanıyoruz. Bu bizim için önemliydi, çünkü iyi oynayıp skora yansıtamıyorduk. Moral ve motivasyonunu yukarılara çıktı. Ekibim ve ben takımımızı en iyi seviyeye getirmek için sürekli çalışıyoruz. Futbol oynayıp kazanmaya çalışıyoruz, önümüzdeki maçlarda da bunu yapacağız. Lig gerçekten zor, son sırada ki takım gelip lideri yenebiliyor. Ligde önümüzdeki süreç daha zorlu geçecek. Biz ne olursa olsun kendi futbol sistemimizi, tempomuzu, takım oyunumuzu her maç yansıtmak istiyoruz. Bunu da yapabilirsek, başarılı olacağımızı düşünüyorum.

Peki hocam gelecek hakkında planlarınız neler?
Şu an çalışmakta olduğum Altınordu kulübüyle gelecekte de kulübün vizyonu doğrultusunda Süper Lig ve Avrupa kupalarında mücadele etmek istiyorum. Ayrıca hedefim arasında A Milli Takım'da çalışmak var. Ama süreç şuan için kendi kulübümüzde başarıyı sağlamak, Süper Lig’de mücadele etmek ve Avrupa Kupalarında mücadele edip başarılı olmak ilk hedeflerimiz.


İzmir futbolunun içinde yer alan bir isim olarak, İzmir futbolu köklü bir yapıya sahip. Ama Süper Lig mücadele eden bir takım yok. Bunun hakkında neler söylemek istersiniz?
Aslında İzmir futbolu, Türk futbolunun beşiklerinden biridir. Birçok köklü kulübü barındıran bir şehir ve geçmişte başarıları da ortada. Birçok üst düzey futbolcu çıkarmış, Türk futbol ligleri bu şehirden çok beslenmiştir. Kulüplerin başarısızlığı biraz yönetimsel oluyor, ayrıca Izmir’de stad anlamında da büyük sıkıntı var. Birçok kulübe ait stad yok, ayrıca tesis anlamında sıkıntı var. Maddi anlamda sıkıntılar yaşanıyor. Ayrıca altyapı eğitiminin bizim dışımızda iyi işlenmediğini düşünüyorum, bir kulüp hariç. İzmir yetiştirdiği futbolcular ile de öne çıkmıştı, yetiştirici hüviyetinde kulüplerimiz vardı. Tabi yaşanan maddi sıkıntılar, çağa ayak uyduramama futbolu olumsuz etkiledi. Şuan 1. Lig’de biz ve Göztepe var ve Göztepe şampiyonluğa daha yakın taraf olarak gözüküyor. Süper Lig’de en yakın zamanda 1-2 takımı olması gerekir çünkü İzmir buna layık. Süper Lig’de İzmir takımlarının olması bir anda ligin seyrini değiştirecek. İzmir halkının da önemli bir taraftar kitlesi var ve lige renk katacağı rahatlıkla söyleyebilirim.

Örnek aldığınız bir isim var mı?
Elbette var, Pep Guardiola. Nedenine gelecek olursak gerçekten bir teknik adamın takıma nasıl etki edeceğinin bir örneği. Şu an Ingiltere’de bir geçiş süreci yaşıyor ama gerçekten oynattığı futbolla rakiplere üstünlük sağlaması, çalıştırdığı futbolcuların bireysel performanslarının ve mantalitesinin gelişmesi bunlar önemli faktörler. Kesinlikle örnek alıyorum ve onun yaptıklarıyla başarılı olması bizde de nasıl çalışıyor diye merak uyandırıyor.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı hocam?
Bu röportaj için çok teşekkür ederim, en azından kendimi ve kulübümü anlatmaya çalıştım.  Yaptığımız meslek, ülkemizde oldukça zor, Türk antrenörlerin aslında yetenekli ve bilgili olduğunu söyleyebilirim ama bunları hayata geçirme konusunda biraz tembel olduğumuzu belirtmek gerek. Biz çok çalışmalıyız, kendimizi geliştirmeliyiz. Bu anlamda ben kendimi programlı çalışmaya ve geliştirmeye adadım. Takım oyunu, tempolu oyun ve birlikte oyunu sahaya yansıtabilme adına takımı hazırlıyorum. Ülkemizde biraz futbol bireysel anlamda oynanıyor, bu husus da önemli fakat futbolun takım oyunu olduğunu unutmamamız gerekiyor.

Röportaj: Muhammed EKTİ / Emre ERKAN
Bu röportaj TransferMerkez.com tarafından yapılmıştır, tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
Transfer Merkezi

Transfer, Röportaj, Araştırma, Analiz

www.TransferMerkez.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder