28 Şubat 2014 Cuma

Nostalji: İki Puanla Değişen Kariyer

       Koray Avcı, Türk futbolunun son on yılını yakından takip etmiş herkesin adını en azından bir kez de olsa duymuşluğunun garantisinin olduğu ender futbolculardan birisi. Son olarak Şanlıurfaspor forması giydi ve futbolu bir yılı aşkın süre önce bıraktı. Geride ise istikrarla inşa edilmiş bir kariyer bıraktı.

       Türk Telekom’la (o dönemki adıyla PTT) 1997 yılında profesyonelliğe adımını atan Koray sırasıyla Batman Petrolspor, Çaykur Rizespor (3,5 sezon), Beşiktaş (2,5 sezon), Manisaspor (yarım sezon), Gençlerbirliği, Kasımpaşa, Çaykur Rizespor ve Şanlıurfaspor formalarını giydi.

       PTT ile başarılı bir sezon geçiren Koray, aynı grupta mücadele ettikleri Batman Petrolspor’a transfer olur bir sezon sonrasında. Sonrasında gene 2. Lig’de mücadele eden Çaykur Rizespor’a transfer olan Koray bu sezonda şampiyonluk tadarak profesyonellikteki üçüncü senesinde şampiyon olmayı başarır.

       Sonraki iki yılda Süper Lig’de sırasıyla 9. ve 16. sırayı görür. Bir sonraki sezonda ise Rizespor formasıyla liderin iki puan gerisinde ligi bitirerek tekrar Süper Lig’e dönen Koray, 2003-04 sezonunda iki puanla kümede kalmanın sevincini yaşayacaktır. Sezon içinde attığı tek golü Diyarbakır deplasmanında 82. dakikada atan Koray, belki de kümede kalan Rizespor’un bir senesini kurtarmış olacaktır böylece…

       2004-05 sezonu devre arasında ilk devreyi 6. sırada bitiren Rizespor’dan, ligi beşinci sırada bitiren puandaşı Beşiktaş’a transfer olur. Bu sezonda ise ligi dördüncü sırada tamamlayacak olan Beşiktaş’ın kalecisiz 4-3 kazandığı Fenerbahçe derbisinde galibiyeti getiren dördüncü golünü atacaktır.

       2005-06 sezonunda Beşiktaş ile 54 puan toplayarak ligi üçüncü sırada, 2006-07 sezonunda ise gene Beşiktaş ile 61 puan toplayarak ligi ikinci sırada bitirir Koray Avcı. 2007-08 sezonunda ilk devrede 10 galibiyet alan Beşiktaş’ın tüm galibiyetlerinde sahada olmasına rağmen devre arasında Vestel Manisaspor’a transfer olur. Kırmızı beyazlı takımda ikinci devrede altı maçta forma şansı bulur.

       2008-09 sezonunda Gençlerbirliği formasını giyen Koray, bu takımda da tek golünü derbide atacaktır. Gençlerbirliği’nin Hacettepe’yi 3-1 yendiği ve o sezonki son galibiyeti olan, üçlü averajla kümede kalmasını sağlayan maçta takımının üçüncü golüne imza atar.

       2009-10 sezonunda Süper Ligi 41 puanla 11. Sırada bitiren Kasımpaşa forması giyen Koray Avcı; uzun yıllar forma giydiği Çaykur Rizespor’la 1. Lig’de play off oynadığı 2010-2011 sezonu sonunda yıllar sonra 2. Lig’e inmiştir. Yeni adresi Şanlıurfaspor’la ilk sezonunda 75 puan toplayarak şampiyon olur. 2012-2013 sezonuna iyi başlamasına rağmen olaylı 1461 Trabzonspor maçında aldığı cezalarla kariyerine noktayı koyar.

       Toplamda sekiz farklı takımda üç kez küme yükselme, iki kez de az puan farkıyla kümede kalma sevinci yaşayan Koray Avcı, şüphesiz son dönemin en istikrarlı defans oyuncularından birisiydi. Türkiye standartlarında tüm kariyeri boyunca sadece bir kez küme düşmüş olması bile başlı başına takdire şayan bir durum olsa gerek. 2003-04 sezonunda iki puanla kümede kalmasa bu kadar renkli bir kariyeri olur muydu; bu da merak konusu.
Yazar: Alper KAYA

       Koray Avcı, Türk futbolunun son on yılını yakından takip etmiş herkesin adını en azından bir kez de olsa duymuşluğunun garantisinin...

28.02.2014 İddaa Tahminleri

Cuma İddaa Kuponu

27 Şubat 2014 Perşembe

Herşey Normal, Panik Yok, Şans Var

      Futbol her yerde, her zaman çok güzel ancak kulüp futbolu için Şampiyonlar Ligi sanki soğanın cücüğü, yoğurdun kaymağı, lahmacunun göbeği gibi. Logosu, müziği, topu, havası, demeçleri bile ayrı bir elit. Kısacası bir Galatasaraylı olarak her sene gruplardan çıkıp bir yada iki tur daha oynamayı, her sene lig şampiyonu olmaya tercih ederim.

      Öncelikle Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi çeyrek finaline çıkma mücadelesinde karşılaştığı rakibinin şu anda Premier Lig lideri, teknik direktörünün "Dünyanın en iyi 3 teknik direktörü kimdir?" sorusuna verilecek cevaplardan bir kişi ve kadrosundaki futbolcuların da 3-5 yıl sonrası için ülkemize gelse bile yıldız olarak görüleceği bir takım olduğunu hatırlatmak isterim.

      Drogba başta olmak üzere, Sneijder, Mourinho ve Mancini ile birlikte hikayesi daha da artan maçın öncesindeki demeç savaşlarına dikkat çekmek isterim. Aslında maç, eşleşme gerçekleştiğinde başlamıştı bile. Mancini'nin kendi takımına neredeyse hiç tur şansı vermemesi, Mourinho ve Chelsea kulübünün Drogba'yı pohpohlayıp bizi dev aynasına baktırmaya çabalaması aslında her iki tarafın da turu ne kadar istediğini ve rakibinden ne kadar çekindiğinin kanıtıydı.

       Sahadaki oyunla ilgili düşüncelerime geçmeden önce birkaç kelime ile taraftara ve stadyuma değinmek istiyorum. Özellikle metro çıkışında yapılan suni kar konsepti, belki de sezonun en önemli maçı olan ve taraftarın taraftarlık dersini başarıyla geçtiği iki günlük Juventus maçı serüvenine atıfta bulunan çok iyi düşünülmüş bir organizasyondu. Taraftar her zamanki gibi yine harikaydı. Arena ise düzelen zemini ve oluşan atmosferi ile tam bir Avrupa deplasmanı haline gelmiş gerçek bir "aslan yuvası" gibiydi.

        Gelelim maça. Mourinho'nun birkaç hamlesi var ki bence maç için çok kritik önem taşıyor. Bu hamlelerden biri Azpilicueta'ya göre daha yavaş olan ancak pozisyon almasını iyi bilip fizik kuvveti daha yüksek olan Ivanovic'i Sneijder tarafında, Ivanovic'e göre daha hızlı ve atletik olan Azpilicueta'yı da Ashley Cole'a tercih edip çıkana kadar Hajrovic, daha sonrada Burak tarafında tercih etmesi buralarda etkili olmamızı engelledi. Ayrıca Galatasaray'ın belki en iyi olduğu merkez orta saha bölgesinde Oscar'ın kaybolacağını bildiğinden onun yerine zaten sıkıntılı olduğumuz kanatlarda Schürle ile başlaması da çok akıllıcaydı ki meyvesini aldı. Golü Schürle-Azpilicueta yapımıyla buldular. Buna ek olarak Sneijder'in sola yakın oynamasını fırsat bilip Mikel'i kenarda oturtup orta sahayı daha kreatif oyunculardan oluşturması ilk bölümdeki orta saha üstünlüğünün Chelsea'de olmasının sebebiydi.

          Peki Mourinho'nun bu hamlelerine karşı Mancini neler yaptı? Maçın 30. dakikasına kadar tanıyamadığım, geldiği günden bu yana oturtmaya çalıştığı sistem ile çelişen bir Mancini vardı. Belki tüm Galatasaraylıları gerekliliğine sancılı bir şekilde ikna ettiği Ceyhun Gülselam gibi bir orta saha amelesini böyle bir maçta tercih etmemesi  kafamı karıştırdı. Ayrıca bu kurgudan neden vazgeçtiğine baktığımda ise cevap daha yaratıcı bir ofans hattı yaratmak olduğunu gördüm. Hajrovic eğer 3'lü forvetin solunda, Sneijder forvet arkasında, solda gerçek bir  kanat oyuncusu ve Burak-Drogba ikilsinden birinin tercih edildiği bir sistem olsaydı, Hajrovic dahil herkes etkili olabilirdi. Ancak Hajrovic topla buluştuğunda pas tercihi olarak etrafında sadece Eboue'nin oluşu, her ikisinin de birçok pas hatası yapmasına neden oldu ki golü de böyle bir pozisyon sonrasında yedik. Ayrıca oynayabilecek bir Semih varken neden Hakan Balta'nın tercih edildiğini galiba uzun yıllar anlayamayacağım. 

          Hajrovic-Yekta değişikliğinden sonra orta sahamız normale dönerken Chelsea'nin oyun üstünlüğü de son bulmuş oldu. Ancak aynı normalleşme ofans hattımızda yaşanmadı. Çünkü Sneijder ve Burak hala doğru yerlerinde değillerdi. Burak'ı takas futbolcusu yapan sağ çizgi sendromu, Sneijder'in ise maçtan sonra yakındığı topla buluşamama sorunları mevkilerinin sonucuydu. Ayrıca desteklenemeyen bir Drogba sadece uzun top indirmede işe yaradı ki Ali Lukunku'dan farklı bir performans sergileyemedi. Bana göre sahanın en iyileri ise iki Brezilyalımız Melo, Telles ve yaptığı hataya rağmen Muslera idi. 

         Tur şansımızı devam ettiren golü ise belki de kaderin bir cilvesi olarak yıllardır ön direğe attığımız kornerlerden bir tanesi doğru yere ulaşınca, yan toplarının kuvvetliliği ile bilinen bir İngiliz takımına karşı, transfer fiyaskosu olarak görülen Chedjou(jejuu) tarafından bulduk. Golden sonra ise klasik Arena Galatasaray'ına dönüştük. Semih'in de girmesiyle riskli ama ferah bir defans hattı, istekli bir orta saha ve durgun bir ofansif hat.

          Terry'nin pozisyonuna da kısaca değineyim. Evet profesyonelce yapılmış bir emek hırsızlığı var ancak Donk'un pozisyonu ile aynı değil. Özellikle hakemin yaptıkları bakımından çok ciddi bir fark var. Bizde hakem topçuya güvenip oyunu durdurmakta geç kalırken, dün hakem derhal oyunu durdurdu. Burak hayatının vuruşunu yaparken Cech topa müdahale etmedi. Ayrıca maçın tekrarı konusunu gündeme gelirse aynı skoru yada daha iyi bir skorun elde edilip edilemeyeceği konusunda muhasebenin iyi yapılması gerektiğini düşünüyorum.

         İkinci maç öncesi geriye çekilip baktığımızda oldukça normal bir skor elde ettik. Daha  doğrusu Chelsea'ye "Biz de bu turu geçebiliriz." mesajını verdik. Mancini ilk 30 dakika ve sonraki 60 dakika olarak ilk iki(!) maçtan ders alırsa Londra'da kafa kafaya bir maç bizleri bekliyor olabilir.  Geçen sene birinci Schalke maçından sonra da söylediğim gibi şimdilik herşey normal, panik yok, şans var.

      Futbol her yerde, her zaman çok güzel ancak kulüp futbolu için Şampiyonlar Ligi sanki soğanın cücüğü, yoğurdun kaymağı, lahmacunun g...

Scout Raporu: Serge Aurier (Toulouse)

       Scout Raporu sayfamızın bugünkü konuğu Ligue 1 ekiplerinden Toulouse'nin 21 yaşındakiş Fildişili sağ beki Serge Aurier. 24 Aralık 1992 tarihinde Abidjan’da dünyaya gelen Fildişili oyuncu Fransız vatandaşlığına da sahip. Serge, futbola Fransa’nın Villepinte takımında başladı. Bu takımda öncelikle savunmanın ortasında ve bazen de savunmanın önünde defansif orta saha görevini üstlendi. 2006 yılında Fransa’nın Lens takımına transfer oldu. 2006-2009 yılları arasında Lens forması giyen oyuncunun abisi de aynı takımda oynamaktaydı. Lens takımının genç takımında başarılı olan oyuncu daha sonra A takıma yükselerek 2009-12 yılları arasında profesyonel takımda forma giydi. Lens takımıyla 56 maça çıkan oyuncu burada olağanüstü bir performans göstermese de bazı Fransız takımlarının dikkatini çekmeyi başardı. İlk resmi karşılaşmasını 2009 yılında Saint-Etienne karşısında çıkan oyuncu bu karşılaşmaya çıkarken 16 yaşındaydı.

       2011-2012 kış transfer döneminde ligin önemli ekiplerinden Toulouse takımına transfer olan genç oyuncu, ikinci devrede 10 maçta forma giydi. Aurier, Toulouse’a transfer olurken takım kendisinden büyük bir beklentiye sahip değildi ama onun performansını artırması ve kendini geliştirmesi takımında pozisyonunun bir numaralı ismi olmasını sağladı. 2012-13 sezonunda bazen stoper olarak bazen de gerçek mevkisi olan sağ bekte 28 karşılaşmada şans bulan oyuncu, ligin gelecek vaadeden sağ beklerinden biri olmayı gösterilmeye başlandı. 2013-14 sezonunda ise şu ana kadar 22 maçta görev alan oyuncu hala kendinin geliştirmekte. Milli takım tercihini ise Fransız vatandaşlığı olmasına rağmen Fildişi Sahilleri’nden yana kullanan oyuncu milli takım ile de  4 karşılaşmaya çıkmayı başardı.

       Aurier oyununu sürekli üstüne koyarak geliştirirken, gerçek yeri sağ bek olmasına rağmen savunmanın ortasında görev verilmesi halinde de başarılı bir performans sergiliyor. Sağ bek mevkisinde oynarken fark yaratmayı başaran oyuncu bir bekten beklenen görevlerin büyük bölümünü yerine getiriyır. Savunmada ikili mücadelelerde kalitesini gösteriyor. Savunmanın ortasında kısa paslarla ve dengeli bir oyun oynamayı tercih eden Serge, sağ bek oynadığında toplu ya da topsuz alanda pozisyon takibinde başarılı. Topla uzun koşular yapmayı seven oyuncu, gerekirse 70 metrelik bir alanı kullanarak takımına avantaj sağlıyor. Saha içerisinde zihinsel olarak iyi bir görüntü çizen oyuncu, agresiflikten uzak görüntüsüne rağmen bazen sert müdahalelerde bulunuyor. Kart görmesine neden olan pozisyonların büyük bir bölümünde ise ikili mücadele ya da rakibin akınlarını keserken akıllıca yapılan faullere verilen kartlar olduğu görülmekte.

 
       Bir savunma oyuncusundan beklenmeyecek nitelikle iyi bir sağ ayağa sahip olan Aurier, özellikle bitirici paslar atma konusunda ise gayet yetenekli. Oyuncunun belki de en zayıf özelliği olan topa ilk dokunuş ve ilk kontrol yetenekleri ise belirli bir çalışma sonucu geliştirilebilecek özelliklerden. Yaşına rağmen olgun bir görüntü çizen Aurier, hocasının verdiği görevleri harfiyen yerine getirmeye çalışan ve takımına katkıda bulunan bir oyuncu. Benim dikkatimi çeken bir diğer özelliği ise deplasman karşılaşmalarında daha etkili performans göstermesi. Önündeki hücum oyuncusunu yıpratmayı ve hücumda etkili olmayı başarıyor.Yukarıda bahsettiğim gibi bu sezon stoper mevkisinde de başarılı olan oyuncunun, 1.76 cm boya sahip olması onun o bu bölge için en zayıf yanı.

       Serge Aurier, sağ bek mevkisi için önemli meziyetlere sahip olmasına rağmen şu an için çok fazla ekip tarafından kıskaca alınmış gibi görünmüyor. Tahmini 6 milyon Euro değeri olan oyuncunun transfer edilmesi halinde kendisine biçilen değerden daha fazlasını vereceğine inanıyorum.
Hazırlayan: Serdar SOYLU

       Scout Raporu sayfamızın bugünkü konuğu Ligue 1 ekiplerinden Toulouse 'nin 21 yaşındakiş Fildişili sağ beki Serge Aurier . 24 ...

UEFA Avrupa Ligi Kuponu

Cimbom'dan Maviler’e gözdağı…

       Şampiyonları ligindeki gururumuz Galatasaray, İngiliz devi Chelsea’yle karşılaştığı mücadelede Maviler’e boyun eğmeyerek 1 puanı almayı bildi.

       Mourinho, karşılaşmanın ilk 15 dakikasında orta saha kurgusuyla yine yaptı yapacağını… Galatasaray’ı karşılarken 4+6 şeklindeki dizilişle temsilcimize top yapacak alan bırakmayan Portekizli teknik adam, ilk golü de bu dakikalarda buldu. Golden sonra Galatasaraylı futbolcuların sahadaki şoku tribündeki 55 bin sarı-kırmızılı taraftarın da kanını dondurmuştu. İngiliz ekibinin maçın ilk bölümlerinde dikkat çeken bir diğer özelliği ise; kendi yarı alanından top çıkarırken kanatlara havadan ve derin paslar göndermek oldu. Söz konusu düzen önde başlayan Galatasaray beklerinin geride yarattığı boşluklar nedeniyle birçok kez başarılı olurken, yürekleri de ağza getirdi.

       Galatasaray’da Mancini’nin Telles ve Eboue’yi orta saha çizgisine kadar çekmiş olması, Chelsea’ye karşı cesur bir oyun düşünüldüğünü kanıtladı. İç sahada olma avantajını cesurluğuyla ortaya koyduğu için Mancini’yi tebrik etmeli. Ancak yenilen gol Eboue’nin bireysel kaynaklı hatası olarak görülse de aslında beklerin normalden çok çok fazla ön hatta başlaması, olası bek hatalarının telafisini engellemiş oldu. Bu açıdan Chelsea’nin bulduğu skoru, önce Mancini’nin taktik dizilişine bağlamalı...


       Sarı-kırmızılılar ilk bölümlerden itibaren tutuk başladığı mücadelede topu da ağlarında erken görünce neredeyse havluyu atıyordu. Mancini, erken gerçekleşen Hajrovic-Yekta değişikliği ile sahaya anında müdahale ederken, takımın orta alandaki kilitlenmiş düzenine de anahtar oldu. Aslan, 30’lu dakikalardan itibaren maç sonuna kadar geçen 1 saatlik sürede oyun üstünlüğünü elinde tutmayı başardı. Galatasaray’da Semih Kaya’nın oyuna girmesiyle ile beraber Torres’in dik koşuları son buldu ve etkili Cimbom akınlarına start verildi. Geride güven veren Semih’li defans, orta alanda da Selçuk, Melo ve Yekda’ya daha rahat pas fırsatı sundu.

       Sarı-kırmızılılarda Eboue’nin top ezmeleri, Sabri Sarıoğlu’nun; Burak Yılmaz’ın yetersiz kalışı ise Umut Bulut’un ilk 11’de başlaması gerektiğini tüm izleyenlere hissettirmiştir. Bir de her ne kadar üzerine düşen görevi layıkıyla tamamlasa da Telles’in ikili mücadelelerde fiziki şartları nedeniyle başarısız olduğunu belirtmekte fayda var. Brezilyalı gözde sol bekin fiziğini toplaması ile transfer dönemlerinin konuşulan isimlerinden olacağına şüphemiz yok elbette… Sahanın en iyi ismi ise Brezilyalı orta saha Felipe Melo’dan başkası değildi…

       Avrupa’daki sesimiz, gururumuz olan Galatasaray, 0-1 geriye düştüğü maçta 90 dakika boyunca zaman geçirmeye çalışan rakibi ve Terry’nin tüm Türkiye’ye “Donk olayını” anımsattığı kural dışı ve efsaneleşmiş futbolculuğuna yakışmayan hareketlerine rağmen İngiliz ekibine karşı kolay lokma olmadığını gösterdi. 1-1’lik beraberlikle Stamford Bridge’teki rövanş öncesinde Maviler’e gözdağı veren Cimbom tur heyecanını Londra’ya taşırken, yine tüm Türkiye’yi gururlandırdığı bir başarı elde etmiş oldu. Şimdi sıra Maviler’i İngiltere’de kupadan silmekte…

       Şampiyonları ligindeki gururumuz Galatasaray, İngiliz devi Chelsea’yle karşılaştığı mücadelede Maviler’e boyun eğmeyerek 1 puanı a...

27.02.2014 İddaa Tahminleri

26 Şubat 2014 Çarşamba

Maç Öncesi Analiz: Galatasaray-Chelsea


HATAYA YER YOK
       Şampiyonlar Ligi’ndeki tek temsilcimiz Galatasaray bu akşam Chelsea’yi konuk ediyor. Aralık ayındaki çekilen kurada Chelsea çıktığı vakit o dönemki mevcut oyununu düşünerek ‘elit’ takımlar arasında en iyi kurayı çektiğimiz düşünmüştük. Aradan yaklaşık 3 ay geçti, Mourinho-Chelsea uyumu daha da güçlendi.  Maviler hem Şampiyonlar Ligi’nde hem de Premier Lig’de kendi sahasında 70-80 dakika üstün futbol sergiliyor, bu da skora yansıyor. Bu tespit aslında ikinci maç için…

EKSTRA PERFORMANS OLMALI
       İlk maç için konuşacak olursak iki takım için de kilit nokta orta saha… Galatasaray bu sezon Real Madrid dâhil, Chelsea’nin dinamik, verimli, doğru koşular yapan, savunmayla uyumlu bir orta sahayla karşılaşmadı. Bu nokta Ceyhun-Selçuk-Melo üçlüsünün ekstra performans vermesi şart… Cimbomun maçı kazanabilmesi için Drogba Sneijder ve Muslera’nın üstün performans çıkarması gerekiyor. Muslera’nın her müsabakada standardın altına düşmediğini biliyoruz. Sneijder ve Drogba’nın takımı sırtlaması ve yaratıcılığını kullanması gerekli… Özellikle Drogba’nın iki maçta ortaya koyacağı performans Avrupa’ya ‘Drogba halen taş gibi topçu’ dedirtmeli.

İLK 20 DAKİKAYA DİKKAT
       Chelsea ilk 15-20 dakika oyunu tutan, top çeviren, hata yapmayan bir oyun ortaya koyabilir.  Her şeyden önce sabırlı ve dengeli bir oyun maçın Galatasaray açısından reçetesi…  İlk 20 dakikalık periyotta Galatasaray gol yerse işler hiç de iyi gitmeyebilir. Çünkü Mourinho’nun takımları bu bölümde attığı gol sonrasında ister istemez daha da dengeli oyun ortaya koyuyor. Oynanan son 20 maçın 12’sinde gol yemediler. Şampiyonlar Ligi’nde bu sezon skor üretmekte sorun yaşamıyorlar. Bükreş’e ve Schalke’ye deplasmanda toplamda 7 gol attılar. Buna rağmen Eto’o ve Torres'ten istenilen verim alınmış değil.

       Bu tür maçlarda hataya yer yok. Hata yaparsanız cezayı ağır öderseniz. Bariz hatalar yapılmamalı. Galatasaray’ın kim ne derse desin kırılgan bir savunma hattı var. Olası yenilecek ilk golden sonra moraller bozulabilir.

       Mourinho Galatasaray’ın geçen seneden daha güçlü olduğuna değinse de geçen seneki Terimli Galatasaray’ı hangi takımın başında olursa olsun hiçbir zaman istemeyeceği kesin. Bu açıdan yaptığı bu açıklama sıradan bir önemseme politikası.

       Tur zor ancak Arena’daki ilk maçı kazanmak kaf dağının arkasında değil… Futbolcular oyun planına sadık kaldığı sürece Chelsea karşısında avantajlı bir skorla İngiltere’ye gidebilir. Oradaki maçı konuşmak için erken ancak inanıyorum ki Cimbom avantajlı bir skor elde ederse Chelsea’ye Bridge’de ikinci bir Basel vakası yaşatabilir. Başarılar Galatasaray.

HATAYA YER YOK        Şampiyonlar Ligi’ndeki tek temsilcimiz Galatasaray bu akşam Chelsea’yi konuk ediyor. Aralık ayındaki çekilen kurad...

26.02.2014 İddaa Tahminleri

25 Şubat 2014 Salı

PTT 1. Lig Panorama | 27. Hafta

       Yoğun maç grafiği takımların performanslarını etkiledi ve PTT 1.Lig'in 27. haftasında sürpriz sonuçlar ortaya çıktı. Ankaraspor evinde Boluspor'a mağlup olmaktan kurtulamazken Orduspor geçen maçın flash takımı TKİ Tavşanlı Linyitspor'u farklı yenmeyi başardı. Şanlıurfaspor haftalar sonra evinde kazanırken, İstanbul BBSK zorlu Karşıyaka deplasmanında kazanan taraf oldu. Adanaspor evinde ligde kalma mücadelesi verdiği rakiplerinden Tekden Denizlispor'a mağlup oldu. Ligin altı ve üstü için kıyasıya bir mücadele varken Samsunspor muhteşem taraftarı önünde aldığı galibiyet ile ilk iki şansını yeniden yakaladı. Süper Lig'de Semih Kaya'nın davranışı alt lige de yansıdı ve Mehmet Sıddık İstemi aynı davranışı göstererek alkışı hak etti.

Haftanın Takımı: Boluspor ve Samsunspor Taraftarı
Haftanın Teknik Direktörü: Cihat Arslan (İstanbul BBSK)
Haftanın Futbolcusu: Mehmet Batdal (İstanbul BBSK) ve Abdülkadir Özgen (Manisaspor)
Haftanın Formsuzu: Ankaraspor
Haftanın Gölü: Aminu Umar (Samsunspor) ve Chico Ofoedu (Karşıyaka)

 Orduspor 3 - 0 TKİ Tavşanlı Linyitspor
       Hafta içi güçlü rakiplerini yenme başarısı gösteren iki takım Ordu'da karşılaştılar. Maçın başlaması ile TKİ Tavşanlı Linyitsporlu oyuncular paralarını alamadıkları için yönetimlerini protesto ettiler ve 40 saniye boyunca omuz omuza hareketsiz beklediler, emekçi Orduspor kardeşleri aralarında pas yaparak protestolarına saygılarını gösterdiler. Ev sahibi takım Anıl'ın yeniden ilk onbirde başlaması ile maçta ideal kadrosuna kavuşmuş duruma geldi. Orduspor güçlü takım savunmasının yanında etkili hücumlarda gerçekleştirdiği maç oldu. Maçın henüz başında özellikle sol kanattan Ziya ile rakip kalede tehlikeler yarattılar. 24.dakikada Anıl'ın soldan kullandığı kornere kaleci Metin hatalı çıktı, ve geriden koşu yapıp gelen Emre'yi Sakib kaçırınca Emre'ye sadece dokunmak kaldı ve takımını öne geçirdi. TKİ Tavşanlı geriye düştükten sonra organize ataklar ile hücum edemedi, Özgür Can top almak için çok geriye geldi, Agbettu sürekli hareketli beklemesine rağmen Luciano ve Soner yeterince katkı sağlamayınca hücuma çok organize çıkamadılar. TKİ Tavşanlı ceza sahası üzerinde Anıl'ın yaptığı vuruşa Hasan eli ile müdahale edince hakem tereddütsüz penaltı verdi. Anıl iyi kullandı penaltıyı ve takımını iki farklı skora taşıdı. İkinci yarı farkı azaltmak için Tavşanlı Takımı risk alarak çok adam ile hücum etmeye çalıştı. Orduspor orta alanı da dirençsiz kalınca, rakip üçüncü bölgeye ulaşmak kolay oldu fakat gol yollarında sıkıntıları çözemediler. Geride de aynı şekilde risk almaya başladılar, ve gördükleri baskıda Ersin topu oyundan tutmak için yaptığı hatada Anıl topu kazandı ve içeri yaptığı dripling ile şut şansı buldu fakat topu dışarı vurdu. Tavşanlı takımından Kharchenko oyuna girdikten sonra ceza sahası içine girdi kaleye vurmak yerine pas vermeyi tercih etti fakat kötü bir pas verdi. TKİ Tavşanlı kalan dakikalarda tüm riskleri alarak hücum etmeye çalıştığı dakikalarda arkada büyük boşluklar bıraktı, Emre'ye atılan top ofsayt değildi fakat yardımcı hakem pozisyonu kaçırdı. Maç biterken Ufukhan'ın kullandığı serbest atışa Luciano eli ile müdahale edince penaltı ve ikinci sarı karttan atıldı. Landel penaltıdan skoru belirledi.

Ankaraspor 1-3 Boluspor
       Hafta için maçlarında Boluspor'un yakalamış olduğu birliktelik ve takıma verilen olumlu mesaj ve bu maça özel yönetimce sağlanan dış motivasyon araçları kendini gösterdi ve Boluspor maça istekli ve arzulu başlayan taraf oldu. Orta alanda fazla oyuncu bulundurup yine hafta içi olduğu gibi maça tek forvet ile çıktı. Ankaraspor orta alanda pas yaparken kaptırdığı topları Boluspor isabetli paslar ile rakibine ani hücumlar ile saldırdı. Boluspor'un bu isabetli pas trafiği genelde rakip de görmeye alıştığımız bir durumdu. Ankaraspor rakip üçüncü bölgeye ulaştığı bir atağında Alican topu çizgide çıkardı. Boluspor korner organizasyonunda İsmail ile bulduğu gol sonrası oyun yapısını yine bozmadı ve rakibini orta alanda karşılamaya devam etti. Alp'in sağ çaprazda etkili kullandığı serbest atışa önce İskender ardından Zlatkov müsait pozisyonda dokunamadı. Boluspor orta sahasının en dirençli oyuncusu Alican orta alanda kaptığı topu Emre'ye taşıdı Emre çaprazdan içeri girdi ve rakibi tarafından düşürülünce hem penaltı kazandılar hem de Furkan bariz golden atıldı. Kademesinde oyuncu bulunduğu halde bariz gol şansı olarak değerlendirmesi tartışmalara neden olsa da Emre'nin gol vuruşu yapacak açısı var diye değerlendirdi maçın hakemi. İskender'in Penaltı vuruşunu gol yapmasıyla, Osman hoca maça müdahale etti ve Müslüm'ü çıkartıp oyuna Caner'i aldı. Serdar'ı sola alıp Caner'i çizgi boyuncu kullanmak istedi. İlk yarının bitimine yakın Emre'nin soldan Hakan'ın önüne bıraktığı topu içeride uygun pozisyonda oyuncular olmasına rağmen skor avantajı rahatlığı ile Hakan kaleye vurdu fakat kaleyi bulan bir şut olmadı. İkinci yarıya Ankaraspor'da Mouithys oyundan alındı ve yerine Kenan girdi. Ankaraspor oyun yapısını bozmadan rakibine ataklar gerçekleştirdi, bu dakikalarda Önce Emre sonra İskender ile Boluspor ataklar gerçekleştirdi. Hanni tek başına taşıdığı topa destek gelmeyince kaleye vurmayı tercih etti ve az farkla dışarı çıktı. Cemil'in sırtı dönük Kenan'a müdahalesini penaltı olarak değerlendirdi. Cemil ikinci sarı karttan atılırken, Bilal şık bir penaltı golü attı. Maçın son dakikaları Ankaraspor'un yoğun baskısı olsa da Adem'in çıkardığı topa Abdülkadir iyi vurdu ve skoru belirledi. Boluspor düşme hattındaki rakipleri puan kaybetmesi ile rahat bir nefes alırken Ankaraspor kaybetmesine rağmen liderliğini korudu.

Mersin İdman Yurdu 3-1 Fethiyespor
       Geçen maçta beklenmedik bir skor alan Mersin takımı evinde seyircinin sayısal azlığına rağmen coşkulu bir destek ile karşılaştı. Fethiyespor güçlü bir savunma kurgusu ile rakibini orta alanda karşılamaya çalıştı, fakat Mersin İY orta alan ile hiç ilgilenmeyip kanatları kullanmayı tercih etti ve taktik anlayış kendilerine galibiyeti getiren strateji oldu. Murat Ceylan-Veli zorunlu değişikliği maçın başında geldi. Maçın ilk etkili pozisyonunda Mehmet Yıldız ortaladı fakat Cem Sultan arka direkte hamle yapamadı. Bek oyuncuların oyuna katkısı artıkça Mersin takımı etkinliğini daha da artırdı, Ali'nin ortasında Nduka'nın kafa vuruşunda top kaleyi bulmadı. Korner organizasyonunda Ali etkili orta yaptı ve Mersin'in sürpriz golcüsü Güven kafa ile takımının ilk gölünü bulan oldu. İlk yarının sonuna doğru bu defa ortayı yapan Güven oldu ve Nduka'nın kafa vuruşu yine kaleyi bulmadı. İkinci yarıda Fethiyspor'da Artun'un yerine Ali Dere oyuna dahil oldu. Fethiyespor duran toplarda etkili olamaya çalıştı ve kornerden İrfan'ın atışını ön direkte Emre kafayı vurdu fakat top kaleyi bulmadı. Nduka'nın maç boyuncu hücuma çıkışları ve kafa vuruşları göze çarptı, kornerden Ali'nin vuruşunda iyi yükseldi ve skoru iki farka çıkardı. Mersin İdman Yurdu maç boyuncu tüm duran toplarda etkili oldu. Fethiyespor'un nadir ataklarının birinde İrfan ceza sahası üzerinde vurdu top Ahmet'te kaldı. Fethiyespor Ahmet Aras'ın yokluğunu hissetti. Gökhan'ın soldan ortasını İrfan kafa ile içeri bıraktı fakat Emre topa dokunamadı. Krasniqi ceza sahası üzerinde topla buluştuğu anda arkası dönük olmasına rağmen Ben Yahia eli ile çekip faul yaptı. İrfan iyi bur vuruş ile farkı bire indirdi. Ali Dere'nin oyuna dahil olması ile Fetiyespor kanatları iki yönlü çalışma şansı buldu. Kanatlardan bulduğu bir pozisyonda Ufuk topu yaya çıkardı ve geriden gelen Zizic'in şutu üstten auta çıktı. Ali Dere'nin soldan taşıdığı topa Emre etkisiz vurdu ve top kalecide kaldı. Maçın sonlarına doğru Mersin takımı kaleci ile baş başa pozisyonlar buldu, önce Emrah Bozkurt Ben Yahai'nın pasında kaleci ile baş başa kaldı fakat vuruş şansı bulmadı, ardından Adem kaleci ile baş başa kaldı ve düzgün bir vuruş ile skoru belirledi. Fethiyespor son maçlarda aldığı skorlar ile yakaladığı avantajı kaybediyor.

Manisapor 2-0 Kahramanmaraşspor
       Maçın henüz başında Manisapsor evinde Abdülkadir ile öne geçti. Skor avantajı yakalayan ev sahibi takım oyunu kontrolü altında tutup etkili hücumlar tercih etti. Gökay sol çaprazdan vurduğu top dışarı gitti. Maraş takımı güçlü bir savunma yaparken gol bulması da gerekiyordu. Etkili hücum gerçekleştiremedi fakat devrenin bitimine yakın bulduğu pozisyonu gol yapabilseydi belki ikinci yarıya daha bir motivasyon ile çıkacaklardı. İkinci yarının başlaması ile Manisaspor özellikle sağ kanadı kullanarak hücum etmeyi tercih etti ve üst üste üç pozisyonda Maraş kalecisi Branko başarılıydı. Etkili bir golcünüzün olması takımınıza her zaman güven vermektedir. Abdülkadir yükselen form grafiği ve teknikteki mükemmelliği bize iyi goller seyrettirmektedir. Çaprazdan ceza sahasına girer girmez yaptığı düzgün vuruş skoru iki farka taşıdı. Maraş'ın duran toplarda gol bulma çabası Manisaspor'a kontratak şansı verdi. Eray'ın içeri çıkardığı topu savunma kornere uzaklaştırdı. Manisapor'un sağ çaprazdan kullandığı serbest atışı Fuchs iyi vurdu ve aynı güzellikle Branko kurtardı. Abdülkadir'in serbest atıştaki sert vuruşunda Branko yine aynı güzellikte kurtardı. Manisaspor evinde kazanarak nefes aldı.

Adanaspor 1-3 Tekden Denizlispor
       Adanaspor düşme hattındaki rakipleri ile oynayacağı maçların son ayağında evinde Tekden Denizlispor'u konuk etti. Kazanılan maçların verdiği güven ve seyirci desteği ile kazanmak adına büyük risk alarak maça başlamalarına neden oldu. Maçın başında Adanaspor Uche ile pozisyona girdi fakat değerlendirmedi. Adanaspor baskısını artırdığı dakikalarda önce Mehmet Sak ardından Fatih Şen ile uygun pozisyonda topu dışarı vurdu. Denizlispor bulduğu ilk kontratakta Kahe ile golü buldu. Adanaspor atağa Ergin ile çıktı Ergin'nin ceza sahası içene taşıdığı topta Ömer Kandemir'in yaptığı hamleye penaltı ve kırmızı kart itirazları gelse de hakem devam dedi ve itirazlar sonucu Ergin'e kart çıktı. Adanaspor son haftalarda Fatih Şen'in gelişi ile duran toplarda etkili oluyor ve çaprazdan Fatih'in kullandığı top kimseye çarpmayınca skora eşitlik geldi. Adanaspor yine duran toplarda etkili oldu ve kornerden gelen topu Uche göğsü ile indirdi, fakat Ergin müsait pozisyonda dışarı vurdu. Kahe'nin yükselen performansı maça yansıdı ve kornerden gelen topa iyi yükseldi fakat vuruşu kaleyi bulmadı. Denizlispor kazandığı topları kolay kaybetmeden hücuma taşımaya çalıştı. Yordanov'un soldan taşıdığı topta önce İzzet'i, ardından Merthan'ı ve son Tiago'dan kurtulup müsait pozisyondaki Cihan'a çıkardı. Cihan düzgün bir vuruş ile takımını yeniden öne geçirdi. Golden sonra Adanaspor baskısını yineden hissettirdi, önce cepheden Fatih Şen serbest atışta kaleciyi geçemedi, artından özellikle sol kanattan Denizlispor savunması yoğun baskı altında bırakıldı. Denizlispor kazandığı serbest atışta Barış müthiş vurdu ve uzun zaman sonra ilk defa PTT 1.Ligde bir kalecinin bu denli güzel bir kurtarışına şahit olduk. Adanaspor'un baskısı sonuç getirmeyince uzatma dakikalarında Denizlispor'un kontrataklarına şahit olduk. Şevki'nin taşıdığı topu Kahe'e Şevki'ye bırakma yerine kaleye vurdu top kaleyi bulmadı. Ardından Süleyman'ın taşıdığı topu Yordanov'a bıraktı, Yordanov büyük bir soğukkanlılıkla ve ustalıkla önce kontrol edip sonra skoru belirledi.

Şanlıurfaspor 2-1 Adana Demirspor
       Evinde kötü sonuçlar alan Ş.Urfaspor bu hafta sahasında Adana Demirspor'u mağlup etmeyi başardı. Hücum ağırlıklı sahaya çıkan A.Demirspor maça çok etkili başladı. Juninho ile yakaladığı pozisyonda Juninho dışarı vurdu. Arkasından Timur'un kafa vuruşu Kaleci Fevzi'de kaldı. Mehmet Eren'in solda önünde bulduğu topu dip çizgiye kadar çok iyi taşıdı ve ortaya çıkardığı topa Juninho iyi vurdu ve takımını deplasmanda öne geçirdi. Şanlıurfaspor'un atak yaptığı dakikalarda A.Demirspor kontratağa çok iyi çıktı ve Timur taşıdığı topu çaprazdan dışarı vurdu. İkinci yarıda Zenke ayak dışı ile içeri bıraktığı topa Youssef sahip olduğunda yerde kaldı fakat hakem devam dedi. Youssef in savunma arasına koşusu onu kaleci ile baş başa bıraktı ve düzgün bir vuruş ile takımına beraberliği getirdi. Adana Demirspor adına Timur sağdan topu Yusuf'a çıkardı, Yusuf iyi bir vuruş yaptı fakat Fevzi gole izin vermedi. Şanlıurfaspor duran topta, Volkan arka direğe kesti, kaleci Pawelek hata yapınca Önder arka direkte sadece dokundu ve takımını evinde öne geçirdi. Maçın son anlarında Onur'un ortasını Rostand dışarı vurunca Ş.Urfaspor haftalar sonra evinde üç puanla ayrıldı.

Karşıyaka 1-3 İstanbul BBSK
       Haftanın zorluk derecesi yüksek maçlarından biriydi. Her iki takımında sahaya kazanmak için çıktığı maçta saha zeminin ağırlığı ve oyuncuların arka arkaya üç maç oynamaları oyuncuları zorlayan etken oldu. İstanbul BBSK orta alanda fizik gücü yüksek oyuncular tercih ederek rakibi orta alanda durdurmaya çalıştı. Maçın ilk tehlikeli atağında Ofoedu'nun şutu kalecide kaldı. İstanbul BBSK soldan kullandığı kornerde Mustafa Sarp müsait pozisyonda kafayı vurdu kaleci Bicik iyi çıkardı. Can Erdem'in Cafercan'a pasından Cafercan döndü ve uzak mesafeden iyi vurdu fakat top az farkla üstten auta çıktı. Murat Akın büyük çaba sarf ederek sağ çaprazdan içeri girdi, vuruşu kaleciden döndü ve tekrar tamamlayıp takımını öne geçirdi. Maçın ikinci yarısında ev sahibinden Ahmet Arı altığı topu çok çabuk Ofoedu'ya bıraktı, Ofoedu uzaktan etkili vuruşu ile skora eşitlik getirdi. İstanbul BBSK uzun oynadığı topu Karşıyaka savunması uzaklaştırmaya çalışırken kısa düştü ve Murat Akın topu Mehmet Batdal'ın önüne bıraktı, Batdal seken topa harika vurdu ve takımını öne geçirdi fakat gol sevincini abarttığı gerekçesi ile sarı kart gördü. Maçın bitimine yakın sol çaprazdan taşıdığı topta rakip ile mücadelede ayakta kaldı ve sol çaprazdan düzgün bir vuruş ile skoru belirledi.

Bucaspor 2-1 G.Antep BŞB.Spor
       Bucaspor cezasından dolayı taraftarından yoksun çıktığı maçta, her iki takım adına da büyük eksiklikler vardı. Her iki takımında savunmada eksiklikleri vardı. Bucaspor orta alanda daha çok pas yapan oyuncu bulundururken Antep takımı orta alanda daha çok mücadele eden oyuncunlar bulundurdu. Açıkçası Antep takımı için her hafta aynı şeyleri söylemek hoşumuza gitmiyor artık. Kolay pozisyona giriyor, çok adam ile hücum ediyor fakat gol atma başarısı gösteremiyor, ev sahibi takımın savunmada bir çok hata yapmasına rağmen bunları değerlendirememesi sonucu kaçınılmaz kılıyor. Bucaspor orta alandan final pası verebilen oyuncuların faydasını gördü ve Emre, Rickets ve Taylan ile pozisyonlar buldu. Rickets'ın savunma arasına koşusu, gelen pas ve bekletmeden vuruşu haftanın güzel gollerinden biriydi. Maçın ikinci yarısında Antep takımı hücuma daha çok adam koymayı düşündü fakat bu orta alanda Bucaspor'un daha kolay final pasları atmasını sağladı. Zafer attığı gol ile takımını biraz olsun rahatlattı. Ardından deplasman ekibi Vedat ile farkı tekrar bire indirdi. Bucaspor skoru koruma adına iyice geriye çekildi ve Ömer'inde gününde olması skoru korumalarını sağladı. Antep takımı ateş hattına iyice düştü, Bucaspor o hattan kurtulan takım oldu.

Samsunspor 1-0 1461 Trabzon
       Samsunspor taraftarı tribünlerde yine ustalıklarını gösterdiler ve genellikle büyük Avrupa kulüplerinde gördüğümüz bir showa imza attılar. Evinde kazanarak ilk iki umudunu tekrardan yakaladı, 1461 Trabzon aldığı bu mağlubiyet ile düşme hattının tamda içine girdi. Mücadele gücü yüksek takımda Samsunspor tecrübeli ve yetenekli oyuncuları ile üstünlüğü sağladı. 1461 Trabzon savunma ve orta alanda istediklerini maça yansıttı fakat hücum hattında sıkıntılar yaşadılar ve orta alandan gerekli desteği sağlayamadılar. Samsunspor istediği oyunu bir türlü sergileyemedi ve üçüncü bölgede topu tutup rakibine baskı kuramadı. Musa'nın şık vuruşu direkten döndü. Çok yüksek gelmemesine rağmen Umar'ın yaptığı röveşata haftanın golünün gelmesini sağladı. Bu golde Umar'ın etrafında hiç bir 1461 Trabzon'lu oyuncu olmaması da savunmada yapılan büyük bir hataydı. 
Hazırlayan: Namet ATEŞ

       Yoğun maç grafiği takımların performanslarını etkiledi ve PTT 1.Lig'in 27. haftasında sürpriz sonuçlar ortaya çıktı. Ankaraspor...

Scout Raporu: Paul-Georges Ntep (Rennes)

       Scout Raporu sayfamızın bügünkü konuğu Rennes'in genç yeteneği Paul-Georges Ntep. 1992 yılında Kamerun’un en büyük şehri Douala’da dünyaya gelen Ntep, ülkesinin ekonomik sorunlarından ötürü 8 yaşında Paris’e, halasının yanına taşındı. Futbolculuk kariyerine US Ris Orangis takımında başlayan Ntep, burada 2 yıl geçirdikten sonra yapılan izlemeler ve seçmeler sonucunda Auxerre’in dikkatini çekti. Auxerre olmasa da bir başka Fransız ekibi Viry-Chatillon oyuncu ile sözleşme imzaladı. Bu ekipte geçirdiği sürenin ardından birkaç takım daha değiştiren oyuncu en sonunda Auxerre ile resmi anlaşma imzaladı. (2009)

       2009-2010 sezonunda Auxerre ile 18 yaş atı takımı ile antremanlar yapan oyuncu daha sonra gösterdiği gelişim ile A takıma kadar yükseldi. Auxerre formasıyla ilk maçına Bordeaux karşısında çıkan oyuncu, daha sonra Fransa Kupası'nda Bastia’ya karşı oynadı. Fransa Milli takımı alt yaş kategorilerinde 15 kez milli takım forması giyen oyuncu bu karşılaşmalarda 8 gol atmayı başardı. Oyuncu bu sezon başında Auxerre ile gösterdiği performans ile Avrupa'nın önemli takımları tarafından izlenmeye alındı, Arsenal ve Roma’nın transfer listesine girmeyi başardı. Fakat transfer sezonun sonlarına doğru Fransa ligi temsilcilerinden Rennes ile 3.5 yıllık sözleşme imzaladı.

       Ntep daha çok sol kanat ve bazen de sağ kanatta görev alırken özellikle toplu koşulardaki becerisi ve tekniği ile ön plana çıkıyor. Sol kanatta rakip savunmalara zor anlar yaşatan oyuncunun bilek hareketleri, pas, orta ve şut yeteneği gerçekten üst düzeyde. Rennes’nin kendisine ödediği bonservis bedeli ile de oyuncunun değeri bir kat daha da artmış oldu. Ntep birebirde etkili ve sürpriz şutlar çıkarmayı başarıyor. Her iki ayağınıda iyi kullanan oyuncu daha çok sağ ayağını kullanıyor.

       Sol kanatta savunma görevlerini de yerine getirmeye çalışan oyuncu topsuz alanda doğru koşular ve doğru pozisyon almayı gayet iyi bir şekilde gerçekleştiriyor. Fiziksel olarak ikili mücadelelerden kaçmayan oyuncu atletiklik özellikleri ile de ön plana çıkıyor. Genç yaşından ötürü bazen gereksiz şutlar ve çalımlar yapan oyuncunun bu eksikleri, iyi bir antreman eğitimi ile iyileştirilebilir. Fransa 2. Ligi'nde 17 karşılaşmada 7 gol 2 asistlik performans gösteren oyuncu transfer olduğu Rennes’de ise 4 maçta 1 gol ile oynuyor. Ntep'in kanatta oynamasına rağmen bu kadar fazla gol atmasının sebebi ise yaşının getirisiyle bencil olması. Sonuçta kanat oyuncularından günümüzde belirli sayıda gol beklense de oyuncunun asist sayısının düşük olması endişe verici. Yeni takımına uyum sürecini erken atlatması oyuncunun taktiksel yönden gelişime açık olduğunun göstergesi.

       Fransa U21 milli takımında da forma giyen oyuncu, Rennes ile iyi performans göstermesi ile değerini artıracaktır. Ocak transfer döneminde 3.5 milyon Euro karşılığında alınan oyuncu, bu ivmesini koruduğu takdirde daha yüksek bonservislere transfer olacak gibi görünüyor. Oyuncunun kariyer planlaması, özel hayatı ve karakteri belirlendikten sonra yatırıma açık bir isim olduğu görülmekte.
Hazırlayan: Serdar SOYLU

       Scout Raporu sayfamızın bügünkü konuğu Rennes 'in genç yeteneği Paul-Georges Ntep . 1992 yılında Kamerun’un en büyük şehri Do...

Bay Akademisyen ile Pozisyon Analizi

Galatasaray - Beşiktaş

       Galatasaray'ın ikiye bir, verkaçlar ile sol kanadı aktif kullandığı bir pozisyon. Santrafor oyuncu ileri uçtan kanata yaklaşarak top alıp tek top ile arkadaşına oynuyor. Kanat oyuncusu karşısında kademesi olmayan savunma oyuncusunu zorluyor ve geçiyor. Bu noktada Beşiktaşlı oyuncuların muhakkak desteğe gelmeleri ve kademe oluşturmaları gerekiyor. Kanat oyuncusu topu sürüyor, burada yeterli zamanı var, şut çekmek 3. seçenek olmalı. Yakın direkte ve uzak direkte iki demarke arkadaşı var iken 3. tercihi yapıyor, şut çekiyor. Çok etkili gelişen kanat akını gol ile sonlanmıyor.

Elazığspor - Fenerbahçe

       Fenerbahçe savunmasının dengesiz yaklandığı bir pozisyon. Alan ve adam paylaşımında ciddi problemler var. Elazığspor savunmayı enlemesine daha da açmak için topu kanata aktarıyor. Fenerbahçe'li kanat bekinin burada çok içeride kaldığını görüyoruz. Çok daha yakın olmalı, ciddi bir pozisyon hatası. Ceza sahasına çok etkili bir orta yapılıyor. Bu noktada baktığımızda ceza sahasında tam 7 Fenerbahçeli oyuncu var. Ancak pozisyon almada ve alan paylaşımındaki problemlerden dolayı topun indiği noktada hücum oyuncusu tamamen demarke bir durumda net bir gol vuruşu yapacak şekilde topla buluşuyor. Etkili bir vuruş gelmiyor ve top dışarı çıkıyor. 
                              Hazırlayan: İvan KİLE / @Futbol_Akademi

Galatasaray - Beşiktaş        Galatasaray'ın ikiye bir, verkaçlar ile sol kanadı aktif kullandığı bir pozisyon. Santrafor oyuncu il...

Oğuzhan Kayar ve Kemal Özdeş

       Oğuzhan Kayar, 5 Nisan 1995 Aydın doğumlu. Futbola Aydınspor alt yapısında başladı. Daha sonra çeşitli takımların alt yapısında oynadıktan sonra şu anki Manisaspor Başkanı olan Emre Hasgör ‘ün isteği üzerine 2011 Haziran‘da Manisaspor ‘a transfer oldu.

       Genç yaşına rağmen dikkat çekici bir futbol oynuyordu Oğuzhan. Yüksek özgüveni, sahayı dikine kat edişi, birebirde adam eksiltme beceris , duran toplardaki isabet oranı ve daha birçok yaratıcı özelliğiyle Manisaspor ‘a ve Türk futboluna çok büyük hizmetlerde bulunacağına kesin gözüyle bakılıyordu.

       Oğuzhan Kayar sezon başına Manisaspor ile profesyonel kontrat imzaladı ve A takım bünyesine dahil oldu. Yetenekleri ile takım arkadaşlarını, taraftarları ve spor otoritelerini etkilemeyi başaran Oğuzhan yalnızca hocasını etkileyemedi ve PTT  1.Lig ‘de 4 maçta 43 dakika sahada kaldı.

       Adana Demirspor ile oynanan karşılaşma da 69. dakikada oyuna dâhil olan genç yetenek takımının bir puan almasında başrolü oynadı. Ve maçı izleyen taraflı tarafsız herkesi kendisine bir kez daha hayran bırakmayı başardı. Ama Oğuzhan bir kez daha 20 dakika gibi kısa bir sürede olağan üstü işler yapmasına rağmen kendini hocasına beğendiremedi ve bu maçın ardından sadece 2 maçta 80. dakikadan sonra oyuna girerek toplamda 15 dakika süre aldı.

        İkinci yarının başlamasıyla beraber Oğuzhan Kayar 18 kişilik kadroda kendisine yer bulamamaya başladı.  Hocası onu bir türlü tercih etmiyor, yeteneklerini görmezden geliyor veya gerçekten Oğuzhan ‘ın 18 kişilik kadroya girebilecek kapasiteye sahip olmadığını düşünüyordu.

        Ve şimdi ise Oğuzhan Kayar Galatasaray ‘ın profesyonel futbolcusu. Sadece 43 dakika gibi kısa bir süre A takımda yer alarak Galatasaray ‘a transfer olmayı başarmış bir genç yıldız. Ve bu transferin karşılığında Manisaspor ‘ a ciddi para kazandırdığı da büyük bir gerçek.

        Oğuzhan Kayar ‘ın Galatasaray ‘a transferinde emeği geçen herkesi tebrik etmek gerekir. Muhtemelen bir scout ekibi transferi. Galatasaray ‘ın scout ekibine yürekten tebrikler. Böylesine bir yeteneği, A takımda süre almamasına rağmen fark edip Türk futboluna kazandırmaları işlerini ne kadar iyi yaptıklarının çok büyük bir göstergesi.

       İşin acı ve hüzünlü tarafı ise Manisaspor cephesinde. Özellikle tabii ki teknik direktörü Kemal Özdeş Hoca’da.  Her röportajında genç oyuncuların öneminden bahseder Sayın Kemal Özdeş. Alt yapı oyuncularının Manisaspor ‘un gerçek gücü olduğunu söyler ama aynı zamanda yetenekleriyle bağıra bağıra ben buradayım diyen bir oyuncuya lig maçlarında 43 dakika gibi komik bir süre verir. Ve oyuncu Galatasaray‘a transfer olur.

        Çok değil en fazla 1-2 sene içinde Oğuzhan Kayar yetenekleriyle tüm Türkiye‘ye adından söz ettirecek ve acaba Kemal Özdeş o zaman ne düşünecek? Aslında şu an düşünmesi gereken şeylerle paralel şeyler düşünmesi gerekiyordur. Mesela ben teknik direktör olsam ve 18 ‘e almadığım bir oyuncu Galatasaray gibi bir camiaya transfer olsa ben kendimi gerçekten teknik direktör müyüm diye bir sorgulardım açıkçası.
Bizim spor medyamızda bir adet vardır. Genç oyuncular başarılı olduktan sonra eski hocalarıyla röportaj yapılır ve onlardan da bilgi alınır. Mesela son yıllarda Sait Karafırtınalar,  Salih Uçan ve Emre Güral gibi birçok eski futbolcusunun başarılarının haklı gururunu yaşayarak röportajlarda bunu dile getirdi ve onların gelişim süreçlerini ve yeteneklerini anlattı.  Muhtemelen Oğuzhan yeteneklerini tüm spor camiasına ispatladığında da Kemal Özdeş ile de bir röportaj yapılacaktır. Ben o röportajda Kemal Hoca‘nın ne diyeceğini gerçekten çok merak ediyorum.

        "Evet, gerçekten çok yetenekliydi, onun bu yerlere gelmesi beni şaşırtmadı gibi cümleler mi kullanır yoksa ben onda bir yetenek olduğuna inanmıyordum ve bu nedenle sadece ligde 43 dakika gibi komik bir süre verdim diye acı bir itirafta mı bulunur merak ediyorum açıkçası. Hatta Sayın Özdeş belki acı itiraflarına devam edip ben Oğuzhan‘ın yerine Umut Sözen diye bir oyuncuyu tercih ediyordum ve 20 maçta oynattım sadece 1 asist 0 gol (yazıyla 0)  yaptı ben onun yıldız olacağını beklerken Oğuzhan nasıl oldu da bu kadar büyük bir yıldız oldu diyebilir mi diye de düşünmeden edemiyorum."

       Sözü fazla uzatmadan Oğuzhan Kayar ‘ın üstünde gerçekten emeği olanlara, onu Galatasaray ‘a ve Türk futboluna kazandıran herkese yürekten tebrikler.

       Oğuzhan Kayar, 5 Nisan 1995 Aydın doğumlu. Futbola Aydınspor alt yapısında başladı. Daha sonra çeşitli takımların alt yapısında oyn...

Şampiyonlar Ligi Kuponu

     Şampiyonlar Ligi maçlarından sizler için seçtiklerim yukarıdaki gibidir. Oran yükseltmek için Olympiakos maçına direkt 1 verilebilir. Ayrıca 2-3 gol seçeneğide o maç için bir diğer alternatif... Herkese bol şans...

     Şampiyonlar Ligi maçlarından sizler için seçtiklerim yukarıdaki gibidir. Oran yükseltmek için Olympiakos maçına direkt 1 verilebilir...

25.02.2014 İddaa Tahminleri

24 Şubat 2014 Pazartesi

Scout Raporu: Ricardo Kishna (Ajax)

       Scout Raporu sayfamazın bugünkü konuğu Ricardo Kishna, Hollanda’nın Den Haag şehrinde 4 Ocak 1995 tarihinde dünyaya geldi. Kishna, eski Hollanda sömürgesi olan Surinamlı bir baba ve Hintli bir anneden doğmadır. 2001 yılında, henüz 6 yaşındayken Hollanda’nın ADO Den Haag takımının futbol akademisine yazıldı. Burada 10 yıl futbol oynadıktan sonra 2010 yılında Ajax tarafından keşfedildi ve Ajax’ın futbol akademisine geçiş yaptı. O günden bu yana Ajax'ta oynuyor.

       Ricardo Kishna, 2014 başında yapılan A takıma seçilme maçında göz doldurarak Frank de Boer tarafından A takıma yükseltildi. Ricardo ne kısmetse Ajax adına ilk karşılaşmasını 11 Ocak 2014 tarihinde Trabzonspor’a karşı oynadı. Kishna bu karşılaşmada teknik ekip tarafından beğenilerek artık sürekli A takım oyuncusu olmaya başladı. Hollanda Ligi'nin başlamasıyla birlikte Venlo karşısında Ajax formasıyla ilk resmi golünü atmayı başardı. Kishna şu ana kadar Ajax formasıyla 4 karşılaşmaya çıktı ve bu karşılaşmalarda etkili performanslar gösterdi.

       Kishna, oynadığı karşılaşmalarda sağ kanat ve sol kanatta görev aldı. Ajax altyapısında daha çok sol kanatta gördüğümüz Kishna artık daha çok sağ kanatta tercih ediliyor. Sol ayağını kullanan oyuncunun ters ayak ile rakibe zor anlar yaşattığını gözlemledim. Ricardo Kishna oynadığı karşılaşmalarda top tekniği, top sürme becerisi, bilek hareketleri ve hızı ile göz doldurdu. Fiziksel olarak iyi gelişen oyuncunun kas yapısının da iyice oturmasından sonra daha da etkili olmasını bekliyorum. Kishna’nın sol ayağı ne kadar iyi olsa da sağ ayağıyla yaptığı pas, orta ve şut girişimlerinin başarısız olduğunu gözlemlerken bu sorunun Ajax antrenör ekipleri tarafından iyileştirebileceğini düşünüyorum.

       Toplu ve topsuz alanda iyi işler çıkaran genç isim kanatta oynamasına rağmen savunmada da bekine yardımcı olmayı da ihmal etmiyor. Topla sürekli oynamayı seven oyuncunun özellikle birebirde rakibe zor anlar yaşattığını gözlemledim. Topla ceza sahasına ilerlerken bencil  bir anlayışa sahip olmaması ve takım arkadaşlarını azami seviyede topla buluşturmaya çalışması takdir edilecek cinsten. Geliştirmesini beklediğim bir diğer özelliği ise top sürerken şutlarının kaleye isabet oranı ve şut stilinin daha da belirginleşmesi. Çünkü şut çekerken topu hissetmenden vuruşlar yapması dışında bazen kararsızlık yaşaması onun eksik yönlerinden bir tanesi.

       Ricardo Kishna şuan Avrupa takımları tarafından pek fazla tanınmıyor olsa da çok kısa bir süre içinde isminden söz ettirip değerinin artıracaktır. Şu an resmi değeri bilinmese de 200.000 € (Transfermarkt) değerinde gözükmekte. Sözleşmesi 2016 yılında sona erecek oyuncunun kariyer hedefi ve yaşam tarzının belirlenmesi ile kendisine yatırım yapılmasından yanayım.

Hazırlayan: Serdar SOYLU

       Scout Raporu sayfamazın bugünkü konuğu Ricardo Kishna , Hollanda’nın Den Haag şehrinde 4 Ocak 1995 tarihinde dünyaya geldi. Kish...

Analiz: Ersun Yanal’ın Rotasyon Geleneği

       Ersun Yanal’ın takımları ikinci devre puansal olarak yaşadıkları düşüşün arkasında ne var? Fenerbahçe’yi bu sezon ne bekliyor?

       Bir mit vardır. Türk futbol basınını takip edenler en az bir kez o mitle karşılaşmıştır: Ersun Yanal’ın takımları ikinci devre düşüş yaşıyor. Şaka maka, istatistiki olarak da tastiklenmiş bir mit bu. Biraz inceleyelim mi bu “düşüş”leri?

1999-00
       Ersun Yanal, Denizlispor’un başında. İlk devre maç başına 1,59 puan toplayan yeşil siyahlılar ikinci devre 1,13 puan toplar. Ersun Yanal 25. Hafta görevi bırakır. Takım, sezonu sekizinci olarak tamamlar.
Farklı bir yerden bakalım.

       Sezonun açılış maçında Erzurumspor’u 1-0 yenen Denizlispor kadrosuna bakalım mesela.
Süleyman Küçük – El Saka – Alaattin Gülerce – Ali Tandoğan – Salih Yıldız – Mohammed Youssef – Levent Kartop – Bülent Akın – Mohamed Ali Kurtuluş – Yusuf Şimşek – Veysel Cihan

       Bir de, ikinci devrede puan kayıplarının had safhaya çıktığı ve 10 maçta sadece iki galibiyet, bir beraberlik aldığı süreçte rotasyona uğrayan kadrolara göz atalım.
       Denizlispor’un 3-1 kaybettiği Gençlerbirliği maçı kadrosu:
Aydın Gençer – Kemal Sönmez- Serkan Görgeç – Ümit Bozkurt – Mohamed Sylla – Yusuf Şimşek – Mohamed Ali Kurtuluş – Bülent Akın – Veysel Cihan – Hasan Şermet – Doncho Donev
       Denizlispor’un 2-0 kaybettiği Beşiktaş maçı kadrosu:
Aydın Gençer – El Saka – Ümit Bozkurt – Ali Tandoğan – Mohamed Sylla – Mohamed Ali Kurtuluş – Bülent Akın – Yusuf Şimşek – Mohammed Youssef – Doncho Donev – Ali Işık
       Denizlispor’un 6-2 kaybettiği Samsunspor maçı kadrosu:
Aydın Gençer – Serkan Görgeç – Alaattin Gülerce – El Saka – Ali Tandoğan – Yusuf Şimşek – Bülent Akın – Mohammed Youssef – Mohamed Sylla – Doncho Donev – Veysel Cihan
       Denizlispor’un 3-2 kazandığı Vanspor maçı kadrosu:
Süleyman Küçük – Ümit Bozkurt – Kemal Sönmez – Ali Tandoğan – Yusuf Şimşek – Levent Kartop – Bülent Akın – Mohamed Ali Kurtuluş – Mohamed Sylla – Mohammed Youssef – Veysel Cihan
       Denizlispor’un 1-0 kaybettiği Kocaelispor maçı kadrosu:
Süleyman Küçük – Serkan Görgeç – Kemal Sönmez – El Saka – Ümit Bozkurt – Ali Tandoğan – Yusuf Şimşek – Bülent Akın – Mohammed Youssef – Engin Şentürk – Veysel Cihan

       Kısaca şöyle bir göz atmaya çalışırsak; beş maçlık periyotta dahi her maçta dört futbolcunun rotasyona girdiğini görürüz. Sezonun ilk maçıyla, ikinci sezonun ikinci maçı arasında kadro farkı ise tam yedi futbolcu.

2000-01
       Ersun Yanal bu kez başkentte. Ankaragücü’nün teknik direktörü. İlk devre 1,29; ikinci devre 2,00 maç başı puan istatistiği yakalar. Tüm sezon takımın başındadır. Ankaragücü, ikinci devrede gerçekten olağanüstü bir performans sergiler ve takım sezonu altıncı sırada tamamlar.

       Sezonun açılış maçında 3-0 kaybedilen Samsunspor maçı kadrosu:
Charles da Silva – Hakan Kutlu – Faruk Sarman – Yılmaz Özlem – Rogerio – İsmet Taşdemir – Ngobe – Ramazan Özalp – Tayfun Türkmen – Hakan Keleş – Kennedy

       İkinci devre başında, 2-0 kazanılan Samsunspor kadrosu:
Charles da Silva – Adem Dursun – Hakan Kutlu – Rogerio – İsmet Taşdemir – Ngobe – Celaleddin Koçak – Özgür Yıldırım – Faruk Namdar – Hakan Keleş – Kennedy

       İki kadro arasında sadece dört futbolculuk rotasyon var. Ankaragücü’nün peş peşe beş maçlık galibiyet serisindeki kadrolarına bir göz atalım:

       4-0’lık Yimpaş Yozgat galibiyeti kadrosu
Charles da Silva – Adem Dursun – Yılmaz Özlem – İsmet Taşdemir – Ngobe – Ramazan Özalp – Faruk Namdar – Hakan Keleş – Augustine – Kennedy – Cafer Aydın
       4-3’lük Antalyaspor galibiyeti kadrosu
Charles da Silva – Adem Dursun – Hakan Kutlu – Yılmaz Özlem – İsmet Taşdemir – Ngobe – Ramazan Özalp – Faruk Namdar – Augustine – Kennedy – Cafer Aydın
       4-0’lık Çaykur Rize galibiyeti kadrosu
Charles da Silva – Adem Dursun – Hakan Kutlu – Yılmaz Özlem – İsmet Taşdemir – Niyazi Güney – Ramazan Özalp – Faruk Namdar – Augustine – Kennedy – Cafer Aydın
       3-1’lik Adanaspor galibiyeti kadrosu
Charles da Silva – Adem Dursun – Hakan Kutlu – Yılmaz Özlem – İsmet Taşdemir – Ngobe – Ramazan Özalp – Hakan Keleş – Augustine – Kennedy – Cafer Aydın
       2-1’lik Fenerbahçe galibiyeti kadrosu
Charles da Silva – Adem Dursun – Hakan Kutlu – Yılmaz Özlem – İsmet Taşdemir – Ramazan Özalp – Faruk Namdar – Hakan Keleş – Augustine – Kennedy – Cafer Aydın

       Beş maçlık, 15 puanlık seride maç başına birer futbolcu rotasyonluk (sadece bir seferliğine iki futbolcu) bir süreç izlendiğini görüyoruz.  Ankaragücü, kalan 6 maçta peş peşe olmak üzere üç mağlubiyet, üç de galibiyet elde edebildi.

2001-02
       Gene başkentte, gene Ankaragücü’ndedir Ersun Yanal. İlk devrede maç başına 1,59; ikinci devrede ise maç başına 1,53 puan toplar. Ankaragücü sezonu dördüncü sırada bitirir. Ankaragücü’nün kadro karşılaştırmasını kısaca yapalım.

       Sezonun ilk maçı olan, 8-1 kazanılan Antalyaspor maçı kadrosu:
Charles da Silva – Adem Dursun – Hakan Kutlu – Yılmaz Özlem – Pachola – Niyazi Güney – Faruk Namdar – İsmet Taşdemir – Hakan Keleş – Augustine – Kennedy

       İkinci devrenin ilk maçında, Antalyaspor’u 2-0 yenen kadro:
Zafer Özgültekin – Adem Dursun – Hakan Kutlu – Gökmen Barış – Yılmaz Özlem – Mehmet Türkmehmet – Hüseyin Kartal – İsmet Taşdemir – Hakan Keleş – Augustine – Kennedy

       Arada sadece dört futbolcu farkı var. Gelelim “güzel günler”e. Peş peşe beş maç kazanan sarı-lacivertlilerin maç kadrolarını inceleyelim:

       3-2’lik Fenerbahçe maçı kadrosu
Zafer Özgültekin – Adem Dursun – Burak Özsaraç – Hakan Kutlu – Gökmen Barış – Yılmaz Özlem – Niyazi Güney – Faruk Namdar – İsmet Taşdemir – Hakan Keleş - Augustine
       1-0’lık Gençlerbirliği maçı kadrosu
Zafer Özgültekin – Adem Dursun – Hakan Kutlu – Gökmen Barış – Yılmaz Özlem – Niyazi Güney – Mehmet Türkmehmet – Faruk Namdar – İsmet Taşdemir – Hakan Keleş - Augustine
       4-2’lik Göztepe maçı kadrosu
Zafer Özgültekin – Adem Dursun – Hakan Kutlu – Gökmen Barış – Yılmaz Özlem – Niyazi Güney – Mehmet Türkmehmet – Faruk Namdar – İsmet Taşdemir – Hakan Keleş - Kennedy
       2-1’lik Beşiktaş maçı kadrosu
Zafer Özgültekin – Adem Dursun – Burak Özsaraç – Hakan Kutlu – Gökmen Barış – Yılmaz Özlem (kırmızı kart gördü) – Niyazi Güney – Faruk Namdar – İsmet Taşdemir – Hakan Keleş – Augustine
       4-2’lik Trabzonspor maçı kadrosu
Zafer Özgültekin – Adem Dursun – Burak Özsaraç – Hakan Kutlu – Gökmen Barış – Niyazi Güney – Özgür Yıldırım – Faruk Namdar – İsmet Taşdemir – Hakan Keleş - Augustine

       Beş maçlık galibiyet serisinde, her maçta sadece bir /maksimum iki oyuncu rotasyonu olduğunu görüyoruz.  Ancak bu sürecin devamında da benzeri bir işleyiş olmasına rağmen Ankaragücü kalan on maçında sadece bir kez galip gelebildi, beş kez de beraberlikle sahadan ayrıldı…

2002-03
       Ersun Yanal, tartışmalı bir şekilde Ankaragücü’nden Gençlerbirliği’ne geçiş yapar. Sezonun ilk devresinde maç başına 2,00; ikinci devresinde ise maç başına 1,88 puan toplayabildi. Düşüşle kapatmasına rağmen Gençlerbirliği’ni lig üçüncüsü yaparak Ankaragücü’yle çektiği 4.’lük çıtasını bir basamak üste çıkardı.
Bu sezona dair söylenecek çok fazla şey yok. Koskoca sezonda sadece altı mağlubiyet alabilen; iki kez peş peşe beş maç, bir kez de peş peşe dört maç kazanabilen bir takımdan bahsediyoruz. Eleştirilebilecek bir nokta; hala tartışılan, Bursaspor’un nasıl kümede kaldığının sorgulandığı o maç var.

       Sondan bir hafta önce, Samsunspor’la 1-1 berabere kalan Gençlerbirliği kadrosu:
Damir – Ömer Topraktepe – Filip – Beyhan Sümer – Ümit Bozkurt (kırmızı kart gördü) – Hikmet Salar – Nihat Baştürk – Korhan Öztürk – Mustafa Gürsel – Youla – Bülent Karaman

       Son hafta, Bursaspor’un 2-0 kazanarak kümede kaldığı Gençlerbirliği maçı:
Damir – Orhan Şam – Ömer Topraktepe – Beyhan Sümer – Hikmet Salar – Serkan Balcı – Nihat Baştürk – Okan Koç – Mustafa Gürsel – Bülent Karaman – Veysel Cihan

       Arada biri kırmızı kartlı dört futbolcu rotasyonu farkı var. Ancak sondan üçüncü haftada Beşiktaş’a 2-1 kaybetmiş olan Gençlerbirliği’nin kadrosunu döktüğümüz zaman işin rengi değişiyor:
Gökhan Tokgöz – Filip – El Saka – Deniz Barış – Serkan Balcı – Zdebel (kırmızı kart gördü) – Nihat Baştürk – Okan Koç  - Ahmet Hassan – Youla – Veysel Cihan

       Beşiktaş maçındaki ‘ideal kadro’ ile, Bursaspor karşısındaki kadro arasında kaç futbolculuk rotasyon yapılmış? Yedi.

2003-04
       Başkentteki dördüncü sezonunu da Gençlerbirliği’nde geçiren Ersun Yanal ilk devrede maç başına 1,53; ikinci devrede ise kariyerinin en düşük istatistiğiyle 1,06 puan toplar. UEFA Kupası’nda 4. Tur’a kadar yükselir, Türkiye Kupası’nda ise final görür. Bu sezonu böyle değerlendirmek lazım. Neticede UEFA’da  Blackburn, Sporting CP ve Parma’yı 9 gol atıp kalesinde sadece üç gol görerek eleyip Valencia’ya toplamda 2-1’lik skorla elenen bir takımdan söz ediyoruz. Türkiye Kupası da hakeza; Altay, Malatya ve Denizlispor’u gol yemeden eleyen, yarı finalde Fenerbahçe’yi 4-2 yenen bir takım var ortada. Ligdeki süreç bu doğrultuda ister istemez etkilenmiştir diyerek bu sezonki düşük istatistiğinin günahını çıkarabiliriz kolayca.


2005-06
       İlk sekiz maçında sadece iki kez galip gelebilen, dört kez de sahadan beraberlikle ayrılan Manisaspor; 9. hafta itibariyle Ersun Yanal ile anlaşır. İlk devrede maç başına 1,33; ikinci devrede ise 1,18 puan toplayan Ege temsilcisi ligi 12. sırada bitirir.

       Ersun Yanal’ın ilk maçı olan, 1-1’lik Denizlispor maçı kadrosu:
Bülent Ataman – Hakan Balta – Johana – Gürol Azer – Özgür Vurur – Yılmaz Özlem – Uğur İnceman – Zafer Demiray – Zoltan Böör – Caner Erkin - Meduna

       İkinci devrenin ilk maçı olan, 2-0’lık Ankaragücü galibiyeti kadrosu:
Selahattin Gencer – Johana – D’Haene – Serkan Dökme – Zafer Demiray – Selçuk İnan – Arda Turan – Zelenka – Caner Erkin – Holosko – Meduna

       İki kadro arasında tam yedi rotasyon var. Ciddi rotasyonların olduğu sezonlarda Ersun Yanal’ın yaşadığı düşüş daha fena oluyor. Yine de, Ersun Yanallı bir Manisaspor’un Türk futboluna kazandırdığı futbolcuları düşündüğümüzde bazı şeyler yüksek / düşük puandan ve sıralamadaki matematiksel karşılıktan çok daha değerli görünüyor gözüme.

2006-07
       Sezona Manisaspor’da başlayan Ersun Yanal; 25. haftada görevi bırakacaktı. O zamana değin ise ilk yarıda maç başına 1,65; ikinci yarıda ise 0,13 puan toplayabilmişti. Manisaspor ise ligi 12. sırada bitirecek, Türkiye Kupası’nda ise çeyrek final görecekti.

       Sezonun ilk maçında Beşiktaş’ı 1-0 mağlup eden Manisaspor kadrosu:
Bülent Ataman – Burak Özsaraç – Borbiconi – Hakan Balta – Johana – Uğur İnceman – Selçuk İnan – Şener Aşkaroğlu – Zelenka – Holosko – Meduna

       Bir de ikinci devrenin başlangıç maçında Beşiktaş’a 3-1 yenilen Manisaspor’un kadrosuna bakalım:
Fevzi Tuncay – Kalabane – Burak Özsaraç – Ümit Bozkurt – Okan Koç – Uğur İnceman – Selçuk İnan – Sezer Öztürk – Reinaldo – Rafael – Holosko

       Arada 6 futbolculuk bir  değişim söz konusu. İkinci devre zaten sadece 1 puan alabilen Ersun Yanal, 25. haftada peş peşe 6 mağlubiyet almış bir teknik direktör olarak görevi bırakacaktı.

2007-08
       Ersun Yanal, 11. haftada Trabzonspor’la anlaşarak sezona giriş yapar. İlk yarıda maç başına 1,29; ikinci yarıda ise 1,59 puan toplayarak kariyerinin ikinci “ikinci devreyi yükselişte kapatan” istatistiğini yakalar.  Trabzonspor ligi 6. sırada bitirir; Intertoto’da 3. Tur’da, Türkiye Kupası’nda ise gruplardayken kupaya veda eder. İşin ironik tarafı; Türkiye Kupası’nda grupta yer alan dört rakibin ikisi, Ersun Yanal’ın eski takımlarındandır.

       Ersun Yanal’ın ilk maçı olan, 2-1 galip gelinen Ankaraspor maçının kadrosu:
Ahmet Şahin – Tayfun Cora – Serkan Balcı – Mustafa Keçeli – Tolga Seyhan – Hüseyin Çimşir – Ayman – Ceyhun Eriş – Gökdeniz Karadeniz – Umut Bulut – Yattara

       İkinci yarının ilk maçı olan, 2-0 kaybedilen Sivasspor maçının kadrosu:
Tolga Zengin – Çağdaş Atan – Tayfun Cora – Mustafa Keçeli – Erdinç Yavuz – Ferhat Çökmüş – Ayman – Gökdeniz Karadeniz – Barış Memiş – Umut Bulut – Yattara

       Rotasyon, beş futbolcuyla sınırlanmış. Aşırı düşüş yaşadığı diğer sezonlarda yaptığı gibi 6-7 futbolcuya kadar ulaşmamış.

2008-09
       Ersun Yanal’ın yönettiği bir takımın şampiyonluğa en yakın olduğu sezon 2008-2009 sezonu. Trabzonspor, ligi üçüncü sırada bitirir. Puan olarak ise lider Beşiktaş’ın altı puan gerisindedir sadece. Ancak Ersun Yanal, sezonun 25. haftasında takımdan ayrılır. İlk devrede maç başına 2,13 puan toplayarak kariyerinin en üst rakamına ulaşan Ersun Yanal, ikinci devrede ise maç başına 1,46 puan toplayabilmiştir.

       Ankaraspor’u 2-0 yenerek sezona başlayan Trabzonspor’un, maç kadrosu:
Tolga Zengin – Cale – Song – Egemen Korkmaz – Serkan Balcı – Hüseyin Çimşir – Selçuk İnan – Colman – Gökhan Ünal – Umut Bulut – Yattara

       Ligin ikinci devresinin açılış maçında Ankaraspor’u gene aynı skorla mağlup eden Trabzonspor kadrosu:
Tony Slyva – Cale – Song – Egemen Korkmaz – Serkan Balcı – Hüseyin Çimşir – Selçuk İnan – Colman Gökhan Ünal – Umut Bulut – Yattara

       Rotasyon olarak sadece bir futbolcu görülüyor. Ersun Yanal’ın kariyerinin en düşük rotasyonlu sezon açılışı olarak kayıtlara geçiyor 2008-2009 Sezonu. Bunun en büyük payı, şüphesiz ilk devrede maç başına 2,13 puan toplanması olsa gerek. Ancak ikinci devrede 1-1’lik Beşiktaş maçıyla başlayan yedi maçta bir galibiyet, üç beraberlik alınan vasat süreç Yanal’ın sonunu hazırlayacak, peş peşe iki galibiyet alsa da 3-0’lık Sivasspor maçıyla Trabzonspor kariyeri sona erecekti.

Yedi maçlık periyottaki kadrolara bir göz atalım:
       1-1    berabere biten Beşiktaş maçı kadrosu
Tony Sylva – Cale – Song – Egemen Korkmaz – Tayfun Cora – Hüseyin Çimşir – Selçuk İnan – Colman – Gökhan Ünal – Umut Bulut – Yattara
       2-0 kaybedilen Denizlispor maçı kadrosu
Tony Sylva – Cale – Song – Egemen Korkmaz – Tayfun Cora – Serkan Balcı – Selçuk İnan – Colman – Alanzinho – Gökhan Ünal – Isaac Promise
       1-0    kazanılan Antalyaspor maçı kadrosu
Tony Sylva – Cale – Song – Egemen Korkmaz – Tayfun Cora – Hüseyin Çimşir – Selçuk İnan – Colman – Gökhan Ünal – Umut Bulut – Yattara
       1-0    kaybedilen Konyaspor maçı kadrosu
Tony Sylva – Song – Egemen Korkmaz – Tayfun Cora – Giray Kaçar – Hüseyin Çimşir – Selçuk İnan – Colman – Gökhan Ünal – Umut Bulut – Yattara
       2-2 berabere biten Galatasaray maçı kadrosu
Tony Sylva – Cale – Song – Egemen Korkmaz – Tayfun Cora – Hüseyin Çimşir – Selçuk İnan – Colman – Alanzinho – Gökhan Ünal – Umut Bulut
       3-2 kaybedilen Gaziantepspor maçı kadrosu
Tony Sylva – Cale – Song – Egemen Korkmaz – Serkan Balcı – Hüseyin Çimşir – Selçuk İnan – Colman – Alanzinho – Gökhan Ünal – Umut Bulut
       0-0    berabere biten İBB maçı kadrosu
Tony Sylva – Cale – Song – Egemen Korkmaz – Tayfun Cora – Serkan Balcı – Selçuk İnan – Colman – Gökhan Ünal – Umut Bulut – Yattara

       Yedi maçlık süreç bile çoğu şeyi gözler önüne seriyor esasında. Misal; ilk puan kaybından sonra üç, sonraki mağlubiyetle gene üç oyunculuk rotasyon yapması yıllar önceki Denizlispor faciasını anımsatıyor. Kariyerinin ilk ve bol rotasyonlu teknik direktörlük sezonu.

       Bunun haricinde, Ersun Yanal’ın ipleri elinden kaçırma fobisini ortaya çıkarıyor. Futbolcu rotasyonlarının asıl sebebi Ersun Yanal’ın kaybetme psikolojisi gibi görünüyor. Öyle ki sezon başından bu yana nadiren yedek bıraktığı Yattara’yı yedi maçlık süreçte bazı maçlarda hiç oyuna almıyor. Fatura kesme adresi Yattara oluyor yani.

2012-2013
       Eskişehirspor’da bütün bir sezon teknik direktörlük koltuğunda oturan Yanal, ilk devrede maç başına 1,41; ikinci devrede ise 1,29 puan toplar. Eskişehirspor ligi 8. sırada bitirir, Ersun Yanal Fenerbahçe’ye “doğrudan geçiş” yapar.

       Sezonun, 1-0’lık Akhisar Belediye mağlubiyetiyle başlayan ilk maçının kadrosu:
Boffin – Angelo – Dede – Servet Çetin – Veysel Sarı – Alper Potuk – Erkan Zengin – Burhan Eşer – Hürriyet Güçer – Nuhiu - Kamara

       İkinci devrenin, 1-1 berabere biten Akhisar  Belediye maçı kadrosu:
Boffin – Dede – Servet Çetin – Veysel Sarı – Alper Potuk – Erkan Zengin – Tello – Hürriyet Güçer – Tarık Çamdal – Kamara – Necati Ateş

       Arada üç futbolculuk rotasyon görülüyor. Bir önceki sezona not düştüğümüz husus ayniyle vaki: Ersun Yanal, puantajda istediği / hedeflediği kısmı tutturduğu sürece sorun yok. Rotasyon da yok. Ancak, sıkıntılı bir sürecin başladığını hissettiği, kendini güvende hissetmediği anda takımın ‘vazgeçilmez’ oyuncusunu bile kesecek duruma geliyor Yanal. Bakıyoruz ikinci devreye:

       3-0’lık Kayserispor yenilgisi kadrosu
Boffin – Angelo – Dede – Servet Çetin – Veysel Sarı – Alper Potuk – Mehmet Güven – Erkan Zengin – Hürriyet Güçer – Kamara – Necati Ateş
       2-2’lik İBB beraberliği kadrosu
Boffin – Angelo – Dede – Akaminko – Veysel Sarı – Alper Potuk – Tello – Hürriyet Güçer – Tarık Çamdal – Nuhiu – Necati Ateş
       0-0’lık Galatasaray beraberliği kadrosu
Boffin – Angelo – Akaminko – Servet Çetin – Veysel Sarı – Alper Potuk – Erkan Zengin – Tello – Hürriyet Güçer – Kamara – Necati Ateş
       0-0’lık Karabükspor beraberliği kadrosu
Boffin – Angelo – Akaminko – Alper Potuk – Erkan Zengin – Tello – Serol Demirhan – Tarık Çamdal – Causic – Kamara – Necati Ateş
       2-2’lik Elazığspor beraberliği kadrosu
Boffin – Angelo – Dede – Akaminko – Veysel Sarı – Alper Potuk – Erkan Zengin – Tello – Hürriyet Güçer – Kamara – Necati Ateş
       2-0’lık Gaziantepspor mağlubiyeti kadrosu
Boffin – Angelo – Dede – Akaminko – Servet Çetin – Alper Potuk – Mehmet Güven – Erkan Zengin – Causic – Kamara – Necati Ateş
       2-1’lik Sivasspor galibiyeti kadrosu
Boffin – Angelo – Dede – Akaminko – Veysel Sarı – Alper Potuk – Mehmet Güven – Erkan Zengin – Hürriyet Güçer – Özgür Çek - Nuhiu

       İstatistikler hiçbir zaman yalan söylemez. Ersun Yanal’ın tüm kariyerini, kadrosal bazda ortaya döktük. Neticede, çok uzak değil, geçtiğimiz sezon peş peşe yaşanan puan kayıplarında kadroyu nasıl değiştirdiği, kaç oyuncuyla rotasyona girdiği ortada.


2013-2014
       Biraz da bu sezona göz atalım dilerseniz? Bakalım Ersun Yanal Fenerbahçe'de neler yapmış.

       Sezonun ilk lig maçında, Konyaspor’a 3-2 kaybeden kadro:
Mert Günok – Hasan Ali Kaldırım – Bekir İrtegün – Yobo – Baroni – Emre Belözoğlu – Alper Potuk – Mehmet Topuz – Sow – Kuyt – Emenike

       İkinci devrenin ilk maçında Konyaspor’u 2-1 yenen kadro:
Volkan Demirel – Egemen Korkmaz – Alves – Gökhan Gönül – Mehmet Topal – Meireles – Baroni – Caner Erkin – Sow – Kuyt - Emenike

       Rotasyonda tam yedi futbolcu gözüküyor. Yani, Ersun Yanal’ın son dört sezonundaki rotasyonlarından daha fazla. Yani, Ersun Yanal üzerinde ciddi bir baskı hissediyor. Yani, gittikçe daha fazla rotasyon yapacak. Peş peşe kaybettiği maçlardaki kadrolara bir göz atalım:

       2-1 kaybettiği Eskişehirspor maçındaki kadro
Volkan Demirel – Egemen Korkmaz – Alves – Gökhan Gönül – Mehmet Topal – Holmen – Meireles – Caner Erkin – Sow – Webo – Kuyt

       2-0 kaybettiği Sivasspor maçındaki kadro
Volkan Demirel – Egemen Korkmaz – Alves – Kadlec – Gökhan Gönül – Mehmet Topal – Meireles – Emre Belözoğlu – Caner Erkin – Sow - Kuyt

       İkinci devrede daha üç maç oynanmasına karşın her maçta ikişer futbolculuk bir rotasyona girmeye başlamış Ersun Yanal. Bu demektir ki (tecrübeyle ve istatistiklerle sabit) % 90 ihtimalle puan bazında ilk devrenin altında puan toplayacak. Benzeri şekilde, kadroda pek görülmeyen futbolcular maksimum beş/altı hafta içinde forma giymeye başlayacak. Tabii, üstündeki baskıyı da hesap edersek hedeflediği puanı alamayacağını anladığı hafta istifa etme ihtimalini de düşünmemiz gerekiyor…
Hazırlayan: Alper KAYA

       Ersun Yanal’ın takımları ikinci devre puansal olarak yaşadıkları düşüşün arkasında ne var? Fenerbahçe’yi bu sezon ne bekliyor?   ...