6 Haziran 2016 Pazartesi

Takım Analizi: Türkiye

        2008 Avrupa Futbol Şampiyonasında yaptığımız muhteşem geri dönüşün ardından İsviçre basınında, “Türkler otobüse binmeden maç bitmez” şeklinde başlıklar atılmıştı. Euro 2008’deki inatçılığımızı ve pes etmeyen kimliğimizi 8 yıl sonra katılacağımız bu turnuva öncesinde yeniden hatırladık.

İmkansızı başardık
        Hollanda, Çek Cumhuriyeti, İzlanda, Kazakistan ve Letonya’nın yer aldığı A Grubunda, ilk 3 maçta yalnızca 1 puan alan Türkiye, saha içiyle birlikte saha dışında da pek çok olumsuzlukla mücadele etti. İzlanda karşısında deplasmanda 3-0 gibi beklenmedik bir mağlubiyet aldıktan sonra grubun ikinci maçında İstanbul’da Çek Cumhuriyeti’ne 2-1 kaybettik. Maç öncesi kadroya çağrılan Ömer Toprak ve Hakan Çalhanoğlu, sakatlıklarını bahane ederek takımdan ayrıldılar. Ancak daha sona anlaşıldı ki, olay çok farklıydı. Bu ikilinin, Gökhan Töre tarafından silahla tehdit edildiği ortaya çıktı. Sonrasında da Letonya ile deplasmanda 1-1 berabere kaldık ve ilk 3 maç sonunda dibi gördük.

        Bu sıkıntılı süreç Kazakistan’la oynadığımız grubun dördüncü maçına da sirayet ederken bu kez de Volkan Demirel krizi patlak verdi. Isınma sırasında kendisine bir taraftarın küfür ettiğini söyleyen Demirel, artık milli takım forması giymek istemediğini belirterek eldivenlerini çıkardı ve maça çıkmak istemedi. Kazakistan’ı 3-1’le geçtik ve karanlık görünen Fransa yolunu aydınlığa çevirecek ilk ışığı yaktık.

        Hollanda’yla deplasmanda 1-1 berabere kaldıktan sonra Kazakistan deplasmanında çok zorlandık ve galibiyeti ancak 83. dakikada bulduğumuz golle alabildik. Daha sonra iç saha maçlarımızı oynamak için Konya’ya taşındık ve ilk maçımızda Letonya karşısında son dakikalarda yediğimiz şok bir golle 1-1 berabere kaldık. Bu sonucun ardından bizim gibi gruptaki son şansını kullanacak olan Hollanda’yla kader maçına çıktık ve Portakalları sahadan sildik. 3-0’lık zaferin ardından özgüvenimizi kazanmış bir şekilde Çek Cumhuriyeti deplasmanına çıktık ve 2-0 kazandık.

        Son haftaya baraj maçı oynama hesaplarıyla giriş yaptık. Ancak aynı zamanda en iyi üçüncü için de şansımız doğmuştu. Ama bu umut kaf dağının ardındaydı. İzlanda’yı yenip, Kazakistan’ın Letonya’yı yenmesini ve İspanya’nın da Ukrayna’ya kaybetmemesini bekleyecektik. Ve bu ihtimaller zinciri gerçek oldu. Hem de epik bir senaryoyla. Son 10 dakikasına 10 kişi girdiğimiz İzlanda maçını, Selçuk’un 89.dakikada attığı frikik golüyle 1-0 kazandık. Çek Cumhuriyeti’nin birinci, İzlanda’nın ikinci olduğu A Grubunu, en iyi üçüncü takım olarak tamamladık ve Fransa biletini kaptık.

Kadro
        Euro 2016’yla birlikte, son altı Avrupa Futbol Şampiyonasından dördüne katılma başarısı göstermiş olacağız. Sadece 2004 ve 2012’yi ıskaladık. 96’da ve 2008’de olduğu gibi takımın başında yine Fatih Terim olacak.  “Biz bitti demeden bitmez” mottosunu kullanan ve takımın mücadeleci kimliğini maçın son dakikasına kadar sürdürmesini sağlayan Terim, elemelerde genel olarak 4-2-3-1’e dayalı bir formasyon kullandı. 25 yaş ortalamasıyla İngiltere’yle birlikte turnuvanın en genç takımı olacağız.

        Terim’in Galatasaray ve Fenerbahçe ağırlıklı ya da bu takımlar orijinli oyunculardan bir kadro oluşturduğunu söyleyebiliriz. Alper Potuk ve  Gökhan Töre’nin turnuva kadrosundan çıkarılmaları, Terim’in bu konuda eleştirilmesine neden oldu. İzlanda maçında gördüğü kırmızı kart nedeniyle 2 maç cezası bulunan Gökhan Töre’nin olmamasına mantıklı bir çerçeveden bakmak mümkün ancak dribling ve adam eksiltme yeteneği yüksek olan ve takımının performansına oranla iyi bir sezon geçiren Alper Potuk’un turnuvada olması gerekirdi diye düşünüyorum.

        Alper Potuk’un Fransa’ya götürülmemesinden hareketle Fatih Terim’in bu hamlesine mantıklı bir çerçeve sunmamız gerekirse bu da orta sahadaki kaliteli ve yaratıcı oyuncu sayımızın bir hayli fazla olması. Selçuk İnan, Mehmet Topal, Hakan Çalhanoğlu, Oğuzhan Özyakup, Ozan Tufan, Volkan Şen, Olcay Şahan, Nuri Şahin ve Arda Turan.  Ancak elimizde bu kadar fazla sayıda yaratıcı ve etkili orta saha oyuncusu varken, savunmada özellikle tandemde ve forvette rotasyonun dar olduğunu söylememiz gerek.


        Kalede bu turnuvaya gelmeyi ve as kaleci olmayı sonuna kadar hak eden Volkan Babacan olacak. Bekler, Gökhan Gönül ve Caner Erkin’in de kulüpleriyle sezonu istedikleri şekilde sonlanmadı. Ancak bu iki isim hem savunma hem de hücum için takımın önemli çarklarından.

        Son iki sezondur Galatasaray’da istikrarlı bir performans sergileyen ve kariyeri sol bekten stopere doğru evrilen Hakan Balta’nın yanında oynayacak ikinci net stoperin kimin olacağı belirsiz. Diğer stoperler, bu sezon Galatasaray’da ciddi hatalar yapan Semih Kaya ve Gençlerbirliği’nden Ahmet Yılmaz Çalık. Töre tercihinden dolayı kadroya alınmadığı açıklanan Ömer Toprak ise Gökhan Töre’nin kadroda yer almamasına rağmen kadroda yer almıyor.

        Terim İhazırlık maçlarında Mehmet Topal’ı burada denedi. Mehmet Topal’ın orta sahadan stopere çekildiği takdirde, orta sahada Selçuk ve Oğuzhan’ın yanında oynayabilecek fizikli ve top kazanan bir oyuncu eksikliği ortaya çıkıyor ki bu İngiltere maçında fazlasıyla hissedildi. Fizik olarak istenen seviyede olmayan Ozan Tufan’ın bu yükü ne denli kaldırabileceği kilit nokta olacak.

        Hücum hattında Arda’nın solda, Volkan Şen ya da Hakan Çalhanoğlu’nun sağda olacağı bir yapı olacak. Emre Mor ve Yunus Mallı da hücum hattı ve kanatlar için alternatifler olacak. Forvette ise büyük bir alternatifsizlik olduğunu söyleyebiliriz. Sezonun ikinci yarısında Çin’e giden ve uzun süredir sakat olan Burak Yılmaz ve her ne kadar Beşiktaş’ta sivrilen performanslar sergilese de genellikle kulübe de oturan Cenk Tosun yer alıyor. Fatih Terim, İngiltere maçında Cenk Tosun’u, Slovenya maçında ise Burak’ı denedi. Cenk’in fizik olarak Burak’dan daha hazır olduğu kesin. Ancak özellikle İspanya karşısında savunma arkasına atılacak toplar için de Burak Yılmaz önemli bir silah. Ramos ve Pique’nin 2014 Dünya Kupası’nda yaptığı hatalar hala akıllardaki tazeliğini koruyor.

Artıları / Eksileri
        En büyük artımız mücadeleci ve pes etmeyen kimliğimiz. 2008’deki ve son eleme gruplarındaki inatçılığımız rakipler üzerinde büyük bir baskı oluşturacaktır. Bunun dışında sahip olduğumuz teknik orta saha oyuncularımızla topu ayağımızda tutarak oyunun kontrolünü daima elimizde tutabiliriz. Arda, Oğuzhan ve Selçuk’un oyunun yönünü ve akıcılığını belirleme noktasında gösterecekleri performanslar önemli olacak.

        Forvetteki dar rotasyon nedeniyle hücumda yaşayacağımız etkinlik probleminin yanındaki bir diğer problemimiz de kanatlar olabilir. İngiltere maçında sağ kanatta oynayan Volkan Şen, Hakan Çalhanoğlu’yla varyasyonlara girerek rakip kaleye inmemizde etkili olmuştu. Ancak Terim’in Slovenya’ya karşı Volkan Şen yerine Hakan Çalhanoğlu ile başlaması ve bu kadronun Terim’in kafasındaki nihai 11 olması ihtimali, hücumdaki alternatiflerimizin azalmasına sebep olabilir. Volkan Şen’in Hakan’a oranla sağ kanatta daha mantıklı bir tercih olacağını düşünüyorum.

        Özellikle İngiltere’ye karşı oynadığımız hazırlık maçında takım boyunun ve hatlar arasındaki boşlukların zaman zaman tehlikeli ölçüde açıldığını gördük. Yine bu soruna paralel olarak saha içinde yerleşim hataları da dikkat çekiyor. Oyuncularımızın hem hücumda hem de savunmada birbirleri arasındaki mesafeyi doğru ayarlayamaması nedeniyle sıkıntılar yaşadık. Bu konuda özellikle İspanya ve Hırvatistan maçlarında hata yapmamamız gerek.


Kilit Oyuncular ve Yıldız Adayı
        Takım içinde özellikle orta sahada kilit role sahip çok sayıda oyuncu bulunuyor. Selçuk İnan, Oğuzhan Özyakup, Hakan Çalhanoğlu, Ozan Tufan, Mehmet Topal, Volkan Şen. Ancak birinin göstereceği performans çok belirleyici olacak. Sezonun ilk yarısında kulübünün cezası nedeniyle oynayamayan ve sezonun ikinci yarısında da beklentilerin altında kalan Arda Turan. Barcelona’nın cezası nedeniyle sezonun ilk yarısını boş geçmesi 28 yaşındaki kaptanımızı olumsuz yönde etkiledi. Barcelona’nın sezonun ikinci yarısında takım olarak yaşadığı düşüş de Arda için büyük bir şanssızlık oldu. Saha içindeki pes etmeyen, mücadeleci yapısı ve eleme grubu maçlarından sonra yaptığı cesaret verici konuşmalarla takımın lideri olduğunu bir kez daha kanıtladı. Saha içinde ve dışında takımı yönlendirecek kişi olan Arda Turan’ın, Katalan medyasına verilecek sıkı bir cevabı var diye düşünüyorum!

        Takımın en genç ismi 1997 doğumlu Emre Mor. Fenerbahçe’ye transfer olmasının ardından gözlerin üzerine çevrildiği Ozan Tufan ve Gençlerbirliği'nden milli takıma seçilen Ahmet Çalık için  de bu yaşta böylesine büyük bir turnuvada boy göstermek büyük bir tecrübe olacak.

        Ancak Hakan Çalhanoğlu, Oğuzhan Özyakup ve Emre Mor’u ayrı bir yere koymamız gerek. Oğuzhan Özyakup, Beşiktaş’ta başardıklarıyla ve Arsenal altyapısı almış olması nedeniyle kamuoyu tarafından bilinen bir isim. Hakan Çalhanoğlu ise hem saha içinde yaptıkları hem de saha dışında yaşadıklarıyla sıra dışı bir isim olarak karşımıza çıktı. Gökhan Töre ile yaşadığı olay ve daha önce Trabzonspor’la yaşadığı ve ceza aldığı süreç, başka bir futbolcuyu psikolojik olarak fazlasıyla derinden sarsabilecek bir durum. Ancak o bu durumların hepsinin üstesinden gelmeyi başardı ve Bundesliga’da kendini bir duran top ustası olarak kanıtladı. Bu yaz milli takımımızda Selçuk İnan’la birlikte duran topların başına geçecekler ve rakip kaleciler için büyük bir tehdit olacaklar.

        Ve Emre Mor. Çoğu kişinin oynadığı takımı dahi söyleyemediği 19 yaşındaki Emre Mor, ilk olarak sezon ortasında Galatasaray’ın transfer listesine girdiğinde tanınmıştı. Danimarka doğumlu olan Emre’nin babası Türk, annesi ise Makedon. Kendini Türk olarak hissettiğini söyleyerek, Danimarkalıların baskısına rağmen ay-yıldızlı formayı tercih etti. Hücumda sağ kanat, sol kanat hatta tek forvet dahi oynayabiliyor. Topla dribling yeteneği son derece iyi olan Emre Mor, aynı zamanda iyi de bir tekniğe sahip. Sol ayağını çok iyi kullanan genç oyucu genellikle sağ kanatta daha etkili oluyor ve çizgiyi kullanıp, sıfıra inerek rakip kalede büyük tehlikeler yaratıyor. Emre Mor için Galatasaray’ın ara transfer döneminde çok ısrarcı olmayan bir girişimi olmuştu. Avrupa’nın önemli kulüplerinin listesine giren ve sadece son 2 haftada dahi oyuna girdiği hazırlık maçının ikinci yarısında dahi piyasasını ikiye katlayan Emre Mor için yaz döneminde büyük bir transfer savaşının çıkacağını düşündüğümüzde, genç oyuncunun turnuvada şans bulması halinde tüm gözlerin üzerinde toplanacağı kesin.

Genel Bakış
        İspanya, Hırvatistan ve Çek Cumhuriyeti ile mücadele edeceğimiz grupta ilk maçımızı 12 Haziran’da Hırvatistan ile oynayacağız. Hırvatistan ve Çek Cumhuriyeti ile akrabalık derecesine varan maç oynama alışkanlığımız nedeniyle bu takımların bizim hakkımızda detaylı bilgiye sahip olduğunu söyleyebiliriz. Çeklerin savunma ve hücum hattındaki oyuncuların bu turnuva için yeterli kalitede olmadığını düşündüğümüzde, gruptan çıkmak ve en iyi üçüncülerden biri olmak adına avantajlı olduğumuzu düşünüyorum. İspanya’nın eski gücünden uzak olması da bizim grupta ilk ikiye göz kırpmamız için yeterli bir sebep gibi görünüyor. Son Dünya Kupası’nda yaşadıkları büyük hayal kırıklığının ardından İspanya bu kez çok daha temkinli geliyor. Ancak onların da bize benzer problemleri var. Forvet hattında eldeki isimler yetersiz gözüküyor. Aduriz’in yaşı düşünüldüğünde gol için bel bağladıkları isimler Nolito ve Alvaro Morata. Pas oyunu geleneğini devam ettiriyorlar ki bu bizim İngiltere maçında yaşadığımız savunma boyu ve alan yerleşimi problemleri düşünüldüğünde bize sıkıntı yaratabilir. En sağlam noktaları ise savunmaları.

        Potansiyelimizi ve mücadeleci ruhumuzu sahaya yansıttığımız zaman neler yapabildiğimizi 2008’de deneyimledik. Turnuvanın belki de sürprizlere en açık takımıyız. Göstereceğimiz olumlu ya da olumsuz hiçbir performans kimseyi şaşırtmayacaktır.

Hazırlayan: Anıl YAZAR
Transfer Merkezi

Transfer, Röportaj, Araştırma, Analiz

www.TransferMerkez.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder