27 Kasım 2014 Perşembe

Allsvenskan’da Sezonun Dikkat Çekenleri (2)


Allsvenskan’da Sezonun Dikkat Çeken Performansları
        Geçtiğimiz günlerde birinci bölümünü yayınladığımız "Allsvenskan’da Sezonun Dikkat Çekenleri" yazı dizisinin ikinci bölümüyle karşınızdayız. Geride kalan sezonda performansıyla dikkat çeken, sürpriz çıkışlar yakalayan ya da takımın başarısında önemli pay sahibi olan isimleri sizin için derledik. Buyrun, hep birlikte okuyalım...

Johan Larsson (24)
        Artık onu sezonun en iyileri arasında yazmamız bir alışkanlık haline geldi. Attığı 8 gol ve yaptığı 6 asist ile Elfsborg’da iki kategoride de lider bir sağ bek. Aynı zamanda da kaptan. 2010 sezonundan bu yana geride kalan 5 sezonda sadece 1 lig maçını kaçıran bir oyuncudan bahsediyoruz. Bu 5 sezonda oynayabileceği maksimum 150 lig maçı vardı, 149’unda forma giymeyi başardı. Hücumcu bek seven hocaların mutlaka takımından görmek isteyeceği bir oyuncu Johan Larsson. Orjini de sağ öndü zaten ama zamanla beke evrilmek zorunda kaldı. E fena da değil hani bölgesinde. Savunma yönü çoğu hücumcu bek gibi sıkıntılı ama önde yaptıklarıyla bunu telafi ettiğini rahatlıkla görebiliyoruz. Milli takıma bir türlü davet almaması epey tartışılır oldu son dönemde. Transfer yapacak muhtemelen bu yıl, bekliyoruz.

Simon Gustafson (19)
        Biraz şımardı aslında Simon ama sezon sonuna doğru yakaladığı çıkışla kendini affettirdi diyebiliriz. Özellikle ligin 2.yarısı gibi laubali bir Simon izler olmuştuk. Bunda takım perspektifinin de etkisi var pekala. Kardeşi Samuel’e kıyasla ofansif meziyetleri çok daha üst seviyede (aynı takımda oynuyorlar, ikizi Samuel Gustafsson). Sol ayağını çok iyi kullanıyor ve araya bıraktığı öldürücü paslarla da defansı çaresiz bırakıyor. Topla çok oynama alışkanlığını ise daha profesyonel bir ekiple aşması muhtemel. Yaş daha 19, bunlar düzelebilecek detaylar. U21 ile Avrupa Şampiyonası bileti alması ve sezonu 10 gol 5 asist ile tamamlayıp takımın önemli hücum opsiyonları arasına girmesi Simon’u bu yaşta sorumluluk taşıyan bir kimliğe de bürüdü. Yolu açık gençlerden.

Carlos Strandberg (18)
        Muhteşem sezon başlangıcının üzerine maalesef ki koyamadı Strandberg. Gerek Dortmund transferinin gerçekleşmemesi, gerekse yaşadığı birkaç sakatlık onu bu duruma getirdi ama potansiyeli inkar edilemez bir forvet. Genç yaşının getirdiği çocuksu hareketleri ve henüz bu yaşta liderlik alma arzusu onu saha içinde çekilmez bir oyuncu yapabiliyor. Fakat fiziği, gücü ve sert şutlarıyla rakip savunmacılar için ciddi tehdit. Kendisini rakip ile top arasına iyi alabiliyor olması, onu her daim gole yakın bir oyuncu yapıyor. Servis özelliği de çizgide tamamen buna odaklı bir oyun oynamasından kaynaklanıyor. Hacken’da 4-3-3’ün zaman zaman kanadında oynaması da bundan ötürü zaten. Beklediğimiz kadar etkili bir Strandberg izlemedik ligin ortalarından sonra ama hala ciddi potansiyel.

Oscar Lewicki (22)
        Lewicki’de nasıl bir ciğer var çözemiyorum. U21 maçında, Fransa gibi bir rakip karşısında basmadık yer bırakmayan çocuk yetmezmiş gibi 2 de gol atıp ülkesine şampiyona biletini kazandırdı. Yetmedi geldi ligde yine 11’de oynayıp çizgisini bozmadı. Hacken’ın ofansif oyun düzeninin savunma yönüne bakan ender isimlerden. Bunu tek başına başarıyor olması ise ayrı bir mevzu. Orta alandaki enerjisi, pes etmeyen yönü ve ayakta kalmasıyla benim görev adamı olarak nitelendirdiğim bir isim Oscar. Kalmadı zaten takımda, yetiştiği Malmö’ye transfer yaptı. Malmö’de bu artı yönlerine hücum katkısını da eklemeli. U21’de gösterdi zaten, bunu yapma potansiyeli var. Hacken’da mecbur kaldığı defansif rolünü biraz azaltıp ofansa yönelmeye başlayabilir.

Alhassan Kamara (21)
        Sen sezonun ilk yarısındaki çoğu maçı kaçır, sadece 14 maçta 11 çıkabil ama Superattan’daki formundan hiçbir şey kaybetmeyip tam 14 gol at. Büyük iş cidden. Örebro üst lige çıktıysa Kamara’nın payı büyüktür diye yazıp durduk. AIK’den sezon başında bonservisini aldılar ve ne kadar doğru bir karar vermiş olduklarını gördük. Güçlü fiziği ve son vuruşlardaki becerisiyle Örebro’nun dipten yukarıya çıkmasını sağlayan isimlerin başında gelen Kamara’nın ismi transferde de epey geçmeye başladı zaten. Pode ile muhteşem bir uyum yakaladılar ligin 2.yarısına doğru. Onu besleyenleri de unutmamak lazım tabii. Özellikle Anadolu takımlarımız için bence bulunmaz bir nimet kendisi, takipte olunmalı.

Marcus Pode (28)
        Trelleborg zamanında hayranlıkla izlerdim Pode’yi. Uzaktan attığı şutlara hele ağzım açık kalırdı. Malmö alt yapısını aldığı net belli oluyor diyebiliriz. Kariyerinin en büyük hatasını Mjallby’de yaptığını bu yıl net olarak gösterdi. Kabus gibi geçen Mjallby kariyerinde sadece 10 kez ilk 11’de çıkabilen Pode, Örebro’da bu sezon tam 20 kez 11’de görev aldı. Verdiği katkı ise; 10 gol 4 asist. Mjallby’de kanat oynatılarak heba edilen bir isimdi. Örebro’da bu hataya hoca Ljung da düştü ve ona farklı pozisyonlarda görev verdi sezon başında. Hoca değişti, yardımcı Axen geldi ve Pode’nin kaderi de değişti. Forvette Kamara ile inanılmaz bir uyum yakaladılar. Kendisine verilen şansı çok iyi değerlendirdi tecrübeli oyuncu ve bu katkıyı sağladı. Attığı enfes gollerle de bize keyif verdi, sağ olsun.

Nordin Gerzic (31)
        Evim evim güzel evim deriz ya uzun aradan sonra evimize geri döndüğümüzde. Heh işte Gerzic’in durumu da öyle. Pode gibi o da kendisini Örebro’da buldu. Yetiştiği kulübüne geri döndü ve özüne kavuştu. Göteborg’da hiç katkı veremedi kabul ama gerçek Gerzic’in o olmadığını da Örebro’da izlediğimiz dönemden biliyorduk. Yanıltmadı bizi, Örebro orta alanını bir orkestra şefi gibi yönetti sezon boyunca. Defans arkasına bıraktığı milimetrik paslarla bazen Pirlo oldu, gösterdiği defansif sertlikle bazen Gattuso. Uç örnekler pekala ama profilini en iyi bu şekilde anlatabileceğimi düşündüm. Göteborg’daki 2 sezonunda kanada mahkum edilen Yugoslav asıllı oyuncu hiç asist  yapamazken, Örebro’da bu yıl tam 7 asist yaptı. Attığı 2 gol de ekstrası. Onu yerinde ve takımında izlemek ayrı keyif.

Simon Tibbling (20)
        30 maçın 30’unda da ilk 11 başlayıp, sadece 2 kez oyundan çıktı Tibbling bu sezon. Opta stiliyle belirtecek olursak; istikrar. Biz onu orta sahanın merkezindeki savunma rolüyle tanıdık Djurgarden’da ama şimdilerde -Estonya’yı çalıştıran Magnus Pehrsson’un döneminden itibaren olmak üzere- sol kanatta görev almaya başladı. Högmo ile beraber ise tamamen bu bölgede oynatıldı. Eksikler vs olunca pekala orta alanın merkezine dönüyor ama doğruyu söylemek lazım ki kanatta hep bir eksik kalıyor. Sol ayak reaksiyonu fena değil ama çok etkili olduğunu söylemek de güç. Hızı ve hep diri olan görünütüsüyle tanıyoruz onu. U21’de de epey görev aldı elemeler boyunca. Groningen’in de epey yakın takibinde genç oyuncu. Merkez mi, kanat mı oynayacağına karar vermeli. İkisini bir arada götürdüğünü ve götürebileceğini sanmıyorum.

Kristian Bergström (40)
        Parantez içindeki oyuncunun yaşını ifade ediyor. 40’ı görünce farklı bir şey sanmayın diye söyledim zira bu yaştaki birinin burada ne işi var diyenler olabilir. Tam bir profesyonel. 2004 sezonundan bu yana olası 330 maçın sadece 8 tanesini kaçırmış bir oyuncudan bahsediyoruz. Bu 330 maçın 322’sinde ilk 11’de görev aldı Bergström. Son 4 sezonda ise hiçbir maçı kaçırmadı ve bu abinin yaşı tekrar ediyorum ‘40’. Bunca maçta verdiği katkı ise muazzam. 322 maçta 64 gol, 96 asist. Bu yıl 1 gol 5 asistte kalsa da tecrübeli oyuncu, saha içindeki duruşu, harika sol ayağı ve profesyonelliği ile gençlere örnek olmaya devam ediyor. Abubakari, Pettersson ve Sjölund’un ayrılışı sonrası onun varlığı çok önemli takım için. Görünüşe bakılırsa futbolu da pek bırakacak gibi değil. Ne diyelim, onu hala izleyebiliyor olmamız büyük şans. İyi ki var.

Ricardo Santos (27)
        Ligin ikinci yarısından itibaren Santos’a ne oldu bilmiyorum ama Atvidabergs’in sezonu rahat geçirmesindeki en önemli faktörün onun performansı olduğu kesin. Kendisini göstermeyi başardığı Kalmar’da bile bu kadar iyi bir Santos izlemedik çünkü. Attığı 17 golün çoğu ligin ikinci bölümünde geldi. Boş geçtiği maç yoktu neredeyse. Aslına bakarsanız hantal bir yapısı var Santos’un ve bu da doğal olarak ağır kalmasına neden oluyor. Gösterdiği performans, hele hele Atvidabergs gibi bir takımda gösterdiği performans bu yüzden sürpriz. Yaşı artık ilerledi ve muhtemelen daha çok paraya önem vereceği bir lige gidecek. Bir daha böyle bir yüzde yakalayabileceğini kendisinin de düşündüğünü sanmıyorum. Parladı, sönme ihtimali kuvvetli.

David Accam (24)
        Onu buraya yazmazsak olmazdı. Artık onu tanımayan kalmadı ama 2012’de Helsingborg’a geldiği günlerden bu yana yazıp çiziyoruz hakkında. Bize göre 3.Lig'e tekabül eden ligden geldi Helsingborg’a. Hem de o seviyenin en pahalı transfer ücretiyle ve gördük ki hakkını da verdi. Geçen sezon ligi 10 gol 3 asist ile tamamlayan Ganalı, bu sezon tavan yaptı performans olarak ve 17 gol 4 asist üretti. Hem de ligin son haftalarında farklı nedenlerle pek oynamamasına rağmen. Ne zaman transfer yapacak merakla bekliyoruz ancak görünüşe göre beklentilerin altında geliyor transfer teklifi. Meksika’ya gideceği sıkça konuşuluyor. Titi lakaplı, hız ustası Accam’ın transferi hem Helsingborg’un, hem de kendisinin işine gelir. Özellikleriyle alakalı pek bir şey yazmaya gerek yok zira artık herkes tanıyor onu.

Joseph Baffo (22)
        Tam bir profesyonel. Helsingborg’dan neden gönderildiğini anlayamamıştım. Halmstad için çok yerinde bir hamle olduğunu gösterdiği performansla ortaya koydu. Önce sağ bekte görevlendirdi hocası onu. Savunma düzeninde sol bek konusunda sıkıntı yaşayınca sol beke koydu. Stoper bölgesinde eksik kalınca ise oraya kaydırdı. Asıl mevkisi zaten stoper ama savunmanın her bölgesinde hemen hemen aynı performansı vermesi Baffo’yu yıldan yıla ayrıcalıklı hale getirdi. U21’de de başarılı bir performans ortaya koyan genç defans oyuncusunun en önemli özelliği pozisyon bilgisi. Arkadaşlarının kademelerine girişi, hava toplarındaki hakimiyeti ve kenar oynasa dahi görevini layıkıyla yerine getirmesi bu yıl onu başka bir kimliğe taşıdı.

Kristinn Steindorsson (24)
        Eskiler tanır, FM efsanesidir Stefan Selakovic. Kariyerini, kendisini en iyi gösterme fırsatı bulduğu Halmstad’da tamamlamıştı geçen sezon. O gidince Halmstad’ın lider kimliğine ihtiyaç duyacağı, daha da önemlisi kanat anlamında yeni bir ismi arayacağı kesindi. Selakovic ilk 11 çıkar, yerine %90 ihtimalle Steindorsson girerdi 2013 sezonunda. 2012’de Superettan’dan çıkarken daha fazla forma bulan genç oyuncu, bu yıl o formunu tekrardan yakaladı. Selakovic’in boşluğunu çok iyi doldurdu. Blomberg ile birlikte kanattan skora inanılmaz katkı sağladı. Blomberg  transfer yaptı ancak bana kalırsa transfer yapması gereken öncelikli isim Steindorsson’du. 8 gol 2 asistlik performansının yanında defansa olan yardımı ve genç yaşına rağmen aldığı sorumluluk, Halmstad’ın lige tutunmasını sağlayan detaylardandı.

Mikael Boman (26)
        Halmstad’da sezonun bir diğer yıldızı Boman. O da transfer yaptı tıpkı Blomberg gibi. 2012’de aynı Steindorsson gibi takımın üst lige çıkmasını önemli katkısı olan isimlerden biri olan Boman, bu yıl özellikle ligin ortalarında gösterdiği çıkışla Halmstad’ın lige tutunmasında önemli rol oynadı. 10 gol 1 asist ile sezonu tamamlayan golcü oyuncu, Baldvinsson’un sakatlık dönemi süresinde önemli sorumluluklar aldı. Ayakta kalmayı başaran görüntüsü ile dikkati çeken Boman, ikili mücadelelerde fiziğini epey iyi kullanan bir oyuncu olarak dikkati çekiyor. Önümüzdeki yıl Göteborg için ter dökecek kendileri, yolu açık olsun.
Hazırlayan: Emrah ÇETİN
Transfer Merkezi İsveç Temsilcisi
Transfer Merkezi

Transfer, Röportaj, Araştırma, Analiz

www.TransferMerkez.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder