Transfer Merkezi dergisinin Bolu kampından yaptığı röportajlar serisi, Adana Demirspor ve Bucaspor'da oynadığı dönemde 28 kez milli formayı giyen 1992 doğumlu kaleci Ömer Kahveci. Bu sezon Tire 1922 Spor forması giyecek olan Ömer Kahveci ile yaptığımız söyleşiyi hep birlikte okuyalım.
Klasik bir soru ile başlayalım, Ömer Kahveci kimdir, futbola nasıl başladı?
Ben Kahramanmaraş doğumluyum, küçükten Adana'ya taşınmışız. Adana amatör bir takımda başladım kaleciliğe ve daha sonra Adana Demirspor altyapısına geçtim. Adana Demirspor altyapısında 2 sene oynadım ve daha sonra profesyonel oldum. Adana Demirspor forması giyerken 17 yaşımda ilk profesyonel maçıma çıktım. Bir sonraki sezon 18 yaşımdayken devre arası itibariyle sürekli oynamaya başladım. Sonra sözleşmem bitti, Buca'ya transfer oldum ve 6 yıl kadar Buca maceram oldu. Bu sezon da Tire'ye transfer oldum.
Adana'da amatör takımda oynarken keşfedilip Adana Demirspor altyapısına girmen nasıl oldu?
Adana Demirspor'un alt yapı transferleri genelde, Adana ve çevre illerinde göze batan genç isimler olurdu. Ben o dönemde amatör takımda oynarken kalecilikle ilgili hiçbir yeteneğim yoktu. Zaten kaleciye yönelik bir antrenman da görmüyordum. O dönem bende de kaleci olma isteği yoktu aslında ve daha çok derslerime çalışıyordum. Sırf fiziğim iyi diye ''biz bunu alırız, eğitirsek kaleci yaparız'' şeklinde yapılan bir transferdi ama daha sonra çalışarak iyi bir noktaya geldim.
Henüz 17 yaşında Adana Demirspor ile profesyonel maçlara çıkmaya başladın. Ülkemizde bu yaşta forma şansı bulmak önemli detay. Sen neler düşünüyorsun bu konu hakkında?
Ülkemizde genç oyunculara önem verilmiyor, önem verilmemesinin sebebi de sistemizin olmadığından dolayı futbolcular günlük performansına göre yargılanıyor. Burada hiçbir yönetimi, teknik direktörü de yargılayamayız. Çünkü taraftar/kamuoyu, günlük başarılarla takımını yorumluyor. Profesyonel liglerde forma giyen tüm isimlere baktığımızda ilk sahaya çıkışları genelde; sakatlık, kulüp transfer yasağı ya da takımın ligden düşmesi kesinleşmiş yani iddiası olmayan dönemde forma giymesiyle olmuştur. Benimkisi de mecburiyetten olan bir oynamaydı. Kulübümüzün transfer yasağı vardı o dönem, ben takımın 3. kalecisiydim ve 2. kaleci forma giyiyordu. O kırmızı kart görünce ben oynamaya başladım. 2 maç gol yemedim ve devamı geldi.
Peki Bucaspor'a transfer olduğun dönemde transferin gözde isimlerinden biriydin, Bucaspor dışında başka takımlardan teklif almış mıydın?
Vardı. Ben 17 yaşında ilk profesyonel maçıma çıktım ve 18 yaşımda sürekli oynamaya başladım. Sezon sonunda benim sözleşmem bitti. O dönemde Milli Takım'da sürekli forma giyiyordum, 2. lig'de Play Off oynamıştım. Manisaspor, Konyaspor, Gençlerbirlği, Kasımpaşa gibi takımlar beni transfer etmek istiyordu. Benim Bucaspor'u tercih etmemin en büyük sebebi Bülent Uygun oldu.
19 yaşında 3-3'lük Antalyaspor-Buca maçıyla ilk Süper Lig maçına çıktın ve kalan 4 maçta da forma giydin. O zaman neler hissettin?
Heyecandan çok istek vardı içimde. Ben karakterim gereği hiçbir zaman 2. plana atılmayı sevmedim. Hırslı, inatçı bir yapım var ve kesinlikle yedek kalmayı hazmedemiyordum. Adana Demirspor'da sürekli oynayıp Buca'ya gittim ve Süper Lig'de 3. kaleciydim. O zaman bile oynayamamak zoruma gidiyordu. Hatta o dönem devre arasında gitmek istediğimi söylemiştim. Ben Süper Lig'deki ilk maçım için neredeyse 1 sene hırsla bekledim. "O forma bana gelecek, o sahaya çıkacağım ve o sahaya çıktığım burada olduğumu herkese göstereceğim'' diyordum. Sahaya çıktığımda bir pozisyon çıkardığımda daha iyisini yapacağım diyordum. Millete kendimi ispat etme çabası ve gururu vardı içimde. Hatta bir sonraki Trabzonspor maçında bu durumları daha çok yaşadım, henüz 1 dakika da boşa çıkıp golü yedim. Ama daha sonra hayatımın maçını oynadım. Bunların hepsi biraz da inatçı karakterimden kaynaklanıyor, ben neredeyse sahaya çıktığımda heyecan vs yaşamadım.
Şimdi bir öz eleştiri sorusu sormak istiyorum. Milli Takımımızın alt yaş kategorilerilerinde sürekli forma giydin, forma giydiğin kulüplerde birçok maça çıktın. Ülkemizin Ömer Kahveci'den bir beklentisi vardı ama beklenen patlama bir türlü gerçekleşmedi. Sen bunu neye bağlıyorsun?
Biraz kendi gençliğime bağlıyorum. Ben bazı başarıları çok genç yaşta elde ettim. İnsan çocuk kafasıyla düşünemiyor bazı şeyleri. Hani bazı şeyler derken neyin doğru neyin yanlış olduğunu, nasıl davranması gerektiğini, transferlerde hamlelerinin nasıl olması gerektiğini pek sağlıklı karar veremiyor. İnsanlar dışarıdan seni yönlendirmek istese de kendi bildiğini okuyorsun. Ben geçmişime dönüp baktığımda cahilliğimden ve çok genç olmamdan kaynaklanan hatalar yaptığımı gördüm. Mesela Bucaspor'daki son 2-3 sezonunumda deforme olmuş durumdaydım. İlk oynadığım 2-3 yıl ben gitmek istemedim, daha sonra gitmek istedim bu kez kulübün maddi ihtiyacı olduğundan dolayı fiyatta anlaşılamadı. Daha sonra maçlarda konsantrasyon sorunu yaşadığım dönemler oldu, sakatlıklar da yaşadım. Bu şekilde oldu özetlemek gerekirse.
Şu an kamp çalışmalarınız devam ediyor, kamp hem senin hem de takım adına nasıl gidiyor?
Takım olarak iyi başladık ve iyi gidiyoruz. Yeni oluşan bir takım olmamıza rağmen 2 hazırlık maçında saha içerisinde takım gibi durmayı başarabildik. Bu hazırlık maçları bir gösterge değil ama bunlar da sevindirici şeyler. Şu an için takım adına çok iyi gittiğini söyleyebilirim. Kendi adıma da çok pozitif geçiyor, Bucaspor'da dediğim gibi son 2 yıl çok deforme olmuştum, konsantrasyon sıkıntıları yaşıyordum. Buraya geldiğim andan itibaren her şey güzel geçiyor, bu doğrultuda tekrardan toparlanıp eski günlerime dönmem zaman almayacaktır inşallah. Benim buraya gelmemdeki en büyük sebep; yeni bir sayfa açıp, yeni bir platformda bana inanan ve güvenen ekiple daha güçlü bir şekilde yukarılara çıkmak. Şu an daha tecrübeliyim ve ayaklarım yere daha sağlam basıyor. Şu an tecrübeliyim. Benim de kendimden çok fazla beklentilerim var, beklentilerimden hiçbir şey azalmadı hatta arttığını söyleyebilirim.
Yaşın henüz 24 ve oynadığın pozisyon itibariyle önünde futbol kariyeri olarak daha uzun yıllar var. Toparlamak gerekirse gelecekte hedeflerin neler?
Benim hedefim her zaman Milli Takımın kalesini ve 3 büyüklerden herhangi birinin kalesini korumak olmuştur. Bu doğrultuda geçmişteki hatalarımı silerek futbola yeniden başladım.
Kariyerinde unutamadığın anlar var mı?
Unutamadığım tek anım çıktığım ilk profesyonel maçımdı. Benim ilk oynadığım maç Mayıs'ın 2. pazarıydı ve anneler günüydü. Annem de maçtaydı ve 2-1 yenilmemize rağmen ben o maçta penaltı kurtardım ayrıca 3-4 tane net kurtarış yaptım. Maç bittiğinde bütün stad ''Ömer Ömer'' diye haykırıyordu ve ben gidip bütün tribünleri alkışlamıştım.
Hem Süper Lig, hem PTT hem de 2. Lig'de forma giydin. Bu ligler sana neler kattı?
Baktığımız zaman her ligin kendine göre zorlukları ve kalitesi var tabi ki. Daha önce oynadığım liglerde kendimi saha içerisinde en rahat hissettiğim lig Süper Lig'di. Çünkü saha içerisinde herkes görevini ve yapması gerekenleri biliyordu. Kısacası futbolun doğrularını yapıyorlardı ve haliyle böyle bir ortamda futbol oynamak kolaylaşıyor. Lig düşüldükçe bu söylediğim şeyler azalıyor, kalite düşüyor ve saha içinde daha çok sıkıntı yaşamaya başlıyorsunuz. O yüzden geçen sene 2. Lig'de oynarken en çok zorluk çektiğim ligdi benim için. Şuan 3. Lig'deyim ve daha önce burada oynamadım. Ama burada oynayan arkadaşlarım her zaman için oynaması en zor lig olduğunu söylediler bana. Ama benim henüz bir fikrim yok, oynayıp göreceğim. Sonuç olarak oynadığım ligler olsun, Milli Takım'da beraber oynadığım arkadaşlarım olsun hepsi üst düzey futbolculardı ve bana çok büyük tecrübe kattılar. Ben de bu tecrübelerimi takımımın menfaati doğrultusunda kullanıp, sıkıntısız başarılı bir sezon geçirmek için uğraşacağım.
Son olarak takipçilerimize neler söylemek istersin?
İnşallah birkaç yıl sonra ben Süper Lig'de ya da 3 büyüklerde oynarken tekrar röportajımızda görüşmek üzere diyebilirim. Çalışmalarınızda başarılar.
Röportaj: Muhammed EKTİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder